| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2018 |
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; ben izninizle, geçmişim itibarıyla hariciyeciyim ama bugün dâhiliyeci olarak söz aldım, dün da Dışişleri Bakanlığı bütçesinde buna benzer bir söylemim olmuştu. Dışişleri Bakanlığı bütçesinde şöyle bir teklifte şöyle bir cümle yazıyor: "Ülkemiz, önemli ölçüde düzensiz göçe maruz kalmaktadır." Tamam, not ettik, bunu hepimiz biliyoruz. Ve ben bunu okuyunca Sayın Çavuşoğlu'na dün, "Yani buradan şöyle bir sonuç mu çıkaralım: 'Biz maalesef sınırlarımızı kontrol edemiyoruz'mu demek istiyorsunuz?" dedim. Ama çok şükür ki Sayın Soylu, bu sabah yaptığı konuşmada, aynen cümleyi okuyorum, bana yansıtıldığı kadarıyla "Artık sınırlarımızda inşallah kuş uçmayacaktır." demiş.
Şimdi, mesele sadece kuş değil, bir de tavşanlar var. Tavşanların ötesinde zeytinler var. Biraz evvel arkadaşımız tütün meselesini açtı. Ortada bir kaçak tütün olduğu gibi şimdi bir göçmen zeytin meselesi de var yani Bursa'da 8 lira olması gereken en düşük zeytinin fiyatı bugün 4'e düşmüş vaziyette. Çünkü Afrin'den gelen zeytin piyasası allak bullak etmiş durumda. 2,5 lira olması gereken zeytinyağlık zeytin Afrin'den 2 liraya geliyor. Dolayısıyla, yani meselenin sadece kuştan ibaret olmadığının altını çizmek isterim.
İkinci konu, biliyorsunuz Meclisteki denetim mekanizmalarından bir tanesi de yazılı sorudur. Bu yazılı soruların on beş gün içinde cevaplandırılması gerekir ve eskiden bir uyarı yazısı giderdi, fakat tüzük değişikliğimizle o uyarı yazısı da gündemden kalktı. Dolayısıyla, on beş gün içinde gelmeyen yazılı sorular düşüyor, gidiyor, tarihin arşivlerine kalkıyor. Nitekim, bu çerçevede ben Sayın Bakana 2 tane yazılı soru sordum. 2 tane derken aslında bunlar birbirinin aynısı. Bir tanesini 14 eylül tarihinde sordum, Sayın Bakan cevap vermedi. Vermeyince 30 ekimde aynı soruyu bir daha sordum, Sayın Bakan yine cevap vermedi. Şimdi, şöyle bir sıkıntı doğuyor, yazılı soruları kaç kişi okuyor aramızdan, milletvekilleri ve kamuoyundan, 3, 5, 28 kişi. Ama cevap vermeyince ben ister istemez bu konuyu buraya taşımak durumunda kaldım. Şimdi o 3-5 kişinin okumadığını, maalesef şu anda söz aldığım için 3.800 kişi okuyacak. Bunun sakıncaları var, kendi aramızda halledebileceğimiz şeyler varken bazı şeyleri kamuoyuna mal etmek durumundayız. Tek bir örnek vereceğim: Tabii ki biz Afrin ve Zeytin Dalı Operasyonlarını destekledik, tabii ki tezkereye "Evet." dedik. Ama tezkerede yaptığımız görevlendirme Türk Slı Kuvvetleriyle ilgili, altını üç defa çiziyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri yani TSK. İçişleri Bakanlığına bağlı Sahil Güvenlik -orada deniz yok tabii, o ayrı mesele- Jandarma Özel Harekât dâhil değil, Polis Harekât dâhil değil ama bu görevlendirme kanunsuz olarak yapıldı. Şimdi, oyunu lütfen kurallarına göre oynayalım. Sayın Bakanın geçen gün bir başka beyanı oldu, bu metruk binalarda narkoman arkadaşlar veya kimlerse, onları bilmiyoruz, onların tasfiyesi için "Kanun, kural tanımayın, yıkın o binaları." diye bir talimat verdiğini duyduk. Narkotik konusunda öyle bir hassasiyet olmaz ama Türkiye Büyük Milet Meclisinin yetkisine verilmemiş bir hakkı ne bir bakan kullanabilir ne bir hükûmet kullanabilir ne bir başbakan kullanabilir ne bir Cumhurbaşkanı kullanabilir.
Teşekkür ederim.