| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü ile müesseselerinin 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .01.2019 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, Değerli Genel Müdürüm, değerli Türkiye Taşkömürü Kurumu Yönetim Kurulu; Komisyonumuza hoş geldiniz.
Şimdi, bir tespiti yaparak başlamakta fayda var. Türkiye Taşkömürü Kurumundaki temel sorun siyasi sorundur, siyasidir sorun. Geçmişten birkaç tane veriyle başlayacağım. 1974 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışan işçi sayısı 39.399 yani yaklaşık 40 bin işçi çalışıyor. Bunu da çarptığınız zaman, aileleriyle birlikte 250 bin, 300 bin kişilik Türkiye Taşkömürü Kurumuyla birlikte istihdam edilen, geçinen bir halk demek. Bu, çok önemli bir durum, yan unsurlarıyla birlikte tabii, esnafıydı, memuruydu, şehrin yapılanmasıydı derken bütün bir şehirden bahsediyoruz. 2002 yılında 15.761 işçi seviyesinde, 2010 yılında 11.456, 2015'te 8.980 ve bugün geldiğimizde de yer altı işçisi yine 7.136. Dolayısıyla, bir hayli düşmüş yani 2002 yılından itibaren, AKP iktidarında eğer 5 bin işçi alınmamış olsaydı şu andaki işçi sayısı 2.136 olacaktı yani zaten bir kitleyi görüşüyor, bahsediyor olmayacaktık. Bunu niye söylüyorum? 2000-2016 yılları arasında yer altından 12.263 ve yer üstünden 5.015 olmak üzere toplam 17.278 çalışan Türkiye Taşkömürü Kurumundan ayrılmış yani kurum küçülmeye devam ediyor. 2002 yılından itibaren de küçülmeye devam ediyor. Şimdi, biz Zonguldak milletvekilleri olarak iktidar tarafı-muhalefet tarafı, hiç önemli değil, hepimiz elimizden geldiğince bu durumu ifade etmeye çalıştık.
Şimdi, geçmiş yılın Komisyon tutanaklarına bakıyoruz, orada, önceki dönem Genel Müdürümüz kendisi zaten ifade ediyor, diyor ki: "Kurumun pek çok galerisinde yeterli sayı ve nitelikte üretime yardımcı hazırlık, tamir tarama, elektromekanik, bakım onarım ve benzeri işçisi bulunmadığı için bu galerilerde zamanında ve yeterince bakım onarım ile tamir tarama yapılamadığından kesit daralması, taban kabarması olduğundan, yollar bozulduğundan, ocak içi nakliyat aksamakta, üretim ve iş gücü verimliliği etkilenmektedir." Kim söylüyor bunu? Türkiye Taşkömürü Kurumunun Genel Müdürü söylüyor. Nerede? 2016 yılındaki KİT Komisyonu toplantısında. Anlatıyor, diyor ki: "Üretime yardımcı işçiliklerde görülen belirgin açığın giderilmesi için kurumumuz yukarıdaki öneriler doğrultusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığına muhatap 2/12/2015 tarihli yazımızda 2.200 yer altı pano ayak üretim işçisi, 300 yer altı hazırlık işçisi, 100 yer altı tarama ve söküm işçisi, 100 yer altı bakım onarım işçisi, 400 yer altı nakliyat işçisi, 100 yer altı mekanizasyon ve pres işçisi olmak üzere toplam 3.200 yer altı işçisi talebinde bulunulmuş olup bu konudaki girişimlerimiz devam etmektedir." 3.200 yer altı işçisi istiyor, 3.200. Buna dikkat çekmek istiyorum. Devam etmiş, detaylarını vermiş, yer altı pano/ayak üretim işçisi olarak da 2.200 talep ediyor. Kim? Türkiye Taşkömürü Kurumunun Genel Müdürü. Yetkisi dâhilinde teknik de birisidir yani hangi rakamda işçi isteyeceğini çok iyi bilen birisi. İlerleyen aşamada tekrar ifade etmiş, diyor ki: "Mevcut durumda faaliyetlerinin yürütülmesi ve üretimin idamesi açısından acil olarak 2.200 pano ayak üretim işçisi ile bin üretime destek işçisi olmak üzere toplam 3.200 işçiye ihtiyaç bulunmaktadır." 2016 yılında söylüyor. Peki, 2016 yılından bugüne kadar bu genel müdürün feryadına ne cevap verilmiş? Hiçbir şey, 2019 yılına kadar yanıt sıfır. Diyor ki: Ben bir futbol maçına çıkıyorum, 11 kişiyle mücadele etmek istiyorum, 8 kişiyle mücadele et denmiş ve 8 kişiyle mücadele ediyor, bu sektörün içinde. Dolayısıyla ne durumda? Durum ortada.
