TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, değerli Bakan yardımcıları; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesi olarak yeni görevinizde başarılar diliyorum.

Çok değerli Komisyon üyeleri, sanayinin durumunu ve bugünkü bütçeyi tartışıyoruz ancak bunu beş dakikaya sığdırmamız imkânsız gibi gözüküyor. Türkiye'de 311 tane OSB var, OSB'lerin doluluk oranı bugün baktığınız zaman yüzde 50 civarında. Sanayilerde bütün fabrikalar satılık ve kiralık. Sanayiciler çocuklarına, artık, meslek olarak, miras olarak sanayiciliği bırakmak istemiyor, çoğu sanayici fabrikalarını satıp veya kiraya verip inşaat işine, alışveriş merkezlerine yönelerek, ticarete yönelerek son yıllarda sanayiden uzaklaşmaya başladı. Onun için bizlerin, burada ülkenin sorunlarını tartışırken gerçeklerle de yüzleşmemiz gerekiyor. Her söze başlayan, yüksek teknoloji ürünlerini Türkiye'de üretmemiz gerektiğinden başlıyor, yüksek teknolojiden bahsediyor, Sanayi 4.0'dan bahsediyor ama Türkiye'deki beyin göçünden kimse bahsetmiyor. Yani, biz Sanayi 4.0'a nasıl geçeceğiz? Dünya ölçülerine baktığınız zaman en fazla beyin göçü veren ülke Türkiye. Onun için gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, biz Türkiye'de özellikle üretimi, sanayiyi ayağa kaldıracaksak teşviklerle değil, üretimin önündeki engelleri kaldırmalıyız. Bugün Türkiye'de finans sektörünün kâr oranlarına bakarsanız, bir de üretimin kâr oranlarına bakarsanız gerçekleri görmüş olursunuz. Finansa erişimde Türkiye'de bugün eğer bir sanayici bir fabrika kuracaksa yüzde 40'larla -düşünün- para bulamıyor. En büyük sorun şu an, Türkiye'de KOBİ'lerin, sanayicilerin finans sıkıntısı. Borçları olmadığı hâlde bankalar bugün kredi vermiyor ve kredi alamıyorlar, bugünkü işlerini yürütemiyorlar.

Aynı zamanda, enerji girdi maliyetleri son iki üç ayda yüzde 38 artmış ve biz hâlâ işte "Sanayiyi ayağa kaldıracağız. Sanayi 4.0'a geçeceğiz." bunu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikli olarak mevcut sanayiyi nasıl yaşatabiliriz, buna bakmamız gerekiyor.

Yerli otomobil konuşuldu, yıllardan beri konuşuluyor; Sayın Bakanım, 2011 yılından beri yerli otomobil konuşuluyor. İlk günden beri yanlış başlandığını söyledik. Yaklaşık olarak 47 milyon euro verilerek Saab marka bir tane hurda araç alındı, 47 milyon euro ve Türkiye'de de bu "Saab'ın bütün haklarını, platformunu satın aldık." diye her seçim döneminde açıklamalar yapıldı geçmiş dönem bakanları tarafından. Saab'ın CEO'su açıklama yapmak zorunda kaldı: "Biz Türkiye'ye böyle bir araç satmadık. NEVS'e sattık, "NEVS" adlı bir firmaya sattık, hurda olarak sattık. Türkiye bu projeyi almış, teknolojik olarak bunu geliştirmeye çalışıyor, bizimle ilgisi yoktur." diye açıklama yapmak zorunda kaldı. Yani 47 milyon euro çöpe gitti. TÜBİTAK'ta, 47 milyon euroya alınan o Saab marka aracın altına bir tane akü takılarak yıllarca Türkiye'deki insanların, Türk toplumunun duygularıyla oynandı. Ben şimdi size şunu öneriyorum: O, 47 milyon euroya aldığınız aracı, bir müze yapın, insanlar gelsin, para ödeyerek görsünler. En azından bir gelir elde ederiz.

Şimdi, o iş çökünce bir babayiğit arandı, "beş babayiğit". İlk günden beri gene söylüyoruz, bu beş babayiğit bir araya geldi. Bunun sermayesi nedir, bir açıklasınlar. Kaç lira sermaye koyarak bu şirketi kurdular? Eğer biz Türkiye'de bir otomobil yapacaksak geçmiş dönem bakanımızın açıklaması var, "2,5 milyon avro yatırım öngörüyoruz." diyor.