| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye'deki ceza ve tevkifevlerinin durumuna ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2018 |
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ya, Genel Müdür öyle bir tablo çizdi ki sanki cezaevlerinde böyle her şey çok güllük gülistanlık, her şey çok yolunda gibi çizdi. Sanırım bir farklılık var yani farklı cezaevlerinden bahsediyoruz. Bize gelen başvurular çok çok farklı, çok devasa sorunlar. Herhâlde başka cezaevlerinden bahsediyoruz.
Sadece şu an bu Komisyon devam ederken ulaşan bilgileri söylüyorum: Van T Tipi Cezaevinde ayda bir revire çıkılıyor, sunum yapılırken yedi yirmi dört revire çıkarıldığı söylendi, öyle bir şey yok. Van T Tipi Cezaevinde ayda bire çıkan bir revir durumu var.
Yine, spor, ortak etkinlik... Evet, bunlar bir araya gelmiş, özellikle tek kişi kalma durumlarından bahsedildi de, bunlar maalesef cezaevlerinin keyfî durumlarına göre değişiyor. Nitekim, OHAL süresince kaldırıldı ama OHAL sonrası bu uygulama hâlâ devam ediyor, cezaevleri hâlâ keyfî uyguluyor.
Yine, Van T Tipi Cezaevinde her koğuştan 10 kişi olursa sohbete çıkarttırılmış. Şimdi, merak ediyorum, 20 kişilik bir koğuşta 10 kişiyi mi seçip spor salonuna götürüyorlar? Nasıl olacak yani siz 10 kişi gelemezsiniz ya da 11 kişiyse 1 kişi kalacak, diğer 10 kişiyi mi çıkaracaklar? Böyle bir uygulama yok. Bir koğuşta herkes birbirini görüyorsa herkesin spora çıkma hakkı var. Odayı ayıramazsınız yani akıl sağlığının dışında bir şey.
Yine, şu an aynı cezaevinde, Van T Tipi Cezaevinde 2 mahpus elli gündür açlık grevindeler. Esat Naci Yıldırım, Kadir Kabalak; havalandırma üzerine çekilen tel örgülerden kaynaklı. Sanırım yüksek güvenlik kavramınız çok geniş yani o boşluktan nereye gidecek onlar, şeyini bilmiyorum ama her iki mahpus elli gündür açlık grevinde. Bu konuda bir girişiminiz var mı, şartları ve talepleri nedir? Bir şeyiniz var mı onu bilmiyorum, bu konuda cevap istiyorum.
Yine, Patnos L Tipi Cezaevinde kanalizasyon suyu içme suyuna karışmış ve uzun bir süredir içme suları içilmiyor. Elektrikleri ve diğer detayları söylemiyorum bile çünkü fazla şey var. 50'yi aşkın mahpus da şu anda verem risk grubu içerisinde. Bunlar sadece ben Komisyon toplantısı devam ederken bana ulaşan bilgiler.
Şimdi, annesiyle beraber kalan çocuklarla ilgili, Esma Yılmaz Urfa T Tipi 2 no.lu cezaevinde kalıyor. Kızı Arin bebek astım hastası, bronşit hastası, dört aylıkken tutuklandı, on dört aylık bir bebek, maalesef tedavisi görülmüyor. Hadi onu geçtim, en azından ailesine yakın mesela Mardin Cezaevinde neden kalmıyor?
Yine, Avukat Ahmet Mandacı, şu an Edirne Cezaevinde, işte tahliye edilip yirmi dört saati bile dolmadan yeniden tutuklanan bir meslektaşımız ve avukat arkadaşımız şu an tek kişilik bir hücrede tutuluyor. Biliyorsunuz, tahliye olunduğunda infaz dosyası kapatılır. Dolayısıyla, sizin tahliyeniz öncesi yapılmış disiplin soruşturması vesaire başka bir uygulama varsa bunların hepsi kaldırılır, siz yeniden cezaevine girdiğinizde sizin hakkınızda yeni bir dosya açılır ve yeni işlemler görülür. Ama bu arkadaşımız, daha önce, tahliyesinden önce kendisine verilmiş bir disiplin cezasından kaynaklı disiplin soruşturması devam ediyor, itirazları kabul edilmemiş. Nedense de atmış gündür hâlâ cezaevinde.
Yine, öte taraftan, Elâzığ Cezaevinde bir yılı aşkın süredir hâlâ tek kişilik hücrede tutulan mahpuslar var. Siz demin, tek kişilik tutulmayı odada tutulmak olarak, hani "Bir infaz sistemi değil, odalar tek kişilik, öyle kalınır." dediniz de infaz sistemi bu konuda çok açık: "Ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar tek kişilik hücrede kalır." denir. Onun dışındakiler için birden fazla kişiyle kalma hakkı vardır, kaldı ki bunu tutuklular için mümkün değil uygulayamazsınız. Yani kendisiyle beraber, kendi suç grubuyla beraber aynı koğuşta kalmak zorunda ama maalesef bu bir cezalandırma sistemine dönüşmüş yani bu tip uygulamalarda cezaya dönüştürülmüş bir durumda.
