| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2018 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakanım, bakan yardımcılarımız, değerli bürokrat arkadaşlarım ve sevgili milletvekili arkadaşlarım; hepinizi öncelikle saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığı görevi, hepimizin bildiği üzere, çok hassas ve önemli bir görev. Bakanlık olarak toplumun huzuru, güvenlik ve barışı ile özgürlüklerin yaşandığı bir toplum sağlanması arasında hassas bir dengenin kurulması da çok önemli yani ince bir çizgi var ortada; bir tarafta güvenlik, bir tarafta da özgürlükler. Güvenlik de çok önemlidir, özgürlüklerin barış ortamında yaşanması ve huzurun sağlanması da çok önemlidir. Ülkemizde güvenlik sorununun çözülmesi, her türlü terörün bitmesi Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizlerin de en büyük arzusudur.
Sayın Bakanım, sunumun 11'inci sayfasında özellikle güneydoğu sınırında, Suriye sınırında ve İran sınırında, 899 kilometrelik hatta beton duvar; Suriye-Hatay sınırında 38 kilometre yüksek güvenlikli çit; Gaziantep tarafında 4 kilometre kafes tel; yine kalan kısımlarla ilgili çalışmaların devam etmesi, termal kamera, radar ve sensör sistemlerinin kurulması şeklinde güvenlikle ilgili ciddi çalışmaların yapıldığını izah ettiniz, ifade ettiniz. Ben de bu tipten önlemlerin alınması gerektiğini düşünen ve savunan birisiyim ve o bölgede 1991-1992 yılları arasında on bir ayı geçmiş bir yedek subaydım. Oradaki askerlerimizin o koşullar içerisinde, ne kadar zorlu şartlar altında yağmurda, çamurda, fırtınada zor görevler yaptığını bilen birisiyim. O nedenledir ki teknolojik gelişmelerin o bölgelerde kullanılmasının önemini bilen birisiyim ancak şunu da ifade etmeden geçmek istemiyorum: Mehmetçik'in zor koşullar altında beklediği bu sınırımızın, malum olduğu üzere, özellikle bundan dört sene önce Suriye tarafından elini kolunu sallaya sallaya yaklaşık 4 milyon Suriyeli vatandaş Türkiye'yi girdi. Biz de onlara kucak açtık.
Buradan şunları sormak istiyorum sizlere: Bugün itibarıyla Türkiye'de yaşayan Suriyeli vatandaş sayısı nedir? Suriyeliler Türkiye'ye girdikten sonra terör olaylarında ani bir artış meydana gelmiş midir? Yine, Suriyelilerin Türkiye'ye geldikten sonra meydana gelen doğum sayısı nedir? Türklerle evlenme sayısı nedir? Türk vatandaşlığına geçirilen Suriyeli sayısı nedir? Yine, son seçimlerde oy kullanan Suriyeli var mıdır? Bu konularla ilgili sizlerden bilgi alabilirsem memnun olacağım.
Ayrıca, özellikle yaklaşık 4 milyon Suriyeli geldikten sonra -ki geçen de bahsetmiştim, bunu matematiksel hesaba vurduğumuzda, yaklaşık Türkiye'de yaşayan 20 kişiden 1'i bugün Suriye vatandaşı- bu kadar yoğun Suriyelinin yaşadığı ve özellikle yine başka yabancıların da bulunduğu bir ortamda Türkiye'nin kendine has sosyal, kültürel gelenek göreneklerine ve yaşam anlayışına olumsuz bir tesiri mevcut mudur, meydana gelmiş midir?
Yine, kaçak çalıştırılan Suriyeli sayısı nedir, bu konuda bir çalışmanız var mı? Suça karışan Suriyeliler konusunda yine bir çalışmanız var mı? Yine, Suriyelilerin geriye gönderilmesiyle alakalı yapmış olduğunuz önemli bir çalışma var mı?
Sayın Bakanım, Emniyet Kolluk İşlemleri Projesi ile Adalet Bakanlığının UYAP Projesi'nin entegrasyonunun sağlanması çalışmasını bir avukat olarak doğru gördüğümü ifade etmek istiyorum ve destekliyorum. Gerçekten, özellikle yargı sistemindeki uzamaların birçoğu, malum olduğu üzere, resmî kurumlarla olan yazışmalardaki gecikmelerden kaynaklanmaktadır. UYAP sistemi ağı üzerinden birçok yazışmanın, özellikle adliyelerin kendi içindeki yazışmalarının dahi uzamasının önüne geçilmiştir. Bu anlamda da Emniyetle yapılacak olan bu çalışmanın önemini bir avukat olarak ben de destekliyorum.
