KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de öncelikle kurum yöneticilerimize ve kamu kurumlarımızın diğer temsilcilerine hoş geldiniz diyorum. Sonunda söylüyoruz hoş geldiniz, sözü ilk defa aldığım için.

Tabii, İller Bankası, Sayın Genel Müdürün de sunuş konuşmasında belirttiği gibi sonuç itibarıyla bankacılık faaliyet yapan bir kurum. Yani 2011 yılında yapılan değişiklikle birlikte İller Bankası bir kalkınma ve yatırım bankası niteliğine de büründü ama bunun dışında da yine yatırım ve kalkınma bankası olma gereğiyle alakalı olarak da projeler, projelerin geliştirilmesi, yine bir bankacılık faaliyeti olarak da özellikle genel bütçeden alınan payların mahallî idarelere, yerel yönetimlere aktarılmasıyla ilgili önemli görevleri yerine getiriyor.

Şimdi, burada çok değerli Komisyon üyelerimizin hakikaten kayda değer değerlendirmeleri oldu. Bunlarla ilgili cevaplar verilecek. Bu konularda bizlerin de soruları olacaktı ama o gelen cevaplar sonuç itibarıyla kurumsal bir cevap olacağı için kendimize de verilmiş cevaplar olarak kabul edeceğim için tekrar dönüp zaman kaybından kaçınmaya çalışacağım.

Efendim, ben o zaman biraz teknik birkaç konu üzerinden devam etmek istiyorum. Aslında sermaye, daha doğrusu İller Bankasının sahiplik ve sermaye yapısına baktığımızda sonuç itibarıyla sahiplik kamu, sermaye yapısı olarak da, daha doğrusu kaynak ve kaynak dağılımı olarak özellikle bilanço üzerinden bir değerlendirme yapmamız gerektiğinde aslında şunu görüyoruz: Bilanço yapısı son derece sade ve basit bir yapıda çünkü çok fazla kalem yok. Kaynak itibarıyla bakıldığında ağırlıklı olarak öz kaynakla finanse edilmiş, yaklaşık 12-13, son denetim yılı, önümüzdeki raporlar itibarıyla söylüyorum yani 2016 yılı sonu itibarıyla 12-13 milyar, bunun dışında kalan borçların tamamı yani alınan krediler, diğer fonlar dolayısıyla elde edilen kaynaklar, bunun dışında işletmecilik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan borçların tamamı da işte bunun üzerinde yaklaşık 5,5-6 civarında bir borç. Yani bu şeyden baktığımızda öz kaynak ağırlıklı çalışan bir kurum. Bu kadar öz kaynağı olan bir kurum aslında borçlanarak da -bankacılık faaliyeti olarak baktığımızda- bu faaliyetlerini çok daha yukarılara çıkarabilir. Çünkü buradaki finansal manivelaya, finansla kaldıraca baktığımızda çok müsait bir durum var. Kaldı ki İller Bankası dediğiniz, sahiplik itibarıyla bakıldığında bir kamu bankası. Yani burada sadece öz kaynaklarla elde edilen kaynakların kullanımı, onun dışında bankanın bu potansiyel imkânları artırılamıyor mu diye ben burada bir soru işareti bırakmak istiyorum.

Bu tarafa geldiğimizde yani bu kaynakların kullanım safhasına geldiğimizde, aslında krediler kısmında yüzde 69-70'inin -yine denetim yılları itibarıyla söylüyorum- kullanıldığını görüyoruz. Yani oransal olarak bakıldığında bu çok düşük bir oran değil çünkü bankanın diğer varlıklarına da yatırım olacağını düşündüğümüzde abartı rakamlar da yok yani bir uzman gözüyle baktığımızda bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Fakat orada yine faaliyetler konusunda altını çizerek eleştireceğim ya da dikkatleri çekmek istediğim husus şu: Burada her iki... Yani statik tabii bizim tablolar, bilanço, statik bir durumu gösteriyor ama daha dinamik durumda olan finansal sonuçlar tablosuyla ilişkilendirerek bir kanaat oluşuyor, onun üzerinden hareket ederek söylüyorum: Biraz nakit olayı bankanın amaçları doğrultusunda kullanılmaktan ziyade likit olarak bankada tutulduğunu da görüyoruz, bankalarda mevduat olarak tutulduğunu da görüyoruz. Yani aktife dağılım konusunda biraz daha İller Bankası herhâlde sıcak parayı seviyor, bankada parasının olmasını seviyor, sıcak tutuyor diye düşünüyorum yani öyle bir sonuç ortaya çıkıyor.

BAŞKAN - Ondan para kazanıyordur, Sayın Karakaya, para kazanıyordur ama.

Bu sıcak paradan para kazanıyor musunuz?

