KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

"Sayın Bakan" diyemiyoruz, çünkü "Başkan" da diyemiyoruz başkan vekillerimiz, bir tek Başkanımız var.

Dün, gıyabınızda kulaklarınızı çınlattık "Başkan nerede?" diye, bugün bütçede geldiniz.

Sayın Genel Sekretere de hayırlı olsun diyoruz, yeni olanlara.

Değerli basın mensupları, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bizim Sayıştaydan yana başımız biraz ağrıdığı için Sayın Başkanım, artık Meclisle ilgili vazgeçtik, söylüyoruz, söylüyoruz olmuyor, onun için parasına puluna karışmıyoruz. Bakıyor oradan İrfan Bey ama asıl onun konuları Kanunlar ve Kararlardan geldiği için, bizim ne Komisyonumuz kaldı ne İç Tüzük'ümüz kaldı...

BAŞKAN - Estağfurullah.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne ihtisas komisyonları kaldı. Biz burada Adalet Komisyonununkini görüşüyoruz, Anayasa Komisyonununkini görüşüyoruz. "Estağfurullah." güzel söylüyorsun da Başkanım, Cemil Çiçek Bey size yazmıştı yazıyı. Şu şu şu Sayın Genel sekreterin hazırladığı yazıyı 40'a yakın maddenin İç Tüzük'e aykırı olduğunu ve bu Komisyonda görüşülmemesi gerektiğini Cemil Çiçek size yazmıştı, siz de bize söylemeden torbanın içine ekleyip aşağıda sıra sayısına basmıştınız. Yani o tarafa dönmüyoruz, artık oradan umudumuzu kestiğimiz için öyle söylüyorum. Size geldi o yazı bizim haberimiz olmadan siz de geri gönderip sıra sayısına bastırdınız, biz burada güya kavga ettik, bir tanesi çıktı -hâlâ tek maddelik kanun teklifi olarak aşağıda bekliyor, görüşülecek herhâlde sırada, CMK 153'le ilgili arkadaşlara hatırlatayım, neydi diye bakıyorlar da- ama diğerleri geçti. Onun için ne ihtisas komisyonun bir şeyi kaldı ne Plan ve Bütçenin bir komisyon olarak burada ihtisas komisyonu olma özelliği kaldı. İhtiyaçtan, sahibinden torbaları yapıyoruz. Bir kere Meclis tüzel kişiliği olarak parasına, puluna falan karıştığımız yok ama ben soru önergesi verdim, dedim ki: Bu şeyler nedir? Arkadaşlarımız teknik cevap vermişler: "Şundan aldık şuna sattık, bundan aldık..." İyi güzel de ben oturduğumda yerler çizikti, hiç kimse oturmamıştı. İtfaiye meydanından mı aldınız diye şakalaştım arkadaşlarla. Şimdi bunları teslim alırken... Dekiler ki: "Biz geçici kabul yaptık, işte bakanlık bakacak tamamlatacağız." Çizik her tarafı, kapının üzerinde kenarları kırık, yani, yeni binada öyle şey olur mu? Tamam, bir şey olmuştur ama bunun sorumlusu kim, nasıl oldu, nereden geldi? İşte bütün milletvekillerimiz oturduğunda baktı, resimlerini çektim, duruyor. Oturmadan önce tespit yaptım yani bir noteri çağırmadım sadece. Sorduğum soruya da çok teknik cevaplar geldi.