Bu vesileyle, yıllardır talepte bulunduğumuz gibi, devlet memurlarına hangi kıdem şartıyla yeşil pasaport veriliyor ise avukatlara da aynı kıdem şartıyla yeşil pasaport verilmesi konusunda, bir avukat olarak, sizlerden destek bekliyorum Sayın Bakanım.
Sunumda, terörden etkilenen illerimizden, bölgelerimizden 51.500 çocuğun başka illere üç gün boyunca geziye götürülmesi isabetli ise de esas itibarıyla o bölgede yaşayan çocukların ve vatandaşların ne yaşadığını daha iyi görebilme ve toplumsal huzur ve barışın daha iyi sağlanabilmesi adına, özellikle diğer illerimizden çocukların o bölgelere, bilhassa terör bölgesinde bulunan illere götürülüp oralarda gezmesi ve orada yaşayan çocuklarımız ve vatandaşlarımızın bulunduğu koşulları görmesi bana göre daha da etkili olacaktır ve bu şekilde de bir çalışma yapılırsa etkili olacağını ifade etmek istiyorum.
AFAD Başkanlığının, hâlen, 13 Kasım 2018 itibarıyla, 11.528 adet afet ve acil durum toplanma alanı belirlemiş olduğunu ifade ettiniz. Son yıllarda, özellikle İstanbul olmak üzere, daha önce tespiti yapılan alanların ne kadarında inşaat ve rezidans yapıldığı konusunda da sizlerden bir bilgi talep ediyorum.
Sayın Bakan, son yıllarda kaymakamlığa alınanların mezun oldukları üniversitelerin ve bölümlerinin neler olduğu konusunda da bilgi talebinde bulunuyorum.
Ayrıca, şunu ifade edeyim: Seçim dönemlerinde -biraz önce de ifade edildi- özellikle valiler ama sayısal anlamda daha fazla olduğu için daha çok göze batan kaymakamlar, maalesef, ilçe başkanları gibi siyaseten çalışma göstermekte. Şimdi, köy muhtarlarıyla yaptıkları toplantılarda, seçim sonrasında "Getirecek olduğunuz oy durumuna göre benden hizmet bekleyin." diyebilen kaymakamlar olduğuna dair ciddi duyumlar var, bu hususun önüne geçmek de sizin görevinizdir Sayın Bakanım.
Sayın Bekaroğlu, biraz önce ifade etti. Cumhuriyet Halk Partili il başkanlarının şehit cenazelerine katılmasının önlenmesi adına yapmış olduğunuz söylemi doğru görmediğimi ben de ifade etmek istiyorum. Bu, toplumsal barış ve huzura gerçekten ciddi bir darbedir diye ifade etmek istiyorum. Çünkü şehitler hepimizin şehididir. Biz de bu konuda ciddi hassasiyet göstermekteyiz.
Antalya'da yaşanan bir dramdan bahsetmek istiyorum Sayın Bakan. Antalya'da havaalanında çalışmakta olan 350 güvenlik görevlisi gencimizin, 19/10/2016 tarihinde sadece ve sadece bir sendikaya üye olmak nedeniyle tamamının iş akdi feshedildi. Yani 350 gencimiz, evini geçindiren bu arkadaşlarımız bu tarihten bu yana işsizler. Bunların tek iş akdinin feshedilme gerekçesi, birçoğunun da belki iradesi dışında gerçekleştirilen sendika kaydıydı. Bunlarla ilgili, Antalya Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturmalar neticesinde tamamıyla ilgili takipsizlik kararı verildi ve kesinleşti. Yine bu gençlerle ilgili, açmış oldukları tazminat davalarının da hemen hemen hepsi lehlerine sonuçlandı. Şimdi, özel güvenlik kimlik kartı ve çalışma izinleri iptal edilen bu gençlerin durumlarıyla ilgili bir değerlendirme yapılması ve haklarında en küçük bir suç delili bulunmayan ve takipsizlik kararı verilen bu gençlerin tekrar özel güvenlik kimlik kartlarına kavuşturulmaları ve çalışma izinlerinin yeniden verilmesi gerekmektedir.