KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani aslında tabii, Halkbankın eski Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu'nu da burada görmek isterdik. Usulen, KİT Komisyonunda önceki dönemde görev yapan genel müdürler de nezaketen de olsa...

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Hep gelmeyenleri görmek istiyorsunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Çünkü soracağımız, yönelteceğimiz sorular var. Aslında, birincil muhatapları biraz da onlar.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz, devam edin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu trolleme çabasını atlattıktan sonra ben devam edeyim.

Hain FETÖ darbe girişiminin ardından Halkbanktan kaç kişinin ihraç edildiğini, FETÖ terör örgütüyle iltisaklı olduğuna kanaat getirilerek, bunu sizden öğrenmek istiyorum. Aynı zamanda, bu ihraç edilenler arasında Hakan Atilla davasına delil veya sahte delil taşımak suretiyle müdahil olan kişiler var mı? Bilginiz dâhilinde mi? Bu konuda sizden bilgi istiyorum.

Özellikle, bu hain darbe girişimi nedeniyle ülke olarak bir travma yaşadık, hep birlikte, tüm kurumlarımızla birlikte bir travma yaşadık. Bu noktada da devlet kurumlarında görev alacak veya almak isteyen, iş arayan pek çok gencimiz geçmişinde, ilkokulda, ortaokulda, lisede bir zaman, bir şekilde belki maddi imkânsızlıklar nedeniyle, belki bilgisizlik nedeniyle ama çeşitli nedenlerle bu FETÖ'nün dershanelerine gitmek suretiyle geçmişlerinde böyle bir maalesef olumsuz bir deneyim yaşadılar ve bu kişiler bir şekilde devlet kurumlarında da görev alamıyor, hatta özel kurumlarda bile bir şekilde lekelenmiş vaziyetteler. Şimdi, bu doğrultuda, Bank Asyada üst düzey görev almış 7 kişi, Halk Bankasında 2017 yılına kadar... Bunlardan birisi Bank Asyada Genel Müdür Yardımcısıydı, kendisi Ali Fuat Taşkesenlioğlu. Şimdi bu soruyu herhâlde burada olsaydı kendisine sorabilirdik ama olmadığı için -tabii yanıt bağlamında- denetim vazifesi olan biri olarak, şu anki yetkili olarak size yöneltmek durumunda kaldım. Bank Asya Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Ali Gökçe, Bank Asya Şube Müdürü Murat Oktay, Bank Asya Genel Müdür Yardımcısı Erdal Erdem, Bank Asyada Şube Müdürü Mustafa Aydın, Bank Asyada Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Şenel ve Bank Asyada Grup Müdürü Salim Köse; bunlar 2012 yılına kadar çalışmışlar, sonra Bank Asyadan neredeyse toplu bir vaziyette Halkbanka geçiş yapmışlar.

Sonrasındaki süreçte de Halkbankta gördüğümüz pek çok sıkıntı var. Özellikle itibarını zedeleyecek derecede -Reza Zarrab veya Hakan Atilla davalarıyla bağlayarak söylüyorum- ciddi anlamda Halkbankta problemler var. Bunu dikkatinize sunuyorum. Bu bir tesadüf gibi de görünmüyor açıkçası. Halkbankın neredeyse bütün üst düzey yönetimi Bank Asyadan gelmiş.

Şimdi, buradan hareketle -böyle yönetim kurulu üyelikleri üzerinden de gidiyoruz- Sayıştayın 2016 yılı denetim raporunda "Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerine Yapılan Harcamalar" başlığının altında "2016 yılında kuruluş dışından atanmış olan Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine yapılan ödemelerin tutarı 2,2 milyon TL olmuştur." tespiti var. Diyor ki: "Bankanın 2015 faaliyetlerinin görüşüldüğü 31/03/2016 tarihli olağan Genel Kurul toplantısında mevcut ödeme esasları aynen devam etmek, 01/01/2016 tarihinden geçerli olmak ve aylık net ödenmek üzere Yönetim Kurulu üyelerinden genel müdür olan üye için 30 bin TL, uhdesinde kamu görevi bulunmayan üyeler için 13.450 TL, uhdesinde kamu görevi bulunan üyeler için 7.500 TL, Denetim Kurulu üyelerinden uhdesinde kamu görevi bulunan ve bulunmayan denetçiler için 6 bin TL olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır." Sayıştay, sonrasında uyarmış, demiş ki... Şöyle özetleyerek size söyleyeyim: Bir KHK çıkarılıyor ve "Birden fazla görev alanlar, bu görevlerin hangisinden ücret alacağını belirleyerek asli görevde bulunduğu kurumun merkez teşkilatı personel birimi ile görev yaptığı birime on gün içerisinde bildirecektir." demiş. Yani "Hangi görev üzerinden tutar alacaksa bildirsin." diyor.

