KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri; ben de öncelikle geciktiğim için özür diliyorum. Aynı zamanda Dışişleri Bakanlığının da bütçe görüşmelerine katılarak buraya katılım sağladım.

Şimdi, şöyle: Tabii, kadına yönelik ve toplumsal cinsiyete yönelik dilin, söylemlerin ayrıştırılmasının sadece eğitim müfredatıyla sağlanabileceğini düşünmüyorum. Eğer o konuda bir alt komisyon kurulacaksa bunun genele yayılması gerektiğini düşünüyorum çünkü cinsiyet ayrımcılığına yönelik söylemler medyada var, siyasilerin dilinde var, aile içi eğitimlerde var ve eğitim müfredatında var. Dolayısıyla biz cinsiyet ayrımcılığına yönelik söylemlerin düzelmesini istiyor isek buna bir bütün hâlinde bakmalıyız. Sadece eğitim müfredatında bunu sağlayamayacağımızı düşünüyorum. Dolayısıyla belki o başlı başına bir komisyon olarak kurulup çok geniş alanlı, işte, önce aileden başlayarak, aile eğitimlerinde...

Şimdi, biliyoruz, Bakanlığın yaptığı aile eğitimleri var. Aile eğitimlerinde bu söylemlerin temizlenmesini ve özellikle kadının sosyoekonomik statüsünü güçlendirici söylemlerin bu aile eğitimlerine katılmasını sağlayabiliriz. Ardından medyada, yazılı basında, görsel basında bunu sağlamak için çalışmalar yapabiliriz. Artı, eğitim müfredatı için de tabii bu geçerli. Ve özellikle de siyasilerin diline -çok önemli- yani bakış açısına... Anlayış, zihniyet öyle olmadığı sürece zaten ne kadar, hangi alanda çıkarırsak çıkaralım bunu sağlamamız mümkün olmayacaktır ne yazık ki.

Dolayısıyla bizim öncelikle bunu sağlamamız gerekiyor. Sadece bunu eğitim alanına hapsederek yaptığımızda bir başarı sağlanabileceğini düşünmüyorum ben de açıkçası.

Bir de şunu belirtmek istiyorum: Şimdi, şeyde de bağlantı olarak, tabii, yani kız çocuklarının mühendislik gibi bilim dallarına yöneltilmesinde de aynı engellerle sonuçta karşılaşırız. Ne kadar bu söylemleri temizlersek onlarda da o kadar başarı sağlayabiliriz.

Bir de şurada bir öneri var: Biliyorum, anladığım kadarıyla şu anda göremedim, çünkü alt açılımı yok, hangi grubun önerisi olduğunu anlayamadım ama kadın mahpusların cezaevi koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili. Şimdi, orada ben, tabii, tüm yapılan çalışmaların, cezaevlerine yönelik çalışmaların genelde cezaevinde bulunanların koşullarını iyileştirmeye yönelik olduğunu düşünüyorum. Yani tüm dernekler de bu yönde çalışıyor. Oysaki cezaevi dışında olan kadınların yaşadığı koşullar çok daha ağır. Özellikle eşleri cezaevinde olan kadınların yaşadığı koşullar çok daha ağır oluyor çünkü hem cezaevindeki eşine bakmak, ekonomik açıdan bakmak zorunda kalıyor; ya işte kendi ailesinin yanına yerleşiyor ya eşinin ailesinin yanına yerleşiyor, çocukları ufak oluyor, çalışamıyor, ayrıca sosyal dışlanmışlık riski yaşıyor eşi cezaevinde olan kadınlar. Eğer böyle bir çalışma yapılacaksa cezaevinde olan kadınların koşullarının iyileştirilmesine yönelik, özellikle bunu daha çok dikkate almalıyız çünkü ben de daha önceki yaşamımda eşleri cezaevinde olan kadınlarla çok fazla çalıştığım için yaşadığı sorunların derinliğini çok daha iyi biliyorum. Çünkü cezaevinde olan kadının özgürlük kısıtlaması, işte, kendi hukuki mücadelesi ve oradaki yaşam koşulları, yanında çocuğu varsa ya da çocuğundan ayrıysa o tür sorunları oluyor ama inanın, eşleri cezaevinde olan cezaevi dışındaki kadınların yaşadığı koşullar çok daha ağır cezaevinde olanlara göre ve bu alanda da dünyada çalışmalar çok az. Ben belki ilk toplantımızda çok kısaca söz etmiştim, biz Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak ebeveynleri cezaevinde olan çocuklarına yönelik bir kreş açmıştık, çok başarılı bir proje olarak yürüttük onu da, hâlen de sürüyor o proje. Çok başarılı bir proje, oradan dolayı çok iyi biliyorum onların koşullarını. Belki bunun üzerinde durulacaksa onu da eklemeliyiz diye düşünüyorum ben bu çalışmanın içine.

Teşekkür ediyorum.