KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Genel Müdür, sorularıma yazılı ve ayrıntısıyla yanıt verirseniz çok memnun olurum.

Doğduğum kent Eskişehir turizmin başkenti. Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı konusunda konuşacaktım, Eskişehir Teknik Üniversitesi tarafından işletilen ama benim çok kıymetli arkadaşım Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer hemşehrim geldi, o konuyu o size ayrıntısıyla konuşacak. O nedenle yaşadığım kent ve temsil ettiğim kent İzmir'le ilgili bazı bilgileri, sizin bildiğiniz bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. İzmir'de Adnan Menderes Havalimanı'nın 30 milyon kapasiteli olduğunu siz söylediniz ve yaklaşık 12,8 milyon yolcuyla bir hizmet verdiğini de siz dile getirdiniz. Öyleyse orada bir hava meydanının daha yüksek kapasiteyle çalıştırılabilme ve daha çok yolcu taşıma olanağı var. Yani İzmir'den yurt dışına, ben baktım, 51 destinasyona 29 hava yolu firması 27 ülkeye direkt uçuşlar yapabiliyor. Ama bunların içinde ne yazık ki Türk Hava Yollarının sadece 5 ülkeye direkt uçuş sağladığını, bunların da Almanya'nın Berlin, Hamburg, Münih, Stuttgart yani Türk işçilerinin uçuşları nedeniyle ve iş adamlarının Almanya'yla olan irtibatı nedeniyle konulduğunu, Fransa'nın Paris, İran'ın Tebriz, İtalya'nın Roma ve Kuveyt, buralara direkt uçuşları olduğunu... Aslında İzmir'in bir aktarma merkezi olması, üçüncü aktarma merkezi olması gerekirken bunun yapılmadığını ve İzmir'in bu konuda, direkt uçuşlar konusunda ve aktarma uçuşlar konusunda cezalandırıldığını düşünüyorum. Bunu açıklıkla söylüyorum çünkü bir cezalandırma da şurada var: Türk Hava Yollarının İzmir-Ankara seferlerini AnadoluJet'e havale etmesi ve Türk Hava Yollarının kendi uçaklarını Ankara-İzmir arasında çalıştırmaması da hem Ankara'nın İzmir'le irtibatını kuranlar için hem de İzmir'in Ankara'yla irtibatı olanlar için bir cezalandırma anlamına gelmektedir. Türk Hava Yollarının burayı tamamen AnadoluJet'e bırakmasının hizmet alımı açısından ve hizmetin sunumu açısından da İzmirlilere ve İzmir-Ankara arasında uçanlara büyük bir sıkıntı yarattığı ve yaşattığı gerçeği ortadadır gerek rötarlar açısından gerek uçak seferlerinin azlığı açısından. İzmir-Ankara arasında her hafta, haftada 2 kez uçan bir arkadaşınız olarak bunları, tespitlerimi söylemek istedim.

Şimdiki sorularım da... Güncele ilişkin sorular var ve Sayıştayın raporlarına ilişkin açıklamalarından bizim çıkardığımız sorular var. Bunların da bize bildirilmesinde bizim bilgi sahibi olmamızın yanı sıra KİT Komisyonundaki arkadaşlarımın da, denetleme görevini yerine getiren arkadaşların da bilmesinde büyük yarar var.

2016 yılı sonu itibarıyla, işletilmekte olan 49 havalimanından sadece 7'sinin kâr ettiği, gider azaltıcı tedbirlerin alınması gerektiği ifade ediliyor Sayıştay raporunda; 2016 yılı raporu, sayfa 63. Tabii, bu 2017 ve 2018 yıllarında ne olduğunu bilmiyoruz yani bu 7 havalimanımız mı sadece kâr ediyor, yoksa 7'den 5'e mi düştü kâr edenler ya da 7'ydi 14'e mi çıktı, bilmiyoruz. Bunun rakamsal dökümünü de ben sizden talep ediyorum. Çünkü 2017-2018 yılları arasında hangi havalimanları ne kadar zarar etti, hangi havalimanları ne kadar kâr etti, bize açıklıkla belirtirseniz bizim buradan çıkaracağımız sonuçlar da hem sizin çalışmalarınızın denetlenmesi açısından hem de niçin zarar ettiği açısından belki bize bir ışık tutar.

Uçuş başına sefer maliyeti en pahalı olan ilk 5 havalimanının isimlerini istiyorum. Uçuş başına da en düşük maliyetli olan havalimanları hangileri, onu da ben talep ediyorum çünkü bunun işletmecilik açısından ve hava meydanları işletmeciliği açısından da önemi vardır diye düşünüyorum.

Kamuoyunda sıklıkla tartışıldı ve hâlâ tartışılıyor ve tartışılacak bir müddet daha: Üçüncü havalimanın yapımı sırasında işçilerin ölümü, kötü çalışma koşullarıyla ilgili arkadaşlarımız sorular sordu ama bu soruları ben de sormak istiyorum. "Odalarımız tahtakurusu, pire dolu. Yani, her gün 2 ölü çıkıyor." iddiaları var medyada, basında çıktı, "Her gün yaralanan arkadaşlarımız var." ifadeleri kullanıldı. Siz bununla ilgili, inşaat süresince işçilerin çalışma ortamlarıyla, şikâyetleriyle ilgili bir çalışma yürüttünüz mü orada? Çünkü size hizmet veriyor sonuçta taşeronda da çalışsa, başka şirketler bazında inşaat işinde de çalışsa. Böyle çalışma koşullarına ne gibi çözümler getirildi?

