KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Keşke daha fazlası kurulabilse. Bunu değerlendirmek mümkün olmaz mı? Çünkü göçmen kadınlar mesela gerçekten çok önemli bir sorun. Tamamen öyle ortada bırakılmış gibiler. Yani şurada burnumuzun dibinde bir tane kadın oturuyor işte Birleşmiş Milletlerin önünde İranlı. Bir şey yapamıyoruz gerçekten. Hani ben yanına gideyim diyorum kadının ama HDP vekiliyim diye acaba zararı mı olur diye gitmiyorum, açık söylemek gerekirse. Belki sizlerin bir şey yapması lazım. Çünkü hakikaten geri döndüğünde... Zaten şiddet görerek gelmiş, burada da sığınma evinde şiddet görmüş bir de kadın. Bunu Sayın Bakan Zehra Zümrüt'e de ilettim ben. O da umarım ilgilenir.

Hakikaten o konuda el birliğiyle bir şey yapmak lazım. En azından bir tane kadını -bu kadar burnumuzun dibinde- İran'a geri göndermemek ve en azından insani kabul yapan Kanada gibi bir yerlere -hani Birleşmiş Milletlerin çok daha incelikli prosedürü olabiliyor ama- göndermek için uğraşmamız lazım. Somut bazı şeyleri de başarmamız lazım diye düşünüyorum. O yüzden, göçmen kadınlar da bence kurulması gereken komisyonlardan biri.

Şimdi, daha önceki dönemlerde KEFEK açık söylemek gerekirse çalışmadı yani sadece bu siyasi liderlik üstüne bir şeyler yaptı ama onun üstüne biz doğru dürüst bir çalışma göremedik. Pek gündem yok falan dendi. Türkiye'nin gündemi hâlbuki yıkılıyordu yani kadın cinayetlerinden ve eşitsizliklerden.

O yüzden, evet, İstanbul Sözleşmesi büyüktür 6284 diyorum ben. O nedenle, birleştireceksek diğerinin başlığı altında birleştirmemiz lazım. Yani İstanbul Sözleşmesi büyüktür çünkü. Bütün Avrupa'da ve Türkiye'de aynı zamanda üst başlığın o olması lazım.

BAŞKAN - Yok, yok, biz de İstanbul Sözleşmesi bağlamında diye başladık konuya.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Şimdi bazı önergeler 6284'le başlıyor bizimkiler hariç. Ben şimdi tam sistematiği kavrayamadım.

BAŞKAN - 6284 asıl hedef İstanbul Sözleşmesi çerçevesinde.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Evet, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun'a ilişkin önergeler.

Ama zaten 6284'ü içeren bir şey gibi yani İstanbul Sözleşmesi. O yüzden esas ana hedefin hakikaten İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması, kadınların güçlendirilmesi için uygulanması, ayrımcılığın giderilmesi için uygulanması, şiddetin bitmesi için uygulanması. Yani bunun denetlenmesi olması lazım ana hedef diye düşünüyoruz.

Bunun dışında da eğitimle ilgili olan şey de... Zaten yine inceleme imkânı bulamadık ama eğer bugün kuracaksak gerçekten eğitim müfredatındaki ayrımcılıklar da zaten herhâlde o kapsam içerisinde olacaktır verdiğimiz önerge gibi.

BAŞKAN - Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda bir çalışma yapıyor, başlattı, uzun zamandır. Okullarda toplumsal cinsiyete dayalı eğitimler başladı. Millî Eğitim Bakanlığı onu devam ettiriyor.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yok... Ama biz de bu önerge içerisinde bu kapsamı en azından genişletemez miyiz? Asıl eşitliği denetleyecek olan yer burası.

BAŞKAN - Şöyle yapsak, bir öneri olarak sunuyorum: Şimdi 2 komisyon kuralım, bütün partiler dâhil olabilsin. Sonra bu komisyonlar üç ay veya altı ay çalışır diye düşünüyorum, daha sonraki sene de yeni komisyonlardan birisi de bunlar olsun.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Eğitim müfredatıyla ilgili ikinci kurulan komisyonun içine dâhil olabilir diye düşünüyorum ben de. Bizim böyle bir önergemiz vardı. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı müfredatı ve Bakanlığın, yerel yöneticilerin dağıttığı, denetimsiz bir şekilde dağıttığı kitaplardaki bu ayrımcı dilin temizlenmesiyle ilgili. Dâhil olabilir. Zaten hani bir mesai harcayacağız. Bakanlıkla ilgili görüşmelerimiz zaten devam edecek. Bu anlamda da bunda da bence bu süre içinde ciddi bir çalışma yapılabilir, yol alınabilir en azından.

BAŞKAN - Daha önce 2011'de bir çalışma yapılmış ve bununla alakalı eğitim sistemimizdeki toplumsal cinsiyet eşitliğinin yeri konulu komisyon raporu, 2011 var.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ama aradan yedi yıl geçmiş.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Ama 2011'den bugüne Türkiye'nin her yerinden bize gelen materyaller var.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Ben sözümü tamamlayabilir miyim.

Özellikle hakikaten eğitim müfredatında, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken de dâhil olduk oraya ve ben de örnekler verdim, tarih alanında bile mesela güçlü olan kadınların... Yani "kraliçe güçlüdür" gibi laf dahi çıkartılmış mesela. Kadının güçlülüğüne ilişkin son dönemde özellikle gerilemeler var yani daha güçlü gösterilmesine ilişkin, bazı rollere ilişkin. Bunların sadece yedi sekiz yıl önce incelenmiş olması yetmez.

Biz kadın hakları merkezinde de baroda çalışırken hep güncelleme eğitimleri verirdik. Yani bir güncelleme yapılması lazım. Kimse burada müsebbibi olan, gerçekten art niyetli birileri varsa da bunu böyle bu müfredata sokan, onların ayıklanması lazım. O nedenle, "eğitim" derken sadece bilim, teknolojiye yönlendirme değil -bu çok güzel, olması gereken bir şey hakikaten- ama hani CHP'nin de bizim de -başka nerede var bilmiyorum- olduğu gibi bu toplumsal cinsiyet eğitimlerini de eğitime sokarsak, en azından bir göz, başka bakış ve denetim anlamında iyi olur diye düşünüyorum ben.