Verilen yanıttan hareket ederek söyleyeyim, geldiğimiz nokta da şu, şu anda da Türkiye Taşkömürü Kurumumuz diyor ki bu önerinin cevabının son paragrafında: "15/10/2018 tarih ve 128628 sayılı Yazı'yla Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler Genel Müdürlüğüne 1.500 pano ayak üretim işçisi alımı için talepte bulunulmuştur." Yani neden düştü sayı? İhtiyaç mı azaldı? Hayır. Ben burada net olarak söyleyeyim: Siyasi olarak "Sen bu kadar işçiyle çalışacaksın." deniliyor. Kurum ısrar ediyor, talep ediyor, sayının artırılmasını istiyor. Zaten, norm kadronun yani ideal, olması gereken kadronun 14 bin işçi seviyesinde olduğunu biliyoruz. Yani 11 kişiyle sahaya çıkmak isteyen, futbol maçına çıkmak isteyen, kurumu ayakta tutmak isteyen kurum yöneticileri var, teknik kadro var ve Zonguldak'taki, dediğim gibi, tüm partilerin içinde olduğu, milletvekilleri dâhil olmak üzere, siyasi bir çaba gösteren insanlar var ama buna rağmen, bunun kararını verenler yine daha düşük bir seviyeyi uygun görmüş. Bu şekilde olmayacak. İlerleyen aşamada, Komisyondaki arkadaşların bir kısmı TTK'nin zararından bahsedecek. Ben bu doğrultudaki bir zararı kabul etmiyorum. Bizi, Türkiye Taşkömürü Kurumu olarak, Zonguldak olarak tekrar ayağa kaldıracak olan şey bir kere, bilimsel analiz ve onun gereğini yapmaktan geçiyor.
Dolayısıyla kurum yıllar içinde de özellikle bu özelleştirme, özelleşme söylemlerinin yüksek sesle ifade edilmesi nedeniyle çeşitli tereddütlere de düşmüş vaziyette. Şimdi şimdi belki biraz ondan kurtulmaya çalışıyor, AR-GE'sini güçlendirmeye çalışıyor. Buna da şöyle örnek vereyim: 2002 yılında 15.761 yer altı işçisi 2,2 milyon ton kömür üretimi yapmış. 2010 yılında bu işçi sayısı 11.456'ya düşüyor, üretim de 1,7 milyon tona düşüyor. Yani işçi sayısı yüzde 27 azalıyor, üretimse yüzde 22 düşüyor. Daha sonra bu tersine dönüyor, bu özelleştirme konusu daha fazla gündeme getirilmeye başlanınca da 2013 yılında işçi sayısı 9.839'a düşüyor, üretim de 1,3 milyon tona düşüyor. Yani işçi sayısı yüzde 14 azaldığı hâlde üretim yüzde 23 azalıyor. Yani işçi sayısının azalmasına paralel üretim düşüşü yok. İşçi sayısı azaldıkça o tarihten itibaren... Daha çarpıcısını söyleyeyim: 2015 yılında işçi sayısı 8.982'ye düşüyor yani yüzde 8,7'lik bir düşüş var ama üretim yüzde 26 düşüyor. Dolayısıyla kurumu bir an önce bizim bu özelleştirme düşüncesinden ve tehdidinden ve baskısından çıkarmamız lazım.
