EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Saygıyla dinleyecek miyiz yoksa dinlemeyecek miyiz, bence buradan başlamak gerekiyor ve gerçekten tahammül etmiyorsunuz. Sanırım bu ülkenin sorunlarını dinlerken, vatandaşı da sokağı da dinlerken dinlemiyorsunuz yani saygısızsınız, bunu bir kere...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Terör dilini kullanmayın, dinleyelim sizi.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Benim dilimi ben belirlerim, siz belirleyemezsiniz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dilinizi değiştirin.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Benim kullandığım dilde ne terör kelimesi var? Siz ayrıştırıyorsunuz.

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Başkan, müdahale edecek misiniz?

BAŞKAN - Sayın Vekilim, Yaşar Bey... Lütfen ya...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Daha ilk cümlede "terör" diyorsun ya, başka bir bildiğin yok mu senin?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dilinizi değiştirin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya sen mi belirleyeceksin, sen mi belirleyeceksin?

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Paylan...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Terör dilini kullanmayın.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sen kimsin ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen mi belirleyeceksin ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Seninle aynı düşünmüyorum ben.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Aynı düşünsek burada...

BAŞKAN - Sayın Paylan, arkadaşınıza söz verdik.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Siyasi parti olup da terörü ağzınıza...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yahu sana ne kardeşim, ben böyle düşünüyorum ya, sana ne ya!

BAŞKAN - Sayın Beştaş... Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bas düğmene konuş.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Kimsenin haddine değil bizim ne konuşacağımızı söylemek.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, size söz verdik, lütfen konuşun; lütfen başlayın, hadi.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Bırakmıyorlar, arkadaşlarınız bırakmıyor sağ olsunlar.

BAŞKAN - Devam edin siz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Baştan başlatırsanız.

BAŞKAN - Başlattık efendim, siz müdahil olmayın yeter.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Bizler bu ülkenin seçilmiş milletvekilleriyiz, bu halkın iradesiyiz; ne söyleyeceğimizi, nasıl söyleyeceğimizi, hangi cümlelerle ifade edeceğimizi bilebilecek durumdayız. Kimsenin bunu düzeltmek haddi değil; haddiniz değil, karışmayın. Biz ne söylediğimizi çok iyi biliyoruz, ne için söylediğimizi de çok iyi biliyoruz, o yüzden müdahale etmeyin lütfen.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Başkan, bu bir tehdit unsuru.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Tehdit etmiyorum. Haddiniz değildir ne söyleyeceğimi söylemek.

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Burası had bildirme yeri değil, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Siz sabahtandır had bildirmeye çalışıyorsunuz.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Valla dün Çavuşoğlu, bugün İçişleri Bakanı aynı şeyleri söylüyor, had bildirmeye çalışıyor.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, siz devam edin.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Susturursanız devam edeceğim.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, devam edin konuşmanıza.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Her yerde siz konuşuyorsunuz, bütün televizyonlarda; bırakın burada bir ses çıksın.

BAŞKAN - Sayın Beştaş, size söz verdiğimizde siz de konuşursunuz, lütfen.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Ya karşı taraf müdahale ediyor, niye...

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Arkadaşınızı susturun.

BAŞKAN - Tamam ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - O zaman herkes tek tip koro olsun, kimse başka bir şey söylemesin.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kimse tek tip konuşmuyor. Bakın, yanınızdaki, solunuzda oturan adam, arkadaşınız...

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Adam mı; üslubuna dikkat et ya, saygılı konuş.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Siz üslubunuza bakın.

BAŞKAN - Sayın Çelebi, lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Susun, dinleyin ya.

Süreyi baştan başlatır mısınız?

BAŞKAN - Yeter artık, kaçıncı defa; üçüncü defa baştan başlatıyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne yapayım, susturmak istemiyorsunuz.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Susturun arkadaşlarınızı.

BAŞKAN - Abiciğim konuşsun, konuşmuyor ki; vekiliniz konuşmuyor, ne yapayım ben.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya olur mu, oradan...

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Susturuyorlar, nasıl konuşayım?

BAŞKAN - Ya süre veririz, konuşsun; konuşmuyor.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Hayır, susturuyorsunuz ya. Oraya dinlemeyi öğretirseniz konuşacağım ben.

BAŞKAN - Öğretmen miyim ben, ne öğreteceğim!

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yeniden başlatın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sizden izin almıyoruz Beyefendi.

BAŞKAN - Beştaş Hanım, lütfen.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ya sanırım bu kadar müdahale edenler ve tehdit edenler bu işi İçişleri Bakanlığından öğrendiler, Sayın Soylu'dan öğrendiler bunu çünkü biz daha...

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ya bir susun ya. Biz daha Meclise girer girmez İçişleri Bakanının ilk icraatı -demin bana yaptığı gibi- Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin Buldan'ı tehdit etmek oldu ve az önce, yasama faaliyet esnasında buradan, açıktan beni tehdit etti "Sen görürsün." dedi. Acaba neyi göreceğim, onu merak ediyorum. Kendisine soruyorum, neyi göreceğim? Bizler buradayız, alnı açık, her şeyin hesabını verebilecek durumda insanlarız ama sanırım hesabını veremeyecek olan sizlersiniz.

