| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1410) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .01.2019 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, neden verilmek isteniyor? Hemen o sorunun cevabını ben size aktarayım.
Hâlihazırda redevansçıların işletme biçimini Sayıştay raporundan size aktarıyorum, nasıl işletiyor: "Havzada çok fazla sayıda kaçak ocak girişi mevcut olup bunların bir kısmı redevansçı firmaların kontrolünde, kimi zaman firma taşeronu olarak gösterilmektedir." Şu anki işletilme biçimini söylüyorum.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
Biz dinliyoruz, zaten karar verecek biziz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yok, öyle ama yanıt tesis edecekler...
BAŞKAN - Orada Selami Bey dinliyor, sizden sonra Selami Bey cevap verecek.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani yanıtı konuşmalarıma göre tesis etmek durumunda, evet.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) 2016 yılı Sayıştay Denetim Raporu: "Geçmişte redevans uygulamasına başlanılmadan önce havzada münferiten gerçekleşen ticari amaçlar güdülmesinden ziyade kaçak ocak çalıştıranların ve yakınlarının günlük kömür ihtiyaçlarının giderilmesi amaçlarıyla yapılan kaçak üretim, havzanın redevans uygulamasına açılmasından sonra bazı redevansçı firmaların kaçak ocaklarda üretilen kömürü satın alması, taahhüt ettikleri üretimi daha düşük maliyetle gerçekleştirmek için kaçak ocaklara göz yumması, hatta sigortasız, düşük ücretli işçiyle genellikle aile içinde yapılan bu üretim şeklinin karşılıklı çıkar ilişkisi kurularak bir şekilde teşvik edilmesiyle, üretilen kömürlerin tüketiciye ulaştırılmasının ardından iş münferit olmaktan çıkmış ve hesabı tam olarak yapılamayan, kontrol edilemeyen ticari bir faaliyet şekline dönerek üzerinden rant sağlanan bir yapı hâline gelmiştir. Mevcut durumu hâlâ devam ediyor. Havzada kaçak kömür üretiminin önlenememesinin nedenleri olarak, redevansçı firmaların kaçak ocaklarda üretilen kömürü satın almaları ve bu kömürler için sevk fişi sağlamaları, ayrıca Zonguldak ve civarı tüketicilerin, ucuz olduğu gerekçesiyle bu kömüre olan talebi gösterilebilir. Bu durum, kaçak ocakçıyı, pazar bulabilen üretici konumuna getirmiş ve böylece kömür kaçakçılığının geçmişteki münferit ihtiyaca binaen nispeten masum olma özelliğini kaybetmesine neden olmuştur." diyor.
Şimdi, bu durum zaten devlet kurumlarınca tespit edilmiş, dolayısıyla bu illegal durumu legal duruma getirmek veya getirmemek arasında tercihen bu kanun teklifindeki bu madde tesis edilmiş, bu belli. Buradaki temel problem şu: Tabii ki kömürün çıkarılmasını, bizim vatanımızın yer altı zenginliğidir, verimli şekilde çıkarılmasını isteriz, ancak bu durum dolaylı olarak büyük, ciddi kazalara yol açmaktadır. İş kazaları, gerek TTK'nın aslında asli işi olması gereken birçok işi taşere etmesi çeşitli galeriler gibi, gerek bu kanun teklifinde yer alan madencilik unvanının firmanın almak durumunda kalmadan inşaat yapabilecek firmaların da madene sokulmasıyla ortaya ciddi anlamda sıkıntılar çıkıyor ve bunu da yine Türkiye Taşkömürü Kurumunun geçmişiyle birlikte bir bütün olduğunu ve bütün hafızasının da değerlendirilmesi gerektiğinden hareketle yani bu tecrübelerden iyi sonuçlar çıkarıp dersler çıkarıp geleceği ona göre kurmamız bakımından, diyor ki yine Sayıştayın bir başka raporu: "Yüklenici firmalar taahhütlerini daha fazla kazanç sağlayarak yerine getirebilmek uğruna -burada altını çizerek söylemek istiyorum- daha fazla kazanç sağlayarak yerine getirmek uğruna iş güvenliği önlemlerine bile tam anlamıyla uymaktan imtina edebilmekte, asıl iş veren olan kurum elemanlarının yaptıkları tespitleri kendi işlerine engel olarak görebilmektedir." Şimdi, TTK'nın da neden bu yapının içindeki denetimden çıkarıldığını, dönüyorum ta 2009'daki Sayıştay raporu zaten söylüyor.
