| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çay İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .12.2018 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli yöneticiler; hoş geldiniz.
Öncelikle bu sabah yaşanan elim trafik kazasında en son, yaşamını yitiren 7 arkadaşımızın olduğunu öğrendim. Bunların içerisinde Şanlıurfa Bozova Belediye başkan aday adayımız da var. Yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralı arkadaşlarımıza da acil şifalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Çay önemli bir ürün, üreticisiyle önemli bir ürün, tüketicisiyle önemli bir ürün. Çocukluğumuzda iki şey çok fazla muhafaza edilir ve gözü gibi sakınılırdı evlerde, köylerde saklanırdı; bunun bir tanesi çay ve şekerdi, bir diğeri pirinçti, misafir geldiği zaman ikram edebilmek amacıyla çünkü çok fazla bulunmazdı o zamanlar. O nedenle de hatıralarımızda canlılığını koruyor. Çok çay içmeyen birisiyim, nadiren çay içen birisiyim ama çay üzerinde yine de konuşma ihtiyacı duyuyorum. Çünkü sunumuzda siz 193 bin üreticinin çayla ilgilendiğini söylediniz. Oysaki 2016 yılında 210 bin sayısı verilmiş dolayısıyla bir azalma söz konusu. Burada da çayla ilgili bir sıkıntının olduğunu hep beraber görüyoruz üretici açısından. Üreticilerin yavaş yavaş çay alanını terk etmiş olmaları, bu da normal olarak kârlılığın olmamasından kaynaklanıyordur diye düşünüyorum ve sorularımı da daha çok bunun üzerine kurmaya çalıştım.
2017 yılı Şubat ayında Bakanlar Kurulu kararıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Varlık Fonu'na devredildi. Bunu en iyi sizler bilirsiniz. Neden Varlık Fonu'na devredildi, devredilmesi sırasında yapılan işlemler olumlu olumsuz neleri içeriyor? Bunları sizlerden öğrenmek isterim çünkü biz ayrıntılı olarak bilmiyoruz, sizler daha iyi bilirsiniz bunu.
2016 Sayıştay Raporu'na göre, ÇAYKUR büyük bir borç yükünün altında. ÇAYKUR'un birikmiş borcu 309 milyon lira olarak görünüyor. Bağımsız denetim şirketi tarafından yapılan denetim raporuna göre ise 31 Aralık 2017'de 524 milyon 407 bin 72 lira zarar etmiş gibi görünüyor. Bu zararın sebebinin ne olduğunu merak ediyorum, onu öğrenmek istiyorum. Şu andaki mali tablolar ne durumdadır diye düşünüyorum.
"ÇAYKUR üreticisinin aldığı yaş çay bedellerini peşin olarak ödüyoruz." dediniz ama gelen çok sayıda şikâyet oluyor, peşin alınmadığı söyleniyor. Sizin peşin dediğiniz şey acaba alımdan sonraki ne kadar zamanı içeriyor; onu öğrenmek istiyorum.
Sayıştay raporuna göre, zararın sebebi ÇAYKUR'un çayının satılmaması olarak belirtiliyor. ÇAYKUR kamu kuruluşu ama satış kısmi olarak özelleştirilmiş ve reklam satış ve benzeri bütün pazarlama kısmı bayilerin eline terk edilmiş. Bayiler de bir araya gelerek ÇAYKUR'a da yüzde 10 bir ortaklık hissesi vererek Çaytaş adında bir şirket kurmuşlar. 2010 yılında da ÇAYKUR Yönetim Kurulu, reklam, bayilik, pazarlama, bütün işleri bu şirket eliyle yapıyor.
Sayıştay, 2015'te ÇAYKUR ile Çaytaş arasındaki iştirak ilişkisinin yanlış olduğunu, iştirakin iştiraki ilişkisinin yanlış olduğunu, ÇAYKUR'u zarara uğrattığını, KİT'lerin çerçeve yasal mevzuatını oluşturan temel düzenleme olan 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye aykırı olduğunu bildirmiş ama ÇAYKUR Genel Müdürlüğü bunu reddetmiş. Bu reddin sebebi nedir, mantıklı bir açıklaması var mı? Sizden bunu duymak istiyorum.
Çaytaş 2016 yılında 298 milyon reklam harcaması yapmış. Buna rağmen satışlar gerçekleşemiyor. Bu kadar ciddi bir reklam harcaması karşılığında zarar ediliyor olması da anlaşılır bir şey değil.
