| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1491) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 24 .12.2018 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Muş, değerli arkadaşlar, şimdi, bu madde çıkarken de ben tartışmalarında en çok takıldığım cümle şuydu: "Yapının depreme dayanıklılığı hususu mahalledekilerin sorumluluğundadır." Bu maddede de aynı şekilde geçiyor. Şimdi, ben İstanbul'u çok iyi bilen bir arkadaşınızım ve inanın, mahalleleri geziyorum, bazı yerlerde bırakın deprem olmasını bina kendi başına zor ayakta duruyor, bunu görüyorsunuz. Demirleri çıkmış, betonları patlamış; her yıl bir kat atmışlar iki kat yapacağız diye, bir çocuğu daha olmuş, bir kat daha altmış, bir kat daha altmış; 7 kat, 8 kat yani üfleseniz yıkılacak bırakın depremi. Şimdi, biz diyoruz ki vatandaşa: Ey vatandaş, sen, şimdi, Boğaz gören Beykoz'da 5 kat atmışsın, sana Yapı Kayıt Belgesi -güzel bir rant elde edecek- vereceğiz, dıştan mantolarsın sen bunu, içi ne olursa olsun. Sonuç olarak içi bitmiş, iskelet çürük ama dıştan da mantolarsın, gizlersin ve deprem dayanıklılığı hususu da malikin sorumluluğundadır.
Değerli arkadaşlar, bakın, hepimiz gerçekten büyük bir vebal altındayız. Sayın Muş, gerçekten diyorum bakın, bu deprem önünde sonunda gelecek, bilim bunu söylüyor. Hani, en son olan tarihten baktığımızda -veya büyük depremler iki yüz elli yıllık, normal depremler yüzyıllık- takvim işliyor yani o saatin tik takları işliyor. Şu günden itibaren on yıl, yirmi yıl içinde bu deprem olacak, bilim bunu söylüyor, bilemediniz otuz yıl sonra olacak ama her an olabilir ve biz, bu insanlara diyoruz ki: Bunlar tabut binalar ve depreme dayanıklılığı hususu sizin sorumluluğunuzdadır diye yasa çıkarıyoruz Meclis olarak. Düşünün, vatandaş, evet, zor durumda, başını sokacağı bir ev yapmış ama o ev depreme dayanıksız. Biz vatandaşa diyoruz ki: Bu durumu biz legalize edeceğiz yani size Yapı Kayıt Belgesi vereceğiz. Arkadaşlar, devlet olarak da arkadaşlar, bakın, çok önemli bir vebalimiz var, bayağı bir sorumluluğumuz var. Yani biz diyoruz ki: "Sorumluluk sende ey vatandaş!" Bir devlet bir vatandaşına bunu diyemez arkadaşlar. Bir devlet bunu vatandaşına söylüyorsa o devlet bitmiştir. Yani sorumluluk sende diyoruz, yasa çıkarıyoruz. Ben tutanaklara da baktım, aynı uyarıyı yasa çıkarken de yapmışım. Yani olabilir, efendim, durum kötü, milyonlarca yapı var. Devlet ne yapar biliyor musunuz? Gider, bunları denetler yani "Bu yapı depreme dayanabilir, şu yapı depreme dayanamaz arkadaş." diye bakar ve dayanamayacak olana da belge vermez, bu kadar nettir. Belge verdiğiniz anda o vebale ortaksınızdır arkadaşlar; biz bu vebale ortak olmayacağız, el kaldıranlar bu vebale ortak olacak ve bir gün deprem olduğunda mutlaka ve mutlaka kayıplarımız olacak, onların vebali de gerek bu dünyada gerek inananlar için öbür dünyada yakalarında olacaktır arkadaşlar. Bu kadar önemli bir maddeyle karşı karşıyayız ve gerçekten, Sayın Muş, o madde bir torbanın içinde geçti ama devlet olarak mevcutlara da mutlaka bir şey düşünmemiz lazım. biz bu kaydı yaptık ama 10 milyon vatandaşımız başvurdu. 10 milyonu geçti değil mi? Düşünün, ne kadar kaçak yapı varmış. 10 milyon vatandaşımız başvurdu. Bu 10 milyonun emin olun 8 milyonu -en az diyorum bakın- depreme güvencesiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hepsi İstanbul'da değil bunların.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değil, biliyorum ama her yer deprem bölgesi. Erzincan deprem bölgesi değil mi? Türkiye'nin yüzde 88'i sanıyorum deprem bölgesinde. Bu 10 milyon yapının 8 milyonu deprem bölgesindedir ve 8 milyonun da 7 milyonu -diyelim ki- depreme güvencesizdir. Böyle bir vebalin altındayız ve bu maddeye "evet" diyeceğiz. Arkadaşlar, bakın, en kritik cümlesi budur. Bunu bir devlet diyemez, bunu demememiz lazım, diyorsak da mutlaka bunun tedbirlerini almamız lazım, yoksa vebali üzerimize olur.