Dolayısıyla, burada tabii ki bir çözüm arayışımız var, yani 5 milyon ton devlet olarak çıkaracağız, 5 milyon ton da redevansçıya çıkartacağız, ikisi birlikte 10 milyon ton ve Türkiye'deki demir-çeliklerdeki taş kömürü ihtiyacımızın büyük bölümünü de sağlamayı planlıyoruz. Burada bir sıkıntı yok ama yöntem olarak TTK'nın denetçisini çıkardığımız zaman bakın neye dönüşüyor: Elimizde 1 tane daimî nezaretçi var. Daimî nezaretçinin maaşını kim ödüyor? Şirket. Daha bunun üzerine yorum geliştirmiyorum, istediğiniz kadar 5 bin TL ceza koyalım.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Onu değiştirdik.
BAŞKAN - "Daha da artırın." diyor aslında Sayın Yavuz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öyle mi? İsabetli olmuş ama ne yönde bir değişiklik olduğunu şimdi bilmediğimden yorumlayamasam da...
BAŞKAN - Azalttık cezayı...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya o cezaya tabi değil, buradaki konu nezaretçiyle ilgili de değil.
BAŞKAN - Nezaretçi mühendis değil mi?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya mühendis ama...
BAŞKAN - İşe yaramaz mühendis, mühendis ama...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, hayır o başka bir şey.
Hangi kurumu temsil ediyorsa o niteliktedir. Şimdi devlet kurumunu temsil eden bir müfettiş başka bir şey ifade eder...
BAŞKAN - İşte 10'uncu maddeyi onun için koyduk zaten.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Herhangi bir özel firmanın mali müşaviri daha eğitimlidir ama o vasfı ve görevi yoktur.
Şimdi, şöyle, ikincisi: Teknik eleman denetimi. Yine, teknik elemanı özel firmanın. İş güvenliği uzmanı, biraz önce size anlattığım nitelikte redevansçı firmaları lütfen düşünün. O da yine aynı firmadan maaş alıyor, diğeri yetkilendirilmiş tüzel kişilik var, bu projesini oluşturan, zaten yılda 1kere gidiyor, 2 kere gidiyor. MİGEM yılda 4 kere gidiyor, Çalışma Bakanlığı yılda 2 kere gidiyor. Zonguldak'ta valilik kaçak ocak arıyor, gerçekten bu kaçak ocak dediğimiz şey öyle kocaman büyük ocaklar değil, büyük galeriler falan değil. 1,5 metreye 1,5 metrenin içinden işçiler girmek suretiyle -tabiri caizse bir tabuta neredeyse, bunu söylerken üzülüyorum ama- çalışmak mecburiyetinde oldukları için oraya giriyorlar. Şimdi, biz TTK'yı da oradan çekiyoruz ve bu konuda en profesyonel, 170 yıllık kültürü temsil eden TTK'yı oradan çekiyoruz, diyoruz ki: "Biraz önce Sayıştay raporlarında tespit edilen ve aktarılan -ki Sayıştay belli bir üslupta aktarıyor aslında- bu önerileri, bu tespitleri görmezden geliyoruz ve diyoruz ki: "Ruhsatı tamamen redevansçı firmaya bırakalım."
Benim burada ilave olarak ve teklif olarak da söylüyorum, redevansçı firmalarda -yani gerek bu yasa teklifi geçer, geçmez, sizlerin ve Genel Kurulumuzun iradesinde bu ama- çalışacak olan işçinin mutlaka ve mutlaka bu konuda uzman Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından eğitilmesi lazım. Eğitimini, sertifikasını Türkiye Taşkömürü Kurumundan alması lazım. Bu, Türkiye Taşkömürü Kurumuna bir sorumluluk yüklemeyecek şekilde de düşünülebilir ve bunu da mümkünse belirli bir tutar karşılığında yapmalı, Türkiye Taşkömürü kurumu da buradan bir gelir elde etmelidir. Aynı zamanda, redevans sahalarında çalıştırılacak işçinin de böylelikle takibini daha eğitimin alınma aşamasında sağlanması da başlayabilir.