Sayın İmdat Sütlüoğlu'nun burada olması iyi oldu çünkü onunla ilgili sorularımız da olacaktı. O nedenle yüzüne karşı sormuş olmaktan mutluluk duyuyorum. Aynı zamanda Çevre Bakanlığı da yapmıştı Sütlüoğlu, daha önce bürokratik alanlarda da çalışmaları vardı. Genel Müdür olduktan sonra bir yeğenini Rize-Artvin bayi yöneticiliğine atamış, bir diğer yeğenini Çaytaş'a genel müdür olarak atamış. Böyle bir şeyi, daha doğrusu bürokrasinin en üstlerinde yer alan, devlet tecrübesi de olan insanların bu tür şeylerde çok daha dikkatli olması gerekmez miydi? Biz herhangi bir danışman alırken bile akrabamız, yakınımızın olmaması için azami dikkati göstermeye çalışırken Bakanlık da yapmış olan üst düzey bürokrat bir arkadaşımızın böyle bir şeyi pervasızca yapmış olmasını nasıl doğru karşılıyor, onu kendilerinden öğrenmek istiyorum. İstifa etmiş ama istifa tabii ki doğal olarak tek taraflı bir tasarruftur, ona söyleyecek bir sözümüz olamaz. Ama, bu düzeydeki bir bürokratın ve bazı söylemlerden sonra istifanın gündeme gelmiş olması, kamuoyu nezdinde tartışılan konuların başında gelmektedir. O nedenle, bunun arka planında ne olup bittiğini eğer bize anlatırlarsa bundan da mutluluk duyarız.
Çay sektörü özel şirketlere açıldığı zaman, özel şirketleri desteklemek için ÇAYKUR'a kota konmuştu. 2017 yılı itibarıyla toplanan yaş çayın yüzde 42'si ÇAYKUR, yüzde 58'i ise özel sektör tarafından işleniyor. Yani yıllardır uygulanan kota sayesinde özel sektör ÇAYKUR'u sollamış, geçmiş oluyor. Özel sektör köylüden yaş çay yaprağını alıyor ama parasını vermiyor. Para yerine ürettiği çaydan bir kısmını ödüyor, diyor ki: "İşte, sizden 1 ton çay aldım, örneğin, şu kadar tutuyor, ben size 500 kilosunun parasını öderim ama 500 kilosunu da kuru çay olarak size veririm." Ve bunu üretici başkalarına yeniden satmak zorunda kalıyor ve dolayısıyla burada da bir mağduriyet yaşanıyor. Mesela, 2018 yılında özel sektör 2 lira 35 kuruş olan taban çay fiyatının yerine, üreticiden 1 lira 80 kuruştan çay aldığı ve daha sonra da bunun yarı parasını ödeyip yarı parasını da ürün olarak verdiğini öğrendim. Bunun doğru olup olmadığını, doğruysa böyle bir şeye müdahalenin söz konusu olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
Çay üretiminde organik gübreye geçen ülkeler var ve bundan son derece olumlu sonuçlar alabiliyorlar, üretimin kalitesi açısından ve verimliliği açısından. Böyle bir düşünceniz var mı? Organik gübreye geçmeyi düşünüyor musunuz çay üretimi alanlarında? Bir de ÇAYKUR'da daha önce yüz yirmi gün çalışan işçilerin çalışma süresinin yüz seksen güne çıkartıldığı söylenmişti, sizler de biraz önce ifade ettiniz. Ancak, benim aldığım bilgilere göre, çok sayıda insanın yüz seksen günü değil, yüz yirmi günü bile dolduramadan, basit nedenlerle yani işte "Mazeret izni kullandın, şunu yaptın, bunu yaptın." gibi nedenlerle işine son verildiğini ve çoğunun yüz yirmi günü bile, yüz seksen günü dolduranların da çok az olduğu yolunda söylemler, söylentiler var. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız? Çalışan personelin kaç tanesi, yüzde kaçı yüz seksen günü tamamlayabilmektedir? Geri kalanları ne kadar süreyle ortalama çalışmışlardır? Bu konuda bilgi edinmek istiyorum.
Bir de bir şey kullandınız, dediniz ki: "Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde yaşayan insanların damak tadına uygun çay üretimi için bir çalışmamız var." Bununla ilgili gelişmeler nedir? Çünkü orada daha çok kaçak çay tüketiliyor biliyorsunuz ve adı "kaçak çay" olan çayhaneler var, işte "kaçak çay" diye İstanbul'da bile çayhane var Beyoğlu'nda, ismi "kaçak çay". Dolayısıyla, bununla ilgili yaklaşık bir tarih vermek mümkün mü, ne zaman o gerçekleşebilir? Bunlar konusunda ayrıntılı bilgi verirseniz sözlü ya da yazılı memnun oluruz.
Kolaylıklar diliyorum, başarılar diliyorum.