Hava yolunun yapımında toplam kaç işçi çalıştı? Yapımından bugüne kaç işçi kazası yaşandı? Yaşamını yitiren veya yaralanan işçilere tazminat ödendi mi? İş Kanunu'nun 36'ncı maddesine göre kamu makamlarının asıl işveren olduğu projelerde kamu makamları işçilerin maaşlarının düzenli ödenip ödenmediğiyle yükümlüdür yani ona ilişkin. Buna göre, hâlâ üçüncü havalimanı işçilerinin ödenmeyen ücretleri var mı, varsa ne kadar? Yani, bunu arkadaşlarımız da dile getirdi, Kemal Bey ve buradaki arkadaşlarımız da. Tabii ki Mevlüt Bey'in de bahsettiği gibi, şeffaflık asıl meseledir; yani, biz şeffaf olmalıyız, hesaplarımız şeffaf olmalı, rakamlar şeffaf olmalı; zaten Sayıştay da bunun için denetlemeler yapıyor. Ama üçüncü havalimanının harcamalarını bizim denetleyebilmemiz için, yani bakabilmemiz için mutlaka ihale şartnamesini KİT Komisyonu üyelerine vermenizde, bu da yetmez, kalem kalem yapılan harcamaların da bizim tarafımızdan bakılmasında yarar görüyorum çünkü bu şeffaflık aslında ne kadar para harcandığını, ne kadar harcama yapıldığını ortaya koyacağı gibi belki de asılsız iddiaların önüne de geçecek bir açıklıktır. Yani, şeffaflıktan kimseye zarar gelmemiştir, size de zarar mutlaka gelmeyecektir.

Kanuna göre, işçilerin ödenmeyen ücretlerinin müteahhit firmaların hak edişlerinden kesilerek işçilere ödenmesi gerekiyor; buna istinaden ödeme yapıldı mı, hâlen alacaklı işçi var mı diye bir kez daha tekrar ediyorum.

Son sorum şu: Bu kurum tarafından kiralanan, yap-işlet-devret yöntemiyle verilen havalimanları için yolcu garantileri nedeniyle yüksek miktarlarda ödemeler yapılmakta. Örneğin Milas-Bodrum Havaalanı'ndaki bir önceki işletmeci olan firmaya yılda 3 milyon 26 bin 787 yolcu garantisi verilmiş ancak gerçekleşen yolcu sayısı 2 milyon 771 bin 88 kişi olmuş, kişi başına 15 avrodan 8 milyon 263 bin 950 avro yolcu garantisi ödenmiştir.

Yine, Zafer Bölgesel Havalimanı için -arkadaşlarınız bahsetti- 4 milyon 73 bin 18 yolcu garantisi verilmiş fakat gerçekleşen yolcu sayısı 170.534 olmuş. Öngörülen yolcunun sadece yüzde 4'ü gerçekleşmiş ve bu kurum bu nedenle, iç hatlar nedeniyle 20 milyon 856 bin 848 avro fark ödemek zorunda kalmış. İzmir'den garanti edilen yolcular için 10,6 milyon avro ödeme yapılmış.

Şimdi, soruyorum ben: Kiraya verilen hangi havaalanlarında yolcu garantisi verilmiştir? Bu havaalanlarında verilen yolcu garantisi sayıları, gerçekleşen, fiilî yolcu sayısı ve yolcu başına ödenecek tutar nedir? 2017 ve 2018 yıllarında yolcu garantisi nedeniyle ayrı ayrı toplamda ne kadar ödeme yapılmıştır? Zafer Havalimanı'nda 2017 ve 2018 yılında gerçekleşen fiilî yolcu sayısı nedir? Bu havalimanı için 2017 ve 2018 yılında ödenen yolcu garanti ücreti nedir? Döviz kurlarındaki yükseliş nedeniyle yolcu başına, döviz üzerinden ödenmesi taahhüt edilen ücretlerde indirime gidilmiş midir? Yeni İstanbul Havalimanı için "Yolcu garantisi söz konusu ancak ücret tarifelerinin para birimi ve tutarlarında, kamuya ilave yük getirmemek adına, düzenlemeler yapılır." deniliyor. Yeni İstanbul Havalimanı'nda ve diğer havalimanlarında döviz üzerinden garanti ücretlerinin Türk lirasına çevrilmesi söz konusu mudur, olabilir mi? Yolcu garantisi verilecek havalimanları için nasıl bir çalışma yapıyorsunuz? Yolcu sayısını belirlerken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?

Tabii ki Türk Hava Yollarının ve Devlet Hava Meydanlarının bizim ülkemizin çok önemli kurumları olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizim amacımız, burada başarıyı sağlamak ve yapılan hizmetlerin Türk toplumunun, insanlarımızın, gerçekten Türkiye'nin geleceğine yönelik, kalkınmasına yönelik çabalar olması gerektiğine inanıyoruz. Ama bütün bunlar bizim o hava meydanlarında ya da o inşaatlarda, o yapım sırasında can veren işçilerin ya da kötü koşullarda çalıştırılan işçilerin haklarını savunmamamızı gerektirmez. Bunun için, en büyük güvence devlet güvencesidir ve devlet güvencesinin de en büyük temsilcisi siz olmaktasınız. Taşeron işçilerin, taşeron şirketlerin, taşeron firmaların insanların yaşamlarını ve insanların hayatlarını yok eden ve kaybettiren bir anlayışla kötü çalışma koşullarını denetlemek de aslında sizin asli göreviniz. Bu görevde, sanıyorum, biraz eksikliğiniz var; bunu da bir eleştiri olarak kabul edin.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunarım.