KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle bu kadar kısacık bir maddeyi yazan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yani maddeyi okuduğumuzda başından sonuna kadar maddeyi aklımızda tutmak bile mümkün değil bu yoğunlukta. Bu kadar niye hepsini bir maddeye yazma ihtiyacı duyulmuş, işin doğrusu bunu anlamak da biraz zor.

Maddenin zaten baş kısmında tabii ki eskiden var olan ama şimdi kaldırılan, eskiden olmayan ancak şimdi ihdas edilen bu yeni kadrolar sayılıyor. İşte, özellikle polis akademisindeki ve polis okullarındaki değişiklikle birlikte yeni durum.

Tabii, burada getirilen bir konu da "İkinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan polis amirleri; emniyet ve asayiş durumu, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikler, nüfus büyüklüğü, şehirleşme düzeyi gibi kriterler dikkate alınarak belirlenecek ilçelere, ilçe emniyet müdürü olarak atanabilirler."

Mesela, benim kafamdaki bir soru hep var. Şimdi, yargıda birinci sınıf hâkim çalışıyor ve hatta gençliğinden daha çok çalışıyor geldiği görev itibarıyla, yüksek yargı üyesi olduktan sonra. Efendim, mülki idare de gene aynı şekilde, birinci sınıf mülki idare amiri çalışıyor. Emniyette bu birinci sınıf mülki idare amirlerini biz yıllardır niye çalıştırmadık, bunları çalıştıracak bir sistemi niye kurmadık? Daha tecrübeli, bu konuda daha faydalı olabileceğini düşündüğümüz insanları yani sadece il emniyet müdürlüğü vesaire gibi belli görevler dışında yani vali olmak için birinci sınıf mülki idare amiri olmak lazım ama birinci sınıf mülki idare amirinin kaymakam ya da vali yardımcısı ya da Bakanlıktaki eş değer diğer görevlerde çalışmasının önünde bir engel yok. Emniyette belli görevlere, tamam, birinci sınıf emniyet müdürü atayacaksınız ama o kadroların dışındaki birinci sınıf emniyet müdürlerini de, işte strateji geliştirme vesaire vesaire gibi boş kadrolarda şimdiye kadar oturttuk, bunları hiç değerlendirmedik. Bunların çalıştırılmasıyla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü ya da İçişleri Bakanlığı bugüne kadar bir çalışma yaptı mı, yapmadı mı, işin doğrusu ben merak ediyorum. Yani burada bir ile 50 tane emniyet müdürü yardımcısı yerine buradaki emniyet müdür yardımcısı konumundaki ikinci sınıf emniyet müdürlerinin önemli görülen, kritik görülen ilçelerde müdür olarak çalıştırılmasını ben bir olumlu değerlendirme olarak görüyorum.

Ama şu ondan sonraki araya sıkıştırılan bir şey var ki "2 nci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel ihtiyaç halinde görev unvanlarına bakılmaksızın araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere atandıkları birim amirinin emrine alınabilirler." Bunu tercüme edersek tam maaş kızağa çekilebilirler, hiçbir görevi yaptırmayabilirler. Yani böyle bir şeye niye ihtiyaç duyduk, bunun biraz izah edilmesi lazım. Eğer bütün gene her şeyi paralel görüyorsanız bu insanların herhangi bir şekilde hizmetinden yararlanamayacak durumdaysa, bu kadar kötüyseler e bunları meslekten uzaklaştıracak, devletin sırtından bu yükü kaldıracak bir çözüm üretin. Böyle bir şey olmaz yani. Bu uygulama bundan sonra Emniyetin içerisindeki yapılacak her türlü haksızlığı, her türlü kayırmacılığı, her türlü yıldırmacılığı, sindirmeciliği meşru hâle getirir. Bu bakımdan, bu polis amirlerinin üzerinde uygulanabilecek mobbinge karşı çıkmak lazım ve bu maddenin kesinlikle bu metinden çıkmasını sağlamak lazım.