Şimdi bazı sorular sormak istiyorum. Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanımız, bir dönem Sayın Erdoğan'ın çözüm sürecinde muhatap aldığı Demokratik Toplum Kongresinin Eş Başkanı, aynı zamanda Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güven Milletvekili seçildikten sonra, daha tahliye kararı sisteme girmeden, yargının tahliye kararına rağmen, sisteme girmeden, cezaevinden çıkmadan, bir el tarafından müdahale edildi ve mahkeme heyeti, cezaevinden çıkmadan tekrardan tutuklama kararı verdi. Ben buradan soruyorum: O mahkeme heyetine siz İçişleri Bakanı mı müdahale ettiniz? Milletvekilimiz Leyla Güven'in tutuklanmasına siz mi sebep oldunuz? Yoksa, siz müdahale etmediyseniz kim müdahale etti, kimler müdahale etti? Çünkü Leyla Güven hâlâ tutuklu, Hakkâri iradesi hâlâ tutuklu ve Milletvekilimiz Leyla Güven yaklaşık sekiz gündür Diyarbakır Cezaevinde, İmralı'da devam eden, Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecridi protesto etmek için açlık grevinde ve İmralı'da devam eden tecridin müsebbibi de maalesef ki bu Hükûmet. Çünkü 2013'ten beri bu ülkede yönetimsiniz ve İmralı'da yirmi yıldır devam eden kesintisiz bir tecrit var. Bu tecridin müsebbibi bu iktidardır. Bugün, şu an şunu sormak istiyorum: İmralı'da devam eden tecridin kararını İçişleri Bakanı olarak siz mi verdiniz? Avukatlar neden İmralı adasına gidemiyor, bunun cevabı var mı, bu konuda bir bilginiz var mı?

Yine şunu merak ediyorum: İmralı adasında devam eden tecridi şu an burada gördüğümüz erkekler ordusu yani bu erkek akıl idare ediyor, öyle anlaşılıyor ve aynı akıl, Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş, Eş Başkanımız Figen Yüksekdağ, yine diğer tutuklu milletvekillerimizin de tutuklama kararını veren akıl mı? Biz çünkü şunu çok iyi biliyoruz: Sizin İmralı'da devam ettirdiğiniz tecrit, bugün bölgede katliamların, ölümlerin, sivil ölümlerin, muhalif ölümlerinin sebebi ve biz bu konuda İçişleri Bakanlığından açıklama istiyoruz. Aynı akıl mı bu kararı veriyor? İmralı'daki tecrit kararını veren akıl ile bölgede savaş kararını veren, işgal kararını veren aynı akıl mı?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ondan sonra "Sus." diyorsunuz Sayın Paylan ya, ondan sonra da "Laf atıyorsunuz." diyorsunuz ya, yani bak nasıl konuşuyor.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, sabır, sabır.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Beğenmek zorunda değilsin ama dinleyeceksin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sus, sus; belli bir yere kadar sus, dinle...

TUMA ÇELİK (Mardin) - Beğenmek zorunda değilsin, dinleyeceksin.

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hangi işgalden bahsediyorsun? Türkiye Cumhuriyetinde işgalden bahsediyorsunuz.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Ben de senin söylediğini beğenmiyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bas, cevap ver sen de ya.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, lütfen.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ben işgal diyorum.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Beğenmek zorunda değilsin ama dinleyeceksin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben neyi beğeneceğim?

BAŞKAN - Sayın Aydemir...

SALİH CORA (Trabzon) - Provokatörlük yapmayın.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Siz kendi provokatörlerinize söyleyin ya, lütfen.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, devam edin, süreniz bitiyor.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Biz aydan gelmedik. Ben de bu vekil sıralarında oturdum, ben de seçildim. Böyle cümleler kurulur mu?

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Nasıl cümleler kuracağım? Ben yasama organıyım, bana nasıl konuşacağımı söyleyemezsiniz Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ben de buraya çağrılmış bir Bakanım, bütçemi konuşuyorum. Ben de burada seçildim. Gelip burada "işgal" "muhalifleri öldürme" falan diyeceksin, yok ya.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Biz sizi saygıyla dinledik, bizi saygıyla dinlemek zorundasınız.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, siz devam edin.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Biz millete verdiğimiz sözleri tutmak zorundayız.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Millete verdiğiniz söz, Sayın Pervin Buldan'ı tehdit etmek miydi?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Sen buraya provokatör olarak gelmişsin.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ben provokatör değilim, o sizin işiniz. Provokatör sizsiniz, diyemezsiniz.

(Komisyon sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Derim, provokatörlük yapmayın o zaman.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Diyemezsin.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Şehit veren bir İçişleri Bakanı olarak derim. Terör örgütü sözcülüğü yapmayın. "İşgal" diyeceksiniz, bilmem ne diyeceksiniz, yok öyle bir şey. Yeter ya, var mı öyle bir şey.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Diyemezsiniz.