| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı c)Orman ve Su İşleri Bakanlığı ç)Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu d)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu e)Orman Genel Müdürlüğü f)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü g)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ğ)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakan, Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokrat arkadaşlarımız, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi öncelikle saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Bakanım, öncelikle, başarılı olmanızı biz de canıgönülden istiyoruz çünkü Türkiye hep tarımda 1 numara olan bir ülke olarak yıllar önce tanımlamış bir ülkedir, o anlamda da tarımda tekrar başarılı olmak hepimizin arzusudur. İktidarıyla, muhalefetiyle bu konuda bir yarış içerisinde olmadan, tarım sektöründe özellikle, başarılı bir Türkiye olunması hepimizin en büyük arzusudur.
Sayın Bakan, Antalya'mızdan bir besici vatandaşımızın göndermiş olduğu bir mektubu hızlı bir şekilde okumak istiyorum. Bu arkadaşımız çok önemli bir işletmenin de aynı zamanda sahibi. Aynen şu şekilde demekte: "Ülkemizde hayvancılığın sorunları... 15 Ağustos 2018 tarihinden itibaren çiğ süt bedeli 1,7 TL olarak açıklanmıştır. Maalesef, bu fiyat, bir hayvanın yemiş olduğu yemi karşılamamakta. Bunun içindir ki mezbahalarda üretici kardeşlerimiz inanılmaz bir şekilde inek kesmekteler. Bugünkü koşullarda sağlam inek etinin fiyatı 21,5 TL. Geçen yıl aynı dönemde inek eti fiyatları 26 -27 TL'ydi. Bu kadar düşük olmasının bir tek sebebi var, üretici, yedirmiş olduğu yem bedeli kadar süt parası alamamaktadır. Bu kesilen hayvanların acısı da beş- altı ay sonraki süt üretim tonajlarındaki düşüşlerde ortaya çıkacaktır. 2018 yılında, devletin verilerine göre, süt işleyici firmalar ürünlerine yüzde 41 zam yapmışlardır ama maalesef çiğ süt fiyatları yüzde 11 artış göstermiştir ve yukarıdaki artışın çok altında kalmıştır. Yine, geçen yıl yonca fiyatı tarlada biçilmiş şekilde 500 TL iken bu yıl 850 TL olmuştur. Mısır silajının tarlada biçilmiş fiyatı geçen yıl 145 TL iken bu yıl 205 TL olmuştur. Sizler de bu işin içerisindesiniz ve takdir edersiniz ki ülkemiz ekonomisinde tarım ve hayvancılık çok önemli bir yere sahip ama biz hayvancılık işletmeleri olarak devletimizden yeterli derecede destek göremediğimizi düşünüyoruz. Bu ekonomik durumlardan dolayı işletmelerimizi kapatmaya kadar gidiyoruz.
Yine, geçen yıl karkas et fiyatı 29-30 TL iken bu yıl karkas et fiyatı 27,5-28 TL bandındadır. Bizler elimizdeki ekmek teknelerimizi kaybetmeden, ülkemizde tarım ve hayvancılıktan geçinen -dolaylı olarak- 20 milyon çalışanın sıkıntılarına kulak verilmelidir. Özellikle hayvancılık sektörü çok büyük sıkıntıdadır. Hepinizin bildiği üzere, girdi fiyatları inanılmaz artmıştır, banka faizleri de buna keza inanılmaz yükselmiştir. Aynı zamanda, Ziraat Bankasından hakkımız olan sübvansiyonlu kredilerden tam olarak faydalanamıyoruz, bu kredilerin limitleri yaptığımız işe oranla çok az kalıyor.
Tarım ve hayvancılık sektörü ülkemizin olmazsa olmazlarındandır. Gerekli hassasiyetin üretici ağzından duymanızı istediğimiz için bu yorumlarımızı dile getirdik. Eğer ülkemizde bu kadar inek kesilmeye devam edilirse, anne olmadan çocuk olmayacağı için hem besi hayvanları hem de süt hayvanları üretimi sıkıntıya düşecektir." şeklinde bir mektubu sizlerle paylaştım Sayın Bakanım.
