| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çay İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .12.2018 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, tabii, tartışmalara dönmek maksadıyla değil, çay kanunu bir ihtiyaçsa tabii ki bu ihtiyacın giderilmesi gerekiyor. Önemli olan, kanunun çıkarılması, kanun çıkarmak değil, çıkarılan kanunun bugün çay sektöründe çayın üretim, işleme ve pazarlama ana fonksiyonları itibarıyla sorunlarını giderecek, çay üreticisinin sıkıntılarını giderecek bir tarzda olması gerekiyor. Tabii, çay kanunu deyince ben şöyle bir baktım bu arada, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş bir tasarı yok. 2010 yılında Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu bir tasarı var, işin esasına yönelik de bir tasarı. Çay Kurumunun iktisadi devlet teşekkülü olmasından çıkarılarak tekrar kamu iktisadi kuruluşu hâline getirilmesi ve çayın millî ürün olarak tanımlanması şeklinde bir tasarı. Dolayısıyla yani bu esas konusunda konuşulabilir, tartışılabilir. Maksadım, bunun konuşulup tartışılmasını açmak değil. Bir tane de en son verilen bir tasarı, ÇAYKUR adı geçiyor, geçici işçilerin sürekli kadroya alınmasıyla alakalı yani çayla, çayın kurumlarıyla, üretimiyle, pazarlamasıyla veya işlenmesiyle alakalı bir durum değil. Tabii ki bir çay kanunu teklifi hazırlanacaksa bunun öncelikle üretimi, bunun alt bileşenleriyle birlikte işlenmesi, alt bileşenleriyle birlikte pazarlanması, alt bileşenleriyle birlikte ele alınması gerekiyor, ona göre hazırlanması gerekiyor. Yani maksat bir kanun teklifi vermek değil, hakikaten her yönüyle...
Kamuoyunda tartışılan bir tasarı söz konusu oldu, buna sivil toplum örgütlerinin önemli bir kısmı, ziraat odaları da karşı çıktı çünkü burada tartışılacak çok konular var. Çay Kurulu, çayın desteklenmesi, sisteminin belirlenmesi, diğer taraftan çay -ki üretim kapsamı içerisinde bir alt bileşen- ekim alanlarının belirlenmesi. O alana girdiğinizde tapudan mı olacak yoksa ÇAYKUR kayıtlarından mı, ziraat odası kayıtlarından mı... Bunlar bile günlerce tartışıldı. Yani, konu sadece bir çay kanunumuz olsun değil, her bir alt başlığı ayrı tartışma konusu ve alanı olan, üzerinde uzlaşmayı gerektiren bir husus. Çünkü burada da çok önemli, ciddi taraflar var. Bu anlamda çay kanununu çok ciddi bir şeklide ele alınması gerekiyor, önemli olan da tespit edilen sorunların çözümüne bir çare olması. Bunu ben bir defa daha ifade etmek istedim.
Biraz önce söylediğim de, isim vermek istemiyorum ama, ben hiçbir arkadaşıma hakaret etmedim, bu kurumda, bu Komisyonda çalışmalarda hep teknik konuştum, geçmişte de öyle, hiç siyasi polemiklere de girmedim. Biraz önce söylediğim... Tabii ki burada bir önerge hazırlandı, bir arkadaşımız yazdı, diğer arkadaşlarımız imzaladı konuşulan şeyi. Dolayısıyla herkes ne imzaladığını, ne maksatla imzaladığını biliyor ama gelen yazıda, burada söylenenin, yeni sistemle, Anayasa değişikliğiyle getirilen, 16 Nisan 2017'deki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uygun olmadığını ve nitekim, 2016 yılında yapılan öneride ilgili mercilerde gerekli girişimlerde bulunulması şeklinde ifade değişmiş. Bugün yazarlarsa belki daha farklı bir ifadeyle yazacaklar. Biz, buraya gelen bir önergeyi, teklifi burada Divan olarak kabulünün mümkün olmayacağını yani yazılan ifadenin doğru olmadığını ki arkadaşlarımızın da belki aceleyle okuyamamış olabileceklerini ifade ettim. Değilse, başka yerlere çekmenin bence hiçbir anlamı yok, onu ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, kurumla ilgili... Ha, bir de şunu söyleyeyim: Yani, işin pazarlama boyutuyla da sadece burada değil, tüm tarım ürünlerinde, özellikle borsalar, ihtisas borsalarının kurulmasını yıllardır ifade ediyoruz. Ben Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürüyken yeniden yapılanma kapsamında hazırlattığım ve hâlen de var olan tarım ürünleri müdahale kurumunun Türkiye'de oluşması gerektiğini, dolayısıyla bu kapsamda böyle bir kurumun aktif, özerk bir yapı içerisinde çalışması gerektiğini ve bu yönde de hazırlıkları yapmıştık. Bu konular da bir bütün olarak tartışılabilir. Zaten, bunların bütüncül yaklaşımla ele alınması gerekiyor ve onun için de Tarım Bakanlığının bu konuda tabii ki önerileri bulunur, çalışmaları bulunur, o