KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika.

Kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli unvanlarda -aşçı, bekçi, berber, hizmetli, kaloriferci, teknisyen yardımcısı, terzi, mübaşir ve bunun gibi- görev yapan ve sayıları yaklaşık 110 bin olan yardımcı hizmetler sınıfı personeli, bulundukları hizmet sınıfından kaynaklı mağduriyet yaşadıklarından, hizmet sınıflarının değiştirilmesi suretiyle bu mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedir.

Bilindiği gibi, 2005 yılında memur sendikaları ile Hükûmet arasında imzalanan toplu görüşme mutabakat metninde "yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanması" için çalışma yapılacağı kararı yer almış olmasına rağmen bugüne kadar beklentiler karşılanmamıştır.

Yardımcı hizmetler sınıfı kapsamındaki kadro unvanlarında görev yapan devlet memurları, bulundukları hizmet sınıfından kaynaklı olarak kadro unvanlarına ilişkin görevlerin sınırının unvan bazında net olarak belirlenmemiş olmasından dolayı ciddi sorunlar yaşamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu arkadaşlar hem unvan açısından -vaktinizi fazla almak istemiyorum- hem de gelirler açısından büyük sıkıntılar yaşıyor, mağdur ediliyor, memurların en çok ezilen sınıfı; bunlara bu haklarını teslim edelim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Samimiyet olmadığı için sesi de kısık çıkıyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu konuyu daha önce sadece Aksu değil, başka arkadaşlar da gündeme getirmişler; bugüne kadar olmamış.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İnanmadığı için sesi kısık çıkıyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Memur sendikalarıyla yapılan toplu iş sözleşmelerinde de bunlar sürekli gündemde olmuş, her seferinde verilmiş ama yasal düzenleme gerektiğinden dolayı bu haklar teslim edilememiştir. Bakıyoruz, umarım şimdi "evet" diyeceksiniz bu önergeye ve bu haksızlık, bu mağduriyet giderilecektir diye düşünüyorum.

Buyurun, bir şey mi diyecektiniz?

Arkadaşlarımıza bir söz verir misin Sayın Başkan.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, hayır, bir şey demeyeceğim. İnanmadığın için sesin biraz düşük dozda çıkıyor.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ettim.

Sayın Bekaroğlu, bitti mi konuşmanız?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ağabey, muayenehaneyi -çok oldu- kapattım ama açacağım bu gidişle ya.

BAŞKAN - Teşekkür ettim.

Ya, Sayın Bekaroğlu, bakın...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kapattım ağabey ya.

BAŞKAN - Bu ifadeyi çok fazla kullanıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama benim inanmadığımı nereden biliyor ya, benim inanmadığımı nereden biliyor yani? Niye inanmadığım konuda şunu getireyim?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Belli, belli.

BAŞKAN - Yani, sizin bir psikiyatr olmanız, "Muayeneyi açacağım." diyerek arkadaşlarımızı itham etmeniz, bunlar pek yakışık alan işler değil.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne var yani, ne var? İnanamadığımı anlıyor o da, ona bir şey demiyorsun ya! O okuyor niyetleri, görüyor, ben niye görmeyeyim yani, ne var yani?

BAŞKAN - Arkadaşlar, siz de niye sessiz kalıyorsunuz, ben de sizi anlamıyorum ya!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne var? Bir şey yok ki kardeşim ya. Ya, psikiyatriye muayene olmak kötü bir şey midir arkadaşlar?

BAŞKAN - Yani, ben mi korumak zorundayım her seferinde sizi?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hasta pozisyonu almayı düşünüyor, o pozisyona geçmiş zaten. Hasta pozisyonunda, tedavi edelim...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne kadar insan psikiyatriye muayene oluyor. Depresyon oranı yüzde 20, dünya kadar antidepresan ilaç kullanılıyor; sizin döneminizde depresyon ilacı yapan firmalar zengin oldu ya.

BAŞKAN - Evet, arkadaşlar, müsaade edin lütfen.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ya, bilimsel verilerle konuşun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Benim öyle bir sorunum yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Senin yoktur öyle bir derdin de olanların vardır.