| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı c)Orman ve Su İşleri Bakanlığı ç)Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu d)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu e)Orman Genel Müdürlüğü f)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü g)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ğ)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım; değerli ekibinizi ve milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Antalya ilimiz Kumluca ilçemizde 16 Haziranda meydana gelen dolu felaketinde seraların yüzde 70 oranında zarar gördüğünü belirtmek istiyorum. En fazla zarar da küçük işletmelerde meydana gelmiş ve bunların hiçbiri de sigortalı değildir. Sayın Bakan, 7 ve 8 Ağustos tarihlerinde Elmalı ilçemiz Salur köyünde sizin de gidip yerinde gördüğünüz sel felaketinde yine en büyük zararı küçük sera işletmelerimiz ve çiftçilerimiz görmüştür. Bunların çoğu hazine arazisi üzerine bu seralarını ecrimisil ödeyerek yaptıkları için, buraları sigorta ettiremediklerinden dolayı mağdur olmuşlardır. Büyük işletmelerimiz zaten sigorta ettirebildiği için bunlardaki zarar kısmı daha düşüktür. Çiftçilerimiz tarım sigortası konusunda yeteri kadar bilgilendirilememektedir ve bilgilenmediklerini de görmüş olduk. Tarım il müdürlüklerimizin çiftçi eğitim şubeleri tarafından mutlaka TARSİM sigortası konusunda bilgilendirilmeleri çok önemlidir. İkincisi de: Ecrimisil arazilerinin -ki geçen gün televizyon konuşmanızda belirttiniz- ÇKS kayıt sistemine alınacağını söylediniz ama ecrimisille arazi kiralayan çiftçilerimiz TARSİM sigortasının TARSİM tarafından yapılmadığını beyan etmektedirler. Ecrimisil ödediğini beyan eden çiftçilerimizin tarımsal sigortalarını yaptırabilmeleri için imkân sağlanması önemlidir.
Biliyorsunuz, artık Akdeniz Bölgesi'nde tropik fırtınalar gözükmektedir. Bu tür dolu ve sel felaketlerinin önümüzdeki dönemde olacağını da artık mutlaka bilmek zorundayız ve bu sebeple, özellikle sigorta konusunu, çiftçilerimizin mağduriyeti konusunu da mutlaka çözmemiz gerekiyor.
Soğuk hava depolarımızın mutlaka sayısı artırılarak çiftçilerimizin yüzde 25 ila yüzde 100 ek gelir sağlamalarını da oluşturmamız lazım.
Bildiğiniz gibi, sanayide gelişmiş ülkeler aynı zamanda tarımda da ileri düzeydedir. Örnek, Almanya, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'dir. Bu ülkeler aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütünde sorun olmaması için tarıma gizli destekler vermektedirler. Almanya bizim için, tarla tarımı, biyogaz üretiminde, İspanya ise sera ürünleri yetiştiriciliğinde birer örnek teşkil edebilir. Biyogaza da destek verilmesi gerekir Sayın Bakanım. Özellikle, bitkisel atıkların değerlendirilmesi ve hayvansal atıkların değerlendirilmesiyle -ki bunu yüzde 75, yüzde 25 oranıyla- birlikte biyogaz elde edilmekte. Biyogazdan elde edilen enerjinin dışında bunlardan elde edilen kompostun da organik maddece fakir olan topraklarımızın zenginleştirilmesi açısından önemli bir faktördür.
Sayın Bakanım, sizin iki gün önceki televizyon programınızı izledim, itiraf etmeliyim ki performansınızdan etkilendim, beklentimizin üstündeydi; özellikle tebrik ediyorum. Eskişehir'deki bin tonluk bitkisel atıklardan, özellikle orman atıklarından yaklaşık 300 bin liralık bir harcamayla on sekiz ay sonra 1 milyon liralık bir gelir elde edilmesini, 10 derece giren bir sıcak suyun 61 derece olarak çıkarak 20 dekarlık bir alandaki serayı ısıtabilmesiyle ilgili bir örnek. Tam da söylediğimiz nokta budur. Çiftçimiz belki 300 bin liralık bir yatırımı yapamaz ama bunları mutlaka kooperatifleştirerek onları bir işletme hâline getirip ek gelir sağlamadığımız sürece kırsal göçü engelleme ihtimalimiz de kesinlikle söz konusu değildir.
Yine, bunlardan ve Türkiye'nin en büyük torf ihracatçılarından biri olarak da orada üretilecek torfun 1 milyon lira gibi bir değer elde etmesi ve ithalata giden torf bedelinin bir kısmının Türkiye'de kalması da gerçekten önemlidir.
Türk tarımı ve Türk sanayisi arasında bir entegrasyon yok Sayın Bakanım. Özellikle tarıma dayalı sanayi kuruluşlarının mutlaka birlikte değerlendirilmesi ve tarımsal üretim yapılan alanlarda tarıma dayalı sanayi şirketlerinin desteklenmesi gerekir. Bir Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesi olarak da özellikle Tarım Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığının tarıma dayalı sanayi konusunda birlikte oluşturacağı bir komisyonun bu ülkeye büyük katkı sağlayacağını da ifade etmek istiyorum.
Özellikle, öncelikle köylerimizden göçü engellemek zorundayız, sonra da tersine göçü oluşturmamız lazım. Özellikle köylerde, köy meydanına yakın arazisi olan çiftçilerimize 100 metrekareyi geçmeyecek alanda bir imar izni verilirse oralara en azından ev yapabilmelerinin göçün de engellenmesi açısından önemli bir faktör olduğunu söylemek istiyorum.
Diğer bir konu da Sayın Bakanım, Bakanlığınızın üstünde belki de hak etmediğiniz derecede gübre konusunda bir töhmet altındasınız. Özellikle bu DNA barkod sistemi ve karekod sistemi... Patlayıcılar için, bildiğiniz gibi, amonyum nitrat ve kalsiyum amonyum nitrat açısından evet, bunları destekliyoruz ama karekod sisteminin bir firmadan alınmasının bir mantığı yok, tüm firmalar kendi karekodlarını oluşturabilirler. Takibi açısından önemlidir ama tek firmanın üzerinde sürekli olarak spekülasyon edilmesinin Bakanlığınızı da bu konuda yıprattığını düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi, tohumculuğumuzun bir kanunu var. Bu Parlamento bir şanstır, bence hızla özellikle gübre kanununun Parlamentoya getirilmesi gerekir. Türkiye'nin en önemli noktalarından, çiftçimizin en önemli gider kaynaklarından biri olan gübremizin bir kanunu yoktur ve önüne gelen herkes gübre üretebilmekte ve merdiven altı üretimle birlikte ciddi anlamda da vergi kaybı oluşmaktadır. Ben de bir ziraat mühendisi olarak Parlamentoda gübre kanuna her türlü desteği vereceğimi belirtmek istiyorum.
Bakanlığımızın bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.