Diğer bir soru, Sayın Muş, size soruyorum: Şimdi, ne dediniz? Bakın, çok önemli bir cümle kurdunuz: "Arkadaş, Boğaziçi İmar Yasası'na göre buraya çivi çakamazsın." Değil mi? Şimdi, ne yapacağız biz vatandaşlarımıza? Diyeceğiz ki: Arkadaş, sen 5 katlı kaçak yapı yapmışsın buraya, hazine arazisi üzerine, biz sana Yapı Kayıt Belgesi veriyoruz. Bir de diyeceğiz ki: Gel, burayı satın al. Değil mi? Alma hakkını da veriyoruz. Şimdi, vatandaş bu araziyi alacak, güzel. Üzerindeki 5 katlı binaya da kayıt belgesi vereceğiz, tapularını da alacak değil mi? Mevcut binaya göre tapuları da alacak, kat mülkiyeti kurabilecek.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kuramıyor ya.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kuracak arkadaşlar, kat mülkiyetini kuracak. İkinci şeyi yaptığında kat mülkiyetini kuracak, yasa aynen böyle diyor. Yani proje çizdirecek buraya. İlk aşamada Yapı Kayıt Belgesi için şeye gerek yok. İlk aşamada gidiyorsunuz, yüzde 3 harcınızı ödüyorsunuz, Yapı Kayıt Belgesini alıyorsunuz. İkinci aşama için de araziyi alıyorsunuz, projenizi çizdiriyorsunuz. Onun da ucu açık, bu 31/12'ye kadar başvurma hakkı var ama istersen beş yıl sonra projesini çizdir, araziyi de o arada al, götür Yapı Kayıt Belgesini, yüzde 3 daha harç öde, tapunu al. Güzel, peki, bu vatandaş... Ne diyorsunuz biliyor musunuz Sayın Muş? "Vatandaş, bu binayı asla yıkma, asla yenisini yapmaya kalkma çünkü yapamazsın." E, bina da çürük; açmaza bakın. Şimdi "Bina çürük, depreme güvencesiz ama sen buraya çivi çakamazsın, yenisini yapamazsın." Ne yapacaksın? "Çürük binada ölümü bekleyeceksin." diyorsunuz vatandaşa yani çürük binada depremi ve ölümü bekleyeceksin diyorsunuz. Ya, böyle bir açmazla vatandaş karşı karşıya bırakılır mı Sayın Muş? Böyle bir açmazda bırakabilir miyiz biz devlet olarak? Bir şey yapacaksak, bu hak varsa vereceksin yoksa tabutta vatandaşı, 100 binlerce... Dediniz, bakın, 100 binlerce vatandaşı bekleteceksiniz; bu, kabul edilemez. Yani, asla kentsel dönüşüme girmeyecek Sayın Muş buralar, biliyor musunuz? Çünkü Yapı Kayıt Belgesini vermişsin, dıştan da mantolayacak, ne yapacak biliyor musunuz?
Orada bir de şöyle bir durum var, çok iyi bilirsiniz Beykoz'u: Bazı sokaklarda şu açıdan en üst katlar milyonlarca lira değerindedir. Niye ? Alt katlar ucuzdur ha çünkü alt kat karşı binaya bakar. Bir üst kata çık, bir de kottan kurtardıysan aman da milyonlarca liralık daire. Niye? Boğaz, ayaklarının altındadır, o dairenin kirası 5 mislidir. Şimdi düşünün ki orada bir drone uçurup da neresi manzara görüyor bedellemezseniz rayiç bedel belirleyemezsiniz. Bir bölgenin rayiç bedeline eğer ki derseniz ki "Arkadaş, burada metrekaresi 1.000 lira." Ya, bodrum katının metrekaresi belki 300 liradır ama tepe kattan manzara görüyorsa 10 bin liradır metrekaresi oranın, nasıl rayiç bedel belirleyeceksiniz? Nasıl bu rantı vergilendireceksiniz Sayın Muş? Ya, krokiyi çizmişsiniz koymuşsunuz, belediye de toplam bir rayiç bedel belirleyecek ama çok büyük rantlar bazısına haklı bazısına haksız, belki bazısına da fazla yük olacak çünkü orası bodrum kata gelecek metrekaresi, manzara görmeyecek, belki ona koyacağın harç fazla gelecek bir garibana ama tepedeki Boğaz gören milyonlarca liralık daireye de çok eksik bir vergilendirme söz konusu olacak. Bakın, vergilendirmede çok büyük hatalar var, inanın öyle çünkü artan oranlı bir vergilendirme yok, hani rayiç bedel belirlemede ciddi sıkıntı var manzara görüp görmeme, şerefiye olup olmama durumuna göre, bir de artan oranlı bir vergilendirme yok yani "Milyon lira üstüne yüzde 10 alırım." diye bir şey demediğiniz için 1 milyon liradan da yüzde 3 vergi alıyorsun, 1 milyonluk ranttan da 1.000 liralık ranttan da yüzde 3 vergi alıyorsun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Oranın 1 milyon, yüzde 3 aldığın zaman...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya o önemli değil; bakın, 1 milyonluk rantı hediye ediyorsunuz ama. O bedavadan almış o rantı, bir şey vermemiş, işgal etmiş zaten orayı, bir kat daha çıkmış, manzara görmüş yani bunları vergilendiremiyorsunuz veya 50 daire ile 1 daireyi aynı oranda vergilendiriyorsunuz; bütün bunlar sorunlu Sayın Muş.
Bu anlamda, bunları iyi çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve çivi çakılamama meselesiyle ilgili de vatandaşa tabutlarda ölümü bekleteceğimizi düşünüyorum. Yapının depreme dayanıklılık hususunu malikin sorumluluğuna bırakmanın bir devletin asla yapamayacağı bir husus olduğunu düşünüyorum. Süre uzatılması konusunda da Sayın Muş, herhangi bir şey henüz söyleyemediniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakanlar Kurulu var...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama maddeyi oylayacağız az sonra.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Öğreneyim, ben size cevap vereyim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Maddeyi oylamayacak o zaman, ertelesin, ertelesin maddeyi o zaman.
Yani, bu anlamda Sayın Muş, çok sorunlu bir madde. Biz asla bu vebale ortak olmayacağız arkadaşlar, ortak olan olsun.