KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Çok teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; dünyada bir yandan açlığın önüne geçilmeye çalışılırken bir yandan da tarım alanları ve meralarda azalma oluyor. Vakit dar olduğu için rakamlara girmeyeceğim ancak son yirmi beş yılda yaklaşık dört milyon hektar yani Konya ili büyüklüğündeki bir tarım arazisi kaybedilmiş. Bu, tarım alanlarının yüzde 15 küçülmesi anlamına geliyor. Özellikle şehir merkezlerinde, şehirler imar planlarını yaparlarken tarım alanlarını da imara açıp oralarda turizm tesisleri veya fabrikalar yapılmasına izin veriyorlar. O yüzden herkesçe biliniyor ki ilerleyen yüzyılda biz ev yapabilecek araziler bulabiliriz ama tarım yapacak arazileri bulmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle, Bakanlığınızın belediyelerce gönderilen imar planlarında tarım alanlarının imara açılmasına kesinlikle müsaade etmemesi gelecek dönemde Türkiye'nin baş başa kalacağı kıtlık ve açlık tehlikesini önlemiş olur diye düşünüyorum. Yine bu tarım alanlarının azalmasının sebeplerinden bir tanesi de ulaşımda yolların meydana getirdiği olumsuzluklar. Bu yol güzergâhları -hem demir yolu olsun hem kara yolu olsun- çizilirken verimli tarım alanlarının dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz. Son dönemlerde, özellikle demir yolu yolcu taşımacılığında Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten büyük bir mesafe aldı ancak yolcu taşımacılığının yanında yük taşımacılığı da bu yönde ilerlerse sanırım ki hem çevre kirliliği açısından hem de tarım alanlarının yok olması açısından faydalı olacaktır. Yine Türkiye'de hava gittikçe kirleniyor, bununla ilgili veriler var. Türkiye'de sadece 6 ilin havasının temiz olduğu belirtiliyor. Bu nedenle hava kirliliğini ortadan kaldırmak adına da gerekli çalışmaların yapılmasının uygun olacağı düşüncesindeyiz. Yine termik santrallerin meydana getirdiği kirlilikten dolayı... Özelleştirilen termik santrallere de bildiğim kadarıyla 2020 yılına kadar filtrelerle ilgili bir muafiyet tanımıştı ama çevre hepimizin çevresi, bu muafiyetin kısa sürede kaldırılması gerektiği kanaatindeyiz.

Benim seçim bölgem Aksaray. Orada belediyeyle birlikte TOKİ'nin, mevcut sanayi çarşısının üniversite ile organize sanayi arasında bir yere taşınması hususunda protokol yapıldı. Yaklaşık 1.620 dükkân buraya taşıyacak ama 350 esnafımız bu konuda mağdur edildi. TOKİ'den sorumlu arkadaşımız, sayın değerli bürokratımız buradaysa, eğer imkânlar ve proje de buna müsaitse bir 350 dükkânın daha oraya ilave edilmesi çok yerinde olacaktır. Yine bu kadar büyük bir sanayi çarşısı yapılırken maalesef sosyal tesisler hiç dikkate alınmamış; cami bile yok, bir toplantı salonu yok. Orada, işte marangozların, mermercilerin -ne bileyim- kaportacıların, çeşitli meslek dallarındaki insanların temsilcisi olan odaların ve meslek birliklerinin üyeleriyle bir araya geleceği, yönetiminin oturacağı herhangi bir yapılaşma söz konusu değil. Otel yok, orada bir banka için ayrılmış herhangi bir bina yok. Bunlar dikkate alınarak yine gençlerin en azından öğlen saatlerinde yoğun iş ortamından uzaklaşmak amacıyla ufak da olsa, ufak tefek spor yapabilecekleri basketbol sahası, futbol sahası, bunlar da bu alanda -çünkü alan müsait, arazi müsait- dikkate alınırsa Aksaraylılar size müteşekkir kalacaktır.

Yine -bir arkadaşımız ifade etti- bu yapı denetim firmalarında çalışan mühendisler ücretlerini müteahhitlerden almaktadır. Bu yapı denetim firmalarında çalışan arkadaşlarımız ne kadar dürüst ve doğru hareket etmiş olsalar bile kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebep oluyor. Buna ayrı bir ödenek ayrılarak ya Bakanlığınız tarafından ya da belediyeler tarafından ödenmesinin, bu ödenen paranın da çeşitli, dolaylı yollardan müteahhitlerden alınmasının bu tür dedikoduları ortadan kaldıracağını düşünüyoruz.

Yine Tuz Gölü Çevre Koruma Bölgesi var ama bu çevre koruma bölgesinin neye göre tespit edildiğini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz. Eskil'de bir vatandaşın ve Tuz Gölü'ne 500-600 hatta 980 metre uzaklıktaki küçük bir mandırasına müsaade edilmezken hemen Şereflikoçhisar'da, Tuz Gölü'nün etrafında -belki geçerken görmüşsünüzdür- lokantaların, tesislerin yapılmasını da açıkçası anlamış değiliz. Aksaraylı hemşehrilerimiz "Bize gelince buna müsaade edilmiyor da Şereflikoçhisar'da, hemen Tuz Gölü'ne 50 metre uzakta hatta sıfır uzaklıkta yapılaşmaya nasıl müsaade ediliyor, bunu da açıkçası merak ediyoruz." diyorlar. Bu konuda da bir bilgi verilirse seviniriz.

Yine organize sanayi bölgelerindeki atık su arıtma tesisleri maalesef yeterli değil; bu, Aksaray'da da böyle, Türkiye'nin genelinde de böyle. Yine, Aksaray'da yeni bir hastanemiz açıldı. Aksaray'ın kanalizasyonu hemen 500 veya bilemedin bin metre ötesinde araziye bırakılıyor. Bundan dolayı hem yanında katı atık toplama deposu var hem kanalizasyonun bittiği nokta var; arıtma tesisi olmadığından dolayı da büyük emekler sarf edilerek yapılan 400 yataklı Aksaray Devlet Hastanesinde şu anda kokudan durulmuyor, yaz aylarında bu kokunun çekilmez bir hâle geleceği de herkesçe biliniyor. Ya bu kanalizasyonun daha ileri bir yere çevreye zarar vermeksizin taşınması ya da çok sağlıklı bir arıtma sisteminin kurulması gerekiyor ki bu atık su daha sonra da tarımsal sahaları sulamada kullanılıyor ki çok sakıncalı. Yine, Aksaray Belediyesi ile Şehir ve Çevre İl Müdürlüğünün ortaklaşa hareket ederek buradaki katı atık deposunun bir an önce kaldırılması gerekiyor. Zira oraya gelen hastalarımız bu kokudan dolayı bırakın şifa bulmayı, çeşitli hastalıklara yakalanabilecek hatta bize gelen bilgiler de şu anda hastanede enfeksiyondan dolayı ameliyat yapılamıyor. Gerçekten çok sıkıntılı bir durum, acilen bu hususta Sayın Bakanım, önlem alınması gerektiği kanaatindeyiz.

Ben, teşekkür ediyorum, Başkanıma da teşekkür ediyorum, sağ olun.