"İdare, her rütbe ve meslek derecesi karşısında gösterilen görev unvanları arasında personelin görev yerini değiştirmeye yetkilidir." Tabii, bunu da bir tartışmak lazım. Bu da emniyet içerisinde gerçekten çok ciddi bir sıkıntı. Bir polis amirinin, bir polis memurunun görev yeri, o ildeki emniyet müdürünün, o ilçedeki emniyet müdürünün, valinin, kaymakamın vesaire değişmesine bağlı olarak veya birilerinin en ufak mesnetsiz şikâyetine bağlı olarak çok sık değiştirilmektedir. Şimdi, bu insanların da çoluğu çocuğu var. Yıl içinde 3 defa, 5 defa tayin edilen bir kamu görevlisine, polis memuruna, polis amirine eve geldiğinde çocuğu dese ki: "Baba, sen ne suçları işledin de seni üç ayda bir tayin ediyorlar?" E, bu polis kardeşimiz, polis amirimiz, emniyet müdürümüz çoluğuna çocuğuna ne cevap verecek? Yani bu değişikliğin de bir sisteme bağlanması lazım. Bununla ilgili bir çalışma yapalım. Yani bir suç işlemeden ya da adamın terfisi, kendi rızası olur, ona bir şey demem ama hiçbir gerekçe gösterilmeden bir insanın görev yeri senede 3 defa, 5 defa değiştiriliyorsa bunda bir hastalık var; bu hastalığı tedavi edelim. Niye değiştiriyoruz? Şimdi, mesela son bir senede 5 defa görev yeri değiştirilen vatandaş var, geliyorlar bize. "Ya, niye değiştirildi? Hangi suçu işledin?", "Benim hakkımda herhangi bir soruşturma yok, herhangi bir uyarma yok, herhangi bir ikaz yok ama 5 defa yerim değiştirildi." Hani, dün de söyledim, Temel'in "Tedbiren vurdum onu." dediği gibi, siz tedbiren adamın ha bire yerini değiştiriyorsunuz ama bunun bir izahı olması lazım, bu yer değiştirmelerin.

Şimdi, Sayın Bakan Plan Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesini sunarken meslek içindeki bu piramidi gösterdi, "Bu tablo kabul edilemez, bu tablo muhakkak düzeltilmelidir, bununla ilgili gerekli tedbirler alınmalıdır." dedi. Şimdi, bakınız, "Polis amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü, Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü, İkinci Sınıf Emniyet Müdürü..." Yani birinci sınıfa gelinceye kadarki aşamalarda bu, hani, piramitten şikâyet ettiğimiz önceki düzenlemede yirmi yedi senede birinci sınıfa gelebiliyor ama şimdi buradaki yeni bekleme sürelerine baktığımızda yirmi bir senede birinci sınıfa gelebiliyor. Yani bunları biraz bize izah edin. Niye böyle? Hani, hem bir şeyden şikâyet ediliyor hem de bunu daha hızlandıracak, daha kötü yapacak, eskisinden geriye götürecek düzenlemeleri önümüze getiriyorsunuz.

Şimdi, yine Emniyet teşkilatındaki bu kıdem tespitiyle ilgili, sicillerle ilgili bir sıkıntı var. Bu da bütün Emniyet teşkilatı içinde çalışan insanlar arasında huzursuzluğa sebep veriyor. Buradaki sıkıntı da şu: Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarında çalışanlarla taşradaki kadrolarda çalışanlar arasında çok ciddi, bu manada sıkıntı var. Genel Müdürlük kadrosunda çalışan, vatandaşla muhatap olmayan, şikâyet edilmeyen, soruşturma geçirmeyen, hatta mesleğin başından sonuna kadar bu kadrolarda çalışan, maalesef, meslek mensupları var. Bun da terfilerde, hep taşrada işin yükünü çeken, vatandaşla karşı karşıya kalan, icra eden insanlara göre merkezdekileri bir adım öne geçiriyor. Burada merkezdekilere karşı taşradaki personelin haklarını koruyacak da bu kıdem konusunun tespitinde bir düzenleme yapmaya ihtiyaç var.

