| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu e)Türkiye Halk Sağlığı Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .11.2018 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hem görevinizde başarılar diliyorum hem bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Bakan Yardımcısı olan Değerli Bilecik Milletvekilimiz Halil Bey'e de görevinde başarılar diliyorum diğer bürokratlarla birlikte.
Sağlığın sorunları var, sağlık devasa bir alan, sorunları var. Öyle "Herkes gıpta ediyor." diyerek bu sorunlar göz ardı edilemez. Bu sorunları arkadaşlarım da sıraladı, ben de birkaç tanesinden bahsedeceğim. Kriz ameliyathanelere girmiş durumda. Bunu nereden biliyoruz? Her ne kadar inkâr edilse de Sağlık Bakanlığı "Ameliyatlarda aksama yok." dese de birçok hastane temel tetkikleri bile kendi imkânlarıyla yapamayacak gelmiş durumda. Gümüşhane'de işitme kaybı yaşayan 3,5 yaşındaki Zeynep Mine Koyun biyonik kulak ameliyatı için aylardır beklemekte. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde ameliyatlar için gerekli olan solunum devresi ve eldivenler hasta yakınlarından istenmekte. Keza, yine aynı şekilde, Gazi Üniversitesinde birimlere gönderilen yazıda "Malzeme eksikliği nedeniyle, hayati olmayan ameliyatları yapmayın." denilmekte, kur artışı uyarısında bulunulmakta ve buna uymayanların devleti zarara uğratacağı uyarısında bulunulmakta. "Gıptayla bakılır hâle geliyor." Diyenlere, yine, kontrollere gidemediği için yaşamını yitiren 17 yaşındaki Dilara Kılcıoğlu'nun durumunu hatırlatmak isterim. Dilara'nın ölümü sonrasında maddi imkânsızlıklar nedeniyle Düzce Üniversitesi Hastanesindeki kontrollerine gidemediği ortaya çıktı.
İlaç krizini bir kere daha vurgulamak isterim. Gripten kansere kadar 700 ithal ilaç bulunamıyor, ithal edilemiyor. Türkiye ilaçta dışa bağımlı olduğu için ciddi bir tedarik sorunu yaşanmakta. İlaç ihtiyacı hayati. Hastalar ilaçları bulabilmek için kapı kapı geziyor. Özellikle, astım, kalp ilaçlarında ciddi sorunlar yaşanmakta. Aslında, ülkemizde ilaç araştırmasına ve orijinal ilaç üretimine yeterli bütçe ayrılmamakta. Türkiye kendi ilaç araştırma geliştirme, üretme kurumlarını yeniden tahsis etmek durumundadır. Kanser hastaları çok konuşuluyor, ben bir kere daha vurgulamak isterim, bir talepleri var, bu konuda imza kampanyası başlattılar, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasına yardımcı işlev gören, kanser hastalarının kullandığı "Keytruda" isimli ilacın kutusu 10 bin lira, bir yıllık masrafı 362 bin lira ve bunun tedarikinde sıkıntı çekmekteler. İlacın SGK kapsamına alınmasını istiyorlar. Benzer bir talep, biliyorsunuz, SMA'lı hastalar tarafından da aktarılmakta.
Acillerimizin çok büyük sıkıntıları var. Türkiye'de yıllık ortalama 90 milyonu aşkın kişi acil servislere başvuruyor. Bu sayı ülke nüfusunu aşan bir rakam ama acile gidilmesindeki en önemli neden alınamayan randevular. İnsanlar muayene olabilmek için bir hafta önceden randevu alamıyor, nitelikli sağlık hizmetine ulaşamadığı için acillere başvuruyor. Aslında, acil olmamasına rağmen acillerde bu kadar yoğunlaşma, sağlık emekçilerine ve hekime yönelik şiddette de çok önemli bir rol oynuyor. Sağlık Komisyonunda görüşülen teklifteki -şimdi Genel Kurula indi, şu saatlerde görüşülmekte- sayıları 8 bini bulan, kamudan ihraç edilen sağlık çalışanlarının ve güvenlik soruşturmasından geçemediği için atanamayan sağlık emekçilerinin sadece SGK'yle anlaşması olmayan özel hastanelerde çalışabileceği noktasında koşul kabul edilemez, hukuk devletine aykırıdır. Hem onları fişleyen hem onları açlığa mahkûm eden bir düzenleme kabul edilemez. Sağlıkta şiddet inanılmaz bir şekilde arttı. 2012 yılının ilk yarısında 5.050 şiddet vakası kayıtlara geçerken 2017 yılında bu rakam 13.545 oldu. Uzmanlar -aramızda çok sayıda uzman da var, ben doktor değilim- aşağıda, Genel Kurulda görüşülecek olan teklifin de bu sıkıntıyı gideremeyeceğini düşünüyorlar. Her 10 sağlık çalışanından 8'i şiddetle karşılaşma endişesi taşımakta.
Eskişehir'de şehir hastanesi açıldı, şehir hastaneleri hep konuşuluyor biliyorsunuz, çok önemli sıkıntılar var. Birincisi: Şehirde devlet hastanesi aslında çok iyi hizmet veriyordu, daha uzağa taşındı, içindeki 2 bine yakın personel şimdi şehir hastanesinde mutsuzluk, belirsizlik ve güvensizlik içinde çalışmakta. Hastanenin kapatılmasıyla birlikte çalışanlar tamamen yok sayılarak hürmetsizce, istemedikleri şekilde çalışma şekline zorlanmakta. Bazıları kurayla ilçelere gönderilmekte. Hastanede laboratuvar, görüntüleme ve temizlik hizmetleri ile sekreterlik hizmetinde görevli olan ve hastanenin belkemiği olarak kabul edilen personelin çoğu noter huzurunda kura çekilerek ilçelere ya da beldelere gönderilmiş durumda. Eski devlet hastanesi, yeni açılan şehir hastanesiyle kıyaslandığında yurttaşlarımız için daha ulaşılabilir bir konumdaydı. Devlet hastanesinin içinde bulunan cihazlar hiçbir şekilde kullanılmadan bırakılmaktadır, bu da ciddi bir kaynak israfıdır.
Teşekkür ederim.