| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .12.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, belki de ilk konuşması gerekenlerden birisiydim, en sona kaldım.
Sayın Başkan, bir kere, öncelikle, bir arkadaşımız "Tarımsal üretimin tarımla ne alakası var?" dedi ama tarımla, Tarım Bakanlığıyla, tarımsal üretimle, çiftçiyle, çiftçinin sorunlarıyla doğrudan ilgili olan bir konu, onun için Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da aslında görüşülmesinde fayda var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tarımsal üretimde öyle her gün, işte, iki gün sonra artırayım üretimi, beş gün sonra azaltayım şansınız yok; üretim, ekim, dikim yapılır, bir üretim sezonu sonunda birbirine çok yakın bir zaman diliminde hasat edilir ve o hasat edilen ürünün tüketimi ise daha uzun bir süreye yayılarak gerçekleşir ve bu arada bu ürünün depolanması gibi bir zaruret ortadadır. Kimi ürünlerde iklim koşulları nedeniyle çiftçi kendi deposunda uygun nem, ısı ve sıcaklık koşulları sağlayabilir ama çoğunlukla özellikle yaş meyve, sebzede bu mümkün değildir ve depoya ihtiyacı vardır. Yani üretilen ürünü anında tüketemeyebilirsiniz, bir.
İkincisi, neden depolama ihtiyacı duyulur? Bu da haklı bir nedendir. Çiftçinin, üreticinin yapabiliyorsa -böyle bir imkânı olmadığı hâlde söylüyorum genelde bahsettiğimiz konuda, lisanslı depoculuğun çıkma nedeni de budur- ürününü piyasa koşullarında uygun fiyat şeyine geldiğinde ve ürününü aracıya teslim olmadan depolama imkânı bulursa uygun fiyat, zaman diliminde elden çıkarıp daha çok kâr etme çabasıdır, bu da kabul edilebilir, doğru bir şeydir.
Ben söz alırken bu getirilen kanun teklifindeki bu maddeye karşı olduğum için değil, yanında olduğum için söz alıyorum ama mesela şöyle söyleyeyim: Bakın, 26 Şubat 2014 tarihinde aynı madde aynı şekliyle görüşülmüş, 31/12/2014 tarihinde biten bu süre 31/12/2018'e değiştirilmiş yani 2014'te bu yine 2018'e gelmiş, 2018'de yine... Şimdi, lisanslı depoculuk gelişemediyse bunun sorunlarına eğilmek lazım. Bakın, örneğin depo maliyetini küçük çiftçi karşılayamıyor. Depolanan ürünün iklim koşullarını, depolama koşullarını -sıcaklık, nem, ışık vesaire- uygun tutabilmek için bir enerji girdisi var, bu deponun bir yatırım maliyeti var ve bunun karşılığında da çiftçinin cebinden çıkan ek bir maliyet var. Küçük çiftçiden siz... Müstahsil diyoruz ama müstahsil dediğimiz bizim küçük çiftçi yani 5 dönüm, 10 dönüm, 20 dönüm ürününü hasat etmiş, mecbur zaten gelen aracıya ürününü... Bir sürü borcu var; kredi almış, kullanmış bunları, finansman sorunu var, ödemek zorunda, elden çıkarmak zorunda kalıyor. Hiçbir küçük çiftçi zaten kalkıp da "Lisanslı depoculuğa götüreyim de ben ürünümü vereyim." falan derdine düşmüyor. Dolayısıyla bu depo maliyetini karşılayabilecek durumda, pozisyonda değil. Buna da destek, teşvik olmadığı sürece küçük çiftçiden bunu beklemeyin. Bilgi eksikliği var, yeterli bilgi sahibi değil, yeterince güvenmiyor depoculuğa, depoda ürünün korunup korunmamasına. Bakın, bunun hepsi tarımla ilgili, Bakanlıkla ilgili ama burada Bakanlığın bir yetkilisi yok ne yazık ki. Teşvikler yetersiz; çiftçiye, üreticiye, müstahsile ürününü depoya götürmeye yönelik teşvikler yetersiz.
Çiftçinin hasat dönemindeki finansman ihtiyacından bahsettim. Ürün fiyatlarının düşme riski var, o risk nedeniyle burada bir korumacı bir taban fiyat veya avans fiyat politikası da olmadığı için üretici bu riski almak istemiyor ve tarım politikalarıyla entegre edilmesi gerekiyor lisanslı depoculuğun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, birkaç cümleyle bitireceğim.
Siz bunu salt bir ticari olay olarak, ticari faaliyet olarak görürseniz ve böyle davranırsanız, "Bunun tarımla bir alakası yok." diye düşünülürse ve tarım politikalarında entegrasyondan uzak tutulursa biz bir beş sene sonra bunu yine bir beş sene daha uzatalım deriz, aynı şeyleri bir kez daha konuşuruz. Burada esas olan tarım politikasının, çiftçinin -küçük veya büyük- ürün fiyatlarının kontrol altına alınması, girdi fiyatlarının çiftçi lehine kontrol altına alınması çok önemli. Üretici örgütlenmesi ve kooperatifçiliğin teşvik edilmesi ve kooperatifçilik üzerinden, kooperatifler üzerinden lisanslı depoculuğun teşvik edilmesi çok önemli. Çiftçiye, üreticiye, müstahsile avans politikasının uygulanmasıyla depoya ürünün sevkini teşvik etmek önemli ve çiftçinin ciddi bir şekilde bu konuda bilgilenmesi gerekiyor ama ilçe tarım müdürlüklerine bakarsanız ne yazık ki bu bilgiyi verecek olan ziraat mühendisi arkadaşlarımız, veteriner hekim arkadaşlarımız Çiftçi Kayıt Sistemi, hayvan sağlık kontrol vesaire kayıt sistemleriyle ilgilenmekten başka bir iş yapamıyorlar. Alanda zaten Tarım Bakanlığının hiçbir yayım uzmanını göremezsiniz çiftçinin, köylünün yanında. E, böyle bir durumda "Tarımın bir alanı değildir." diye bakılırsa geldiğimiz noktada beş sene sonra yine artırırız.
Ayrıca, Toprak Mahsulleri Ofisinin de... Geçen dönem Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundaydım, Sayın Bakan, Faruk Çelik'in ilk geldiği toplantıda -hatırlıyorum- "Ya, bu Toprak Mahsulleri Ofisini de küçültüyoruz, daraltıyoruz, kapatma hedefindeyiz." falan gibi birtakım söylemleri olmuştu; tabii, tüylerimiz diken diken oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi ve lisanslı depoculuk faaliyeti büyüdükçe, genişledikçe -stokçuluk falan değil- üreticinin daha yüksek fiyattan gelir elde edebilmesini sağlayan bu tür depoculuk faaliyetleri sayesinde piyasalar da regüle olur. Tüketici daha sağlıklı, daha kaliteli, daha ucuz ürüne aracı marjlarının da daha düşük düzeyde kalması sayesinde kavuşur diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.