KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, kimse yok ama neyse, biz yine de...

BAŞKAN - Herkes var, teklif sahibi burada, biz buradayız, siz ordasınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İstifade ederiz, faydalanırız biz.

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; teşekkür ediyorum.

Biraz önce bir arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisine demokrasi dersi vermeye çalıştı ama bu ülkede demokrasi dersine belki de ihtiyacı olmayan en önemli kurumların başında Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partililer gelir. Biz sonuna kadar her mecrada demokrasinin gereğini savunan ve buna göre de yaşayan parti ve partiliyiz.

Tabii, çok tartışma yaşandı biraz önce Metin Akpınar'la ilgili. Tabii, bazen insanların amacını aşan söylemleri olabilir veya o konuşmanın bütünü içerisinde söylerken söylediği laf belki farklı yansımalar yaratabilir. O nedenle de söylenen lafların her zaman illaki yüzde 100 doğru olduğunu ya da olmadığını söylemek bazen mümkün olmayabilir. Ancak Sayın Metin Akpınar, yıllarca bu ülkede, özellikle 12 Eylül sonrasında ülkede mevcut bir iktidara karşı ve sonrasında da yine çoğunlukla iktidarı yönetenlere karşı Devekuşu Kabare'de, Beyoğlu Beyoğlu, Deliler ve Yasaklar oyunlarıyla yıllarca kendi...

BAŞKAN - Sözünüzü kesmiyorum ama artık gündemimize gelsek lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Geçeceğim ama bir kayda geçsin. Yani bu anlamda...

BAŞKAN - Yoksa sizin bu söylediğinize 50 tane de karşı tez olacak.

CAVİT ARI (Antalya) - Olabilir, ben söyleyeceklerimi söyleyeyim, karşı tezi de dinleriz.

BAŞKAN - Dinlemenin bir anlamı yok.

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, bu mücadeleyi vermiş bir kişidir ve söylediği sözler yargıya intikal etmiştir. Buradan diğer konuşmacı arkadaşların yargıya da intikal eden bir konu hakkında fikir yürütmelerini ve yargıyı da tesir altında bırakacak sözler sarf etmelerini de sizin de önlemeniz gerektiğini bu vesileyle hatırlatayım.

BAŞKAN - Hangi birinizi o zaman? Siz de yaptınız aynı şeyi, siz de ihsasıreyde bulundunuz, Sayın Paylan da bulundu, Sayın Aydemir de bulundu, hepiniz bulundunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, müsaade ederseniz devam edeyim Sayın Başkanım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, getirilen teklife baktığımızda, burada iki değerlendirme yapılabilir. Birincisi: Buradaki maddelerin hemen hemen çoğunluğu, önümüzdeki yerel seçim sürecinde "seçmene selam" maddelerdir. Yani bu maddeleri zaten geldiğinde tek tek inceleyeceğiz. Öncelikle, zamanında bizlerin bir kısmına yanlıştır dediğimiz hükümleri içeren bazı maddeler ve artık günü geldi, seçimle karşı karşıyayız, şimdi değişme zamanı.

Bir kısmı da bizim Nasrettin Hoca'nın fıkralarına da konu olduğu gibi yani neredeyse vatandaşımıza önce eşeğini kaybettirip sonra da buldurduğu için sevinmesine yol açan maddeleri içermekte.

Şöyle baktığımızda, 1'inci madde trafik cezalarına bu yıl artış yapılmamasıyla alakalı. Değerli arkadaşlar, trafik cezalarına zaten siz burada yakın tarihte olağanüstü artış yaptınız. Yani bunun sevinilecek bir tarafı yok. Yani ülkenin içinde bulunduğu ekonomik birtakım sıkıntılarla beraber ve üstelik de eskiden fabrika yaparak, üretim yaparak ülkenin geleceğini bu şekilde yani bütçe bu şekilde güçlendirilirken artık son dönemde ve bilhassa trafik cezalarıyla bütçenin desteklenir, güçlenir hâle getirildiği bir dönem yaşıyoruz. Yani şimdi bu kadar ağır trafik cezalarıyla bütçe denkleştirilmeye çalışılan bir Türkiye'deyiz. Polisimiz -ki tenzih ediyorum- kendilerine verilen görevi yaptığı için onlara en küçük bir sözümüz yok ama artık bugün Türkiye'nin birçok yerinde sürücüye yollarda kurulan birtakım denetlemelerle diyelim, başka şey söyleyecektim ama ceza yazmaya zorlanan bir dönem yaşıyoruz. "Her fırsatta sürücüye ceza yazalım, bütçeyi denkleştirelim. Yani burada zaten vatandaşın üzerine ağır bir yük binmiştir, bu yükü, trafik cezasını bir kere daha artırarak seçmenin tepkisini almayalım." denmektedir.

Boğaziçi Kanunu'yla ilgili arkadaşlarımız az sonra madde geldiğinde de yine değerlendirmesini yapacaktır. Değerli arkadaşlar, bakın, 3'üncü maddede deniyor ki: "Bu kanunun yürürlüğe girdiği 2/11/2016 tarihinden sonra araç sınıfları itibarıyla kullanılması yasak olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçilmesi nedeniyle 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca idari para cezası verilemez."