bütünlük içerisinde birtakım teklifler getirilir, milletvekillerine anlatılır, parti gruplarına anlatılır, bunlar da tasarı hâline getirilir, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşır. Bunun belli bir prosedürü var. Yani, bizim, KİT Komisyonunda kanun çıkaracak hâlimiz yok, kanun teklifi hazırlayacak hâlimiz yok. Yani, buradan yine diğer konularda olduğu gibi şu çıkmasın, bu Komisyona yazık olur çünkü bugüne kadar bu Komisyonda bu kadar siyasi konular gündeme gelmedi, bu kadar polemik yapılmadı: "Efendim, çay kanunu teklifinde bulunduk, çiftçiyi kurtaracaktı, işte bu teklif reddedildi." gibi bir şey bu Komisyonun son derece şeyini düşürür. Evet, çiftçinin desteklenmesi konusunda, çay üretenin desteklenmesi konusunda bu Komisyonda görev alan -hangi partiden olursa olsun- değerli komisyon üyelerinin hiçbirinin karşı çıkacağını düşünmüyorum, herkesin bu konudaki yaklaşımı da aynı. Araçlar farklı olabilir, yollar, düşünceler farklı olabilir ama ana hedef itibarıyla aynı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ÇAYKUR'la ilgili geçen dönem de yaptığım -aslında tutarlı olmak bakımından- değerlendirmeler şimdi de geçerli. Yine değerli Komisyon üyelerimizden ifade edenler oldu. Özellikle ÇAYKUR'a bilanço yönetimi, işletme sermayesi yönetimi açısından baktığımızda ben çok başarılı görmüyorum, geçen dönem de bunu ifade ettim. O başarısızlık mutlaka sonuçta faaliyet sonuçlarına da yansıyor. Yani, şöyle bir baktığımızda, aktif kalitesi itibarıyla, aktifin yüzde 85'i dönen varlıklardan oluşuyor, işletme sermayesi olarak ifade edebileceğimiz bir alan, bunun da, dönen varlıkların da yüzde 53'ü ticari alacaklar, yüzde 44'ü stoklar yani dönen varlıkların aşağı yukarı tamamı stoklar ve alacaklara bağlanmış durumunda, ağırlıklı olarak da alacaklar olduğunu görüyoruz, orada bir yığılma var. Tabii, bu ticari alacaklar içerisinde, Konya Milletvekilimiz Sayın Kara dile getirdi, 841 milyon, önemli bir rakam, diğer alacaklar grubu içerisinde yer alıyor. Bu raporlama konusundaki yanlışlık ayrı bir ifade çünkü diğer alacaklar grubunda... Ben bu açıklamayı da doğrusu anlayamadım, banka ne diyor orada? "Hesap bakiyesi, doğrudan borçlanma sisteminden, bayilere teminat veren bankalardan alacakları ifade ediyor." diyor. Yani bunu ben doğrusu oturtamadım tam kafamda, doğrudan borçlanma şekli nedir, ne değildir. Yani buna eğer şu an cevap verilemiyorsa yazılı olarak cevabını alabiliriz. Buradaki gerçek bir alacak mı yoksa fiktif bir olay mı? Onun diğer ayağı pasifte nerededir? Dolayısıyla ben o ifadeyi anlayamadığım için orayı da çözemedim, onun bir açıklığa kavuşması gerekiyor. Diğer taraftan, tabii, şüpheli alacaklarla ilgili karşılıklar var. Ticari alacakların dışında, diğer alacaklar içerisinde 2015 yılında -yani rakam belki bütünlük içerisinde çok fazla değil ama mutlak değer olarak önemli- 8-9 milyon civarında bir alacağa daha önce karşılık ayrılmış ve iptali yapılmış bunun bir sonraki yılda. Sonraki yılda yaklaşık 1 milyona yakın bir diğer şüpheli alacaklar devreye girmiş ve onunla ilgili de herhangi bir karşılık ayrımı söz konusu olmamış. Ayrıca, gelir tablosundan diğer karşılığın iptaliyle ilgili... Çünkü orada bir iptal gözüküyor, en azından karşılık kısmının iptali var. Onun gelirlerdeki durumunu doğrusu göremedim.
Mali yönetim açısından bakıldığında, kurum ağırlıklı olarak vadeli çalışıyor. Sayıştay raporunda "yüzde 10 peşin, ondan sonra vadeler" deniyor ama tahsilatlarda, alacakların tahsilinde herhâlde ciddi sıkıntı var. Bu -geçen dönem de bunu söylemiştim- ilerleyen yıllarda faaliyet sonuçlarına zarar olarak yansıma ya da kârı azaltma biçiminde bir sorun çıkaracak. İşin özellikle bu tarafıyla ilgili politikaların daha iyi belirlenmesinin, daha sıkı takip edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Bunun haricinde, tabii, sonuçta çay politikasında, genel politika içerisinde ÇAYKUR'un yapılanmasının da düşünülmesi gerektiğini... Onlarla ilgili çok detaya girmek istemiyorum.
Ben de bu vesileyle sabahki kazada hayatını kaybeden değerli vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İnşallah bu tür felaketleri bir daha yaşamayız. Eksiklikler varsa o eksiklikler giderilir, tedbirler de alınır ümidi ve talebiyle tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum.