| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2018 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, sayın yetkililer hoş geldiniz.
Arkadaşlarımız parça parça dile getiriyor ama ben de bir kez daha dile getirmek istiyorum. Avrupa ülkelerinde genel olarak nişasta bazlı şeker kullanımı 0,5 ile 1,5 arasında değişiyor. Bizim ülkemizde şu anda arkadaşlarımız yüzde 5 olarak sınırlandığını söylediler ama son zamanlarda denetimsizlik nedeniyle bu oranın aslında tam da uygulanmadığı uzmanlarca dile getiriliyor.
Avrupa ülkeleri arasında şeker pancarında şeker üretimi için yüzde 14 ile üçüncü sıradayız. Fransa 3 milyon ton, Almanya 2 milyon 800 bin tonla gelirken, Türkiye yüzde 14 ile üçüncü sırada yer alıyor. Nişasta bazlı şekerde ise Türkiye, 265 bin ton ile Avrupa birincisi durumunda; Avrupa'da nadiren birinci olduğumuz şeylerden bir tanesi nişasta bazlı şeker olmuş oluyor böylece. Fransa hiç üretim yapmıyor, Almanya ise yıllık sadece 56 bin üretiyor. Söylediğim gibi, denetimin olmaması nedeniyle son yıllarda bu oranın çok daha arttığı uzmanlarca ifade ediliyor.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili bir rapor hazırlanıyor, bu rapor da Cargill şirketine hazırlattırılıyor. Cargill, Türkiye'deki nişasta bazlı şekeri üreten firmalardan, yüzde 90'ını üreten firma ki Türkiye'deki şeker fabrikalarının durumuyla ilgili bir rapor düzenleyebilir; böyle de bir garabetle karşı karşıyayız.
Ayrıca, bu nişasta bazlı şekerin özellikle toplum sağlığına zararlı olduğu, obeziteye, kalp hastalıklarına, karaciğer yağlanmasına sebebiyet verdiği ve kanser gibi hastalıkları da tetikleyici olduğu uzmanlarca dile getiriliyor. Bu nedenle bu oranın ya sıfırlanması ya da en düşük düzeylere çekilmesi toplum sağlığı açısından çok daha önem arz ediyor. Dolayısıyla bakanlığın da bu konularda yoğun bir çaba içerisinde olması gerekirken tam tersi şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve özelleştirilen fabrikaların da istenen düzeyde çalıştırılmaması nedeniyle hem üretici mağdur olmakta hem Türkiye katma değerden olmaktadır.
Örneğin, otomotiv sektörü Türkiye'de ihracatı en yüksek olan sektörlerden bir tanesidir ve 500 milyon dolar civarında bir katma değer yaratmaktadır net olarak oysaki şeker fabrikaları düzenli çalıştıklarında hem çok sayıda çiftçi, köylü bundan yararlanabilmekte, çalışma alanlarında bulunabilmekte hem tarım alanları boş kalmaktan kurtulmakta hem de otomotiv sektörünün çok daha üzerinde bir oranda katma değer yaratmaktadır.
Onun için, bakanlığın açıklamalarının, Genel Müdürlüğün açıklamalarının tatmin edici olmadığını düşünüyorum. Geneli üzerinde değerlendirmelerim olacak; şu anda bu kadarıyla yetinmek istiyorum.