| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .01.2019 |
AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkan, teşekkürler.
Değerli bürokratlar, milletvekili arkadaşlarım, Komisyon üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Öncelikle, bugün 10 Ocak, özgür basın dileğiyle bütün emekçi basın kardeşlerime saygılarımı sunuyorum, sevgilerimi gönderiyorum.
Sayın Başkanım, tekrara girmemek için, elimden geldiği kadar kısa tutmak için gayret göstereceğim ama tabii, pek mümkün gözükmüyor.
Şimdi, bunun gerekçesini okudum, gerekçesi gayet güzel yani kanunun gerekçesi gerçekten mükemmel gibi ama gerekçenin içinde yazılanların pek birbirini tutmadığını gördük. Herhangi bir kanun her şeyden önce bir öncelikler, niyetler manzumesine yani bir politika metnine dayanmak zorunda. Bu teklifte yapılması düşünülen değişikler için ortaya konan gerekçelerin madencilik sektörünün genel sorunlarını tam olarak kavradığını ve çağdaş çözümleri üretmeye yönelik olduğunu ifade etmek maalesef mümkün değil. Yine ortada bir kanun teklifi var, yine alelacele getirilmiş, yine hemen fazla görüş alınmadan, elbette görüş alınmıştır ama yeteri kadar görüş alınmadan kaçırılmış, getirilmiş, önümüze konmuş: zaten sayımız belli, rakamımız belli, mücadele ediyoruz. İnşallah mücadelemizle bazı konuları değiştirerek bu konularda ihtisas yapan, çalışan, uğraşan, emek verenlere de bir nebze destek olmayı başarırız.
Şimdi, Sayın Başkan, burada bence Madencilik Kanunu'nun baştan aşağıya, yeniden, sıfırdan bir revize edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum çünkü sektörün gelişimi, yılların değişmesinden oluşan teknolojik yatırımlar, teknolojik gelişmelerin daha hızlı uygulanması, hem bu konuda iş yapanların daha çok kazanması hem gerçek millî değerlerimizin daha aktif kullanılması hem de oradaki emekçi kardeşlerimizin daha fazla kazanması için yeni bir maden kanununa ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Bu kanun teklifi bana göre âdeta maden ceza kanunu gibi Sayın Başkanım. Örneğin sektörde düşük ücretlerle çalışan, ücret garantisi olmayan daimî nezaretçilere ve teknik elemanlara 5 bin lira idari para cezası verileceği öngörülüyor. Bu, ağır bir yaptırımdır, zaten bu konuda personel bulmada zorluk çekenler için bu ayrıca daha da zorlaştırıcı bir madde olarak gözüküyor.
Yine maden işletmelerine verilen para cezalarından önce bir uyarı verilmesi söz konusu değildir. Yani normalde en ufacık bir şeyde bir uyarı gönderiliyor, insanlar bir tedbirini alıyor fakat burada direkt cezaya gidilmesi de enteresan bir durum olarak görülüyor. Bu cezalar maden işletmecilerine tebliğ edilmiyor, KEP adresine gönderiliyor. Yani düşünün, bir yatırımcının veya bir işletmecinin bütün gün bilgisayarın önünde "Acaba bana ceza geldi mi, gelmedi mi?" diye bakması gerekiyor; bu da mantığa uygun gelmedi bana. Yani her an her saniye her dakika bir sürpriz cezayla karşı karşıya kalabilme ve buradan da her türlü cezayı yazabilme imkânı ortaya çıkıyor.
Kaçak işletmelerin önüne geçmek için işletmelerde mecburiyetten doğan yerlere 5 misli ceza veriliyor. Yani ruhsatsız çalışanlar için getirilen bir cezai düzenleme genişletiliyor ve ruhsatlı işletmeler için de uygulanıyor. Bunu daha önce de dile getirmiştik. Yani ruhsatıyla çalışan işletmelerde üretim alanının dışında farklı bir yerdeki eksiklikten dolayı ocağın kapatılmasıyla üretimin tamamen önüne geçiliyor, işletme eksikliğini giderene kadar üretim faaliyetleri de durduruluyor. Ancak üretimin dışındaki alanlardaki eksiklikten dolayı kapatmalara doğru değil, bu düzenlemeden vazgeçilmesi için mücadele etmemiz lazım.
Sayın Başkanım, değerli bürokratlar; bu, sektöre bence çok büyük bir darbe getirecek bir yasadır. Yani normalde millî kaynaklarımızı daha çok kullanmak için biz de buna sonuna kadar destek veriyoruz. Biz de Mecliste yaptığımız bütün konuşmalarda millî menfaatlerimiz dâhilinde, millî değerlerimizin, madenlerimizin kullanılması, burada yatırım yapanlara destek verilmesi, çalışanların sağlığının, güvenliğinin sağlanması ve daha teknolojik altyapıyla hareket edilmesi gerektiğini hep dile getirdik yani önünü kapatan değil, önünü açan bir anlayışla geldik. Onun için, kaçak çalışanla ruhsatlı çalışanın net, açık ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, son yıllarda uygulanan yanlış ekonomi politikalarından en çok zarar gören sektörlerin başında da madencilik sektörü geliyor. Bunu da bütün kaynaklardan, raporlardan, verilerden rahatlıkla görebilirsiniz. Fazla miktarda üretip yurt dışına satmak ve döviz elde etmek anlayışıyla madencilik politikalarını üretmek son derece yanlıştır.
