| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .12.2018 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, 2015 ve 2016'da ortak, yani konu aynı ama veriler tabii değişti, birçok öneri var. Ben de 2015'teki birçok öneriyle ilgili soru sorarken aynı zamanda da 2016'dan da çeşitli, tabii, atıflar yapmak durumundayım.
Birinci öneriyle ilgili olarak; "İdarenin iştiraki şirketler üzerinden gittikçe artan sayıda personel çalıştırılmasının hukuki birtakım sorunlara yol açmaması, personel harcamalarının gerçek durumunun ortaya konulabilmesi, personel çalıştırılması uygulamasının şirketler üzerindeki olumsuz etkisi de dikkate alınarak iştirak edilen şirketler üzerinden personel çalıştırılması uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve personel ihtiyacının giderilmesinde uygulanmakta olan meri mevzuat çerçevesinde çözümler üretilmesi." Şimdi yanıt "Öneri doğrultusunda meri mevzuat çerçevesinde işlemler yapılacaktır." Yani bu bir yanıt değil. Ne olduğunu açmanızı sizden rica ediyorum. Aynı zamanda, Sayıştay, tabii, raporunda bu konuyu biraz daha açmış, açıklamış, diyor ki: "Anayasa'nın 128'inci maddesinin birinci fıkrasında "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür." hükmü var. Daha sonra, iştirakte olan firmaların da bu konuyla ilgili, sanki buna aslında zorlandıklarını ima ederek şöyle bir açıklamaları var, diyor ki Dentaş Gayrimenkul Yatırım AŞ ve Estaş Gayrimenkul Yatırım ve Geliştirme Sanayi Ticaret AŞ temsilcileri: "Bilindiği üzere, şirketimizce hazırlıkları tamamlanan birçok projeye imar planlarının iki yıldır yapılmaması nedeniyle başlanamamış ve ciddi bir likidite sıkıntısı oluşmuştur. Bu sıkıntıyı aşmak için kullanılan banka kredi borcu 150 milyon TL'ye yaklaşmıştır. 2016 yılı içinde personel ödemeleri için bile banka kredisi kullanmak zorunluluğu doğmuştur. Bu durum karşısında şirketin likidite sıkıntısı nedeniyle borçlarını ödeyemez duruma düşüp iflas etme riskine karşı önlem alınması tüm ortakların sorumluluğu hâline gelmiştir." Bu, her iki yılda da devam ediyor 2015, 2016. TOKİ neden bu konularla ilgili karar almakta ve uygulamaya geçmekte bu kadar ağır davranıyor, yavaş davranıyor? Hani sahadaki işleri yapma konusunda zaten gerçekten çok ciddi bir zaman kaybı var, bunlardan doğan tazminat yükü var, onu da biliyoruz ama kendi yönetimini toplamakta, karar almakta ve uygulamaya geçmekte de neden bu kadar zorlandığını açıkçası anlamak çok güç. Birinci öneriyle ilgili üzerine değineceğim konular bunlar. Sizin bu cevabınızı cevap olarak kabul edemiyorum. Bize lütfen KİT Komisyonunu önemsediğinizi de, bu konuda bize dönük bir çalışma yaptığınızı da ifade eden bir açıklama bekliyoruz burada.