Sayın Bakanım, Antalya'mızda BATEM arazisi olarak bilinen ve 203 bin metrekarelik bir araziye tekabül eden ve Antalya'nın gerek 1932 yılından bu tarafa ülke tarımına çok büyük katkıları bulunan bir kurumun ve ayrıca da Antalya'da bölgeye gerçek anlamda değer katan ve bölgenin oksijen deposu olarak bilinen çok önemli bir kurumu var. Bu kurum arazisi gerek kendi arazisi olan 203 bin metrekare ile gerekse yan tarafında bulunan 70 bin metrekareye tekabül eden vakıflara ait araziyle çok önemli bir alanımızdır yani Antalya halkı açısından gerçekten buranın çok önemli bir değeri vardır. Bu arazi yani kuruma ait olan bu arazi kuruma dahi bilgi verilmeden haziran ayı içerisinde Vakıflar Kanunu 30'uncu maddeye istinaden Millî Emlak ve kurum görüşü dahi alınmadan Hamidiye Vakfı isimli bir vakfa devredilmiştir. Sayın Bakanım, her ne kadar bu vakf da bir devlet vakfı yani devletin kontrolünde olan bir vakıfmış gibi değerlendirilir ise de biz bundan rahatsızız Antalya halkı olarak çünkü burası Hazine adına kayıtlı bir araziyken bana göre Vakıflar Kanunu 30'uncu madde hükümlerini tam içermeyen bir durum söz konusu olduğunu ve bu nedenle de vakıflara geçmesinin çok doğru olmadığını düşünüyorum ve bu çerçeveden de tekrar bu arazinizin yine Hazine adına geri alınabilmesi adına yasal girişimlerde ve idari girişimlerde bulunmanız gerektiğini bir Antalyalı olarak sizlerden talep ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye İstatistik Kurumu kayıtlarına göre 2002 yılında yaklaşık 27 milyon hektar olan tarım arazisi 2017 verilerine göre yaklaşık 23,5 milyon hektara kadar gerilemiştir. Bu, resmî verilerdir. Yani şu görülmekte: Tarım alanlarımız her geçen gün ufalmaya doğru gitmiştir 2002'den bu yana. Tarımın önemini zaten söylemeye gerek yok. Bu anlamda, özellikle, milyonlarca yılda oluşan tarım topraklarının bu kadar hızlı bir şekilde şehirleşmeye, ranta, betona ve benzeri tarım dışı alanlarda kullanılmasının önüne geçmemiz gerektiği ortada. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının önüne geçmek için de bir an evvel gerekli önlemlerin alınmasının da faydalı olduğu ortada.
Bölgemiz açısından önem taşıyan, özellikle pamuk yönünden bakarsak, tekstil ve yağ sanayisinin en önemli ham maddesi olan pamuk ekim alanı 2002 yılında 7 milyon 210 bin 770 dekar iken 2017 yılında 5 milyon dekara kadar gerilemiştir. 2002 yılından 2017 yılına kadar yaklaşık yüzde 30 azalma meydana gelmiştir. İthalat politikaları pamukta da devam etmiş ve yetersizlik ithalat yoluyla giderilmeye çalışılmıştır. Sonuçta, 2003-2017 yıllarında pamuk ithalatı yüzde 56,25 oranında artmıştır. Bu bağlamda, özellikle ülkemizde TARİŞ, Çukobirlik ve Antbirlik'in etkinliğinin artırılmasında büyük önem bulunmaktadır. Ayrıca, pamuk üretimi için verilen destekler de yeterli değildir.
Yine, bugün Tarım Bakanlığının bütçesinin görüşüleceğini öğrenen bazı kurumlardan, özellikle ziraat mühendisleri odalarından ve yine tarım birliklerinden gelen değişik talepler var ve bunların arasında en çoğu da uygun kredi desteklerinin verilmesi yönünde. Yine, Bakanlığa alınacak personel noktasında da mülakatın bir an evvel gerekli önlemlerin alınmasının da faydalı olduğu ortada.
Bölgemiz açısından önem taşıyan, özellikle pamuk yönünden bakarsak, tekstil ve yağ sanayisinin en önemli ham maddesi olan pamuk ekim alanı 2002 yılında 7 milyon 210 bin 770 dekar iken 2017 yılında 5 milyon dekara kadar gerilemiştir. 2002 yılından 2017 yılına kadar yaklaşık yüzde 30 azalma meydana gelmiştir. İthalat politikaları pamukta da devam etmiş ve yetersizlik ithalat yoluyla giderilmeye çalışılmıştır. Sonuçta, 2003-2017 yıllarında pamuk ithalatı yüzde 56,25 oranında artmıştır. Bu bağlamda, özellikle ülkemizde TARİŞ, Çukobirlik ve Antbirlik'in etkinliğinin artırılmasında büyük önem bulunmaktadır. Ayrıca, pamuk üretimi için verilen destekler de yeterli değildir.