Sayın Başkanım, madencilik politikaları da enerji politikaları da ayrı ayrı -tekrar ediyorum- baştan aşağıya yenilenmeli ve bir millî ekonomik politika olarak, gerçek anlamda millî olarak öne çıkarılmalıdır.
Maden Kanunu'nda değişiklik yapılmasına yönelik bu kanun teklifinin madencilik sektörünün gelişmesine yönelik bir katkı yapacağını söylemek bana göre imkânsız ama güçtür diyelim.
Kanun teklifinin gerekçesinde millî enerji ve maden stratejilerimizin de göz önünde bulundurulmasından söz ediliyor, hatta "millî menfaatlere uygunluk" ibaresi ekleniyor. Kanun teklifinin 4'üncü maddesine bu ibare eklenirken de teklifin bütünlüğüne baktığımızda millî menfaat kavramıyla çelişkiye düşen maddeler bulunuyor.
Sayın Başkanım, millî olmak bizim hepimizin görevi, hem millî olmak hem millî menfaatleri savunmak hem de millî kaynakları en öne getirmek elbette hepimizin görevi çünkü kendi zenginliklerimizi en öne çıkarmamız gerekiyor ama bu "millî" kavramını artık politikadan çıkartıp gerçek anlamda millî ve yerli olmayı biz hepimiz istiyoruz. Bunun particiliği yok, AK PARTİ'si de MHP'si de CHP'si de İYİ PARTİ'si de birlik beraberlik içinde bu millî menfaatleri gerçek anlamda öne çıkarmalıdır.
Ayrıca, madde 1'de de MTA bünyesinde faaliyet göstermek üzere özel hukuka göre şirketler kurulması düzenleniyor. Vergi cenneti olarak kabul edilen yerlerde kurulacak ve kamusal amacı olmayan şirketlerin MTA'nın çalışmalarına destek olmaktan çok, kirli para aklama mekanizmaları mümkünken böyle bir yasal düzenleme yapmak millî menfaat kavramıyla nasıl anlatılır, bunu da izninizle öğrenmek istiyoruz yani bu düzenleme ne kadar doğru o da ayrı bir soru açısı.
Bir de Sayın başkanım, şimdi, bazı konular var, mesela madencilik sektörünün -demin dediklerimi teyit edecek anlamda- gayrisafi millî hasıla içerisindeki payı en son beş yılda nasıl seyretmiş? Mesela bunu çıkardığınız zaman zaten her şey ortada gözüküyor. Özel sektörde yer altı ve yer üstü maden işletmelerinde çalışan sayısı son beş yılda nasıl seyretmiş? Bu soruların cevaplarını aldığımız zaman neden buna itiraz ettiğimizin de cevapları ortaya çıkıyor.
Kaç adet yer altı maden işletmesi var, kaçı kömür, kaçı metal ve maden?
Ayrıca, 2017-2018 yıllarında yer altı kömür desteği alan kaç firma vardır ve ne kadardır?
Madencilik sektöründe altına hücum veya madene hücum veya yer altı kaynaklarını değerlendirmek için böyle bir hücum söz konusu mudur? Yani madencilik sektörü neyle yarışıyor, bunu da ayrıca bilmek istiyoruz.
Sayın Başkanım, burada arkadaşlarımız söyledi, Müzeyyen Hanım'ın önündeki dosyalar hepinize geldi, hepsini inceleyemedik, arkadaşlarımızla aşağı yukarı 20 kişilik bir ekiple çalıştık, TEMA Vakfının da gönderdiği öneriler var. Yani onun için Sayın Başkanım, sizden ricamız bu kanun teklifinin geri çekilmesi veya tekrar incelenmesi veya alelacele ortaya getirilmemesi veya torbadan çıkartılıp tek tek, madde madde, ciddi ciddi konuşulması. Bunun hem millî menfaatlerimiz açısından hem de hem millî hem de yerli olmak açısından çok doğru olacağına inanıyorum.
Ayrıca, yine Taş Kömürü Çalıştayı yapmıştık biz daha öncesinde, burada Zonguldak'taki kardeşlerimize verilen bazı sözler vardı, yerli kömürün aktive edilip çıkartılmasıyla ilgili sözler vardı. Daha bunları halledemeden bunların üzerine gitmenin, alelacele bunları bitirmenin doğru olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.