Öneri (3)'te "Sözleşme imzalandıktan sonra proje ve imalat değişiklikleriyle karşılaşmamak için; projelerin gerçekleştirileceği arsa ve arazilerdeki sorunların ihale öncesinde giderilmesi, proje değişikliği durumunda yapılmış olan imalatların yer değiştirilmesi veya sökülüp yerine yeni imalatların yapılması da söz konusu olacağından, imalat değişikliği taleplerinin imalatlara başlanılmadan önce projelerin detaylı incelenerek öncelikle ihaleden önce belirlenmesi, ihaleden sonra zorunluluk arz eden değişikliklerin ise yer tesliminden sonra uygulama projelerinin onaylanması sırasında yapılması." demiş. Verdiğiniz yanıtın açıkçası önerideki konuyla, özellikle ikinci paragrafıyla en ufak bir yakınlığı yok yani yine açık bırakılmış. Hiçbir çözüme dayalı bir yönü yok, geçiştirilmiş görünüyor. Bu konuyla ilgili özellikle zaten ideal olan şey, aslında bu tip inşaat projeleri yapılırken zaten avan projenin oluşması aşamasında kullandığınız proje firmasıyla sizin uygulama projesini de üretmeniz. "Ya bunu kim böyle yapıyor?" derseniz Türkiye'de hiç kimse ama dünyada gelişmiş ülkeler ve inşaat sektörü piyasasındaki firmaların büyük çoğunluğu. Hatta biz maalesef, avan proje üzerinden zaten ülke olarak yurt dışındaki ihalelere girdiğimiz için dolayısıyla işi tamamlama sürelerimizde ve aynı zamanda projenin tamamlanmasıyla ilgili öngörülerin hepsinde ciddi bir yanılsama oluyor. Yani biraz ben bunu yöneticilere de bağlıyorum açıkçası. Yani yöneticilerin biraz da kraldan çok kralcı olması, bir işin bilimsel metotlarla yapıldığında aslına tamamlanacağı süre belliyken o malzeme akış süresi, işçinin oraya getirilmesi, projeyle buluşturulması, proje yönetiminin oluşmasının süresi bilimsel olarak belliyken bu süreyi -gerek siyasi çerçeve diyeyim veya bu özel sektörde de maalesef böyle- belirli kişileri memnun etmek açısından gömleğin ilk düğmesi yanlış ilikleniyor ve ondan sonra da bir yılda bitecek projeler maalesef iki, üç yılda bitiyor veya iş güvenliği kuralları göz ardı edilerek iş çok hızlı yapılmaya çalışılıyor ve burada da ölümlü kazalara yol açılıyor. Buna çok örnek verebilirim ama sizler ve Türkiye kamuoyu zaten buna da vâkıf. Dolasıyla bu noktada özellikle proje çizim süreleri, projenin sahada uygulanıp inşaatın bittiği ve teslim edildiği -kesin kabulün yapıldığı süreden bahsetmiyorum, o, Sayıştay raporunda zaten üç aşağı beş yukarı belirtilmiş- projeyi çizdirdiğiniz süreyi merak ediyorum. Çünkü profesyonel bir projenin bir çizilme süresi var, çeşitli detaylarıyla. Yani bunu düzgün bir şekilde yaparsanız, 30 katlı bir binaya takacağınız paratonerin bütün dış cephe detaylarıyla birlikte çizilmiş hâlini alırsınız, bunu uygulayacak yükleniciye verirsiniz, o da onu uygular. Ama siz eğer projeyi zamanından çok daha erken iki ayda, üç ayda bitireyim diye yaparsanız size 2 katlı bahçeli bir evin üzerine konmuş bir tane paratoneri çizerler, bir yerden "copy paste" yapar, yapıştırırlar ve netice itibarıyla böyle bir süreç olur. O nedenle, tekrar ve tekrar...
BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, toparlayalım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - ...proje firmalarına çizdirdiğiniz, hâlihazırda devam etmekte olan yani bu süre uzatımını alan projelerdeki projenin çizildiği süreyi istiyorum ki siz de biz de hepimiz bir analiz yapalım, şapkamızı çıkarıp önümüze alalım. Bu sürelerin sadece yükleniciden de değil, ülkenin koşullarından, dolar, döviz kurlarının oynamasından, malzeme akışından -birçok malzeme ithal ediliyor kaynaklanmasıyla bağlantılı olduğu ama en başta gömleğin ilk düğmesi projenin çizimindeki eksikliklerden kaynaklandığı noktasının analizini birlikte yapmış oluruz.
4'üncü maddede -uzun uzun maddeyi okumuyorum- maddenin son cümlesi diyor ki: "Altyapı işleri kapsamında verilen süre uzatım kararlarında, işin ilerleme seviyesi dikkate alınarak sadece ilgili imalat kalemleri dikkate alınarak süre verilmesi." Şimdi burada da şöyle bir sıkıntı var: İnşaatı biraz bilen, tabii burada sözüm de Sayıştaya ama Sayıştay da bunda herhâlde farklı bir şey ifade etmek istedi ama eksik bir cümle gibi görünüyor. O da şöyle: Bir imalatın yapılması için öncül ve imalat yapıldıktan sonra bir başka imalatla olan bağlantısı nedeniyle de ardıl işler var. Dolayısıyla bir işin gecikmesi sadece o iş kalemini mutlaka etkilemeyecektir altyapı da olsa, mutlaka üstyapıya da etki edecek. Dolayısıyla bu birbirine bağlıdır. O nedenle süre uzatımı kararlarını sadece tek bir imalat kalemine bağlamak çok gerçekçi durmuyor.
