KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Evet Sayın Başkan.

Doğusan Boru grubu uzun yıllar, sizin de söylediğiniz gibi, Genel Müdür Vekilinin söylediği gibi, faal olarak çalışmış ve asbestli boru üretmiş ve bunu İller Bankası kanalıyla yerel yönetimlere pazarlamıştır, doğru değil mi efendim?

DOĞUSAN BORU SANAYİİ VE TİCARET AŞ GENEL MÜDÜR VEKİLİ SEZGİN POLAT - Doğru efendim.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi bu yılların, toplam yıllar itibarıyla baktığımız zaman, bu yıllar itibarıyla bu asbestli boru döşenen illerin sayısı mutlaka sizde ve İller Bankasında var. Yani pazarlama yaptığınız için ve döşendiği için o illere bunu siz biliyorsunuz ama asbestli borunun süreç içerisinde bir kanserojen etkisi olduğunu ve bundan dolayı da vazgeçildiğini de biz biliyoruz, doğru değil mi? Kanserojen etkisi çıktığı için vazgeçildi ve zaten Doğusanın da bu boru üretiminden vazgeçmesinin asıl, temel nedenlerinden biri de sanıyorum bu, yanlış değil, değil mi?

DOĞUSAN BORU SANAYİİ VE TİCARET AŞ GENEL MÜDÜR VEKİLİ SEZGİN POLAT - Yok, yanlış değil.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, burada, hangi illerde ne kadar asbestli boru döşendi ve hâlâ o illerde asbestli boru hâlâ var mı? Onları çok dikkatle incelemek gerekir diye düşünüyorum çünkü ben 1989 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesinde Daire Başkanı olarak göreve başladığımda bizim ilk işimiz asbestli boruların döşendiği yerleri tespit edip bir önceki dönem belediye başkanının ve önceki dönemlerin döşenen yerleri tespit edip onları düktil borularla değiştirme ve kanserojen etkisini İzmir'de yok etmek için bir mücadele vermiştik ama birçok kentte, biliyorum ki, yani Türkiye'deki yerel yönetimlerin nasıl faaliyet gördüğünü, gösterdiğini bir gazeteci olarak ve yerel yönetimler konusundaki çalışmalarımdan biliyorum ki pek çok ilde bu borular sökülmedi ve hâlâ var. Benim ricam şu: Ben o illerde döşenen ve kaç yıl boyunca döşenen o boruların akıbetini merak ediyorum, yani sonucunu merak ediyorum, ona ilişkin bir yazılı cevap verirseniz çok memnun olacağım.

İkincisi de şu: Siz, tabii, ayakta kalmaya çalışıyorsunuz ve bunu, bu çok önemli olan Doğusan Boru'yu özelleştirerek ekonomiye katmak istiyorsunuz ve o nedenle bir görev görüyorsunuz. O görevi görürken şirketin Sayıştayla ilgili 32'nci sayfada şöyle bir tespiti var: "Şirketin gelir-gider yapısı kâra geçiş noktasını yüzde 24 kapasite seviyesinde çalışması hâlinde gerçekleşeceğini göstermektedir." diyor. Yani Sayıştay diyor ki: "Sizin yüzde 24 kapasiteye çıkmanız lazım, yoksa zarar ediyorsunuz." diyor, yani "Kâr etmiyorsunuz." diyor. "2016 yılında bu yüzde 18,2 kapasiteyle çalışılmış, yani -Sayıştayın verdiği rapordan okuyorum- bu kapasitenin çok altında kalmış, şirket 2016 yılında yüzde 81,8 atıl kapasiteyle çalışmış olup yüksek seviyelerde atıl kapasiteyle çalışıldığında şirketin sabit giderlerini karşılayamayacak noktaya gelmekte, bu da ürün maliyetlerini yükseltmektedir." diyor. Yani, siz kapasiteyi neden artıramıyorsunuz? Yani elinizdeki, işte, 11 kişiden ya da işte, 22 olsa, 30 olsa, bu kapasite artsa acaba bu şirket, bu Doğusan özelleştirme süreci içerisinde kendi giderlerini karşılayacak noktaya çekilemez mi? Onu bana yanıtlamanızda yarar görüyorum. Tabii, siz, bayii aracılığıyla ancak satışlar yapıyorsunuz ve bu satış bayilerinizi ve illeri ve sayısını da bize rakamsal olarak verirseniz ben bundan çok memnuniyet duyarım. Son bir yılda bu ödeme alamadığınız bayi var mı? Yani bunlarla ilgili, bayilerle bir sıkıntı yaşıyor musunuz? O da şirketin zarar etmesi açısından, yani KİT'in zarar etmesi açısından önemli. Bugün itibarıyla bayilerden alacak tutarınız nedir ve ürün verdiğiniz bayiler içerisinde konkordato ilan eden, yani ticaretten çekilen, iflas eden var mıdır? Onları da bir doküman olarak alırsak belki özelleştirme kapsamı içerisinde, arkadaşımızın söylediği gibi, önümüzdeki süreçte eğer bu işletme düzgün bir şekliyle hazırlanır ve Sayıştayın önerileri doğrultusunda iyi bir noktaya getirilirse bu işin satışı kolaylaşır ve ekonomiye kazandırılmış olur.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.