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Şimdi, işte, orada -evet, evet, ben onu da söyleyecektim- faaliyet sonuçlarını bize rapor eden gelir tablosuna baktığımızda kredilerden alınan faizler tabii, önemli kalem ama bankalardan alınan faizler de önemli bir kalem olarak ortaya çıkıyor. Yani İller Bankasının bu kalkınma ve yatırım bankacılığı biraz acaba yani işte elindeki verebildiğini borç olarak veriyor, kredi olarak veriyor, kalanını da bankada mevduat olarak değerlendirip dolayısıyla faaliyetlerini sürdürüyor mu diye düşünüyorum.

Şimdi, buradan aslında hep söyleniyor. Bu dönemki Komisyonu ben -tabii, tüm komisyonlar değerliydi, tam ifade bulamadığım için böyle bir giriş yaptım- çok değerli buluyorum. Çünkü, bir: KİT Komisyonunda tecrübesi olan çok değerli Komisyon üyelerimiz var. İki: Daha önce KİT'lerde genel müdürlük yapmış, yönetim kurulu üyeliği yapmış yani işin o tarafından, masanın o tarafından gelen çok sayıda, çok değerli Komisyon üyelerimiz var. Yani bunların hepsi de şunu söylüyorlar: Biz aslında KİT'lerimize, kuruluşlarımıza yardımcı olalım yani işin siyaset boyutu tamamen başka bir tarafta. O konularda da eleştiriler geliyor ama burası teknik bir Komisyon, mümkün olduğu kadar bizler de teknik olarak katılmaya çalışıyoruz.

Yani bu anlamda İller Bankasının, hele hele belediyelerimizin bu kadar kaynak ihtiyacının olduğu, had safhada olduğu bir süreçte, bir dönemde İller Bankasının çok daha rahat kaynak üretebileceği ve bu kaynakları kullanabileceğini ama ben şu anda bu kaynağın, aslında var olanın bile tam olarak kullanılmadığı yönünde böyle bir kanaatim var.

Yine, tabii görünmeyen bir kalem, bilanço dışı kalemler, nazım hesapların detaylarında var ama işin doğrusu belki biraz tembellik yaptım, çok detaylarına giremedim. Ben bunu da öğrenmek istiyorum. Yani nazım hesaplar, bilanço dışı yükümlülükleri bankanın ne kadardır?

Yine bildiğim kadarıyla İller Bankası kuruluş kanunu gereğince kredi, daha doğrusu bankaların karşılıklar kararnamesine uymak zorunda değil ama bununla birlikte denetimi bağımsız denetim firmaları tarafından yapılıyor ve daha doğrusu denetim konusundan emin değilim, Türkiye finansal raporlama standartlarına göre finansal raporlar banka statüsünde olduğundan dolayı raporlanıyor yani önümüze gelen bilanço ve gelir tablolarının yapısı da bu. Burada sorun bilanço dışı yükümlülükler nedir? Bu karşılıklar kararnamesine uyma zorunluluğu genel karşılık ayırma noktasında mıdır? Genel karşılık ayrılıp ayrılmadığını orada göremedim. Özel karşılıklar, kredi bazında yapıldığını gördüm yani özel karşılıklar bizim ya da diğer alan itibarıyla söyleyeceğimiz şüpheli alacaklarla ilgili öyle bir şey olduğunu, karşılık ayrılmış olduğunu gördük. Özellikle genel karşılıklar noktasında ve bilanço dışı yükümlülüklerin ne olduğu konusunda... Bir de bu nakdin daha çok bankada tutulması, bunun plase edilmesinden ziyade orada tutulmasının bir banka politikası mı, bir istenerek yapılan bir şey mi yoksa yani sermayede bir fazlalık mı var, bunu ben görmek, bilmek istiyorum.

Yine, biz burada tabii ki kurumları değerlendirirken KİT Komisyonu üyeleri olarak salt bir kârlılık yaklaşımıyla bakmıyoruz. Yani burada kurumların esas bir amaçları, hedefleri var. Yani kârlılık esasına göre zaten kârlı olunsa özel sektör de bu işi yapar. Hür teşebbüsü destekleyen bir ekonomi yapımız var ülke olarak da, sağ sol ideolojilerin tamamı, tüm partiler bu serbest ekonomi kurallarını destekliyor. Yani bu anlamda bizim KİT'lere bakış açımız o KİT'lerin esas itibarıyla ihtiyaç duyulup ihdas edildiği dönemlerdeki o amaçları karşılayabiliyor mu ya da o ihtiyaçlar hâlâ devam ediyor mu veya güncel duruma göre işlevlerinde belli değişiklikler olabilir mi? Ki bugün yine öyle bir konuda yenilenebilir enerji konusunda özellikli bir konu... Yani ben işin doğrusu o tartışmalara girmedim ama yani ne kadar ona ihtiyaç var, onu da bilemiyorum çünkü sonuç itibarıyla İller Bankası proje finansmanlarını, İller Bankası belediyelerin ihtiyaçları olan finansmanı sağlamakla zaten görevlendirilmiş olan bir kurumumuz. Konu bazında ayrı ayrı bir şey yapmak ne kadar faydalı olur onu bilemiyorum. Belki de başka yeni konular geldiğinde sınırlama gibi bir şeyi de ortaya çıkarabilir diye düşünüyorum.

