| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2018 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Bazı konular vardır ki, bir dokun bin ah işit konulardır, bu şeker meselesi de biraz öyle açıkçası.
Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşmeyle birlikte ve stratejik bir ürün olarak şeker değerlendirildiği için şeker fabrikaları kurulmuş ve işletmeye açılmıştır. Ancak ve ihalelerle ilgili sorunlar gündeme geldiğinde, hep böyle olumsuz şeyler çağrışım yapıyor bizde. Elbistan Şeker Fabrikası ve Elbistan Ovası'nda, Afşin'de üretilen şeker pancarı ile Malatya Şeker Fabrikası arasında bir bağ vardı. Benim çocukluğumda Elbistan'da üretilen şeker pancarının tümü fabrikada işlenemezdi, fabrikanın kapasitesi yetmezdi, Malatya'ya kamyonlar üzerinden kamyonlarla taşınır, orada işlenirdi. Biz de çoğu zaman, Malatya'ya gideceğimiz zaman o kamyonların üzerinde seyahat ederdik. O nedenle benim aklıma doğrusu biraz da onlar geldi. Dolayısıyla, Malatya Şeker Fabrikası'yla birlikte 4 tane şeker fabrikası özelleştirildiğinde, 500 milyon Türk lirasına özelleştirildi. 2010 yılında Malatya Şeker Fabrikası'nın ödediği emlak vergisi emsal alındığında, sadece Malatya Şeker Fabrikasının aracısının 540 milyon lira değerinde olduğu daha sonra tespit edildi. Ama bununla ilgili neler yapıldı, neler yapılmadı, doğrusu bilmiyorum.
Şimdi, şeker pancarı bütün Türkiye için çok önemli ama özellikle Kars, Ağrı, Muş, Van ve Erzurum için çok daha hayati çünkü sadece şeker pancarı üreticileriyle ilgili değil, hayvancılıkla da ilgili bir stratejik konum olduğu için o bakımdan da çok önemli. Onun için bu tür sektörler dile getirilirken, hepsinin, her şeyin hesaplanması, dolayısıyla yan ürünlerle birlikte biraz dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, bu şeker pancarı ekimiyle ilgili kota, bildiğiniz gibi, 2001 yılındaki ekonomik kriz sırasında IMF'den destek istendiğinde, para istendiğinde öne sürdüğü şartlardan bir tanesiydi ve kota uygulaması 2001 yılı itibarıyla başladı. Dolayısıyla, şunu öncelikle bir sormak istiyorum: 2001 yılında ne kadarlık bir alanda ekim yapılıyordu, yıllar itibarıyla ne kadar oldu ve 2018 yılında ne kadarlık alanda üretim yapılıyor, 2001 yılında kaç kişi şeker pancarı üretimiyle ilgiliydi, 2018'de kaç kişi şeker pancarı üretimiyle ilgilidir, ilgileniyor diye öğrenmek istiyorum, birincisi bu.
İkincisi: Biraz önce ihalelerden söz ettik, arkadaşlarımız da söz etti. Zaman zaman bize yansıyan konularla ilgili biz sorular soruyoruz. Ama muhalefet milletvekillerine çoğunlukla cevap verilmediği için sizler aracılığıyla bu konuyu, Bor Şeker Fabrikası'yla ilgili şeyi bir kez daha gündeme getireyim derli toplu yapmaya çalıştığım açıklamamla. Niğde Bor Şeker Fabrikası Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 6 Nisan 2018 tarihinde yapılan ihaleyle 336 milyon liraya Doğuş Yiyecek ve İçecek Üretim Sanayi Ticaret AŞ'ye satılmış. Fabrika satımının üzerinden beş ay geçtikten sonra devralınmış, daha önce alınması gerekirken ve hemen ertesi gün, 20 Eylül 2018 tarihinde Bor Şeker Anonim Şirketi'ne devredilmiştir. Bor Şeker Anonim Şirketi Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre 13 Eylül 2018'de, yani devralındıktan bir hafta önce kurulmuş bir şirket. Doğuş Gıda Grubu ile DSL İnşaat AŞ'nin ortaklığıyla kurulmuştur. Sermayesini de, biraz önce arkadaşımız ifade etti, 100 bin lira. Basında yer alan iddialara göre, Bor Şeker Fabrikası'nı devralan Bor Şeker Anonim Şirketi'ni imtiyazlı A grubu hissesi yüzde 49 paya sahip olan DSL İnşaat'a aittir. Doğuş Gıda'nın yüzde 1 payı bulunmasına rağmen şirkette bir söz hakkı bulunmamaktadır. Bu, normalde, hayatın normal akışına uygun bir davranış biçimi değildir, şirketleri yöneten arkadaşlarımız bilirler.
Bu bağlamda şunları söylemek istiyorum: Basında yer alan ve yukarıda bahsi geçen iddiaların doğruluk payını öğrenmek istiyorum. Basında yer alan firmaların şeker fabrikalarını üretmek için almadıkları ortaya çıktı, dolayısıyla el değiştirmeler bu nedenle yapılıyor gibi iddialar var. Bu konudaki düşüncenizi de öğrenmek istiyorum. Fabrikanın değerinin firmaların ihale teminatı olan 12 milyon lirayı kurtarmak için yapıldığı iddiaları var çünkü normalde bu paranın hazineye devredilmesi gerekirdi. Özelleştirme Yüksek Kurulunun şartnamesine göre, birinci alıcı tarafından alıcı işlemleri gerçekleştirilmediyse ihale en yüksek teklifi veren firmaya verilir. Doğuş Gıda Grubu, Bor Şeker Fabrikası'nı gerekli sürede devralmamasına rağmen neden ihale en yüksek teklifi veren ikinci firmaya verilmemiştir. İhale şartnamesine göre, yükümlülüklerini yerine getirmeyen firmaların geçici teminatları yakılarak hazineye gelir kaydedilmesi gerekirken bu sorumluluk neden yerine getirilmemiştir?
Bor Şeker Fabrikası'nın devrinden hemen sonra, bir hafta önce kurulmuş olan bir ortaklığa devredilmesi ihale şartnamesine uygun mudur?
Özelleştirme ihaleleri yapılan kurumların fabrikaları hemen devralmaması sebebiyle üretim süreçleri olumsuz etkilenmiştir diye bir düşüncem var. Bu konuyla ilgili bir önlem alınmış mıdır? Yoksa aynı şekilde üretimsizlik devam etmekte midir?
Bir de, Elbistan Şeker Fabrikası'na bir kez daha değinmek istiyorum. Basında çıkan haberlere, üreticilerin basına verdiği demeçlere bakılırsa, 140 bin ton şeker şu anda kar altındadır. Yapılan uyarılara rağmen ancak bunun 10 bin tonu toplanabilmiş, çıkarılabilmiş ama 140 bin tonu, dünkü ifadelere göre, hâlâ kar altındadır. Ne kadar zamanda, nasıl bir şekilde bunların çıkarılacağı ve fabrikaya iletileceği, fabrikanın da bunları alırken zamanında alıp alamayacağı işleyip işleyemeyeceği konusunda bir netlik yoktur. Bu konularla ilgili ayrıntılı bir bilgilendirme yaparsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum.