| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hakimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .11.2018 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2019 yılı Adalet Bakanlığımızın bütçesinin de hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakan, adalet kavramı her toplum için en önemli dayanak noktasıdır. Adaletin olmadığı bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. Sunumunuzda da belirttiğiniz gibi, tarih boyunca devletlerin en önemli amaçlarından biri iyi işleyen bir adalet sisteminin tesisi olmuştur. Zira "Toplum yaşamının huzur ve barış içerisinde sürdürülebilmesi için bağımsız, tarafsız, hızlı ve etkin işleyen bir adalet sisteminin varlığı zorunludur." diyorsunuz. Hatta ekonomik kalkınmanın da öncelikle şartı olarak adaleti gösteriyorsunuz. Bu söylediklerinize, doğal olarak, kimsenin itirazı olamaz ama gerçek durum, sizin de bildiğiniz gibi, maalesef böyle değil. Vatandaşa sorduğumuz zaman adalete güvenin oldukça düşük oranda olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendi vatandaşımızın dahi adalete güvenmediği bir ortamda yabancı yatırımcılar nasıl güvenip de gelip ülkemize yatırım yapsınlar? Bunu değerlendirmenizi rica edeceğim.
Yine, sunumunuzda "güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi" diyorsunuz. Hâlihazırdaki durumda adaletin güven vermediğini hepimiz biliyoruz; bu, doğru değil. Ama adaletin erişilebilir olduğu doğru, şu bağlamda: Vatandaşımızın erişemediği adalete maalesef, yabancı devlet adamları, Merkel erişebiliyor, Trump erişebiliyor, Suudi prensi erişebiliyor ama ne hikmetse bir türlü kendi vatandaşımız adalete erişemiyor. Yurt dışından baktığımız zaman da Türk yargısının tarafsız ve bağımsız olmadığı büyük oranda kabul görmekte. Zaten Avrupa Birliğiyle yapılan müzakerelerde de karşımıza çıkan en büyük sorun, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusu. Buna bir örnek vermek istiyorum, en son Rahip Brunson kararı, Türk yargısının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşürmüş bir karardır. Duruşma tarihinden önce basında sonucun ne olacağı günler öncesinden ilan edilmiş ve sonuç da aynen basının söylediği gibi çıkmıştır.
Efendim, bir taraftan yargıya güven azalırken diğer taraftan da suç oranları giderek artmaktadır, cezaevleri dolup taşmaktadır. Durmadan yeni cezaevleri yapmak zorunda kalıyoruz. Başarı, cezaevlerini açmakta değil adaleti her yönüyle, evrensel değerler çerçevesinde tesis etmek ve suç oranını azaltmak olmalıdır. Adalet mekanizmamız tutarsızlıklarla dolu ve âdeta savrulur tarzda. Bakınız, 12 Eylül 2010 referandumu sonrası değişen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, gerçi, şimdi "Yüksek" kalktı ama... Birtakım savcılar ve hâkimler tarafınızdan kutsallaştırıldı, olağanüstü, özel yetkilerle donatıldı bu kişiler, altlarına zırhlı araçlar verildi ve bu tür savcılar ve hâkimler eliyle adalet âdeta katledildi. Bu ülkenin yurtsever, vatansever insanları düzmece Balyoz, Ergenekon gibi davalarla hapishanelerde tutsak edildiler. Sonra hangi noktaya geldik? O kutsadığımız savcıların, hâkimlerin terör örgütü mensubu oldukları ortaya çıktı, kimi tutuklandı, kimi yurt dışına kaçtı.
Yine sunumunuzda "Önümüzdeki Dönemin Stratejik Kavramları" başlığı altında şunları söylüyorsunuz: "Hâl ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, adalete erişim imkânlarının güçlendirilmesi, etkinliğin ve verimliliğin sağlanması, makul sürede yargılama hakkının korunması." Bu bağlamda, size şunu sormak istiyorum Sayın Bakanım: On altı yıldır ne yaptınız? On altı yıldır iktidarda kim vardı? Yani on altı yıldır hiçbir şey yapmadınız mı adalet adına? Bakınız, bir örnek vermek istiyorum, seçim bölgem Balıkesir'de dün Abdullah Cömert'e ait dava sonuçlandı -çarpıcı bir örnek olarak size vereceğim- ve dava neticesinde... Abdullah Cömert 20'li yaşlarında ölen bir gencimizdir Gezi olaylarında, davası Balıkesir'de sonuca bağlandı ve Abdullah Cömert'i öldüren kişi 6 yıl 10 ay 15 gün ceza aldı. Annesi dava sonrası şöyle dedi Sayın Bakan: "Böyle adalet olur mu? Benim çocuğum beş yıldır toprak altında." İşte, adaletin geldiği nokta bu şekilde, toprak altında ve sizlerden Bakan olarak artık toprak altına gömülmüş bu adaleti başımızın üzerine çıkarmanızı bekliyoruz.
Ben tekrar çalışmalarınızda başarılar diliyor, 2019 yılı bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.