KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşmuyorum.

BAŞKAN - Madde üzerinde konuşmanız için verdim ben sözü.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, madde üzerinde konuşayım.

Şimdi, bakın, Sayın Başkanım "Burada siyasi konuşmalar yapmayın." o anlamda yorumlanabilecek bir şey söylediniz. Niye? Teknik bir Komisyonuz falan. Ne demek bu arkadaşlar ya? Siz hepiniz siyasetçisiniz ya.

BAŞKAN - Ben öyle bir şey demedim "Siyasi konuşmalar yapmayalım." diye bir sözüm olmadı. Özellikle ve öncelikle, komisyon olarak madde üzerinde konuşmaların daha önemli olduğunu beyan ettim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kardeşim, her madde siyasidir neticede siyasi bir tercih buraya geliyor, biz de siyasi bir tercih olarak ya destekliyoruz, ya susuyoruz ya da karşı çıkıyoruz. Sizin de buraya ya da sayın milletvekilinin buraya kanun teklifi getirirken siyasi, biz de burada konuşurken siyasiyiz. Benim, sayın milletvekilinden iki ay evvel verdiğim kanun teklifi durup o sayın milletvekilinin teklifinin buraya gelmesi de siyasidir değerli arkadaşlar; siyasi bir komisyondur. Siyasi bir heyete "Siyaset konuşmayın." demek çok abestir, onu ifade edeyim. Siyaset konuşmaya devam edeceğiz biz burada ve ne konuşacağımızı, nasıl konuşacağımızı nasıl siz bize sormuyorsanız biz de size sormayacağız, zaten sormayın bize, niye soracaksınız?

Bakın "İnsicamımızı bozuyorsun." filan gibi şeyler söylüyor. Ben, bana lafa atılmadan hiçbir şekilde sesimi yükseltmem, bana laf atıldığı, iftira edildiği zaman da hakkımı sonuna kadar kullanırım; atmaca gibi, şahin gibi hakkımı kullanırım, hiçbir şekilde, kim olursa olsun karşımda asla eğilmem, bunu bilesiniz değerli arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz de aynı şeyi yapıyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kimseye haksızlık yapmıyorum. "İnsicamımızı bozuyor." Şimdi bana hakaret ettin "Bilmiyor, ilgilenmiyor." filan diye. Ya, arkadaş, ben burada oturuyorum yıllardan beri, daha evvel de oturdum, sizin kanun teklifini okuduğunuza dair, takip ettiğinize dair, insicamlı bir şekilde izlediğinize dair hiçbir intiba edinemedim. Ne insicamınız bozuluyor? Şimdi size sorayım, 3'üncü maddede neyi konuştuk kardeşim?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bize mi soruyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tabii. Sinirlendiniz değil mi? Tam da bunu bekliyordum. Size söyledim. Biraz evvel arkadaşım bunu bana söyledi... Dinler misiniz. Bakın, nasıl sinirlendiniz, test yapıyorum. Arkadaşım bana söyledi bunu, dedi ki: "Sen bu işlerle falan ilgilenmiyorsun, bilmiyorsun da zaten, bunlarla bir ilgin yok." Bak, nasıl sinirlendiniz, ben de size söylüyorum: "Sizin bir ilginiz yok." hemen sinirlendiniz, öfkelendiniz. Yok da gerçekten yani.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl yok?

BAŞKAN - Sayın Aydemir, lütfen...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Duymuyor musunuz?

BAŞKAN - Müsaade edin, konuşsun, cevabını verirsiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Güveniyorsunuz çünkü, diyorsunuz ki bizim Hükûmet getirdi, sayın milletvekiliniz bakanlık bakanlık gezdi, topladı geldi, dolayısıyla şeyimiz yok.

Bakın, 15 Aralık, şeyle... Bunu millet biliyor, defalarca tartıştık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - 17-25 Aralık.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu çok enteresan bir iştir arkadaşlar yani. Bir arkadaşınız diyor ki "Kırk senelik bir mesele.", siz de diyorsunuz ki "Hayır, 17-25 Aralıktan sonraki bir meseledir bu."

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani, aşikâr oldukları zamanı diyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, ne aşikârı? Biz aşikâr olduğunu...

CAVİT ARI (Antalya) - Cümle âlem biliyordu, siz bilmiyordunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, değerli arkadaşlarım, biz biliyorduk ve bu arkadaşlarımızı bu Komisyonda, Genel Kurulda, başka yerde sürekli şekilde uyarıyorduk, görmüyorlardı. 17-25'te aşikâr hâle geldi.

CAVİT ARI (Antalya) - Eleştirenleri dövmeye kalktınız Mecliste.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyin, söz talebiniz varsa karşılayacağım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, son bir cümleyle bitireyim

Sevgili arkadaşım, biraz evvel beni eleştiren arkadaşım, bakın, sizin bir tavrınız var, bu tavır yanlış. Ben bir şeyler söylüyorum burada. Söylediğimin yanlış olduğunu iddia edersiniz, tamam; ben de derim ki "Tamam, bu farklı bir görüştür." cevap verebilirsem veririm, zamanım varsa, dilim varsa, bilgim varsa veririm, yoksa susarım ama siz bizim söylediğimize karşı ya gürültü yaparak, ya işte "Bilmem neyin avukatısın." diyerek ya bilmem FETÖ göndermesi yaparak bizi susturmaya falan çalışıyor...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aynı şeyi siz yapıyorsunuz, aynı şeyi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir taktik izliyorsunuz, bu taktiği biz yemeyiz yani bunu size söyleyeyim. Biz görevimizi yapıyoruz burada, yapmaya da devam edeceğiz değerli arkadaşlar.

Sağ olun.