KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Bakan Yardımcıları ve bürokratlar, tüm vekil arkadaşlar; hepinize saygılarımı sunuyorum en başta.

Sayın Bakanım, aslında bugünkü bütçe görüşmeleri biraz benim için hassas olan bir konu çünkü maalesef ki Şırnak'ta yaşanan yıkıma bire bir şahit olan biriyim.

Biraz geriden başlamak istiyorum. Şırnak ilk defa bu denli bir yıkımla karşılaşmadı. Aslında ilk defa değildi, 1992'de de yine bizim Kürtçe "..." "karagün" dediğimiz yine maalesef ki günlerce bir çatışma hâlinin süregeldiği ve büyük yıkımların yaşandığı bir dönemi de daha önce yaşamıştı. Ancak, bu son dönemde, 2015 ve 2016 devamında meydana gelen olaylarda maalesef ki tamamıyla bir savaş hâli yaşadık, tahmin ediyorum ki siz de o dönemlerde oraya gelmişsinizdir ve bir şehrin neredeyse yüzde 70'ine yakınının yıkıldığına şahit olmuşsunuzdur. Bu durumu hani biraz sözlerle ifade etmek zor oluyor açıkçası. Sabahtan beri aslında söz almama sebebim de... Çok düşündüm aslında söz alayım mı diye çünkü gerçekten hani duygusal olduğum bir konu. Maalesef ki yasaklar başladıktan sonra, çatışmalar başladıktan sonra bu neredeyse aylarca sürdü, hatta Şırnak'taki bir yılı aşkın bir sokağa çıkma yasağından sonra yasak kaldırıldı Şırnak merkezde. Yine Cizre'de, Silopi'de, İdil'de bu denli sokağa çıkma yasakları yaşandı.

Sayın Bakanım, şunu öncelikle söyleyeyim: Maalesef ki bu yıkımdan sonra, bu denli büyük bir yıkımdan sonra şu an yapılan TOKİ binalarını gerçekten altınla bile kaplasanız o eski, bizim çocukluğumuzun geçtiği, tarihimizin, belleğimizin olduğu sokaklarla ya da kerpiç evlerle mukayese edilemeyecektir, onu net bir şekilde söyleyeyim. Sayın Bakan çünkü hepiniz için de bu geçerlidir, çocukluğumuzun geçtiği sokaklar, top koşturduğumuz, arkadaşlarımızla oynadığımız, bir sürü anımızın olduğu sokaklar, alanlar yerle bir oldu ve bunun da temel sebebi hâlen toplumsal barışımızı sağlayamamamız. Belki bazı vekil arkadaşlarım "Hani neredeyse tüm bütçelerde Kürt meselesine getiriyorsun, toplumsal barışa getiriyorsun." diyebilir ama maalesef ki tüm bunlar tamamıyla bununla bire bir alakalı.

Sayın Bakanım sunumunuzda da bu yıkımdan sonra yapılan birçok binadan bahsettiniz. Buraya belki milyarlarca lira bütçe aktarılmak zorunda kaldı ya da şu an Suriye, İran, Irak sınırına sanırım 820 kilometreye yakın bir duvar örülüyor, bunlar da bire bir maalesef ki toplumsal barışımızı sağlayamamamızla birinci derecede alakalı. Size şunu söyleyeyim Sayın Bakanım: Sokağa çıkma yasağı bittikten sonra, evet, büyük tahribatlar yaşanmıştı ama maalesef ki sokağa çıkma yasağı bittikten sonraki yıkımlar daha da büyük oldu. Çünkü tamamıyla bir güvenlik konseptiyle yeni baştan şehirler yaratılmaya çalışıldı. Ama dediğim gibi, 1992'de de bu günleri maalesef ki yaşamıştık. On dört yıl sonra, on beş yıl sonra tekrar bu sorunları, bu çatışma hâlini yaşamak zorunda kaldık. Bu sorunlar devam ettiği sürece, endişem odur ki -umarım yanılırım- bir on yıl sonra, bir on beş yıl sonra, yirmi yıl sonra maalesef ki bu sorunları çözmediğimiz sürece tekrar bunlarla karşı karşıya kalabilme ihtimalimiz mevcuttur, bu gerçeği de göz ardı etmemek gerekiyor. Dediğim gibi, Sayın Bakan, bizim için gerçekten çok zor. Şırnak'ta, özellikle, sokağa çıkma yasağından sonra insanlar evlerine dönmek istediğinde, bırakın evlerini, mahallelerini bulamadılar çünkü dümdüz bir araziyle karşılaştılar, evin enkazı dahi kalmamıştı, öyle söyleyeyim size. Bu durumun, gerçekten, o insanların belleklerinde yaşattığı travma yıllarca sürecek bir durum maalesef ki. Biz o çocukluk anılarımızın geçtiği sokakları, caddeleri kaybettik. Şimdi yeni nesiller belki bu yeni şehirleşmeyle birlikte burada anıları yeşerecek, anılara sahip olacak ama temennimiz odur ki bu toplumsal barışı sağlayarak bir daha yeni nesillerin de bu travmayla karşı karşıya kalmasını engellemeye çalışmak olsun. Çünkü, aksi hâlde, maalesef ki net bir şekilde söylüyorum, şu anki durum devam ederse, normalleşme olmazsa ertelenir, ertelenir ama maalesef ki on yıl sonra, on beş yıl sonra, beş yıl sonra bu durum yine karşımıza çıkacaktır. Dolayısıyla, sadece bina yapmakla, park yapmakla bu işler gerçekten çözülmez, onu net bir şekilde söyleyeyim. Tamamıyla sizin Bakanlığınızı burada itham altında bırakmıyorum, onu da net bir şekilde söyleyeyim. O dönemlerde aileler geldiğinde, evini bulamayınca oturup ağlayan o yaşlı anneler...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - PKK'nın ağlattığı anneler...

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Vekilim, müsaadenizle.... Tamam ben anlatayım, birazdan en son siz konuşacaksınız. Size en baştan da söyledim, duygusal olduğum bir konu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Buyur, canımsın, buyur.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Hani şuna şahit oldum: İnsanlar o enkazların arasında çocuklarının cesedini arıyordu. Bunun kim olduğu önemli değil; bu insan, insan!

Neyse, teşekkürler Başkanım.