| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu e)Türkiye Halk Sağlığı Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .11.2018 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Komisyon toplantısında bulunan herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığının bütçe sunumuna genel olarak baktığımızda, koruyucu ve önleyici olmak yerine, gerek vizyon ve misyonunda gerekse hizmetlerinde olduktan sonra sağaltılmaya yani tedavi etmeye yönelik bir bütçeleme anlayışının ön planda tutulduğunu gördüğümü belirtmek isterim özellikle. Sağlık Bakanlığı olarak daha çok hasta olunduktan sonra yapılması gerekenlerle ilgili ilaç, hastaneler ve bu alanlardaki personel giderlerinin bütçesinin büyük bölümünü oluşturduğunu görüyoruz. Oysaki Bakanlığın ilk işlevi sağlık olmalı, hastalık değil diye düşünüyorum.
Bugün, ambalajlı gıda ürünlerindeki sağlığa zararlı maddeler, vücudumuzun serbest radikal olarak algıladığı sentetik maddeler dolayısıyla çok endişeleniyoruz. Özellikle, günlük tükettiğimiz ekmeği bile tüketmekten korkar hâle geldik. Yoğurtlar ekşimiyor, işte, son günlerde ambalajlı sütlerde patlayan videolar sürekli dolaşıyor. Ambalajlı ürünlerden çok çekiniyoruz. İthal etlerdeki hastalıklardan korkuyoruz. Her ne kadar Tarım Bakanı bir kişinin ayda 14 kilo et tükettiğini söylese de kilosu 50 ile 60 lira arasında olduğu düşünüldüğünde insanların ucuz olduğu için tükettikleri tavuktan çok çekiniyoruz. Artık tavuklar, tavuk değil farklı bir yaratık halindeler. Artan diyabet ve obezite vakaları konusunda Sağlık Bakanlığının aldığı önlemleri yeterli bulmadığımı belirtmek istiyorum. Özellikle, tüm dünya artık obeziteye neden olduğu bilinen hareketsiz yaşam ve "fast food" tüketimi konusunda "slow food" çalışmalarına ağırlık verirken Bakanlığın bu konuyla ilgili çalışmaları olmadığını görüyoruz ne yazık ki.
Fiziksel sağlığımızın dışında ne yazık ki ülkemizdeki insanların kaygılanmaları sonucu ruhsal durumlarının da iyi olmadığını görüyoruz ve Sağlık Bakanlığı olarak vatandaşların sağlığını korumak için bütçeden ayrılmayan paylar ne yazık ki sağlığını koruyamayarak hasta olanları iyileştirmeye yönelik, övüne övüne bitiremediğiniz devasa hastaneleri açarak birilerinin cebine giriyor. Tabii, artık dünyanın terk ettiği, İngiltere ve Kanada'nın terk ettiği devasa hastaneler ne yazık ki ülkemizde ardı ardına açılmaya çalışılıyor ve bu projelerle övünülüyor. Bu hastanelerden biri de Sayın Utku Çakırözer'in belirttiği gibi benim şehrim Eskişehir'de açıldı. Ben şehir hastanelerinin genel sorunlarına değinmeyeceğim ancak Eskişehir olarak yaşadığımız sorunları dile getirmek istiyorum. Eskişehir'de vatandaşlar şehir hastanelerine yeni bir ad takmış durumda "şehir dışı hastaneler" olarak adlandırıyorlar çünkü ulaşım çok sıkıntılı buralara. Toplu ulaşımla gidemeyecek hastalar göz önünde bulundurulduğunda bir kişinin taksi parası yaklaşık 70-80 liraları buluyor, hele, gece acillerde bu rakamlar daha da artıyor. Yunus Emre Devlet Hastanesi var kapatılmayan ama bu Yunus Emre Devlet Hastanesinin yükü yüzde 50 artmış durumda ne yazık ki ve bu artan yükü kaldıramıyor Yunus Emre Devlet Hastanesi.
Ayrıca, doktorlar süreçten son derece şikâyetçi. Her işin farklı bir taşerona verilmesi nedeniyle görev dağılımında bir sıkıntı olduğu söyleniyor ve işlerin yürümediğinden söz ediliyor. Devasa hastanede hastalar yol bulamıyorlar, her bir köşe başında bir personel görevlendirilmiş durumda sadece yol tarif etmek için. Oysa artık dünyada bu dev hastaneler anlayışından vazgeçilerek butik, küçük hastanelere, branş hastanelerine yönelinmesi ne yazık ki söz konusu. Buradaki doktorlara yılbaşına kadar bir süre verildiği söyleniyor devlet tarafından maaşlarının ödeneceğiyle ilgili. Yılbaşı sonrasında ne yapılacağıyla ilgili endişeli burada çalışan doktorlarımız. Ayrıca, kapatılan devlet hastanesindeki 270 personel sağa sola savrulmuş şekildeler, nereye gidecekleri, nerede çalışacakları ne yazık ki belli değil bu personelimizin. Aslında, övünülüyor yatak kapasitesi arttı diye; tam tersine, Eskişehir'de ne yazık ki yatak kapasitesi düşmüş durumda. Osmangazi Hastanesi borçlu, tıp fakültemiz ama onun yerine çok büyük paralar harcanıyor ne yazık ki şehir hastanelerine. Öyle bir şey oldu ki Eskişehir'de, artık insanlar özel hastaneleri devlet hastaneleri yerine tercih eder hâle geldiler. Sonunda planlanan bu mudur onu da merak ediyorum.