KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Başkanım, çok isabetli olur.

Bunu şunun için sordum: Tabii, Sayın Büyükelçi ayrıntılarına vâkıf olmayabilir ama yanıtında da gördüğünüz gibi aslında siz diplomatların daha iyi anlayacağı gibi net bir şekilde Katar'a herhangi bir "Bakın, şunu yaparsanız, bunun bedeli şu olur." gibi bir şeyin söylenmediğini anlıyorum ben. Yani "her platformda koruyoruz" vesaire... Yoksa Dışişlerinin geleneğinde eğer net bir şey varsa burada net açıklanırdı yani "Biz şurada şunu söyledik, bunun kabul edilmeyeceğini söyledik." şeklinde. Ama ben konuyu şunu için açtım...

BAŞKAN - Sayın Çakırözer, burada sözünüzü kesmek pahasına... Diplomaside bazı şeyler ketumiyet, mahremiyet ve müphemiyet içinde yürütülür. Dolayısıyla söylenmiş olan şeylerin burada "Söylendi." denmesi gerekmeyebilir ülke menfaatleri açısından. Onun için, kapalı bir oturumda görüşelim derken belki rahat bir ortamda detaylarına inebiliriz demiş olmam ondan kaynaklı.

Teşekkür ederim.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben şimdi o zaman geneli hakkındaki görüşlerimi paylaşmak isterim.

Bu tür anlaşmalar aslında kendi ülkemizin iş insanının hayrınadır, faydasınadır, tabii ki Katarlıların da faydasınadır ama çifte vergilendirmenin önlenmesi, aslen biz bu tür anlaşmaları kendi ülkemizin faydasına olduğu için de yapmaktayız, ekonomik ilişkiler gelişsin diye yapmaktayız ve bizim parti olarak genel olarak bu tür anlaşmalara bir karşıtlığımız yok, burada da bir muhalefet şerhi koyma gibi bir niyetimiz de yok ama şunu paylaşmak isterim. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bırakın Dışişleri Komisyonu üyeliğini, ben şundan fevkalade üzüntü duyuyorum: Biz, Körfez ülkeleri Katar'a ambargo uyguladığında oraya süt, oraya mama -asker göndermeye gelmiyorum- gönderen tek ülkeyiz, daha sonra başka ülkeler de... Ama orada acil yani en temel ihtiyacı gönderen ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Daha sonra, eş zamanlı bir şekilde yine Doha'da Katar'ın korunmasına yönelik asker bulundurmak için bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya uygun olarak orada bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Meclisin de onayıyla, personeli bulunmakta, bulunacak yani teknik ayrıntıları şu anda bilmiyoruz. Biz, dünyanın dört bir yerine tabii, bu tür katkılar sağlamaktayız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu tür görevlerdeki başarıları göğsümüzü kabartmakta ama diğer yandan, benim az önce sorduğum sorunun amacı buydu, biz bunları yaparken muhatabımızın aynı şekilde Türkiye'nin hassas olduğu konularda biraz daha sanırım duyarlı davranmasını beklemek en temel hakkımızdır. Yani o kadar rahat bir şekilde anlaşma imzalanıyor, o kadar rahat ifadeler kullanılıyor ki bu bizi son derece üzüyor. Yani biz, Kıbrıs Türkünün orada saçının telinin zarar görmesini, onun bir çıkarının zarar görmesini istemeyiz ama görüyoruz, işte Exon geliyor, Amerika'nın 6'ncı Filosu Exon'u korumak için geliyor ama Exon'un ortağına baktığınızda Katar devlet petrol şirketi, özel de değil, devlet petrol şirketi. Geçen de Sayın Cumhurbaşkanının sözü vardı, biliyorsunuz yani Katar Şeyhiyle yaptığı toplantıda ilişkilerin ne kadar iyi olduğunu anlatan sözleri basına yansımıştı. Ben, Katar'dan da aynı şekilde ama açık ama sizin dediğiniz gibi gizli "Biz bu anlaşmayı iptal ediyoruz. Kıbrıs sorunu çözülene kadar, Kıbrıs'ta Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının güvenliği 'Evet, biz güvendeyiz, biz rahatız.' diyene kadar ben, Exon'la bu anlaşmayı yapmasam da olur." demesini ben arzu ederdim, beklerdim. Bunun sağlanmasının da Türk Dışişlerinin birinci önceliği olması gerektiğini düşünüyorum. Onu paylaşmak istedim.

Çok teşekkür ederim.