Biraz önce Orhan Sümer Vekilimiz de işaret etti o noktaya; birkaç konuda görev alanlar var, onların maaşlarıyla ilgili bilgi istemişti. Ben güncel olarak hem Genel Müdürün hem Yönetim Kurulu üyelerinin maaşlarını ve hangi görev bağlamında o maaşı aldıklarını sizden talep ediyorum. Özellikle Sayıştay bu uyarıyı yapmış, "Neye dayanarak yapmış?" diye ben de Sayıştaya soracaktım. Yine sorumu yöneltiyorum Sayıştaya.

BAŞKAN - Sayıştaya soru yöneltmeyin de Sayın Genel Müdürümüze söyleyin, Genel Müdürümüz yazılı olarak yanıtlasın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani Orhan Sümer Vekilimiz aslında o noktada bir açıklama yapmış oldu.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Konu hakkında Sayıştaydan da biz açıklama isteyebiliriz.

BAŞKAN - İsteyebilirsiniz ama ben söz verirsem tabii, onlar açıklama yapabilir.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yani bu konuda bilginiz olsun.

BAŞKAN - Sayın Sertel, bilgim var canım o konuda.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz, devam edin, zaman çünkü kıymetli.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, daha önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendileri açıklama yapmışlar, özellikle ağustos ayının içinde ekonomik olarak bir saldırı altında olduğumuz noktalarını belirtmişlerdi. Dolayısıyla bu arada da döviz kurlarında ciddi bir yükselme ve ciddi bir hareketlilik yaşanmıştı ve McKinsey adlı denetim firmasının 16 bakanlığın mali denetimini yapacağı ve danışmanlık hizmeti vereceği Türkiye'nin gündemine geldiğinde bir süre sonra bu gelen tepkiler, özellikle Amerika'nın Türkiye karşıtı aldığı birçok konudaki tutum nedeniyle biz yerli denetim yapılmasını ülke olarak aslında benimsedik. Böyle de bir eğilim oluşunca da çeşitli açıklamalar yapıldı, bu konudan vazgeçildiği söylendi. Aslında bu vazgeçilen şey belki bir tane danışmanlık firması ama zaten hepsi içimize kadar girmiş. Şimdi, TÜRKSAT komisyon denetiminde de aynı şey yaşandı, Ziraat Teknoloji AŞ'nin komisyon denetiminde de aynı şey yaşandı. Yine, uluslararası bir bağımsız denetim firması bütün stratejik satım alımları takip etmek suretiyle teknoloji altyapısı, yazılım altyapısı dâhil sürecin içine dâhil oluyor. Yani yazılımda Halkbank olarak kimden hizmet alıyorsunuz, nelerin hizmetini alıyorsunuz her şeyi bilecek, o bilgiyi, doneyi toplayacak şekilde bütün denetimi almış danışmanlık adı üzerinden veya mali denetim adı üzerinden. Şimdi, burada, bakıyoruz... Bunların da tabii birçok sıkıntılı durumları var: SPK'dan ceza yemişler, Amerika'da kendileri ceza yemişler. Ceza konularına şu anda tekrar girmiyorum. Şimdi, bakıyoruz, biz veri sağlayıcı olarak... Komisyon toplantısının başında konuştuk, ben de açıkçası tatmin edici bulmadım. Belki yazılı olarak daha geniş açıklama yapacaksınızdır, ümit ediyorum ki basına verdiğiniz açıklama metni kadar bir metin olmaz. Dediğim gibi, teknikse teknik, biz bu bilgiyi almak istiyoruz. Halkımızla paylaşalım ki Halkbankın itibarı hep yukarılarda kalsın.

Şimdi, veri sağlayıcı olarak "Bloomberg'den alıyoruz." dediniz. Şunu sormak istiyorum: Yani dünyadaki Çin'i, Rusya'sı, öteki birçok finans sektöründe... Çünkü dünyayı finans sistemi üzerinden yönetiyorlar. Yani silah satışıydı, diğer konular, onlar hep onun arkasından geliyor açıkçası. Dolayısıyla bu ülkeler de hizmeti yine Bloomberg veya Reuters'den mi alıyor? Yani başka hiçbir veri sağlayıcı yok mu?