Yine, bugün Tarım Bakanlığının bütçesinin görüşüleceğini öğrenen bazı kurumlardan, özellikle ziraat mühendisleri odalarından ve yine tarım birliklerinden gelen değişik talepler var ve bunların arasında en çoğu da uygun kredi desteklerinin verilmesi yönünde. Yine, Bakanlığa alınacak personel noktasında da mülakatın bir an evvel kaldırılması ve sınavlara riayet edilmesi konusunda.
Yine, ayrıca Ziraat Odalarından gelen bir talep de ruhsatsız yer altı kuyularının bir defaya mahsus olmak üzere ruhsatlandırılarak suyu tedirgin kullanan üreticilerin sorununa kalıcı bir çözüm bulunması ve ayrıca da denetim altına alınması hususu.
Yine, özellikle Antalya bölgesinde elektrik dağıtım işiyle yetkili bulunan CK Akdeniz Elektrik tarımsal abonelik konusunda çiftçimize büyük sıkıntı yaratmakta. Gerekçe olarak tarımsal aboneler önceliğimiz değildir denmekte ayrıca trafo veya direk hattının yatırımcının kendisi tarafından yapılması istenmekte. Maliyetlerin düşürülmesi için tarımsal aboneliklerde bir kolaylaştırma sağlanması ve bu anlamda da diğer bölgelerde de yine benzerdir ama Antalya bölgesinde de CK Akdeniz Elektrik firmasıyla bu konularda bir iletişim kurulmasında fayda bulunmakta.
Sayın Bakanım, bu elektrik konusu açılmışken, yine Antalya'nın Korkuteli ilçesi mantar üretiminde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arı, toparlayın.
CAVİT ARI (Antalya) - Toparlıyorum.
...Türkiye bazında bakarsak yüzde 60 oranında üretim yapan bir ilçedir.
Yine kompost dediğimiz hammaddede de yüzde 80 kapasite Korkuteli ilçesinde üretilmektedir. Yani mantar denince akla gelen en önemli ilçedir Korkuteli ilçesi. Korkuteli ilçesinde mantar üretiminde bulunan üreticimiz, hemşehrilerimizin talebi mantarda kullanılan elektriğin tarımsal faaliyette kullanılan elektrik niteliğinde sayılması ve normal bir elektrikmiş gibi ücretlendirilmeden çıkarılmasını talep etmekteler çünkü özellikle elektrik yani enerji mantar üretiminde ciddi bir girdi. Bu anlamda üreticimizin desteklenmesinde büyük fayda bulunmakta ve yine KDV oranının da düşürülmesini de talep ediyoruz.
Son olarak, Sayın Bakanım, özellikle sulamayla ilgili DSİ çalışmalarını anlattınız, ben de bu konuda yapılan her çalışmaya teşekkür ediyorum ve özellikle de tarımsal sulama projelerine daha da artarak destekler verilmesi gerektiğini savunuyorum. Ancak özellikle ilimizde yani Antalya'da yakın illerimizde de şöyle bir manzara var: Taş ocakları, mermer ocakları ve HES'ler üzerinden doğa ve orman özellikle çok ciddi şekilde tahrip edilmekte, su kaynaklarımız bundan büyük zarar görmekte ve orman kurumumuz da özellikle taş ocağı, mermer ocağı ve HES'ler noktasında da maalesef çok hızlı onay vermekte. Yani bir köylümüzün, hani eski ifadeyle, ormandan bir dal alıp da köyüne giderken eşeğini zapt ettiği bu ülkede maalesef Orman İdaresinin kolay verdiği onaylarla binlerce ağaç kesilebilmekte. Yani hem bu anlamda orman zarar görmekte hem de doğa tahrip edilmekte ve sular özellikle HES'ler noktasında kontrol altına alınabilmektedir. Önümüzdeki çağın en önemli konusu su meselesidir, tarımsal sulama meselesidir. O nedenle sularımıza gerçekten sahip çıkmamızda büyük fayda vardır. Bu tür izinlerin, doğayı tahrip eden bu izinlerin kolay verilmemesi gerektiğini bir kez hatırlatıyorum. Ve bütçemizin tarıma ve ülke tarımımıza ciddi destekler katkılar sağlaması arzusuyla hayırlı olsun diyorum, teşekkür ediyorum.