Şimdi, gene burada bu terfilerle ilgili bir başka konu var. Bulunulan rütbelerdeki en az bekleme sürelerini tamamlamak bir terfi için gerekli. "Bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar iyi veya çok iyi performans değerlendirme puanının alınması, yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması..." Şimdi, arkadaşlar, zaten bu insanların sözlü performanslarıyla ilgili olarak, çalıştıkları amirleri bunların performans değerlendirmelerini yapıyor. Yani siz her rütbede ayrı bir mülakat koyarsanız o zaman burada liyakati bir kenara koyarsınız, onun yerine idareye bağlı ya da işte, idarenin içerisinde, yönetimin içinde, iktidarın içinde kendine yer bulanların bir adım öne geçmesini sağlayacak bir şey var ki burada zaten her rütbede 2 sınav koymuşsunuz. Yani bir, yazılı ve sözlü sınav olacak; iki, Polis Akademisi Başkanlığınca o rütbedekiler için düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitimde de başarılı olacak. Burada da herhâlde gene yazılı ve sözlü sınav vardır ikinci defa. Bir terfide 2 defa mülakata tabi tutulması, hani "Birincisinde gözümüzden kaçtıysa bile ikincisinde onun kafasını koparalım." mantığının burada bir tezahürüdür. Böyle bir şey hakikaten kabul edilebilir bir durum değildir.

"İkinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az bekleme süresini tamamlayanlar, terfien Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde ikinci meslek derecesi karşılığı görev unvanlarına atanabilirler.

İhtiyaç halinde meslekte fiilen iki yılını dolduran ve kırkbeş yaşından gün almamış lisans mezunu polis memurları, başpolis memurları ve kıdemli başpolis memurları arasında yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olanlardan, Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek ilk derece amirlik eğitimini başarıyla bitirenler Komiser Yardımcılığı rütbesine atanır. Adaylarda aranacak diğer nitelikler, sınavlara ve ilk derece amirlik eğitimine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir..." Şimdi, burada da bunlar (A) grubu emniyet amiri mi olacak, (B) grubu polis amiri mi olacak; bir açıklama yok.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - (A) grubu.

BAŞKAN - (B) grubu kalmıyor.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani (A) grubu olacaksa 45 yaş da bu şey için çok yüksek bir yaş yani.

Şimdi, arkadaşlar, gene "Bulundukları rütbelere terfi ettikleri tarihten itibaren beş yıl içinde bir üst rütbeye terfi edemeyen emniyet amirleri ile Dördüncü, Üçüncü ve İkinci Sınıf Emniyet Müdürleri, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olmak kaydıyla, Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile emekliye sevk edilirler." İşte, biraz önceki şu yazılı ve sözlü sınavların hikmeti burada anlaşılıyor. Yani terfi ettirmek istemediğinizi beş sene bir rütbede bekleteceksiniz bu yazılı ve sözlü sınavlarla, ondan sonra hadi kardeşim, güle güle. Bunun biraz objektif ölçütlere bağlanması lazım.

Gene, görevdeki mesela il emniyet müdürü, işte, birinci sınıftaki bekleme süresi altı yılı dolmuşsa her iki yılda bir bunu bir değerlendirmeye tabi tutmak, yaş haddini beklemeksizin, aktif görevlerde bulunanlar açısından da bunun devam ettirilmesi, aktif görevlerde bulunan bir il emniyet müdürü, daire başkanı vesaire açısından iktidara sadakatini kontrol etme mekanizmasıdır bu. Bu mekanizma da bu teşkilatı çok siyasallaştırır ve uygulamada aklımıza gelmedik siyasi uygulamalara sebebiyet verir. Bu bakımdan, bu çok sıkıntılı, çok gereksiz bir düzenlemedir. Bu, kesinlikle, bu görevlerde bulunanlar açısından "iki yılda bir Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından ayrıca karara bağlanır" ibaresi metinden çıkarılmalı, bunun yerine "Bunlar merkeze alındıktan sonra yani merkez emniyet müdürü yapıldıktan sonra bunların durumu Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından karara bağlanır." şeklinde değiştirilmelidir.

Şimdi, "Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi, teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri sınıfı olarak kabul edilir..." Şimdi, arkadaşlar, tabii, bu, Emniyette yeni bir düzenleme. Bu tabii ki emniyet hizmetleri sınıfındaki personelin bürolara hapsedilmesinden çıkarılıp emniyet hizmetlerinin daha aktif yapılması bakımından yerinde bir şey ve ayrıca, bu konuda emniyetin çok önemli bir eksikliği, Emniyet teşkilatı içerisinde emniyet hizmetleri sınıfında bulunmayan -yüksekokul mezunları da dâhil olmak üzere- hiç kimseye bugüne kadar görevde yükselme sınavı açılmamış on yıldır. Bu kurumun içerisinde çalışan, yıllardır bu kuruma hizmet veren yüksekokul mezunu insanların bu kadrolara atanması konusunda görevde yükselme sınavı açılması herhâlde onların da daha verimli kullanılmasını sağlayacak bir düzenleme olur. Burada, bu maddede buna da bir yer verilmesinde bence fayda var.