Şimdi merak ediyorum... "Yaza bir daha tadilat yapacağız, düzelecek." dediler. Kapının üzerindeki şeyler, kenarındaki pervazlar dahi kalkmış durumdaydı, öyle teslim alınır mı? Bilmiyorum yani nasıl sonra bunun hesabını kim, nasıl verdi, nereden alındı, nereye gitti? Gelen cevap beni tatmin etmedi ama baktım ki zaten bütün vekiller aynı şeyi söylüyor, Meclis Başkanlığı da başını bunlardan alamıyor, fazla söylemenin anlamı yok diye vazgeçtik Sayın Başkanım. Dolayısıyla, ben işin bütçe boyutu, şu boyutu, orada değilim ama Meclisin tüzel kişiliğini koruma, hele hele burada Plan ve Bütçe Komisyonunun anayasal bir Komisyon olarak, Anayasa'da yer alan bir Komisyon olarak, ihtisas alanındaki işlerle uğraşmasını istiyorum. Bakın, biz, o torbayla uğraşırken kesin hesaplara bakabilirdik, bakamadık. Sayın Başkanım da onu diyor, kendimiz bir ön komisyon kursaydık İç Tüzük olmamasına rağmen ama otuz sekiz gün Komisyonda, doksan dokuz gün aşağısını da hesaplarsak başladığı günden itibaren, bir gereksiz üç beş tane "Filancadan intikam alma operasyonu." diye bizi buraya yatır kaldır yaptınız. Yani "Yaptınız." derken siz izin verdiniz Başkanlık olarak. Evet, yani böyle bir İç Tüzük'e aykırı uygulamaları sağ olsun Başkanlık "Yazı yazdım." diyor ama kurtulmuyorsunuz yani Başkanlık... Nasıl ki burada Komisyon Başkanı "Gündemime hâkimim." diyorsa Başkanın da İç Tüzük'e hâkim olması lazım, İç Tüzük ne diyorsa onu uygulaması lazım. Biz, şimdi kravatsız içeriye girsek ne olur içeride? Kazağımızı giyip gitsek...

BAŞKAN - Bir şey olmadı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Uyarıyorlar, bir şey olmaz olur mu? Arkasından bir daha yaptın mı kınama geliyor, bilmem ne geliyor. Niye? İç Tüzük yazıyor diye. E, peki ötekileri ne yazıyor? İç Tüzük yazıyor. Dolayısıyla, öncelikle Meclisin tüzel kişiliğine, hepimizin yakışır şekilde, İç Tüzük'e uygun bir şekilde bunları yapmamız gerekiyor. Hadi buraya yapmadığımız gibi bir de şöyle bir sıkıntımız var: 5 tane tali komisyon belirlemiş Başkanlık. Yani bir tanesinde bir görüşme yapılsın da buraya öyle gelsin diyoruz, o da olmuyor. Hemen, anında bir yazı alıyorlar komisyon başkanından arkadaşlar ısmarlama, "Biz görüşmeyeceğiz." Niye? Daha önce çok yaşadık, "Gündemimiz dolu." dediler altı aydır toplanmıyorlarmış. Yani, hiç olmazsa "Madem bu torbaya koyuyorsunuz, onları ilgili komisyonlar bir görüşsün, bir hafta sonra görüşelim." diyoruz. Yani dibi mi çıktı, bir hafta geciksin. Zaten, dayatmayla olunca bir haftada çıkacak kanun üç ayda çıktığına göre o zaman hiç olmazsa birtakım düzeltmeleri ihtisas komisyonlarından arkadaşlarımız yapmış olsalar buraya daha rahat gelecek. Onun için, Meclis olarak hepimizin yani bütün burada kurumlardan gelen arkadaşlarımızın da yasama organına gelen tekliflerle ilgili, tasarılarla ilgili aynı hassasiyeti de göstermesi gerekir diye düşünüyorum.