Tabii ki bu genel dağılım içerisinde özele doğru gidildiğinde yerel yönetimlere bu kaynakların paylaşımı noktasında, Komisyon üyelerimiz bunları dikkate getirdiler, eleştiriler de söz konusu oldu. Yani bunlara da katılmamak mümkün değil. Yani bu kaynakların özellikle belediyelere paylaştırılması konusunda tabii ki belli ölçü ve kriterlere dikkat edildiğini biliyoruz. Bizim dışarıdan belki göremediğimiz bir çok şey de var, masanın o tarafında oturanlar olarak onu söylüyoruz. Çünkü yani zaman zaman konular buraya öyle geliyor ki sizin kurumunuzda öyle bir şey yok ama burada öyle şeyler konuşuluyor ki siz de hayret ediyorsunuz. Ben de kurumumla ilgili bir çok şeyi KİT komisyonlarında öğrendim. Yani telefonlarla bir yerlere aktarılıyor. Şöyle bir anekdotu, hatıramı da anlatmak istiyorum. Bir KİT Komisyonu toplantısına gelmek üzereyim, daha doğrusu Meclis binasına geldik, asansöre bindim, asansörde bir vekilimiz, o dönem muhalefet milletvekilimiz, telefonla görüşüyor, hatta kapıyı da açık tuttuk telefon kesilmesin diye. "Tamam" diyor. "Toprak Mahsulleri Ofisinde mi oldu bu?" diyor. "Evet" diyor. İşte orada ben yardım ettim, o da notunu tuttu. Komisyona da geldi, asansörde aldığı o soruyu Komisyonda sordu. Dedim ki: "Sayın vekilim, ben de yardımcı oldum not alınırken ama onun bizim kurumla bir alakası yok, böyle bir şey yok yani." Bazen bu şeyler olabiliyor. Ama ben şunu görüyorum: Hakikaten -bu Komisyon üyelerimizi tenzih ederim- herkes ciddi olarak çalışarak burada kurumlara katkı vermeye çalışıyor. İller Bankası da bu anlamda katkı verilmesi gereken bir kurumumuz. Kaynak dağılımı konusundaki eleştiriler var, bunlar hep söyleniyor. Bizim belediyelerimiz de geldiğinde hak ettikleri kredileri alamadıklarını söyleyenler oluyor, aldıklarını söyleyenler oluyor. Dolayısıyla bu konuda İller Bankasının bana göre kuruluş statüsünde yazılı olan temel amaçlarının ötesinde bir de demokrasiyi koruma ve demokrasiyi güçlendirme -"Demokrasi yerelde başlar." diyoruz madem- anlamında da önemli bir fonksiyonu, önemli bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Adil, eşitlikçi ve verimliliği ön plana çıkaran bir yaklaşım içerisinde olunması gerektiği zaten banka yöneticilerimiz tarafından da bilinen ve dikkat edilen bir husus olarak düşünüyorum.

Ayrıca Sayın Atila Sertel'e de çok teşekkür ediyorum bölge milletvekili olarak Manisa Büyükşehir Belediyemizin yaptığı çalışmalar konusundaki takdirlerine ve göstermiş olduğu örnekten dolayı. Hakikaten yani çevre açısından, yaşanabilir çevrenin sağlanması ve sürdürülebilir olması açısından tüm Milliyetçi Hareket Partisi belediyelerinin çok ciddi projeleri olduğunu biliyoruz.

Yine, Manisa'da...

BAŞKAN - Sayın Sertel'in Aydın örneğini de vermesini isterdim ama...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - O bölge milletvekili olarak bölgede öne çıkanları veriyor. İnşallah...

BAŞKAN - İnşallah.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - ...Aydın'da da bir dahaki döneme örnek...

BAŞKAN - Evet, 2019 Marttan sonra o güzel örnekleri hep beraber, birlikte...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum, inşallah Aydın'da da bir sonraki dönemde güzel örnekler verebilecekleri bir yapı söz konusu olacak diyorum.

ORHAN SÜMER (Adana) - Sataşma...

BAŞKAN - Sataşma yok.

ORHAN SÜMER (Adana) - Sataşma değil, rahatsız oldunuz.

BAŞKAN - Yok, rahatsız olmadık canım, ben örnekte Aydın'ın da olmasını isterdim.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Aydın da Türkiye'nin en başarılı belediyelerinden biridir.

BAŞKAN - Size göre.

Buyurun Sayın Karakaya, kusura bakmayın.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Estağfurullah Başkanım.