Başkanım, bu noktayı, bilmiyorum takip edebildiniz mi? Redevans sahalarında çalışacak işçilerin her hâlükârda Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından eğitilmesi, eğitim alması çıraklık eğitimi şeklinde... Zaten eskiden Türkiye Taşkömürü Kurumunun 1985'e kadar bir eğitimi vardı, o şimdi kalktı iş güvenliği eğitimi var sadece. Hem o tarafının canlandırılması, nitelikli işçi yetiştirilmesi bakımından hem redevansçı firmaların çalıştıracağı işçilerle Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışacak işçiler arasında rekabeti, nitelikli çalışabilecek işçi sayısını artırarak ortadan kaldırmak bakımından böyle sertifikasyonlu bir eğitim verilebilir ama her hâlükârda özel firmanın da mutlaka kendisini bir eğitim sürecinden geçirmesi gerekir.
Bir noktada da Türkiye Taşkömürü Kurumunun, bu kanun teklifine neden olan redevansçılara o ruhsatın verilmesi, redevansçının onu parçalaması aslında mevcut o redevans ruhsatını veya işletmesini kiralamayacak güçte olan, belki bugün kaçak ocak işletenleri legal hâle dönüştürmeye dönük bir şey. Ama karşı karşıya kalınmasının temel nedenlerinden biri bu, bu kanun teklifinin ihtiyacını doğuran. O da Türkiye Taşkömürü Kurumu, 2016 yılı verilerine göre günde 93 bin TL tazminat ödüyor, kaybettiği davalar nedeniyle. Bunun belirli bir bölümü redevanslı sahalardaki sorumluluğundan yani dolaylı iş kazalarından geliyor. Kimi, sağlık nedeniyle işte solumadan kaynaklanan çeşitli raporlamalarla... Bunu şu noktadan dolayı özellikle söylüyorum: Biz Türkiye Taşkömürü Kurumu söz konusu olduğunda bunun ne AK PARTİ'si, ne CHP'si, ne MHP'si, ne İYİ PARTİ'si, ne HDP'si diye bir şey yok. Biz Zonguldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumunu da ayakta tutmalıyız, çok önemli. Türkiye Taşkömürü Kurumunu değerlendirirken lütfen norm kadronun altında çalıştığı 7.136 tane yer altı işçisi var, bununla değerlendirmeyin. Norm kadro 14 bindir yani bizim sahaya çıkaracağımız -futbol terimiyle- ilk 11'e karşılık gelen 14 bindir. Siz sahaya 8 kişi çıkarsanız o zaman rekabet etmeniz de zor olur, takımdan verim almanız da zor olur. Bizim 14 bin norm kadroya ulaşmamız gerekli.
Dolayısıyla, burada, yine raporlar anlatmış, bunu detaylı size tekrar okumuyorum ama kurum bas bas bağırıyor diyor ki: "Benim 3.600 tane yer altı işçisine ihtiyacım var." diyor ancak siyasi irade bir türlü bunu yapmıyor ve kadro 11'in altında kalıyor. O nedenle, gerekçeleri anlıyoruz, biz de bu kömürün çıkarılmasını istiyoruz ancak bu kanun teklifini bu şekilde geçirirseniz, redevans sahalarında iş güvencesiz bir şekilde çalışmaya işçileri mahkûm bırakırsınız. Zaten kaçak ocakları denetleyemiyoruz. 1 tane, 2 tane değil, 200 tane kaçak ocaktan bahsediyorum. Bir alanın, bir redevans sahasının içinde 200 tane kaçak ocak ve valilik kolluk kuvvetleriyle, polislerle, jandarmayla birlikte gidiyor, bulamıyor kaçak ocağı. Yani bulmak istemediğinden değil, çaba harcıyor Zonguldak Valiliği, bulamıyor orayı. Böyle bir yerden bahsediyorum. Ölüm gerçekleşiyor, ölüm gizleniyor, aradan geçen bilmem ne kadar süre sonra dolaylı olarak öğreniliyor. Ocakların sahibi kesinlikle belli değil, gizli.
Şimdi, o nedenle, mutlaka TTK'nin denetlemesi lazım ve orada MİGEM'in artık MAPEG'le eş güdüm sağlaması lazım bir yetki çakışması olmadan ve orada çalışacak işçilerin TTK'den eğitim alarak sertifikalandırılmalarıyla ama özel firma ayrıca kendi de verdirecek onu. Yani sorumluluk paylaşılacak ama o eğitimi alıp sertifikayı almasıyla da çalışacak işçilerin tanımı ve kontrolü de sağlanmış olacak diyorum.
Tabii, birçok boyutu var ama ben Komisyonda söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Eğitim boyutuna özellikle bir düzenleme getirirseniz de memnuniyet duyacağımızı ifade ediyorum.
Teşekkürler.