| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2014 |
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Hayır, kahve konuşması değil, ben söz istememiştim, özellikle sataşmak için verdi bana.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bak, provokasyona geliyorsun.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Provokasyona gelmiyorum. İşin şeyi şu: Ben hakikaten bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Sabah Hasip Bey söyledi, bir saldırıya uğramış, ona da buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
İşin özü bu ülkede her kesimiyle hep beraber yaşıyoruz, birbirimizi anlamamız lazım. Özellikle muhalefetteki diğer milletvekili arkadaşlarımızla bizim güzel bir uyumumuz var, hakikaten, eleştiririz, İzzet Ağabey ağır konuşsa dahi hazmetmek zorundayız, dinlemek zorundayız, iktidar olmak böyle bir şeydir. Şimdi, ona da bir şey demiyorum, iktidar olmayalı çok uzun yıllar geçti, o şeyleri bilemeyeceği için devlet terbiyesi falan unutulmuştur. İnşallah ilerleyen yıllarda artık öyle bir şey olursa... Ama hakikaten saygı, sevgi çerçevesinde bu işi götürüyoruz ama Hurşit Hocam biraz önce söyledi, dedi ki: "Biz eskiden beri halkla yürüyoruz." Ama halkla yürününce halk bir yerlere getiriyor insanı, demek ki halkla yeteri kadar yürümüyoruz, halk çok önden gidiyor. Cumhuriyet Halk Partisi hakikaten halktan çok çok kopmuş vaziyette. Biz muhalefetimizin son zamanlarda yaşanan olaylara da baktığımız zaman daha sağduyulu davranması gerektiğini düşünüyoruz. Hakikaten belli bir süre öncesine kadar birçok arkadaşımızla mesela ben Hasip Bey ile Adil Bey'le maalesef öyle keskinleşmişti ki ben Hasip Bey'e selam bile vermiyordum çünkü belli bir zaman geliyor, birbirimizi anlamak, sorumluluk eğer veriyorsa bu millet bize oturup bize...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Özellikle benim ismimi vermiyor ki sataşma olmasın diye.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Hayır. Hakikaten birbirimizi anlamak gerektiğini, birçok şeyleri sonradan öğrendik. Burada sorumluluk verildiği zaman, bu millet, bu ülke idare edilecekse birbirimizi anlayacağız, eksiklerimizi söyleyeceğiz ama şunu da bileceğiz: Bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece Türklere, burada Anadolu'da yaşayan insanlara değil, bütün bölgedeki insanlara lazım olan bir ülke olduğunu, bir devlet olduğunu hepimizin bilmesi lazım. Burada bu ülke sıkıntıya düştüğü zaman hiçbir Kürt rahat edemez bu bölgede, hiçbir Kürt rahat edemez. Onun için, bizim birbirimizle kenetlenip güzel şeyleri yapmamız lazım, eleştirilerin yanında.
Bir de çok rahat söyleniyor, mesela, hırsızlık, arsızlık, şudur, budur; ya kardeşim, bunların zaten bir hukuku vardır, herhâlde çözülür, sonuçlanır, neticeye bağlanır. Bir de müracaat edecek yerleri vardır. Sürekli bu laflar söylenince, hakikaten, gerginlik oluşturuyor. İşte "Çalındı, hırsızlık yapıldı." Ben sadece şunu söyleyebilirim kendi adıma veya kim olursa olsun: Ben devletin bir kuruşunu çalan insanın bunun hesabını vereceğine manevi anlamda inanıyorum. Diğer türlü verir vermez, onu bilmem ama ona inanırım.
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Biz de zaten ona inanıyoruz, bu dünyada olmuyor.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - 1 kuruşu yiyen bir insanın, Hakkâri'deki bir Kürt vatandaşımızdan da Edirne'de sokakta yaşayan bir vatandaşımızdan da hesabının Allah tarafından sorulacağına inanan birisiyim. Çünkü, şahıslarla ilgili bir kul hakkı yersek helalleşme imkânımız olabilir...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Allah tarafından sorulacak da biz burada da sorulsun diyoruz.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - ...ama kamunun bir kuruşunu yiyen bir insan bunun hesabını Allah'ın nezdinde veremez. Ben buna inanan birisiyim, buna inandığım için söylüyorum. Kimse kolay kolay devletin parasını yiyemez, yiyenler varsa da Allah bildiği gibi yapsın. Benim diyeceğim bir şey yoktur.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - İşte, burada da sorulsun diyoruz, sadece öbür tarafta değil.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Burada da soralım ama şunu söyleyeyim: Yani, bir alternatif getirmeden... Getiren arkadaşlarımız olmuyor mu? Oluyor. Yani, yapılanlarla ilgili, bu ülkede son on iki yılda gelişmelerle ilgili hiçbir şey söylemeden sürekli hırsızlık, hırsızlık; kardeşim, böyle değil ya bu. Yani, biz 28 Şubatta nelerin yaşandığını, adalet sisteminin ne olduğunu... Şimdi diktatörlükten falan bahsediliyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Balyoz ne oldu, Ergenekon ne oldu?
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Balyozu da Ergenekonu da bunları yaşadık biz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hepsi kurguydu öyle mi?
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Ya, kurgu olup olmadığını... Daha yeniden yargılamalar yapılacak herhâlde, onları bilemiyoruz. İşte, bildiğimiz gibi, bizim inandığımız şekilde adalet sistemi devam ediyor. Ama, 28 Şubat sürecinde de o dönemlerde de ekonomik anlamda nelerin yapıldığını, bu ülkenin nelerle karşı karşıya geldiğini... Şimdi ondan bahsediyoruz kardeşim, yani bu ülkede hakikaten Cumhurbaşkanlığı süreçleri yaşanırken her birisi bir kriz meselesiydi, Cumhurbaşkanları seçimi yapılırken. 12 Eylülün olma sebebi Cumhurbaşkanının seçilememesi değil midir? On beş günlük dönemde Başbakan değişti, bakanlar değişti, Hükûmet değişti, Cumhurbaşkanı değişti, piyasalarda en ufak bir oynama olmadı. Bu bir istikrar değil midir? Bu hepimizin kazancı değil midir? Bütün muhalefetiyle iktidarıyla bu ülkede yaşayan herkesin kazancı değil midir? Eleştireceğiz. Bazen diyoruz muhalefet hazımsız olacak, daha ağır şeyler de söyleyecek, biz sabredeceğiz, biz dinleyeceğiz ama arkadaşlarımız hakaret yapmıyor, Allah var, yaptığı zaman da zaten biz de cevabımızı vermek zorundayız, veriyoruz.
Ben 2015 yılı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah, Cumhuriyet Halk Partisindeki İzzet Bey de bu işlerden örnek alır. İzzet Bey'in elli yıl sonra, atmış yıl sonra -Allah uzun ömür versin- inşallah, iktidara geldiği zaman, iktidar milletvekili olduğu zaman daha sorumlu davranacağına, daha dikkatli üslup kullanacağına inanıyoruz.
Ben teşekkür ediyorum.