6 numaralı...
BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, yalnız Sayıştay grubunda inşaat mühendisi bir arkadaşımız var bildiğim kadarıyla.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Güzel, cevap verebilir yani açıklama yapabilir.
BAŞKAN - Tamam.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öneri... Bir de geçmeden önce şu kısmı da vurgulayayım, daha sonra çünkü buraya da gelecek...
BAŞKAN - O artık, Sayın Yavuzyılmaz...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani şöyle...
BAŞKAN - ...diğer öneri kısmında, tavsiyeler kısmında biz normalde üçle veya en fazla dörtle sınırlandıralım diyoruz yani çok fazla sayıya çıkarsa bu iş, oylamaya geçeriz. Biz artık bunun adedini ayarlayalım lütfen. Bu alt komisyonlarda zaten görüşülüyor. Yani, lütfen Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman şu kısmı birkaç... Hızlandırayım ben.
BAŞKAN - Kısaca, evet, lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Çünkü burayı hızlı geçince 2016'da daha çok üzerine konuşulacak pek bir şey kalmıyor.
BAŞKAN - Zaten konuşmayacaksınız o zaman, pazarlığımız öyle. Sayın Sertel de 2016'da konuşmayacak, siz de.
Sayın Yavuzyılmaz, uzatmadan, buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu gecikmelerden kaynaklı. Bakın, ilk başta bu projenin çizilmesi aşamasına geliyor, ta oradan başlayan bir hata, hiç Sayıştay da değinmemiş, sizin verdiğiniz yanıtlarda da yok, tamamen dikkatten kaçan, proje çizmek bir prosedürmüş gibi algılanıyor bir mühendislik çalışmasının içinde. Şimdi bundan kaynaklanan bir uzama olduğunda da bu tazminat davalarına yansıyor h
âliyle. Bakın, 2016 yılından söyleyeyim, geç teslim nedeniyle açılan tazminat davaları toplam 26.412, lehte bitenler 996, aleyhte bitenler 22.707. Şimdi ben 2015 ve 2016 Sayıştay raporlarının yıllarını topladım, niyeyse ayrı yazılmış. Hepsini topladığımızda 2010 yılından itibaren 144,7 milyon TL TOKİ tazminat ödemiş. Bu ne demek? TOKİ her gün 55 bin, 56 bin TL tazminat ödüyor demek. Bu, inanılmaz ve açıklanması gerçekten yani nasıl açıklasanız yanıtının kabul edilebilir bir yanıt olması mümkün görünmüyor, onu söyleyeyim. 56 bin TL her gün tazminat ödüyorsunuz, sadece geç teslimden kaynaklı, bir de diğerleri var.
Bu öneri (7)'deki menşesi yerli olan araçla ilgili olarak bu araçları marka ve listelerini ve yerlilik oranlarını sizden talep ediyoruz. Ben tekrar talep etmiş olayım.
Bu öneri (6)'daki ceza oranı, belirlenen ceza oranı... Açıkçası ben bir hesap yaptım, burada tarif edildiği noktadan bir hesap yaptım. Bakın, şöyle ifade edilmiş: "İdare tarafından yüklenici firmalara geçici ve kesin kabulden sonra eksik imalatların verilen süre içinde tamamlanamaması nedeniyle geciken günler için sözleşme bedelinin yüzde 0,05'inin, belli bir orandaki gecikme cezasının işin eksik kalan bedelinin ihale bedeline oranlanmasıyla bulunan oran üzerinden günlük ceza kesintisi uygulanmaktadır." Hesapladım bunu 10 milyon TL'lik bir iş için; dedim ki yüzde 90'ı bitsin, 1 milyon TL de kalsın, bu da günlük 50 TL ceza anlamına geliyor. Dolayısıyla 2016 yılında bir müdahale yapmışsınız, tekrar bir değişiklik gerçekleşmiş, onun da nasıl bir değişiklik olduğu hiç anlaşılmıyor, öyle söyleyeyim. Onu da açıklamanızı sizden rica ediyoruz.
BAŞKAN - Bitti mi Sayın Yavuzyılmaz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, teşekkür ediyorum.