Şimdi, aynı zamanda bu konuda yerli olarak veri toplayabileceğimiz, veri sağlayıcı olabilecek firmalar var mı? Yaşanan bu olaydan sonra ve ülkemizin bu yakın periyotta özellikle Amerika Birleşik Devletleriyle yaşadığı sıkıntıları size hatırlatarak soruyorum: Hâlâ Bloomberg'ten veri sağlamaya devam mı edeceksiniz? Çünkü Bloomberg'ten aldığınız -bu öyle bir nokta ki- verilerin veriliş biçimi, süresi dâhil bütün o "timing"inden tutun o rakamlara kadar ve aralığa kadar sizin yazılımınızda zafiyet yaratabilecek noktaya eğer biliyorlarsa istedikleri anda bunu tetikleyebilirler. Dolayısıyla bir soru da yazılımla ilgili olacak: Biz yazılımı yerli yazılım olarak mı kullanıyoruz yoksa yine yabancı denetim süreçlerinden veya danışmanlık süreçlerinden geçerek mi? Sizden ricam, lütfen bunlara net ve açık istiyoruz. Bu doğrultuda, tekrar ifade etmek istiyorum ki, dünyayı zaten finans piyasası üzerinden, bu denetim şirketleri ve bu veri sağlayıcılarla ve çeşitli manipülasyonlarla yönettiklerini hatırlatmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, sizden de kısa kısa sorular istiyoruz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, soruyu çok boyutlu sormadığınız zaman kısacık bir yanıtla bütün şey bitiyor, öyle bir durum oluyor.

BAŞKAN - Sonunu bağlarsınız "Çok geniş, detaylı yanıt verin." diye.

Süremiz çok ilerliyor, lütfen, buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sürede sorun yok Başkanım, süremiz var bildiğim kadarıyla.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Başkanım, nikâh mı var, düğün mü var?

BAŞKAN - Düğüne gideceğim, evet.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu 1.763 müşteriyle bir problem olmadığı ifade edildi ama muğlak bir ifade, bunu netleştirelim. 1.763 müşterinin kaçı şahıstır, kaçı firmadır, kaçı Türk firmasıdır, kaçı yabancı veya uluslararası firmadır? Ve bunların bu yapılan işlemleri iptal mi edilmiştir yoksa onlar paraları iade mi etmiştir? Bunu sormak istiyorum özellikle.

Halk Bankasının İran'la ilgili ambargoyu deldiği yönünde bir iddia var. Tabii bir ülkenin başka bir ülkeye ambargo koyup o ekonomik yapının içine bizi de bağlayıcı bir şekilde sokması gerçekten her ülkenin ekonomik bağımsızlığı açısından çok üzücü. Şöyle sormak istiyorum: Biz İran'a kendi para cinsinden Halkbank olarak bir ödeme yaptık mı? Bu enerji karşılığı olabilir veya farklı şekilde olabilir. Yaptıysak hangi tutarlarda hangi iş kalemleri için hangi tarihlerde bu şekilde ödeme yaptık?

Açıkçası, Hakan Atilla davasıyla ilgili videoları da var, kendisinin sorgu sürecindeki duruşu. Bunları izleyince biz de tabii çok üzüldük, üzülmemek elde değil. Hem üzülüyoruz hem de ülke olarak keşke çok daha güçlü bir yerde dursak ve bu finans sektöründe belirleyici konuma geçsek. Ben de bir genç milletvekili olarak açıkçası o ülke çıtamızı en yukarıya çıkarmamız gerektiğine inanıyorum. Bu nokta da ABD, bankacılık sistemini deldiğimiz için aslında açılan bir dava noktasında. Buradaki federal mahkemeye ABD Hazine Bakanlığının başvuru yapmasıyla ceza almamızı talep etti. Daha önce de ifade edildi ama burada son durum nedir? Ve maalesef ve maalesef işin için Reza Zarrab'ta katıldığı zaman böyle Dallas, Yalan Rüzgârı gibi enteresan, acayip bir sürecin içine ülke olarak girmiş vaziyetteyiz. Halkbankın adının biz bu tip konularla anılmasını istemiyoruz ama aynı zamanda tabii ki ülkemizin çıkarlarını savunmak noktasında da tüm adımları atmanız gerektiğini tekrar tekrar vurguluyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'yiz, başka bir ülkenin boyunduruğu altında değiliz. Dolayısıyla finans piyasasında da güçlü olmamız için yerli veri sağlayıcılar, yerli yazılımlar temin etmesi ve Halk Bankasının çok daha dikkatli çalışması, tüm seçmenlere, vatandaşlara ve partililere de eşit mesafede olması konusunda sizlerden önemli talebimiz var.

Teşekkür ediyorum.