Şimdi, arkadaşlar, gene, bu "Lisans mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibarıyla yirmi altı yaşından gün almayan erkek ve kadın adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartları taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis meslek eğitim merkezlerine alınırlar." Burada şu andaki mevcut düzenleme 28 olarak biliyorum ben. Bunun korunmasında fayda var çünkü biz ve bizim kuşağımızdaki birçok insan üniversiteyi dört yılda bitirdi ama şimdi, yeni nesilde insanlar biraz daha rahat. Yani bu yaşta çocukların çoğu anca okulu bitiriyorlar, bu sınava bir kere ya girebiliyorlar ya giremiyorlar. Hiç olmazsa bu 28 yaşın korunmasında da fayda var. Zaten kamuya girişte, yani Emniyet dışındaki birimlerde giriş yaşı artırıldı. Yine, burada da hiç olmazsa 28'i koruyarak, bundan sonra... Zaten Emniyetteki yaş haddi geçtiğimiz yıllarda yapılan değişiklikle 52'den 55'e çıkarıldı. Belki önümüzdeki yıllarda bu daha yukarılara doğru, hem Sosyal Güvenlik Kurumunun ihtiyaçları bakımından hem de Türkiye'de ortalama ömrün uzamasına bağlı olarak yaş haddinin de artırılabileceği düşünülerek bunun yükseltilmesinde fayda var.

Benim bu kanunun alt komisyona gönderilmesinden önce dile getirdiğim bir husus var. Her ne kadar, son, (6)'ncı fıkrada bunlarla ilgili küçük bir değişiklik yapılmış, özellikle bu gazi emniyet müdürleri, gazi emniyet personeliyle ilgili; onların dışarıda geçen hizmetlerinin de kıdemde değerlendirilmesi sağlanmış ama... Şimdi, bu arkadaşlarımız benim ulaşabildiğim bilgilere göre Türkiye'de 12 kişi galiba. Bunlar hem malulen emekli olmuşlar, emekli maaşlarını alıyorlar hem de gazilik haklarından, işte, yapılan düzenlemeyle tekrar göreve döndükleri için çalıştıkları maaşlarını alıyorlar. Bu memurlar açısından yaş haddine kadar çalışmak mümkün ama amirler açısından, şimdi, bunlar emeklilik değerlendirmesiyle karşı karşıyalar. E, bunların bir kısmı zaten terör örgütüne karşı korunması gereken, bu operasyonlarda gerçekten çok ciddi sıkıntılar çekmiş, ondan sonra uzun bir adaptasyon dönemi geçirmiş arkadaşlar bunlar; sayıları da çok az. Bu arkadaşlarımızın yaş haddine kadar çalışmasını sağlayacak bir düzenleme lazım. Bunlar çünkü böyle bir emekliliğe sevk edilirse bunların psikolojik olarak ciddi manada bunalıma gireceklerini de unutmamak lazım. Bu bir vefa meselesi. Bu ülke için canının bir parçasını vermiş 12 tane adama bu teşkilat bakamayacaksa, bu devlet bakamayacaksa o zaman biz bu devlet için, bu millet için mücadele edecek insan bulmakta zorluk çekeriz. Bu konuyu lütfen bu maddeyi kapatmadan bir şekilde değiştirelim, düzenleyelim.

Ben inşallah bazı eleştirilerimizin düzeltilmesi umuduyla hepinize tekrar teşekkür ediyorum. Ama bu kadar sıkıntılı bir maddenin, bu kadar uzun bir maddenin yani hiç olmazsa birkaç maddeye bölünerek bunların düzenlenmesi lazım. Hakikaten ben başından sonuna kadar maddeyi takip etmekte güçlük çektim. Genel Kurulda bu madde üzerinde verilecek önergede ancak beş dakika konuşulabilecek. Bu kadar uzun bir madde olmaz, bunun da tasarının kabulünden sonra bir redaksiyona tabi tutulmasında fayda var.

Teşekkür ediyorum.