| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Maliye Bakanlığı c)Gelir İdaresi Başkanlığı ç)Kamu İhale Kurumu d)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı e)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ)Hazine Müsteşarlığı h)Sermaye Piyasası Kurulu ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi i)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .11.2018 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye derin bir ekonomik krizin içerisinde. Bu krizin iki tane temel nedeni var. Birincisi: Kamu kaynaklarının sürekli olarak üretici faaliyetler yerine rantçı sermayeden yana bir tercihle kullanılmış olması. İkincisi de hukuku, kapsayıcı kurumları ve demokrasiyi yok sayan bir tek adam anlayışının Türkiye'ye dayatılmış olması. Bunların her ikisi de yabancı bir başkentte falan kurulmadı. Bunların her ikisi de bu iki ayak da yanlışlıkla kurulmadı, bilerek ve isteyerek sizlerin iktidarı tarafından kuruldu. Adına "kriz" demezsek, fark edilmez diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Halk bu krizi iliklerine kadar hissediyor. Enflasyon yüzde 25 olmuş, geniş tanımıyla işsizlik yüzde 18'i aşmış, sanayi üretimi yüzde 2,7 daralmışken burada "Kriz yok." diye tutturmak doğrusu ekonomiyi anlamamaktan geçiyor.
Ekonomik durgunluk ile enflasyonun bir arada yaşandığı krizlerde salt talep daralması sorunu olmadığı, esas meselenin bir arz şoku olduğu da bütün iktisatçılar tarafından bilinir. Bu bütçeye dair işte bu gerçekler ışığında bence şu üç temel sorunun özellikle sizin Bakanlığınız tarafından yanıtlanması gerekiyor.
Bir: Bu bütçe gerçekçi mi? Yanıtı çok açık: Maalesef bu bütçe gerçekçi değil. Zira dayandığı bütün makroekonomik anlayış ve bunun dayandığı siyaset çelişkilerle dolu. Birincisi bir yanda "faiz lobisi" diye bağırıp çağırıyorsunuz, öte yanda 2019'da karşımıza bir faiz bütçesi çıkarmışsınız. Londra çıkartmaları yaptınız, her çıkışınız bir faiz artışına yol açtı ve sonuç şu oldu: 2018'de faiz ödemesi 76 milyar lirayken 2019 bütçesinde, şu anda 117 milyar liralık bir bütçe ayrılmış gözüküyor.
İkincisi: Kriz var, siz "Sıkı maliye ve para politikası uygulayacağız." diyorsunuz. Sıkı olup olmadığı ayrı tartışılır ama bu çelişki de bilerek, isteyerek kurduğunuz düzenin sonucunda ortaya çıkıyor. Normalde kriz olan dönemlerde maliye politikasının da, para politikasının da gevşemesi gerekir halk adına çünkü halkın ihtiyacı daha düşük faizdir, halkın ihtiyacı kamunun harcamasıdır. Ama sizin kurduğunuz gibi, yabancı bankaların ve uluslararası finansın iki dudağı arasına sıkışmış, borçla ve bu borcu betona gömmüş olan bir anlayışla ekonomiyi yüceltirseniz, o zaman karşınıza sıkı politika uygulama zorunluluğu çıkar.
Bir başka -belki de- çelişki şurada yatıyor: Bir yanda IMF karşıtı söylemlerle ortalığı birbirine katıyorsunuz diğer yanda IMF'siz bir IMF programını adına "yeni" diyerek bize yutturmaya kalkıyorsunuz. IMF raporu diyor ki: "Kıdem tazminatı reformu yapın." E, IMF'siz yeni programda kıdem tazminatı reformu var. IMF programı diyor ki: "Güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırın." E, IMF'siz yeni programda güvencesiz ve esnek çalışma var. IMF diyor ki: "Aman ha, ücretler fazla artmasın." E, Yeni Ekonomi Programı'nda da ücretler fazla artmıyor. Yani IMF'siz bir IMF programı var ama IMF karşıtı söylemle müthiş derin bir çelişki yaratıyorsunuz. Bir yanda diyorsunuz ki "piyasa ekonomisi", birilerine mesaj gönderiyorsunuz, öte yanda zabıtayla soğan sayımı yapıyorsunuz; bu ne derin ve yaman çelişkidir, anlamak mümkün değil. Bir yanda buradan soruyoruz: "Konkordatolar var, müthiş bir iflas yaygını var." "Yok, konkordato sorun falan değil, hepi topu 300 şirket." diyorsunuz; öte yanda, konkordato yasası çıkarmak için müthiş bir telaş içerisindesiniz. Hazine batmış, doğrudan aile şirketine dönüştürülmüş. Bir hortumla da -bu aile şirketinin başında da sizler varsınız- bu özel statülü özel şirket, Varlık Fonu'nun bütün kaynaklarını Hazineden alabilecek şekilde ayarlanmış. Şimdi de Hazinenin ihalelerinin 3'ünü iptal ettiniz, 3'ünün de miktarını kısarak faizi düşünüyormuş gibi yaptınız. Oysaki borçlanma ihtiyacı bugün de var, yarın artarak sürecek. Bugün faizleri düşürmüş olabilirsiniz ama yarın bu yaptığınız nedeniyle Türkiye çok daha yüksek bir faiz krizine ve bunun yükü altına girecek. Bu ne yaman çelişki? Faizle kavga edip faizi ileride artıracak adımlar atıyorsunuz. Kriz bir arz şokundan kaynaklanırken, bırakın krizi kabullenmeyi, bir kriz yokmuşçasına coşkuyla ekonomi anlatıyorsunuz, bu ne yaman çelişki?
İkinci soru şu olmalı: Bu bütçe, yaşanan krize herhangi bir çare üretebilir mi? Yanıtı çok açık: Krizi kabullenmeyen, bu çelişkilerin üzerine inşa edilmiş bir siyasetin krize çare üretmesi de mümkün olmaz.
Gelelim en önemli meseleye: Bütçe hakkı. Bu bütçede demokrasi var mı? Yanıtı çok belli. Haftalardır bütçeyi tartışıyoruz ama bu odanın ortasında bir fil duruyor esasında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Bitirmek üzereyim Sayın Başkan, izin verirseniz, 3'üncü maddemi de bitirebilir miyim?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Konuş, konuş.
BAŞKAN - Verme şansına sahip değilim.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Kayıtlara geçmesi açısından...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Kayıtlara geçer, devam et.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Haftalardır burada tartışıyoruz...
BAŞKAN - Sayın Kayan "Kayıtlara geçer." diyorsa geçiyordur demek ki. Buyurun siz.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Efendim, ben sizden istedim, kendisinden değil.
BAŞKAN - Buyurun.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
Halkın ve ekonominin ihtiyaçlarını hatırlatıyoruz burada ama bu ortada duran fil şu: Yani, bu bütçede bir demokrasi yok. Bütçe hakkı gasbedilmiş. Buradan diyelim ki reddettik hep beraber bütçeyi, ne olacak? Cumhurbaşkanlığı bir artırım yapacak ve bütçeyi kullanacak. Esasında "Bu bütçe burada hakkıyla tartışılıyor ve demokrasi var." denemez. Dolayısıyla, bu bütçede üç şey yok: Demokrasi yok, bir gelecek yok, bu krize de çare yok.
Teşekkür ederim.