KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımız Demokrat Partinin Genel Başkanıyken Eylül 2008'de Aydın'a gelmişti. Aydın'da il kongresinde "Memleketimin her tarafında ümitsizlik var ve Türkiye gerçeğinde bize oturmak yakışmaz, silkelenmek lazım." demişti. Şimdi, o zamanki açıklamalarında muhaliflere karşı yani iktidarı eleştirenlere karşı kendisi de "Silkelenmek lazım, oturmak yakışmaz, muhalifçe tavırlar sergilemek lazım." diye söylemişti. Onun için bakış açısı şu anda muhalif olanlara karşı, şu anda farklı görüşleri ortaya koyanlara karşı, demokraside, Türkiye gerçeklerinde farklı görüşlerini açıklayanlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda Sayın Bakana 2008'deki Demokrat Parti Genel Başkanlığındaki sözlerini hatırlatmak isterim. Bu, çok önemli bizim için. Çünkü Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini hepimiz biliyoruz; ekonomik krizin içindeyiz, siyasi krizlerin içindeyiz, demokrasi sorunu var.

Sunuşunuzu izledim Sayın Bakanım. Sunumunuzda güvenlikçi politikalar tam anlamıyla İçişleri Bakanlığı bütçesi içerisinde ana gövdeyi almış durumda. Tabii, Türkiye'de bir terör olgusu var. Bu terör olgusu karşısında bu güvenlikçi politikaları ortaya koymak gerekiyor. Ancak bunun yanında da demokrasi, özgürlük ve Anayasa'da bulunan hak ve özgürlüklere de yer açmak gerekiyor. Bu yeri nasıl açabiliriz? Yani bu yeri açarken... İçişleri Bakanlığı bütçesinde uyuşturucu konusunda siz aktif bir çalışma içerisinde bulunduğunuzu belirttiniz ve beyanlarda bulundunuz, çok güzel çalışmalar içerisindesiniz. Özellikle okul dönemindeki, okul önlerindeki tedbirlerin alınması çok önemli. Eğitim önemli yani uyuşturucu konusunda eğitimi nasıl verebiliriz çocuklarımıza, gençlerimize? Bir baba, bir anne evinden çıkarken çocuğuyla ilgili "Acaba uyuşturucu kullanıyor mu, kullanmıyor mu?" endişesine saplanmamalı. Yani bu nedenle en küçük bu konuda dahi eğitime ağırlık verilebilmesi gerektiği kanısındayım. Bu çerçevede demokrasi, özgürlükler, anayasal hak ve güvenceler konusunda da İçişleri Bakanlığı bütçesinde bir şeyler olabilmeli diye düşünüyorum.

Bakınız, Sayın Bakanım, bu bekçiler konusunda açıklamalarda bulundunuz. Şimdi aklıma şöyle bir soru geldi: Şimdi, bekçilik uygulamasıyla ilgili 2008 yılında "Artık ihtiyacımız kalmadı." denilerek bu uygulama son buldu. Yani on yıl önce ihtiyaç hissetmediğimiz bir konuda ne için ihtiyaç hissettik? İhtiyaç hissettik. Bu gerekçeler halk tarafından bilinmiyor. Yani bir de şöyle bir algı oluştu: Şimdi, biraz önce sunuşunuzda da belirttiniz, 11.624 bekçi görevde, 10 bin daha personel alma yetkisi aldınız ve bununla birlikte 7.021 daha bekçi de bir ay içinde göreve başlayacak. Her şey güzel ama İstanbul'da göreve başlayan bekçi arkadaşlar konusunda halkta bir algı var. Beşiktaş'ta ve birçok yerde bu bekçilerin toplumsal denetim amacıyla mı, yaşam tarzımıza müdahale amacıyla mı göreve getirildiği konusunda halkta bir algı var. Bir örnek vermek istiyorum: Beşiktaş Fulya'da alışveriş yapan bir vatandaşın, bir kadının alışverişten sonra poşetinde içki mi alıp almadığı konusunda bir tartışma yaşanmış. Bu konudan bilginiz var mı, bilmiyorum. Yani bekçilerin görevi tekel bayilerini saat 22.00'den sonra denetlemek midir? Yani bu yaşam tarzına müdahale ya da toplumsal denetim konusunda bir algı oluşmuş durumda. Bu algıyı da yıkmak gerekir diye düşünüyoruz yani yaşam tarzına müdahale açısından da yıkmak gerekiyor.

Diğer taraftan, güvenlikçi politikalar ağırlıkta demiştim. Güvenlikçi politikalar var ama Sayın Bakanım, suç işleme oranlarında büyük artış var. Bakınız, şu anda Türkiye'mizde son on yılda uyuşturucu suçları, kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar suçları had safhaya ulaşmış durumda. Güvenlikçi politikalarla birlikte suç işleme oranları aşağıya inmiyor. Ne yapıyoruz? 15 tane cezaevini biz bu yıl sonuna kadar açacağız, 2019'da da 38 cezaevini açacağız, 439 cezaeviyle birlikte Türkiye de cezaevi ağırlığı olgusu içine girecek. Yani suç işleme oranı artıyor. Onun için hak ve özgürlüklere, Anayasa'dan kaynaklanan güvencelere ağırlık vermek gerekiyor, özgürlüğe kapı açmak gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Başkanım, yöremle ilgili bir cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN - Kusura bakmayın Sayın Bülbül.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Başkanım, on beş saniye içerisinde bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Biliyorsunuz ama yok.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, lütfen izin verin.

BAŞKAN - Üstat, geride, arkada daha 30 milletvekilim var.

Çok teşekkür ediyorum.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Nazilli Polis Yüksekokulu 2012 yılında kapatıldı Sayın Bakanım, altı yıldan beri bu okulun arazisi bomboş. Bu okul yeniden açılacak mı, bu okul hakkında düşünceleriniz nedir?

Sağ olun, teşekkür ederim.