| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı c)Orman ve Su İşleri Bakanlığı ç)Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu d)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu e)Orman Genel Müdürlüğü f)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü g)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ğ)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; ben biraz daha farklı bir konuyla değerlendirmeye gireceğim.
Son yıllarda en fazla gündeme gelen konulardan birisi su konusuyla başlayacağım konuşmama.
Bilindiği üzere, iklim değişikliğiyle beraber yağışlarda sıkıntı oluşmaya başladı, kar yağışları kesildi, yer altı sularından tutun da normal akışlar değişti ve sağanak yağışlar meydana gelmeye başladı, kuraklıktan dolayı barajlarımızda su azalması da mevcut. Son elli yılda, Isparta, Burdur, Afyonkarahisar, Hatay, Mersin, Konya gibi illerimizde yaklaşık 36 civarında göl kurudu, bugün 14 göl kuruma tehlikesiyle karşı karşıya, en son Eğirdir Gölü'nde yaklaşık 1 metrelik bir düşüş var, yaklaşık 150-200 metreye kadar çekilen alanlar da söz konusu.
Şimdi, Eber Gölü'nün durumu belli, Akşehir Gölü kurudu, Konya Ovası'nda obruklar meydana geliyor yer altı suyu kayıplarından dolayı ve büyük sıkıntı kapıda.
Bununla ilgili daha önceki görüşmelerimizde Bakanlığınıza çeşitli bilgiler vermiştik. Şimdi, barajlarda su tutabilmenin yolu, aslında barajlarda temizlik yapılması da gerekiyor, eski yapılan barajların su tutma kapasiteleri de düştü. Bu kuraklıktan faydalanarak bazı sulama göletlerinde, özellikle milletvekili olduğum İzmir'in Menderes ilçesinde bazı barajlarda neredeyse tamamen kurudu fakat bu durum sadece DSİ'yi ilgilendirmiyor, barajın yönetimi belediyeye bağlı. Şimdi, belediye içerisinde dolgu maddesini alarak su tutma kapasitesini de artırabilir, aksi takdirde su olduğu zaman daha büyük maddi külfet oluşturacak, fakat böyle bir uygulama yapılmıyor, niye yapılmıyor, bunu da soruyoruz.
Aslında Bakanlığınızın şöyle bir problemi de var, biraz davul sizde tokmak başkasında gibi. Mesela konuşmanızda su kaynakları ve içme suyuyla ilgili birçok çalışma yaptığınızı söylediniz, arıtma tesisleriyle ilgili girişimleriniz var, çalışmalarınız var, bunlar güzel çalışmalar fakat bunların denetimini siz yapamıyorsunuz, denetimden yoksunsunuz, hatta denetimde yoksunuz. Denetimi kim yapıyor? İçme sularında Sağlık Bakanlığı yapıyor, diğer sularda, alıcı ortamlarda Çevre ve Şehircilik yapıyor. Belediyeler suyu kontrol etmekle görevli fakat belediyeler en fazla suyu kirleten kurumlar olarak da karşımıza çıkıyor. Neden? Arıtma tesisleri yapılmamış, arıtma tesisleri olmayan yerlerde de atık suları doğal sulara bırakarak çevre kirliliğine sebebiyet veriyor, bunda da ne Tarım ve Orman Bakanlığı ne DSİ ne de Su Yönetimi Genel Müdürlüğü herhangi bir şey yapamıyor.
Ayrıca, tarımı etkileyen bazı konular var. Su kirliliği, tamam, tarım üzerinde etkili fakat toprak kirliliği ve hava kirliliği konusunda yine Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı çalışmalar var mı yok mu, bilemiyorum. Mesela Aydın bölgesinde tarımla ilgili jeotermal etkilerden dolayı meydana gelen kirlilik olduğu söyleniyor fakat bu hava kirliliğini kontrol eden veya bu konuyla ilgili önlem alması gereken yer yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığının burada herhangi bir yaptırımı var mı, onu soruyorum.
Ayrıca, yine Menderes ilçemizden yola çıkarak başka bir noktayı size anlatmak istiyorum. Çiftçilerimiz bu konudan oldukça rahatsız ve Türkiye'de bazı illerde bu aşırı derecede ruhsatlandırılarak devam eden bir iş. Mesela orada bir köyümüzün vakıf arazisini belediye girişimcilere satarak hobi bahçeleri oluşturdu. Tarım arazisi içerisinde hobi bahçeleri oluşturulma girişimi var. Siz Bakanlık olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kalyoncu.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkan, önemli bir konu daha var.
BAŞKAN - Devam edin siz ama mikrofonu açamayacağım ama stenograf arkadaşlar alırlar.
Buyurunuz.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O zaman hemen konuya gireyim. Bu su yönetiminde farklı bir durum var. Mesela Su Enstitüsü. Su Enstitüsü kuruluş amacının dışında bir çalışma sistemiyle devam ediyor. Su Enstitüsünün amacı su politikalarını geliştirmek ve eşgüdümü sağlamak. Aslında bu Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve DSİ, Su Enstitüsünün yapacağı işlerin tamamını yapıyor durumda. Yani su politikalarının geliştirilmesi, Avrupa Birliğine entegre süreci devam ediyor ve bunların yanında 2012'den beri Türkiye'de suların kirlilik düzeyleri üzerine çalışmalarını sürdürüyor ve şu anda suların kirlilik düzeyleri belli ve devamında da politika üretebilecek durumda. Su Enstitüsünün ilgili maddesine baktığımızda, 1/(a) bendini yerine getirmediği ve çalışmalarına baktığımızda da "Çeşitli kurumların yaptığı organizasyonlara katılım sağlanmıştır." diye ifadeler var. Bu bütünlüğün sağlanması, suyla ilgili kesinlikle bir bütünlük sağlanması, hem Tarım ve Orman hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için oldukça faydalı olacak ve ülkemiz için, gelecek için de çok güzel adımlar atılmasına sebebiyet verecektir.
Sayın Bakan, başarılar diliyorum.