Sayıştay konumuz çok derin Başkanım, güzel, raporlar çıkıyor ama o raporlar bize gelmiyor. Yani dün Başkan Yardımcımıza dedik, güzel, hoş... Bir tane buraya rapor getirttirdim, Allah rızası için daha önce.. Bunun geçen sene kavgasını da yaptık, sizlere de geldi. Özellikle numune olarak Gelir İdaresi Başkanlığının raporunu istedim. Yani biz bunu Genel Kurulda konuştuk. Siz kendi kurumunuzla ilgili çıkan haberleri takip ediyorsunuzdur herhâlde. Dün burada Başkan Yardımcımız varken Aykut Bey kendisi de söyledi, bizatihi, verilmemesi gereken tarzda olmasına rağmen, arkadaşlarımız bu konuda yapılan Maliye Bakanlığının kendi içinde yapmış olduğu inceleme numarasını dahi vererek, tarihini, sayısını vererek yapılan birtakım usulsüzlüklerden bahsetti. Gelirle ilgili, uzlaşmalarla ilgili dün konuştuk, yine onu konuşurken arkadaşlar "Kesinleşmedi onlar." dediler ama ben 2012'ninkinden bahsediyorum, mesela orada kesinleşmiş vardı. Şimdi, buraya bakıyorum, acaba burada bir şey var mı diye dikkatle tamamını okudum. Yani o kadar ayrıntılı yazmışsınız ki... Neyle ilgili? "Vergi dairesi başkasının adına kayıt yaptığı zaman gelire girmiyormuş, bunlar da gelire girsin." diyorsunuz. Bakın, topu topu kaç paralık bir şey. Bütün vergi dairelerini buraya yazmışsınız. Allah razı olsun yani, en ayrıntılı bilgi onunla ilgili. 3 sayfadan fazla hangi vergi dairesinin, hangisinin... Tamamı da 2 milyoncuk bir şey için. 2 milyoncuk, bütün vergi dairelerinde yapılan yanlışlığın tamamını dökmüşsünüz Sayın Başkanım. Bizi bununla mı oyalamaya çalışıyorsunuz? Nerede? Vergi uzlaşmalarındaki yolsuzluk soruşturması sizi ilgilendirmiyor mu? 1 milyarlık cezasıyla ilgili şeyin yüzde 10'u alınıp yüzde 90'ı -yaklaşık söylüyorum- siliniyor ve bu rakamları kendim söylemiyorum, vergi denetim kurulunun 2012 rakamını söylüyorum, 2013'ü de arkadaşlar dün söyledi, aşağı yukarı aynı şeye tekabül ediyor yani ana parasının yüzde 90'a yakını alınırken, cezaların 1 milyar da 100'e yakını alınıp 900'ü siliniyorsa ve bunlarla ilgili de kamuoyunda bir sürü şey oluyorsa biz burada sizden rapor istiyoruz. Nasıl ki, bakın, bu eksik bilinenleri yazdıysanız her kurumla ilgili... Gösteriyorum tekrar, arkadaşlarım da baksın, 3 sayfa, 4 sayfa filanca daire yanlış yazmış diye bize buraya rapor yazmışsınız. Peki, baş tarafına geçiyorum. Burada sonuç olarak dediniz, "Bulgu 1" ve "Bulgu 2" var, örnek söylüyorum. Bir tek rakam göremedim. Sadece kimlere KDV iadesinin yanlış yapıldığını söylüyorsunuz, vergi dairelerini yazmışsınız. Peki, paralık? Bu nasıl rapor? Ben bunun içinde olduğunu biliyorum, bu raporda var, bize niye sunmuyorsun? Yani Sayıştay olarak Meclise bunları niye sunmuyorsunuz? Deminki söylediğim bu hiç yok yani usulsüzlükle ilgili şey yok da şimdi burada yazdığınızı söylüyorum. Bulgu 1: KDV Kanunu'nun 29/2 maddesi uyarınca 150 metre... Yani yapsatçılardan KDV'yi yanlış almış. Peki, buradan kaç paralık vergi kaybı olmuş? Yok. Kaç tane firma var? Yok. Neden vergi dairelerinin hepsini yazıyorsun 4 sayfa, bana gönderiyorsun? Çünkü 2 milyoncuk bir şey var. Ya, böyle rapor olmaz. Ya hiç göndermeyin, bizimle dalga geçmeyin, onu söylemeye çalışıyorum. Bakın, sadece bir tanesini aldım, benzer çok var ama geçen sene bunu tartıştığımız için bunun üzerinde daha hassas durmanız gerekirdi Sayın Başkanım, bu tartışma konusu bir rapor. Yani basına da geldi, siz de açıklama yaptınız, Sayın Bakan oldu şimdi, Sayın Canikli de "Bu duyulursa mahvoluruz, harap oluruz" demedi mi? E, şimdi o zaman, bari, hiç olmazsa bu seneninkinde bir şeyler olsun istiyoruz. E, Bulgu 2, Bulgu 1, ikisinde de hiç rakam yok. KDV zararı varmış, yanlış tahsilat yapılmış veya iadeler yanlış yapılmış veya... Belki de doğru ama belgesi erken gelmeden iade yapmışlar. E, şimdi ne yani, o rapordan ne anladım ben şimdi? Ne kadar bir şey olmuş? O zaman bir anlamı yok. Dolayısıyla biz gerçekten o bütçeyle ilgili raporları istiyoruz. Tamam, kuşa çeviriyorsunuz ama hiç olmazsa ne olup bittiğini bari bize gönderin diyoruz.

Burada dün arkadaşlarımız onu tartışıyordu, Rapor Değerlendirme Kurulu var kuşa çevirme kurulu olarak, maalesef biz yaptık oldu! Kimin adına? Meclisin adına. E, Meclis sadece Hükümetten mi ibaret? O zaman derdi ki "Hükûmet adına denetim yapar." Anayasa'yı yapanlar o kadar bilmiyor mu? Ne diyor? "Meclis adına denetim yapar." Kime sunar? "Maliye Bakanına sunar" mı diyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Maliye Bakanına sunar" demiyor, "Meclise sunar" diyor. Onun için... Peki, siz biliyorsunuz. Bakın, böyle bir garabet olur mu arkadaşlar? Uzmanlar geliyor, denetmenler incelemesini yapıyor, Rapor Değerlendirme Kuruluna geliyor, Daire Başkanı görüyor, Rapor Değerlendirme Kurulu görüyor, içinden kuşa çeviriyor, Meclise istediğimiz kadar göndeririz...

BAŞKAN - Vergi Usul Kanunu vergi incelemeye yetkili olanlar için böyle bir kısıtlama getirmiyor, arkadaşlar bilirler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Senin vardır da benim vergi inceleme yetkim yok. Ben hesap uzmanı değilim, yani onu söyleyeyim.

BAŞKAN - Bizim de yok.

Onun dışındakilere bu yetkiyi vermiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır. Sayın Başkanım, sulandırmayın, ne dediğimi biliyorsunuz yani...

BAŞKAN - Hayır... Neyse yani...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakın, bu rapor böyle gelmez, işte diyorum bak. Olması gereken kısmını yazmış diyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Açıklasınlar tabii efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tam 4 sayfa bütün vergi dairelerinin kaç parayı yanlış yazdığını buraya...

BAŞKAN - Neden böyle geldiğini açıklasınlar tabii, haklısınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onu söylüyorum yani bunu yazarken ötekini yazmamak adil değil, bir. Neyse... Yani Sayıştayın kuşa döndüğünü biz hepimiz biliyoruz.

İki satır da Cumhurbaşkanlığıyla ilgili söyleyeceğim. Güzel, Sayın Genel Sekreter Sayın Cumhurbaşkanının selamlarını bize getirmişti. Uygun görürsen bizim kelamlarımızı da kendisine iletirseniz burada olanları memnun oluruz. Çünkü, evet, arkadaşlarımız konuşuyor, evet, devletin başındaki kişi misafirini de en iyi yerde ağırlayacak, Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarına yakışacak da yani bir yanda... Öncekiler itibarsız mıydı? Abdullah Gül Bey'in misafirleri itibarsızca mı karşılandı? O bina da itibarsız mıydı? Hepimiz gittik defalarca, oralara uluslararası heyetler de geldi, toplantılara da gittik.

Şimdi, burada ifrat tefrit konusu çok önemlidir. Bakın, hâlâ daha Türkiye yeni başladı diyorsunuz, 7 yıldır sizin Cumhurbaşkanınız vardı orada. Nasıl oluyor yani Tayyip Erdoğan dönemi ayrı bir Türkiye mi Abdullah Gül dönemi ayrı mıydı, ben anlamıyorum. Yani orada hepsi yapıldı.

Bakın, senelerdir, burada kesin hesaplar var Sayın Genel Sekreter, bir bakarsanız... Senelerdir fazla verdiğini söylüyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, ne yapacaksın... Geldi Sayın İsen ikinci sene tekrar... Hadi birinci sene, ilk geldiğinde yeni Cumhurbaşkanıdır, bir şeyler olur, tadilat olur. İkinci sene geldi tekrar sorduk, üçüncü sene "Ne yapıyorsun kardeşim bu paraları?" diye... Şimdi, yani kör gözün parmağına der gibi garip bir şey olmuş.

Bir, şunu soruyorum, basında da yer aldı, burada kamuoyunu, bizi de bir daha bilgilendirmenizi istiyoruz: Bu binanın ruhsatı var mı? Nasıl oluyor da Başbakanlık binası diye yapılan yer... Maliyeci arkadaşlar, bunun ödeneğini kime çıkardınız siz? Bu binanın ödeneğini kime çıkardınız? Nasıl oluyor da şimdi Cumhurbaşkanlığına geçiyor. Cumhurbaşkanlığı bütçesine nasıl geçecek? Binanın devri nerede? Tapusu kimin üzerine? Ya, nasıl bir şey ben anlamadım. Bir anda, "Ben geldim, oturdum, Cumhurbaşkanlığı forsunu astım" Gerçekten hukuki olarak...

