| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı f) Kalkınma Ajansları g) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ğ) Türk Standardları Enstitüsü h) Türk Patent ve Marka Kurumu ı) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu i) Türkiye Bilimler Akademisi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 12 .11.2018 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gelişmiş sanayi ülkelerinde ülkenin gelir düzeyinin yükseltilmesi, sanayinin gelişmesiyle doğrudan bağlantılıdır. İmalat sanayinde ise teknoloji önemli bir işleve ve role sahiptir. Günümüz dünyasında gelir düzeyimizi artırmak istiyorsak, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisine girmeyi ülkü edindiysek şayet ve bu iddiada samimiysek anahtar kelimemiz bellidir; teknoloji.
Teknoloji ise kısaca AR-GE faaliyetleri sonucu yeni ürün, ürün farklılaşması veya yeni bir ürün tekniği olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda ise başka bir anahtar kelimeye ulaştık; AR-GE yani araştırma geliştirme. Rakamlara baktığımız zaman gerek sanayi üretimimizdeki teknoloji yoğunluğu gerekse AR-GE için ayrılan ödenek ve harcamaların istenilen düzeyin, hedeflenenin çok altında olduğunu görmekteyiz.
Bugün ülkemizde ihracatın yüzde 94'ünü sanayi ürünleri oluşturmaktadır ancak toplam sanayi ihracatımız içindeki yüksek teknolojili ürünlerin payının 2017 yılı içerisinde yüzde 3,9 olarak gerçekleştiğini, 2018 yılı Ocak-Eylül arasında ise bu oranın yüzde 3,3'e düştüğünü üzülerek görmekteyiz. Geçen yıl yapılan bütçe görüşmelerinde dönemin Bakanı kabaca yüzde 4 olan bu oranı on yıl içerisinde yüzde 8'e, sonra ise yüzde 15'e çıkarmayı arzuladıklarını belirtmişti. Güney Kore'de bu oranın yüzde 26,6, Fransa'da yüzde 26,7, Meksika'da bile yüzde 15 olduğunu düşünürsek 2023'e beş kalmışken hedeflerimizden ne kadar uzak olduğumuzu maalesef üzülerek görüyoruz.
Özetle Türkiye, orta yüksek ve orta düşük teknolojiler üreten bir ülke konumundan bir arpa boyu yol alamamıştır. Ne yapmak gerekir? Teknolojinin gelişmesine ve yüksek katma değerli ürünlerin imalatında AR-GE çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Öncelikle AR-GE harcamalarımızı artırmalıyız, yetmez, bilim insanı niteliğini yükseltmeli, AR-GE yetenek ve eğitimini öncelikle ele almamız gerekmektedir.
Gelişmiş ülkelerde milyon kişi başına AR-GE personeli 3.100 ile 6.300 arasında değişmektedir, ülkemizde ise bu gösterge 502 kişiye ancak ulaşmıştır. AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payına baktığımız zaman, Türkiye'de sadece yüzde 1 olan ve yıllardır değişmeyen bu oranın İsrail'de yüzde 4,21, AB ülkelerinde ortalama 1,91, OECD ülkelerinde ortalama 2,36, Güney Kore'de ise yüzde 4,15 olduğunu görüyoruz. Dünyada AR-GE'ye harcama yapan şirketlere baktığımızda ise 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre 2.500 büyük şirket arasında 6, ilk binde ise sadece 2 firmamızı görüyoruz. İlk sırada bulunan Alman Volkswagen firmasının AR-GE'ye ayırdığı tutar 2015 yılında 13 milyar 612 milyon avro, aynı sene ülkemizde ayrılan toplam AR-GE harcaması ise 6 milyar avro. Yani bir Alman firmasının AR-GE'ye ayırdığı kaynak Türkiye'nin AR-GE harcamasının toplamının 2 katından daha fazla.
Sadece AR-GE'ye kaynak aktarmak yetmez demiştik, kalkınmanın en temel ögelerinden birisi iyi eğitilmiş, kalifiye iş gücü oluşturmaktır. Araştırma, geliştirme devletler tarafından desteklenmelidir ancak AR-GE faaliyetlerini gerçekleştiren en nihayetinde insandır. Dolayısıyla insanın, daha genel ifadeyle beşerî sermayenin desteklenmesi ise eğitimden ve bilimsel keşiflerin yapılmasına imkân tanıyan fiziki olanakların sağlanmasından geçer. Beşerî sermaye bakımından Türkiye gelişmiş ülkelerin açık ara gerisinde kalmaktadır. 2017 PISA sınav sonuçlarına göre Türkiye 72 ülke arasında 50'nci sırada yer almaktadır. Ülkemiz eğitim kurumlarına yapılan harcamaların gayrisafi yurt içi hasılaya oranı olarak bu 72 ülke arasında son sıradayız. Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan 2016-2017 dönemini kapsayan Küresel Rekabetçilik Raporu'na göre ülkemiz sınıfta kalmıştır. 140 ülke arasında inovasyonda 71'inci, iş gücü piyasalarında 126'ncı, teknolojik hazırlık alanında 67'nci, sağlık ve ilköğretimde 79'uncu sırada yer almaktayız.
Sonuç olarak, ekonomide orta gelir tuzağına saplanmış bir ekonomik yapıya sahibiz. Orta teknoloji yoğunluğuna sahip, teknolojiyi üretemeyen, teknoloji tüketen, küresel rekabetten uzak bir sanayimiz var ve yerlerde sürünen bir eğitim sistemine sahibiz. Bu şartlar altında 2023 için konulan hedefe ulaşmamız hayaldir.
Her şeye rağmen, bütçemizin ülke için hayırlı olmasını temenni ederim.