Yine, Tarsus T Tipi Cezaevinden yansıyan ciddi sıkıntılar var. Özellikle çıplak arama, hastaneye götürüp getirirken askerlerin gözetiminde yapılan muayeneler. Sağlık hakkı kutsaldır, kişi herkesin önünde muayene olmak zorunda değil. Öte taraftan yine, Ağrı Patnos Cezaevinde düzenli bir doktor bulunmuyor.
İbrahim Akbaba, 72 yaşında, yüzde 96 engelli ve Edirne Cezaevinde tutuklu. Mahkeme heyetinin kararına rağmen idare tarafından hastaneye sevki yapılmıyor. Mahkeme kararı var, bu kişinin adli tıp kurumuna gidip sağlık durumunu belgeleyen rapor alması lazım. İki celse önce verilmiş bir mahkeme kararına rağmen gidilmiyor. Kaldı ki 72 yaşındaki biri neden tutuklu olur, o da ayrı ve yüzde 96 engelli. Bu konuda da bir not alırsanız ve ilgilenirseniz sevinirim.
Şimdi, cezaevleri ziyareti konusunda -demin Mahmut Bey söyledi- yani İnsan Hakları Komisyonu üyesiyiz, milletvekiliyiz ama istediğimiz cezaevine giremiyoruz. Genel Müdür izinle olur dedi.
BAŞKAN - Şöyle: Adi suçlar ve adli suçlar bakımından, terör suçları bakımından bir ayrım söyledi.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Tamam, ben başka bir şey söyleyeceğim.
Tutuklu Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güvenle ilgili 9 Ağustosta yaptığım bir başvuru var, Adalet Bakanlığı zahmet edip cevap bile vermedi neden görüşme talebimi kabul etmediğine dair. Burada yazılı başvurumuz var. Yine, Mardin E Tipi Cezaevindeki kadın mahpuslarla görüşme talebim var. O da 13 Ağustosta, Adalet Bakanlığı hâlâ cevap veriyor. Yine, Kandıra Cezaevinde tutuklu bulunan kadın milletvekili arkadaşlarımızla ilgili yaptığım görüşme başvurum var, henüz bir cevap yok. Bu nasıl olacak? Şimdi, ya açıktan söyleyin "Reddetmiyoruz, bu konuda bir politikamız var, sizleri politik mahpuslarla görüştürmüyoruz, izin vermeyeceğiz." ya da biz neden görüşemiyoruz yani bunun izahatını istiyoruz.
Bir diğer konu arkadaşlar yani İnsan Hakları Komisyonuyuz, söylemeden geçemeyeceğim: Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güven bir haftadır açlık grevinde; bu konuda İnsan Hakları Komisyonumuz bir girişimde bulunacak mı, bunu gündemine alacak mı, kendisini ziyaret edecek mi?
Ve şunu söylemek istiyorum: Demin bir Danıştay kararından bahsettiler. Tutuklular 7/24 avukatla görüşme hakkına sahipler, hükümlüler mesai saatleri içerisinde avukatlarıyla görüşme haklarına sahipler, bu konuda yasal bir süre vesaire sınırlaması yok ama ben şunu biliyorum, kendisinin avukatlığını yaptığım için biliyorum: 27 Temmuz 2011 tarihinden beri İmralı Cezaevine hiçbir avukat gitmedi, neden? Yine, 11 Eylül 2016 tarihinden itibaren Sayın Öcalan ailesinden hiç kimseyle görüşemedi. Yine, 2015 Mart ayında İmralı Adası'na sevkleri yapılan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş İmralı Cezaevine girdikleri tarihten itibaren aileleriyle, avukatlarıyla hiçbir şekilde görüştürülmediler, hiçbir telefon görüşmesi yapılmadı ve yaklaşık iki yılı aşkın bir süre yani 2015 tarihinden beridir bu her 3 mahsup için de bir tecrit uygulaması var ama daha uzun ve daha derin olanı, 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren İmralı'ya neden bir avukat ziyareti gerçekleştirilemiyor, bunun cevabını istiyorum. Yani yasal mevzuat çok açık, hükümler çok açık, uluslararası mevzuat çok açık. Bir avukat hükümlü bir müvekkiliyle mesai saatleri içerisinde istediği şekilde görüşebilir. Bu konudaki yasal engel nedir, bunu bilmek istiyorum. Gemi ağı bozuk falan diyecekseniz o zaman bir adada tutmasaydınız diyeceğim. Yani o zaman onun ulaşımını sağlamak durumundasınız yani böylesi bir yerdeyse bu ulaşım sağlanmalı. Bu anlamıyla şu sonuç ortaya çıkıyor: Ceza Tevkifevlerinin bir tecrit politikası mı var? Bu uygulamaları engellemeyip, bu hak ihlallerini ortadan kaldırmıyorsa bir tecrit politikanız mı var? Varsa bunun esasları nedir, neyin üzerinden yapıyorsunuz, dayanaklarınız nedir, bunları bilmek istiyoruz.