| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun uzun süredir toplanmaması, tarımla ilgili birçok konunun da Komisyon gündemine alınması ve (2/1540) esas numaralı Kanun Teklifi'yle ilgili önceden yeterli bilgi verilmemesi hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .02.2019 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz, değerli milletvekillerimiz; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Şunu söylemek istiyorum: 24 Haziranda ülkemizin çeşitli bölgelerinden seçilerek geldik milletvekili olarak, daha sonra 16 Temmuz 2018'de ihtisas komisyonu olarak göreve seçildik, Tarım Komisyonunda görev aldık. Bugüne kadar Komisyonumuzda 29 adet esas, 48 adet de tali olmak üzere havale edilmiş ve görüşülmeyi bekleyen toplam 77 adet kanun teklifi ve kanun hükmünde kararname bulunmakta. Ama bugüne kadar nedense bu Komisyonumuz hiçbir şartta toplanmadı. Üstelik çağırılanların içerisinde Ziraat Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odasının olmadığını görüyorum. Bunlar da tarımın önemli paydaşlarının arasındadır.
Bir Komisyon Başkanı olarak sizden bulunduğunuz makamın, buranın; çiftçilerimizin, köylülerimizin sorunlarına çözüm önerilerinin paylaşıldığı, değişiklikler yapılıp kanunlar hazırlayan ve bir mutfak görevi görmesi gereken bir yer olduğunu belirtmek istiyorum. Konuşmamızın başında bir Komisyon Başkanı olarak ülke tarımına dair birkaç cümleyle başlamanızı beklerdim.
Bu komisyonun toplanmasının nedeni olan, tali ve esas komisyonda görüşülmek üzere bekleyen 77 tane kanunun 2 tanesi görüşülüyor. Teklif, Sayın Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından geldiği için bugün bir arada bulunma ve yeni tanışma şerefine nail oluyoruz. Sadece bir kahvaltıda bir arada olmuştuk, kısmen beraber olmuştuk ama yedi aydır görev başındayız ve maalesef ilk defa toplanıyoruz. Diğer arkadaşlarım söyledi, tarım ülkemiz açısından çok önemli yani bugüne kadar en az 5-6 defa toplanmış olmamız lazımdı, her birinde on dakika, on beş dakika konuştuğumuzu düşünecek olursak bugüne kadar bu haklarımızın giderilmediğini düşünüyorum ama şu anda, şurada on dakika konuşmaya bile tahammülün olmadığını, memleketin yandığını, tarımın çöktüğünü...
Ben Adana'dan geliyorum, ziraat mühendisiyim, çiftçilik yapan bir arkadaşınızım; Adana'da çok yakın zamanda bir taşkın, sel afeti -Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi- yaşandı. Bunu buralarda konuşmayacağız, nerede konuşacağız Sayın Başkanım? Dolayısıyla, bu makamları iyi kullanmak gerekiyor, bu makamlar üreticilerin, vatandaşların sorunlarına çözüm üretilen ya da çözüm önerisi sunulan yerlerdir. Buraları iyi değerlendirmek gerekiyor. Yedi aydan sonra -tahmin ediyorum- ikinci bir toplantı da bir yedi ay daha sürer diye düşünüyorum. Bu toplantıların, 26 milletvekiline sahip olan bu Komisyonun ülkenin tarımına çözüm önerileri sunacak toplantılarının sıklaşmasını temenni ediyorum.
Bugün burada konuşacağımız konu -birazdan yine değineceğiz- İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülke arasında tarım ve gıda güvenliği iş birliğine dair olacak, aldığımız öyle. Çok fazla yeterli bir bilgi ve birikime sahip olmadan bu toplantıya, komisyona çağrıldık ama burada özellikle ekonomik iş birliğini kurması, önemli alternatiflerin, pazarların edinilmesi ve burada sağlanacak koşullar, olanaklar nelerdir, bunu bilmiyoruz. Bu kurulan Gıda Güvenliği Teşkilatının iktisadi getirisi ne olacaktır, bunu bilmiyoruz. Yine, bu ürünlerde nasıl bir gümrük uygulaması yapılacak, bunu bilmiyoruz. Biliyorsunuz, tarımsal ithalatta gümrük vergilerinin düşürülmesi ithalatın patlamasına neden olmaktadır. 2017 yılında tarım ürünlerinde yapılan ithalatlar -kısaca 5 milyon ton buğday, 2,3 milyon soya, 914 bin ton pamuk, 2,1 milyon ton mısır, 19 bin ton kırmızı et ve hatta samanı dahi ithal ederek- ülkeyi net bir şekilde ithalatçı hâle getirdi. Şimdi, bu yeni çıkan birlikle alakalı gümrük koşulları nedir, bunu bilemiyoruz. Türkiye yaklaşık yılda 10 milyar net bir şekilde tarım ithalatı yapıyor. Biz hangi İslam ülkesine ihracat yapacağız, bunu bilemiyoruz, bununla ilgili elimizde açık bir veri yok ya da sunum yok. Tüm bu belirsizliklerin, bu soruların Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarına yani bizlere, tarımsal üretim yapan çiftçiye, köylüye, sanayiciye, kısacası tüm sektör paydaşlarına açıkça cevaplanmasını bekliyoruz.