Her ne kadar manidar bir günde burada toplantı yapıyor da olsak... Çünkü biz burada Türkiye Taşkömürü Kurumunu değerlendirmek için bir aradayız KİT Komisyonu olarak ama aynı saatte başlayan bir toplantı daha var. Sanayi Komisyonunda Maden Kanunu hakkındaki değişiklik görüşülüyor ve Türkiye Taşkömürü Kurumunu tam kalbinden bağlayan bir konu. Bir ölçüde, mutlaka kurum görüşlerini aktarmıştır ama netice itibarıyla burada çok boyutlu ve 50 maddeyi içeren bir Maden Kanunu değişikliği. Dolayısıyla buna aslında buradaki Komisyon üyelerimizin de katılması gerekirdi. Böyle bir çakışma oldu. Bunu da Meclisin işleyişindeki bir kusur olarak ben değerlendiriyorum.
Dolayısıyla burada yine aynı maddenin içinde çok enteresan bir kısım var.
BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, biz üç ay önceden takvimimizi belirlemiştik.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, sonra biz de erteledik. Ben de Sanayi Komisyonundan kaynaklandığı kanaatindeyim aynı şekilde, biraz daha hassas davranabilirlerdi.
Yine aynı önerinin yanıt kısmında deniliyor ki: "Derin kuyu çalışmalarına paralel olarak geciken ana kat hazırlıklarının da bir an önce tamamlanmasına yönelik çalışmalara hız verilmiştir. Ana kat hazırlıklarının bir kısmının, kurumdaki işçi sayısının yetersizliğinden dolayı, ihale yoluyla sürdürülmesi öngörülmüştür. Bu kapsamda, bugüne kadar yaklaşık 35 kilometre galeri ihale edilmiş olup bunun yaklaşık 30 kilometresi tamamlanmıştır. Diğer taraftan, kurum imkânlarıyla kat hazırlıklarının sürdürülmesine devam edilmektedir." Çok enteresan bir durum var burada. Yine bir önceki Komisyonda, 2016 yılında bir önceki genel müdür diyor ki: "Yaklaşık 90 milyon ton taş kömürü rezervinin üretime hazır hâle getirilmesi amacıyla toplam 33 kilometre galeri ihalesi yapılmış olup bunun 31 kilometresi tamamlanmıştır." O zaman KİT Komisyonundaki bizim milletvekili bir arkadaşımız konuşmasında şöyle bir ifade kullanıyor, geldiğimiz durumu çok net anlatacak bir şey olduğu için söylüyorum. Bir önceki genel müdür "31 kilometresi tamamlanmıştır." diyor. Şu anki genel müdürümüz "30 kilometresi tamamlanmıştır." diyor. Geçtiğimiz Komisyonda da arkadaşımız demiş ki: "Ana kat hazırlıklarının 2014'te 31 kilometresi tamamlanmış. Bugünkü sunuma bakın, toplam 33 kilometre arkadaşlar. 2014'te de 2012 raporunun sunumunu yaparken 31 kilometresi tamamlanmış. O 90 milyon ton hedefledikleri üretim rezervini bunu tamamlarsa çıkaracaklarını iddia eden kurum 2012'den 2016'ya dört yıldır bir türlü bu 2 kilometreyi gidemediler. 31 kilometreyi yaptılar, 33'e tamamlayamadılar, bunu ve ihale hazırlıklarını. Şöyle de baktığım zaman, herhâlde bu hızla giderlerse doksan yıl sonra hazır olacak o 90 milyon ton kömür rezervi orada." Buna bakınca ne kadar iyimser bir eleştiri olduğunu görüyoruz çünkü bu çalışmalar değil ileri gitmek, geri gitmiş, 31 kilometreden 30'a düşmüş görünüyor. Bu tezatlığı da açıkçası ifade etmek istedim.
Çok boyutlu bir konu. Zonguldak sorunu öyle bir sorun ki bizim Zonguldak'taki Türkiye Taşkömürü Kurumu ve şehrin bir aradalığıyla ilgili çözülmesi gereken sıkıntıları karşılaştırabileceğimiz Türkiye'de bir başka il yok. Dolayıyla biz burada kendine has bir çözüm üzerinde değerlendirme yapmalıyız. Dünyada da bu bağlamda iki tane şehir var; biri İtalya'nın Sardinya Adası, yine madencilikle ilgili çalışmaların yapıldığı, biri de Almanya'nın Duisburg kenti. Duisburg kenti, kendi ağır sanayisine işçilerini kaydırarak şehri canlı tutmayı başarabilmiş, Sardinya başaramamış. Biz, Zonguldak'ta bunu hâlâ başarabiliriz, TTK'yi güçlendirebilecek tedbirler alabiliriz.
