KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARTI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; tabii, bir yeni ilaveyle karşı karşıyayız ancak önceki "imar barışı" adı altında başlatılan çalışmada Türkiye'de 9 milyon 210 bin kişi imar barışına müracaat etmiş. Şimdi, bu da 24 Haziran öncesinde çıkarılan bir kanunla gerçekleştirildi. Daha öncesinde de burada Çevre ve Şehircilik Bakanı varken de söylemiştim; bu yasalar çıkarılırken mevcut durumların tespiti en azından yapılabildi mi? Mevcut durumların bir şekilde düzenlenmesi, yapılması belki -her ne kadar yanlış da olsa- en azından kamuoyunu "İşte, bir yanlışlık vardı, bu düzeltildi." şeklinde teselli edebilir. Ancak, önceki imar barışı yani mevcut imar barışı çıktıktan sonra bu memlekette kepçeler son hızıyla çalıştı, ustalar son hızıyla çalıştı ve de ortada binayla ilgili hiçbir şey yokken yeni binalar yapıldı. Birçok yerde de bu mevcut ve hatta, ben, buradan bir gazete haberiyle bir belediye başkanının beyanatını da gündeme getirmiştim.

Yani, şimdi, bu imar barışı seçim öncesinde ülkede yürürlüğe sokuldu ve 9 milyon 210 bin kişi müracaat etti ve milyonlarca para toplandı. Şimdi, önümüzde yine bir seçim var ve bu seçime ilaveten de Türkiye'nin en hassas bölgesi olan ve korunması gerçekten çok önemli değeri haiz olan Boğaz'da yeni bir imar barışı getirilmeye çalışılmakta. Tabii, eski yapı varsa ve bu eski yapıların korunması gerekliyse bu eski yapıları koruyalım. Bu anlamda bir tespit yapıldı mı? Ben öncelikle onu sormak istiyorum. Bu kanun yürürlüğe girer girmez hızlı bir şekilde yine iş makineleri çalışacak mı, inşaat ustaları çalışacak mı, böyle bir risk var mı yok mu? Onu da bir değerlendirmeye tabi tutalım. Buradan da kaç para toplamayı hedefliyorsunuz? Bunun bütçe açığına ne kadar katkısı olacak? Önümüzde de bir seçim var, bu seçimlere etkisi ne olacak?

Bu konular Türkiye'de, her dönemde, insanların yaptığı bir yanlış varsa "nasıl olsa yaptığı yanlış yanına kâr kalır" anlayışının bir parçası olarak gözükmekte. Bölge halkının mağduriyetleri varsa giderilmesi konusunda biz ön yargılı değiliz, bu anlamda da özel bir karşıtlığımız da yok, bütün arkadaşlarımız da olaya bu şekilde bakmaktalar yani ben de aynı şekilde bakmaktayım. Dolayısıyla Türkiye'nin en hassas olan bölgesi, korunmaya değer ve belki dünyada başka olmayan Boğazımızın yani İstanbul Boğazı'nın korunması çok önemli. Her gittiğimizde İstanbul'a bakıyoruz ki yeşillikler birer birer azalmakta. Yani bundan yirmi sene önceki, yirmi beş sene önceki Boğaz manzarası ile bugünkü manzara arasında çok fark var. Biz bu kaçak yapılaşmaya da eğer bundan sonra göz yumarsak bu eşsiz manzaraya sahip olan Boğaz maalesef özelliğini kaybedecek. O nedenle, öncelikle, her ne kadar... Bu konuda bir çalışma yapılıp insanların mağduriyeti giderilsin, yasal olmayan bir durum varsa yasallık kazandırılsın ama en azından bundan sonrası için önleyici tedbirlerin de alınmasında fayda olduğunu düşünüyorum.

Bakın, Sayın Bakanın açıklaması var gazetede "Barışın kapsamı genişletildi." şeklinde. Sayın Bakan diyor ki: "İmar barışıyla ilgili yeni teklif sunuldu." Evet, teklif sunulur sunulmaz hemen gündeme taşındı, son hızla gündeme getirildi. Önceki gündemde imar barışından... Boğaziçi'nin öngörünümü, tarihî yarımada ve Çanakkale'de belirli alanların imar barışına dâhil edildiği, işte, Sarıyer'de fiilen Boğaz öngörünümünde olmayan ancak öngörünümü kapsamında olan yerlerin de bu kapsama alındığı ifade edildi.

Değerli arkadaşlar, tarihî yarımada bugün Türkiye'nin en önemli değerlerinin bulunduğu bir yer; Ayasofya'sından tutun, Sultanahmet Camii'nden tutun "İstanbul" denince akla gelen, dünyada tüm turistlerin geldiği en önemli merkez. Ben şimdi size soruyorum: Bu tarihî yarımadanın görüntüsünü siz kurtarabildiniz mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Orası koruma altında.

CAVİT ARI (Antalya) - Görüntüsünü diyorum, bakın, görüntüsü. O arkaya dikilen gökdelenler ne zaman dikildi, nasıl dikildi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Onu tıraşlayacak Sayın Cumhurbaşkanı.

CAVİT ARI (Antalya) - Bunlarla ilgili yargı kararları varken o yargı kararları neden uygulanamadı da İstanbul'un tarihî yarımadasının, ki en hassas değerlerimizin, camilerimizin olduğu, İstanbul'u İstanbul yapan tüm değerlerin olduğu bu yarımadanın siluetini neden koruyamadınız? Bu konuda neden çalışma yapamadınız, neden yargı kararlarını uygulayamadınız? Yani, şimdi, siz bir taraftan "Vatandaşın bilerek ya da bilmeyerek yaptığı -varsa- bu imara aykırılığı giderelim." derken İstanbul'a yapmış olduğunuz böyle yanlışlıklar var. Tarihî yarımadanın siluetini nasıl düzelteceksiniz, bana göre önce sizin bunlara cevap vermeniz lazım.

Onun ötesinde de çıkarılacak olan her kanun, bakın her af... Türkiye'de "Nasıl olsa ileride af çıkar." diye yapılan yanlışlarla başlar. Vatandaşımız -ileriki maddelerde de geleceğiz- artık vergisini ödemez, cezasını ödemez, kaçak yapısını yapar; nasıl olsa af gelir. E, böyle her seçim öncesinde af getiren, bu kaçaklara göz yuman, bu cezalara göz yuman, af çıkaran bir anlayış, bir iktidar olduğu müddetçe de vatandaş da bu yanlışı yapmaktan geri kalmaz çünkü bu yanlışı yapmaya da müsait olan bir anlayış bugün mevcuttur. Bilmeden ve istemeden -inşaat da olsa- bazen yanlış yapılabilir, önemli olan bundan sonra benzeri yanlışlıklara göz yummamaktır. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını talep ediyorum ve teşekkür ediyorum.