| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Avrupa Birliği Bakanlığı ç)Türk Akreditasyon Kurumu d)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2018 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2019 yılı Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin de ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Bakanım, bulunduğunuz Bakanlık bizler için çok özel bir bakanlık, Türkiye'mizin göz bebeği ve bizim ülkemizin vitrini, dışarıya açılan penceresi. Tabii, sizin şahsınızda da Türkiye Cumhuriyeti temsil görüyor. Sonuç itibarıyla en kıskanılan koltukta oturuyorsunuz bence. Türkiye'yi gelecekte yönetmeye namzet 1 numaralı kişilerden birisiniz, en başta gelen kişisiniz. Sonuç itibarıyla, biz sizleri çok farklı noktada görüyoruz, en kontrollü, en nezaketli ve en kibar Bakan olarak sizi değerlendiriyoruz ve çalışmalarınızda da sizlere başarılar diliyorum ben efendim.
Tabii, dış politika çizgimiz, ülkemizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış." sözüyle başlıyor. Sonuç itibarıyla içinde bulunduğumuz coğrafi koşullar bizlerin izlediği dış politikayı da tespit ediyor. Bazı politik çizgilerimiz vardır ki bu politik konumumuz değişmediği için, jeopolitik konumumuz değişemeyeceği için değişmesi mümkün değildir. Bunlardan biri de biz bir denge politikası yürüttük cumhuriyetimiz kurulduğundan bu yana çünkü ülkemiz Doğu kültürü ile Batı kültürü arasında, Orta Doğu ile Avrupa ülkeleri arasında köprü vazifesinde bir ülke ve her iki kültür arasında da denge politikası yürütmemiz gereken bir noktadayız. Fakat son yıllarda herhâlde bu denge politikasından biraz kaydık zannediyorum ve bocalamalara başladık. Örneğin, özellikle güney sınırımızdaki komşu ülkelerle olan ilişkilerimiz konusunda bu dengeyi yeterince sağlayamadık ve bakınız, güney sınırımız tamamen değişmiş noktada ve terör örgütlerinin yuvası hâline gelmiş, emperyal güçlerin manevra alanı hâline gelmiştir. Hatta fiilen güneyde artık komşularımız değişmiştir; Suriye'de Rusya'yla, Irak'ta da Amerika'yla artık komşu noktaya gelmiş durumdayız. Bunun hep bizlerin tutarsız ve istikrarsız dış politikası sonrasında olduğunu düşünüyorum.
Bakınız, Suriye'yle ilişkilerimiz çok iyiyken, "kardeşim Esad" birlikte tatil yaparken geldiğimiz nokta ortada. Suriye'de maalesef biz istediğimiz noktaya varamadık ve Esad hâlen iktidarda ve savaşı kazandı. Biz sadece İdlib'de radikal güçleri koruyabilecek bir noktaya geldik yani çok geri noktaya düştük, itibarımız zedelendi ve bilemiyorum, tabii bundan sonraki aşamada nelerle karşılaşacağız. Şimdi Kuzey Irak'ta da aynı şeyi yaşıyoruz. Önce Kuzey Irak Bölgesel Yönetimini destekledik, Merkezî Yönetimi hiç kale almadık; birtakım parti genel kurullarına çağırdık, Diyarbakır'da birtakım programlara dâhil ettik oranın liderini; daha sonra ulusal güvenliğimizi tehdit eder noktaya geldiği zaman bu kişiler, bu sefer de onları yok sayıp Merkezî Hükûmete döndük yani zikzaklar yapıyoruz. Hem Irak'ta hem Suriye'de bir taraftan Amerika'yla birtakım iş birliği içine girmeye çalışıyoruz, bir taraftan Rusya'yla. Yani bu bizim itibarımızı zedeliyor Sayın Bakanım yani burada bir istikrar gerekiyor.
Yani tabii, ben bir dışişleri elemanı değilim, bir tıp adamıyım ama bir vatandaş gözüyle baktığım zaman daha itibarlı, daha sıkı bir dış politika görmek istiyoruz önceki gibi. Bunu sağlamanızı rica ediyorum ben sizlerden. Geldiğimiz nokta, tamamen artık güney sınırımızda terörle mücadele eder, terör yuvalarıyla mücadele eder noktaya geldik. Yani bakın, Amerika binlerce tırlık silahı taşıyor ama hâlen diyoruz ki: "Stratejik ortağımız." Ortak falan değil yani şu anda gördüğümüz kadarıyla, resmen birbirimize düşmanlık pozisyonundayız. Yani bunu artık ülkemizin daha istikrarlı bir noktada değerlendirip o şekilde bir politika izlemesini bekliyorum.
Şimdi, efendim, dediniz ki: "Düzensiz göçle mücadele ediyoruz ve proaktif bir dış politika izliyoruz." Şimdi, burada sormak istiyorum ben size: Suriye'yle olan bu sorunları yaşadığımız zaman 3,5-4 milyon Suriyelinin göç edebileceğini düşünemedik mi yani biz hesap edemedik mi bunu? Yani bu kadar derinliği olan bir dış politikaya sahip olan bir ülke olarak bizler, Suriye'yle olan sıkıntıda bu kadar büyük bir yük altına gireceğimizi tahmin edemedik mi? Soracağım şimdi: Bakınız, geçen haftalarda emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek istedik, 27 milyar liralık bir maliyete mal olacak yıllık. Ama biz Suriyelilere 200 milyar lira civarında para harcıyoruz yani kaynaklarımızı Suriyelilere aktarıyoruz...