KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, bu madde gerçekten Türkiye'nin nereye gitmekte olduğunu göstermesi açısından ya da şöyle ifade edeyim: 16 Nisanda geçen referandum işte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye'yi nereye taşıdığını göstermesi açısından...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yine sistem tartışması.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, sistem tartışması yapacağım tabii. Tabii biz sistematik konuşuyoruz. Evet, sistem tartışması yapacağız. Türkiye'yi nereye götürdüğünü göstermesi açısından son derece örnek bir düzenleme bu, değerli arkadaşlarım.

Biliyorsunuz 31 Martta yerel yönetim seçimleri var. Yine biliyorsunuz değil mi arkadaşlar, Cumhurbaşkanı artık partili Cumhurbaşkanı, bir partinin genel başkanı Sayın Cumhurbaşkanı. Öyle, sistem öyle. Bir partinin genel başkanına seçimden önce böyle bir yetki verirseniz bütün bu soruları sorarız, sorgularız; bu, bizim hakkımız.

Şimdi, değerli arkadaşım diyor ki... Kırpınar mı, Kırkpınar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kırkpınar.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Erzurumlu musunuz?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Evet.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Erzurumlusunuz, Narmanlı.

Şimdi, diyor ki: "Referandum yapıldı." Evet yapıldı ve yüzde 51,4 müydü referandum geçildi ve sistem yürürlüğe girdi, bak hiç sesimizi çıkarmıyoruz. Cumhurbaşkanı da seçildi, evet Sayın Recep Tayyip Erdoğan gene benzer bir şeyle Cumhurbaşkanlığını kazandı ve şu anda Külliye'de, sarayda oturuyor, Türkiye'yi yönetiyor. Buna bir itirazımız var mı arkadaşlar? Buna hiçbir itirazımız yok. Ama bir şey söylüyoruz biz. Referandumun yapılmış olmasına, Sayın Erdoğan'ın şu anda Cumhurbaşkanı olarak Hükûmet etmesine, Türkiye'yi yönetmesine itiraz yok. Neye itiraz var? Bunu hukukun içinde yapacak. Hukuk buradan çıkardığımız kanunlardan ibaret değil. Anayasa hocamız burada değil. Yani hukuk o değil. Yani evrensel bildiğimiz hukuk normlarına, vicdana uygun düzenlemeler içinde yapacak.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, böyle seçim öncesi yapılan bu düzenleme ve bu seçimler gerçekten demokratik seçimler olacak mı? Yani eşitlik, adalet bunlar nedir değerli arkadaşlarım? Bu konuda hukuk ne diyor? Yani tarafsız davranmayan, seçimden önce seçimi etkilemek amacını taşıdığı çok açık olan böyle bir yetki alması yani buna hukuk ne der, evrensel olanı ne der, yerli olanı ne der, din ne der, gelenek ne der?

Değerli arkadaşlarım, hakkaniyetle nasıl bağdaştırılır böyle bir şey? Yani ne düşünülür? çok basit bir şekilde "empati" diyorum, yapmıyorsunuz, çok basit bir şekilde bakalım yani. Seçimden önce son derece de sıkışmış bir Cumhurbaşkanı bakın neler yapıyor? Meclis Başkanını, eski Başbakanı istifa ettiriyor ve zorlayarak İstanbul'a aday gösteriyor. "Başka adaylarımız da var." falan diyor ama Sayın Başkan biraz naz ediyor, eski Başbakan ve diyor ki: "Ben bütçeyi de yöneteceğim, ondan sonra açıklayacağım." Onu da kabul ediyor. Burada sıkıştığı ne kadar açık, belli. Böyle bir partili Cumhurbaşkanı, seçimden önce böyle bir yetki alıyor ve bize bunun eşitlik, adalet, hakkaniyetle uygun olduğunu söyleyeceksiniz.