Birçok konu var. 2012 yılından gelen bu öneriyle ilgili şimdilik benim söyleyeceğim bunlar ama dediğim gibi, çok boyutlu. Siyasetçiler ve karar mekanizmaları teknik konuda gelen önerileri ve bilimsel verileri, talepleri bu doğrultuda cevaplamalılar. Türkiye Taşkömürü Kurumunu bugün değerlendireceğiz ama benim, siz vekillerimizden ricam, lütfen, değerlendirirken gerçek bir değerlendirmeyi yapabilmemiz için, Türkiye Taşkömürü Kurumunun tam kadro çalışıyor olması gerektiğinden hareketle, bir an önce değil... "Yok, bin işçi aldık, 1.500 aldık." Yani Zonguldak halkı açısından bunlar, inanın, çok kabul edilebilir rakamlar değil. 14 bin norm kadroya ulaşmamız gerekiyor. 14 bin norm kadrodaki işçi sayısını zaman yakalarsak o gün oturalım, kârı, zararı konuşalım ama o güne kadar biz, dediğim gibi, verdiğim örnekteki gibi, bir futbol maçında 7 kişi, 8 kişi oynar vaziyetteyiz. O yüzden de kimse kurumdan da 5 gol birden atmasını beklememeli ama mutlaka eksikleri var, ilerleyen aşamalarda bunları da konuşacağız.
Ben bu bağlamda, bir hatırlama da yaparak sözlerimi tamamlamak istiyorum. Özellikle, kurumun son yıllardaki AR-GE yatırımları ve AR-GE'ye yüzünü dönüşü ve çeşitli markalar doğurabilecek çalışmalar yapıyor olmasını da ayrıca çok takdir ediyorum. Onun detaylarını keşke hani biraz daha zaman olsaydı, Genel Müdürümüz daha fazla verseydi. Burada, KİT'te biz birçok kurumu dinlerken gururlandık birçok boyutu itibarıyla, çeşitli eleştirimizin de yanında. Ben o gururumuzun en tepesine koyabileceğimiz çalışmaları yapan bir Türkiye Taşkömürü Kurumu olduğunu biliyorum AR-GE olarak.
BAŞKAN - Pozitif ayrımcılık yapıyorsunuz.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Futboldan girdi, mutlaka bir taraflılık var.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu konuyla ilgili mutlaka, Komisyon olarak da Genel Müdürümüz davet ederse o AR-GE'yle ilgili kısımlara birlikte bir gezi de yapılabilir çünkü geliştirilmesi için desteğe ihtiyaç var.
Bir diğer boyut da şu: Ben, Sayın Genel Müdürümüzden, bizi bu işçi alımı yapılacağı gün yapılacak kuraya davet etmesini istiyorum çünkü kuralar, özellikle Millî Piyango çekilişleri dâhil olmak üzere, son yıllarda hep bir eleştiri konusu, üzerine bir soru işareti gelen konular. Bir yanlışlık yapılmasa da soru işareti gelebiliyor. Dolayısıyla Zonguldak'ta da ciddi bir talep var bu bin veya 1.500 işçi alımında listeye girebilmek adına. Ben kesinlikle ve kesinlikle 1 kişinin dahi torpille ve çeşitli farklı siyasi yönlendirmelerle bu sürecin içine dâhil olunmaması gerektiğine inanıyorum. Bizzat ben kura günü orada olacağım zaten. Bu bağlamda, KİT Komisyonumuz da davet edilirse, buradan da arkadaşlar gelirse hep birlikte iştirak ederiz, halkımızın da -kurada çıkan, çıkmayan- en azından kuranın çok nizami yapıldığı konusunda kanaati olur, gönüller de kırılmamış olur diyorum.
Teşekkür ediyorum.