Bakın, şimdi şunu söylüyorum: Bir bina yapılıyor, bir bina Başbakanlık binası diye yapılıyor. Peki, Başbakanlık ne olacak şimdi? Yani Türkiye Cumhuriyeti devleti şahıslara göre mi değişiyor Sayın Demiröz? Abdullah Gül varken Cumhurbaşkanlığı binası inşaatı yok muydu, onu söylüyorum. Başbakanlık binası ne olacak? Peki, Başbakanlığın ihtiyacı var ki...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Tayyip Erdoğan'a değil ki tapusu?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, sana gelince sen de söylersin. Soruyorum... Cevap vereceksen ver, demagoji yapma...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Yapılmış, kime nasip olacağını nereden biliyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Soruyorum, diyorum ki: Başbakanlık ne olacak? Başbakanlık binası ihtiyacı var idiyse niye Cumhurbaşkanına verdiniz?

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ne zaman avukatı oldunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Veya şimdi diyorum ki, Başbakanlığa yeni bina... Adamların ihtiyacı varmış ki para vermişiz. Onu soruyorum.

Tabii, Sayın Cumhurbaşkanı kanunlardan, Anayasa'dan münezzeh değil mi? Sayın Erdoğan olunca hiçbir şeye uymuyor. E, kanunda ne diyorsa ona uyacağız. Yani nereye harcama yapılırsa, ne olursa, az önce konuşuyoruz bütçe dışı harcama 9 milyarı bulmuş, bunlar ne olacak diye. Vatandaşınkini güzel, bir tane şeyi yanlış yapmış, onu gösteriyorsun, tam dört sayfa kayıt var. Bir vergi dairesi başkasının adına tahsilat yapmış, kayda girmemiş diye dört sayfa inceleme yazmış, buraya gönderiyor. Peki, kimin adına harcama vardı da kimin adına ödenek çıkmıştı da bu kime gitti? Sormayacak mıyız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Günal, toparlayabilirseniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aşk olsun bunlara da artık şey yaparsanız, en teknik hâliyle söylüyorum, siyaset yaparsanız böyle konuşmam biliyorsunuz. Sayın Demiröz, oturdun güzel bakıyorsun da lütfen...

BAŞKAN - Sayın Günal, toparlayabilirsiniz yani.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben zaten toparlamıştım, arkadaşlar dağıtıyor.

BAŞKAN - Neyse, evet.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "143 milyon mal, hizmet alımı" diyorsunuz, "158 milyon yatırım." Daha ne yapacaksınız? "Bitmiş, 2015'te açılıyor." diyorlar. Sadece yandaki rezidansla ilgili bir şey varmış. Yani bunların, Sayın Genel Sekreter çok güzel dilek ve temenniler okudu. İçinde hiç teknik bir şey yok. Ne yapacaksın kardeşim, 158 milyona kabaca ne alacaksın? Hangi binaya ihtiyacın var, hangi yan tesise ihtiyacın var, neyin eksik kaldı? Burada bize Cumhurbaşkanının selamını getirmek yetmiyor. Varsa bir kelamı diyecek ki şunlar da eksik, bunlar da eksik, şunları yapacağız demeniz lazım. Burası bütçe. Yani siyasi bir şeyler söylüyoruz ama bütçede de ihtiyacımızı söylememiz lazım. Maalesef bu iş işin çığırından çıkmış, yine hukuk tanımazlığın bir örneği olarak, yarın, tekrar Başbakanlığa verdiğimiz personeli de, geleceksiniz -aha burada söylüyorum- 402 kişi, İzleme Genel Müdürlüğüne aldığınız izleme, değerlendirme raportörü. ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - ...yarın o personele de bunlar da benim personelim, Başbakanlığa zaten gerek kalmadı diye gelecek çünkü yoksa 40 milyonluk şey bir anda 87 milyona hangi personeli alacaksınız, memur sınavı mı açacaksınız? Yani burası Başbakanlık değil ki uzman alasınız, bakanlık değil ki teftişe, bilmem nereye adam alasınız. Sadece danışman istihdam edebiliyor. Dolayısıyla yavaş yavaş oraya doğru geçişin altyapısı gibi geliyor.

Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum.