| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü ile müesseselerinin 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .01.2019 |
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben Zonguldak milletvekillerine teşekkür ediyorum; ayrıntılı bilgilerle bize, kurumun sorunlarına ilişkin ve çözüm yollarına ilişkin görüşlerini belirttiler.
1991 yılıydı, karlı bir kış günü. Maden işçilerinin, Zonguldak'ta 100 bine yakın insanın aileleriyle beraber katıldığı büyük yürüyüşte birkaç otobüsle ve birkaç yardım kamyonuyla İzmir'den Zonguldak'a gitmiş ve o dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur'un öncülüğünde, orada bulunan maden işçilerinin ailelerine ve direnişlerine katkıda bulunmak üzere, gıda kamyonlarıyla beraber Zonguldak'a girmiştik. Madencilerle ilk haşır neşir olmam ve ilk tanışmam, o maden ailelerinin Zonguldak açısından ve Türkiye Taşkömürünün Zonguldak açısından önemini, maden işçilerinin de o maden ocaklarına inmesinin ve Türkiye'nin geleceğine yönelik enerji kaynağını ortaya çıkarmak için cansiparane çalışmalarını orada öğrenmiş, görmüştüm.
Orada, daha sonra gittiğim dönemlerde, yine, Karadeniz Ereğli'nin Kandilli'sinde maden işçilerinin lojmanlarını, maden işçilerinin sinemalarını, maden işçilerinin çocuklarının okuduğu okulları görmüştüm. Şimdi metruk bir hâle gelmişti son gittiğim dönemlerde ve gerçekten orada yaşanan ve orada hayata kazanım sağlamak için yerin altında mücadele eden insanların yaşadıkları ortamların ve birlikteliklerinin de anılarımda taze bir iz olarak durduğunu bilmenizi isterim. Yani o tarihlerde sineması, okulu, lojmanları olan ve birlikte maden işçilerinin yaşadığı bir kent Zonguldak ve çok önemli bir kentimiz, Türkiye'nin ekonomisine de katkı koyan bir kent. Ve o nedenle de Türkiye Taşkömürünün de Türkiye'deki her anlamda hem stratejik anlamda hem enerji anlamında her açıdan çok önemli olduğunu bildiğimiz için, burada arkadaşlarımızın bu kuruma yönelik eleştirilerinin ve önerilerinin doğru anlaşıldığını ve umarım bu toplantıların bu kuruma daha yarar sağlar hâle gelmesi için bizim de üstümüze düşeni, Mecliste üzerimize düşeni yapma gayreti içerisinde olduğumuzu bilmenizi isterim.
Buna ilişkin bazı sorularım var ve bu soruların da yazılı olarak yanıtlanmasını talep edeceğim. 2016 yılında kurumun 887,2 milyon lira zarar ettiği belirtiliyor. Kurumun sürekli zarar ettiği ve zarar nedeniyle yitirilen kaynakların her yıl Hazinece aktarılan sermayeyle karşılandığı vurgulanıyor. Ben 2002 yılından 2018 yılı dâhil olmak üzere ve kurumun ve müesseselerinin dönem zararı veya kârı ne olmuştur; onu istiyorum sizden. Çünkü bu sürekli bir zarar hanesine yazılarak Türkiye Taşkömürünün acaba önümüzdeki süreçte elden ve gözden çıkarılması noktasında bir gerekçe olarak da mı gösteriliyor, onu da merak ediyorum. Ya da kurumun sürekli zarar etmesinin altında yatan temel neden nedir? Yani zararı eleştirmek anlamında söylemiyorum bunu, mutlaka bir önemi var. 2018-2022 Stratejik Planı'nın hazırlanması tamamlandı mı, hangi aşamaya geldi, bu planlandıysa buna ilişkin de bir bilgi rica edeceğim.
Sayıştayın 2016 yılı raporunda, sayfa 5'te kuruma ait taşınmazların satışı, kurumun arsalar üzerinde kat karşılığı inşaat yapılmasına yönelik hukuki açıdan ciddi uyarılar var. Burada özetle "Kurum kendisine ait taşınmazları direkt olarak satamaz." deniliyor, satışın Bakanlar Kurulu ve Özelleştirme uhdesinde olduğu ifade ediliyor. Bu nedenle eğer olduysa son beş yılda kurum tarafından satışı yapılan taşınmazlar varsa bunlar nelerdir? Son beş yılda kat karşılığında satışı yapılan arsalar hangileridir?
Yine, 2016 yılı raporunun 8'inci sayfasında TTK taşınmazlarının satışına yönelik ihale yönetmeliği henüz yürürlüğe girmeden 23 adet taşınmazın ihale yoluyla satıldığı belirtiliyor. Bu gayrimenkulleri veya arsaları kurum kanuna aykırı olarak mı, direkt mi satmıştır yoksa başka bir yöntem mi, yol mu izlenmiştir; bunu öğrenmek istiyorum. Bu satışlar yasal mıdır? Karadon ve Üzülmez müesseselerine ait 23 adet taşınmaz nelerdir? Bu satış ihalesi kimlere verilmiştir? Hangi taşınmaz kaç lira bedelle satılmıştır? Kurumun toplam geliri ne olmuştur? Yine, ihale yönetmeliği yürürlüğe girmeden Armutçuk müessesesine ait 17 taşınmazdan 7'sinin ihale yoluyla satıldığı ifade ediliyor. Bu acele satışların gerçekleşme nedeni nedir? Armutçuk'ta o tarihlerde satışı yapılmayan 10 taşınmaz da satılmış mıdır? Son beş yılda kuruma ait hangi müesseselerin taşınmaz varlıkları ne kadar bedelle satılmıştır? Mevzuata uygun olarak hazırlanmadığı belirtilen TTK taşınmazlarına ait satış, kiralama ve ihaleme yöntemiyle değişiklik yapılmış mıdır?
2016 yılının denetim raporunun 119'uncu sayfasını açtığımızda kaçak kömür ve üretim satışı diye bir bölüm var, burada diyor ki, kurum genelinde her yıl yüzlerce kaçak ocak tespiti yapıldığı, bu ocakların girişlerinin bir kısmının mühürlendiği, bir kısmının patlatıldığı, bunlardan 2014 yılında 76 tanesi, 2015 yılında 85'i, 2016'da 68'i hakkında dava açıldığı görülmüştür. Redevanssız saha ocaklarının yanı sıra kaçak ocak işletme faaliyetlerinin de yaygın bir şekilde sürdürülmekte olduğu ve önlemediği anlaşılmaktadır. 2015 yılında TTK genelinde redevansla işletilen sahalar ise bu sahalar içinde yer alan kaçak ocaklarda 12 ölümlü iş kazası olduğu, bunların 9'unun redevanslı sahalarda, 3'ünün kaçak ocaklarda meydana geldiği, 2016 yılında kaçak ocaklarda 2, redevanslı sahalarda 1 ölümlü iş kazası olduğu, 1992-2016 yılları arasında redevansız sahalarda meydana gelen kazalarda 137 işçinin, kaçak ocaklarda meydana gelen kazalarda 119 işçinin öldüğü, yaralanmayla sonuçlanan kazalara ilişkin olarak kaza ve yaralı sayısının da tam olarak tespit edilemediğini Sayıştay söylüyor.
Şimdi, burada iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle kurum aleyhine açılan çok sayıda dava olduğu ve bunların kuruma ciddi mali bir külfet getirdiği görülüyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle kurum aleyhine açılan dava sayısı kaçtır? Bu davaların kaçı sonuçlanmış, kaçı devam etmektedir? Bu davalardan dolayı kurumun ödediği veya ödeyeceği miktar nedir? Son beş yılda TTK ve bağlı müesseselerinde meydana gelen iş kazası sayısı kaçtır? Bu kazaların kaçı yaralanma, kaçı sakatlanma, kaçı ölümle sonuçlanmıştır? İş kazalarına ve meslek hastalıklarına yönelik kurum tarafından alınan tedbirler ve verilen eğitimler nelerdir? Kurumda ve bağlı müesseselerde çalışan iş güvenliği uzmanı sayısı kaçtır?
Yine, kurumun denetim raporunda, sayfa 22'de iş yeri hekimliğiyle ilgili ciddi bir uyarı var size, bir tablo yayınlanmış iş yeri hekimliği 2016 yılı ödemeleri diye. Onun altında da şöyle size bir uyarı gelmiş: "Yukarıdaki çizelgelerden görüleceği üzere, 2016 yılında TTK Genel Müdürlüğü ile 5 müessesede iş yeri hekimi olarak hizmet alınan 14 doktor için ilgili firmaya 296.700 lira tutarında ödeme yapılmaktadır. 2014 yılı Nisan ayı başından itibaren hizmet alınan firmaya 2014 yılında yapılan dokuz aylık ödeme toplamı 2 milyon liradır. 2015 yılında bu tutar 2,7 milyon liraya, 2016 yılında ise 3,5 milyon liraya ulaşmıştır. Bu durumda iş yeri hekimi olarak hizmet alınan her doktorun kuruma aylık maliyeti 20.905 lira olmaktadır. Bu ödemelerin yüksekliği dikkate alınarak iş yeri hekimliği hizmeti alınan firmayla yapılan görüşmeler sonucunda 2017 yılında firmaya yapılan ödemeler aylık 292 bin liradan 266 bin lira tutarına indirilmiştir. Kurumda baştabip ve tabip pozisyonunda sözleşmeli personel olarak istihdam edilen doktorların ortalama aylıkları ise 5.500 lira civarındadır. Yani kurumun kendi doktorlarına aylık 5.500 lira ödenirken özel firmaya her doktor için aylık kurum tarafından, sizin tarafınızdan 19 bin lira ödenmektedir. Başka bir ifadeyle özel firmadan temin edilen iş yeri hekimliği hizmeti için katlanılan aylık maliyet kurum doktorları aylıklarından 3,5 kat daha yüksek oranda gerçekleşmektedir."
Şimdi, bu detayları öğrendikten sonra şunu sormak istiyorum: Yani burada niye müessese olarak siz iş yeri hekimi çalıştırmayı tercih etmiyorsunuz? Yani kurum olarak bu noktada özel bir firmayla anlaşıp 5.500 lira maaşlı bir doktor için niye 19 bin lira ödüyorsunuz? Yani gerekçeniz nedir bu konuda, onu önemle merak ediyorum. Çünkü burada ciddi bir rakam, 3,5 trilyon liraya varan, eski parayla 3,5 milyon liraya varan yıllık bir harcama kaleminiz var, bu çok önemli. Ve sorularıma devam edeyim: Kaçak ocakları önlemek için aldığınız önlemlerin yeterli ve caydırıcı olmadığı görülüyor. Bunun için yeni çalışmalarınız var mı? Bu sorumu sözlü olarak da cevaplayabilirsiniz, yazılı olarak da. 2017-2018 yılında tespit ettiğiniz kaçak ocak sayısı kaçtır? Ayrı ayrı verilmek kaydıyla 1996-2018 yılları arasında redevanslı ocaklarda, kaçak ocaklarda, kurumun kendi ocaklarında meydana gelen kazaların sonucunda yaşamını yitiren işçi sayısı kaçtır? Yine, bu ocaklarda meydana gelen kazalarda kaç işçi yaralanmış, kaçı sakatlık yaşamıştır; bunlarla ilgili istatistiki bilgi rica ediyorum.
Son sorum şu: Kozlu ve Üzülmez müesseseleri için kömür yıkama ve zenginleştirme faaliyetleri üzerine ihaleye çıkıldığı ve ihaleyi kazanan firmayla yıkama, torbalama birim fiyatı olarak dolar üzerinden anlaşıldığını gördüm, zaten bu konu da gündeme getirildi Deniz Yavuzyılmaz tarafından. Dövizin son dönemdeki yükselişini göz önüne alırsak kurumun yıkama ve torbalama hizmetleri için ödediği paraların ciddi bir şekilde artışı söz konusu. Bu anlaşmaları Türk lirasına çevirip çevirmediğinizi de merak ediyorum. Kömür yıkama ve zenginleştirme işlemeleri için tüm müesseseler dâhil olmak üzere ödenen yıllık toplam tutar nedir? Bu işlemleri kendi bünyenizde yapmanız mümkün değil mi?
Sözlerimi şöyle noktalayayım: Zonguldak Milletvekili arkadaşımız Polat Türkmen'in, Deniz Yavuzyılmaz'ın ve Ünal Demirtaş'ın burada çok ayrıntılarıyla bildiği ve yaşadıkları kent içerisinde sorunları çok iyi gündeme getirdiklerini memnuniyetle, teşekkürle ve Komisyon adına da bilgi sahibi olmakla tekrar burada dile getiriyorum ve onların Zonguldak davetinin altının maden ocaklarının görülmesi ve orada çalışan insanların koşullarının da Komisyon üyeleri tarafından bizzat yerinde tespiti açısından da böyle bir talebin sizden gelmesi hâlinde bu davete katılacağımı -pek davetlere katılmamakla birlikte- işçiler adına ve kurum adına empati geliştirmek adına katılacağımı belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.