Ya, benim sorum şu değerli arkadaşlarım, cevabı da vereceğim ama kendime göre cevap vereceğim. Ya, bunu nasıl içselleştiriyorsunuz, merak ediyorum yani? Böylesine adaletsiz, hakkaniyetten uzak, insaftan, vicdandan uzak, böylesine bir düzenlemeyi ve arkasından gelecek uygulamayı nasıl içselleştiriyorsunuz? Ne diyorsunuz mesela? Şunu merak ediyorum: Buna benzer dünya kadar iş yapıyorsunuz, yani mesela, bir daha söyleyeyim, yine kızacaksınız, işte devlet memurlarıyla ilgili KPSS filan var ama oraya bir mülakat koyuyorsunuz ve o mülakatta işte filandan gelen referansla çok daha iyi durumda olan bir insanı almıyorsunuz, öbürünü alıyorsunuz. Bunu yaparken nasıl bir duyguyla hareket ediyorsunuz? Yani merak ediyorum, ne diyorsunuz yani? Nasıl bunu aklileştiriyorsunuz, vicdanileştiriyorsunuz ve bunu kabul edebiliyorsunuz? Siz sizden olmayanları ki Cumhurbaşkanı böyle gördüğünü defalarca ifade etmiştir. Yani siz, sizden olmayanların hepsini "hain, terörist, öteki, yabancı, düşman" böyle mi görüyorsunuz? Savaş mı açmış durumdasınız? Peki, nasıl içselleştiriyorsunuz? Soruyorum nasıl içselleştiriyorsunuz yani? Siz şimdi Cumhurbaşkanlığı ve Strateji ve Bütçe Başkanlığına konulacak bu ödeneğin Adalet ve Kalkınma Partili belediyeye verildiğinde, diğerine verilemediğinde ne diyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "İyi, bu bizim hakkımızdır. Efendim, işte savaş, hiledir. Dolayısıyla da bir şekilde de bu, savaş sayılır, mücadele sayılır, hile de yapılabilir; bu, bize helaldir." Bunu mu diyeceksiniz arkadaşlar? Bu, nereye kadar götürür sizi? Yani siz, sizden yani sizin partinizden olmayanları, muhalif olanları böyle mi görüyorsunuz değerli arkadaşlar?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Niyet okuyorsunuz, niyet.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niyet okuyorum yani. Niyet mi okumak bu? Dünya kadar uygulamayla karşı karşıyayız, ayrımcılık yapıldığını görüyoruz, geçmişte gördük, şimdi de görüyoruz, görüyoruz değerli arkadaşlarım. Peki, yarın yapmayacağınızı nereden... Ben geçmişte olanlardan bakıyorum... Peki, bir tane söyleyin yani metro işlerini hangi muhalefet partisinin belediyesinin bulunduğu ilde üstlendi Hükûmet? Şimdi de devrediyor belediyeler.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İzmir'de.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nerede yapıldı İzmir'de?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İZBAN.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beraber mi yapıldı?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Evet, beraber yapıldı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, çıkardım. O da seçimden önce yapılmıştır ve Binali Yıldırım seçimi alsın diye yapılmıştır.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, teşekkür edelim mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, değerli arkadaşlarım, bin tane uygulamanız var, ayrımcılık yaptığınıza dair bin tane uygulamanız var. Niye Kamu İhale Kanunu'nu 190 defa...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Başka yere geçtin hemen.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başka değil, aynı şeyi söylüyorum. Niye Kamu İhale Kanunu'nu 190 defa deldiniz, delik deşik ettiniz, niye? Kendi yakınlarınıza ihale vermek için. Şimdi de onları kurtarmak için yüzde 70'ini yaptılar, kurtarmak için ayrı bir madde çıkarıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, madde üzerindekiler bitti herhâlde.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunların hepsini siz yaptınız. Dolayısıyla, böyle bir yetkiyi alacak olan Sayın Cumhurbaşkanı, bu yetkiyi kendi partisinin seçim kazanması için kullanacağı çok açık değerli arkadaşlarım. En azından böyle bir şüpheyle gidiyoruz. Bu seçim daha baştan sakatlanmıştır. Bu seçim, serbest seçim olmaktan çıkmıştır. "Yapmayın babalar!" diyor ve bunu bitiriyorum.