Değerli arkadaşlar, bu kamyonlar, bilhassa bu araçlar bu köprüden niye geçti veya niye geçmek zorunda kaldı? Bütçe döneminde de çok tartışmalara neden olan üçüncü köprüden geçerken insanlar bu köprüye çok ciddi paralar verdi, paralar vermek zorunda kaldı. Çünkü bu köprü özellikle kamu-özel iş birliği içerisinde yapılmış ve de birtakım yolcu garantileriyle bu köprüden geçişler taahhüt edilmişti yatırımcıya. E, şimdi, siz, vatandaşı bu köprüden geçmeye zorlarsanız... Vatandaş her iki köprüden geçerken -atıyorum- 15+15, 30 TL para ödeyecekken bu köprüden geçişte 250, 300 lira para harcayacaksa kamyoncu buraya gelmez. Yani neredeyse bir taraftan öbür tarafa geçtiğinde mahsur kalacak esnaf, kamyoncu veya diğer esnafımız.

Şimdi, vatandaş mecbur kalmış, mağdur olmuş, bu köprüden geçmek zorunda kalmış ve siz de bunu gelinen noktada aslında kabullendiniz. Yani bu cezaların yüksekliğini kabullenmek zorunda kaldınız ve sonuç itibarıyla da şimdi seçim var. O nedenle değiştiriyorsunuz.

Bakın, deniyor ki: "Söz konusu cezalar kapsamında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan tahsilatlar 28/2/2019 tarihine kadar başvurulması hâlinde 31/3/2019 tarihine kadar ret ve iade edilir."

Arkadaşlar, gerçekten ayıp. Şöyle: Biz bu düzenlemeye karşı değiliz. Vatandaşımız tarafınızdan mağdur edildi. Bu mağduriyet giderilmeli, doğru. Ama mağdur eden de sizsiniz ve sonuçta sizin bu köprüye özel teşebbüse yaptırarak yüksek rakamlarla geçiş mecburiyeti getirmenizdir mağduriyete sebebiyet veren.

Şimdi ise 31/3/2019. Bu nedir? Bu seçim günüdür. Ayıptır. Yani böyle bir şey vatandaşa, seçimde bir anlamda rüşvet teklif etmektir. Yani başka bir tarih mi kalmadı? Eğer bu seçim olmasaydı zaten bu değişiklik aklınıza dahi gelmeyecekti. 31/3/2019, seçim günü dahi bu takvimin içinde değerli arkadaşlar.

Diğer madde, 4'üncü madde de... Daha önce de ben değişik vesilelerle bu konuyu değerlendirmiştim. Bütünşehir Yasası 5 Aralık 2012 tarihinde onaylandı yürürlüğe girdi. O tarihteki süreçlerde de Bütünşehir Yasası'nın yanlışlıklarını hep dile getirmiştim üstlendiğim önceki görevim nedeniyle. Bu Bütünşehir Yasası öncelikle Türkiye'de binlerce köyün tüzelkişiliğini kaybettirdi biliyorsunuz ve bizim Türk halkının sosyal dokusuna, bugüne kadar Türk halkının birlik, bütünlük içerisinde sosyal bağlarının güçlü bir şekilde gelmesine en büyük katkıları koyan etkenlerden biri olan köy yaşantımızın artık Bütünşehir Yasasıyla beraber köyler mahalle hâline dönüştürüldü ve buradaki halka ciddi ekonomik külfetler getirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, toparlar mısınız Sayın Arı.

CAVİT ARI (Antalya) - Toparlıyorum.

Tarıma, hayvancılığa, diğer hususlara verdiği zararları ayrıca sayacağım. Ancak burada, bakın, o dönemlerde hep bunların yanlış olduğunu ve bu yanlışlıktan geri dönülmesi gerektiğini hatırlattık.

Şimdi, o tarihlerde, bakın, bir seçim yaşanacaktı, referandum yaşanacaktı, bu süre, beş yıllık süre -önce beş yıl diye çıkardınız- ilk kanun çıktığında 2017'de doldu. 2017'de süre doldu, önümüzde seçimler vardı, bunu uzatmanız gerekiyordu. Evet, bunu üç yıl süreyle uzattınız. Ve bu süre 31/12/2020'de doldu. Şimdi, yine seçim geldi yine uzatıyorsunuz değerli arkadaşlar.

Bakın, bu kanunun halkın omzuna binen bir yük olduğunun biz farkındayız ve bunun tamamen kaldırılması gerektiğini hep savunduk. Ama siz, seçim var diye kaldırıyorsunuz değerli arkadaşlar. Bu da seçmen nezdinde, sadece ve sadece seçimi etki altına alacak bir faktördür diye düşünüyorum.

Şimdilik değerlendirmemi bu şekilde bırakıyorum, kanun maddeleri üzerinde ayrıca söz talebinde bulunacağım.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.