Yine, Sayın Başkanım, bölgemiz narenciye ve pamuk bölgesidir. Özellikle narenciye -biraz önce bir arkadaşım da söyledi- geçtiğimiz yılda Akdeniz meyve sineği zararlısından dolayı dalında kaldı ve özellikle de pazarlama, siyasi problemlerden dolayı kuzey ülkelere yaptığımız ihracatımız yeniden gemilerle ülkemize gönderildi. Dolayısıyla, dalında 50 kuruşa kadar düşen, hatta daha altına inen narenciye ürünleri üreticimizi oldukça sıkıntıya koydu. Geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütçe görüşmelerinde de söylediğimiz gibi, Adana'daki çiftçi birlikleri, üretici birlikleri, narenciyeler yeni pazarların açılmasını talep etmektedir. Bunların başında da Çin ve Uzak Doğu gelmektedir. Çin'le alakalı yeni bir gelişmenin olduğunu biliyorum, bu konuyla da ilgili bilginiz varsa bunun açıklanmasını istiyoruz. Hoş, biraz önce de söyledim, teklifi sunanlar burada ama buradaki temsil düzeyindeki arkadaşlarımızdan siyasi anlamda bir temsilci yok, kim cevaplayacak, onu da bilmiyorum. Ayrıca, yine bölgemizde 4,5 liradan başlayıp 2,5 liraya kadar, 2,7 liraya kadar inen pamuk bölgemizin esas ve ana ürünlerinin başında geliyor. Pamukla alakalı üreticilerimiz, buna bağlı sektörlerimiz çok zor durumda. Bununla alakalı devletin, Hükûmetin acilen çözüm üretmesi gerekiyor. Ne yazık ki bir ulusal tarım politikamızın olmaması da üzücü. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanun'un 21'inci maddesi der ki: "Millî gelirin yüzde 1'i destek olarak verilir." Bu, hiçbir zaman verilmedi. Geçen yıl 34,5 milyar verilmesi gerekirken 14,5 milyar, bu yıl 16 milyar veriliyor. Çiftçi kayıt sistemine göre 2,8 milyon üretici 2,1 milyona düşmüş son on altı yılda değerli arkadaşlar, bunların çözümlenmesi gerekiyor. Ayrıca şunu söylemek istiyorum: Bir ziraat mühendisi olarak dün Mecliste birçok milletvekili arkadaşlarımızı da ziyaret etmiş meslek gruplarından ziraat mühendisi, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi, veteriner hekimler, teknikerler, teknisyenlerin geçtiğimiz parlamenter sistemin -Hükümetin- Tarım Bakanı Sayın Eşref Fakıbaba tarafından sözü verilen 10.551 adet teknik eleman ataması hâlihazırda yapılmamıştır. Burada Tarım Komisyonunun her biriniz bir üyesisiniz, her birinizin mesajlarına, SMS'lerine, maillerine binlerce mesaj gelmektedir. Bu arkadaşlarımız devletten iş beklemektedir. Dolayısıyla işsizdirler, sıkıntılıdırlar, perişandırlar. Sürekli bizlere mesaj göndermektedirler, derler ki: "Parlamenter sistemde verilen sözler, hükûmetlerde, kurumlarda bağlayıcı değil mi? Devamlılık esas değil mi? Biz yaklaşık yirmi aydır bize verilen kadro sözünün, atama sözünün yerine getirilmesini bekliyoruz, işsiziz." Bunun karşılığında Sayın Tarım Bakanımızın cevabında kısmen, nispi olarak bu meslektaşlarımızı özel sektöre yönlendirmesi de bu işin çözülmeyeceğini, sıkıntının daha büyüyeceğini... Bu arkadaşlarımızın imkânı olanları zaten özel sektöre giderek kendi işlerini kurma imkânlarına sahip. İş imkânı kuramayan arkadaşlarımızın, tarladan sofraya gıda zincirinin en önemli halkasını oluşturan bu meslek gruplarımızın -mühendis, tekniker ve teknisyenlerin- derhâl yeterli sayıda Tarım Bakanlığı aracılığıyla ataması yapılmalıdır. Maliye Bakanlığında bekliyorsa bu sorun Maliye Bakanlığına buradan Komisyonun önerisi olarak bu kanayan yaraya artık son verilmelidir. Ulusal ekonominin kalkınması için, tarım bölgelerimizin kalkınması için -Adana tarım bölgesi- ve diğer illerimizin ve halkımızın refahı için de bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Bu işsiz arkadaşlarımızın, iş arayan arkadaşlarımızın feryadına buradaki tüm arkadaşlarımız, Tarım Bakanlığı ve Komisyon Başkanlığımızdaki tüm milletvekillerimiz duyarlı olup bu kanayan yaraya son vermeliyiz diyorum ve özellikle de Tarım Bakanına burada sizler aracılığıyla tekrar seslenmek istiyorum: Geçtiğimiz ay içerisinde Adana'da Seyhan ve Ceyhan Nehri'nden oluşan taşkınlar nedeniyle yaklaşık 200 bin dekar alanda ekili dikili tarım alanları sular altında kalmıştır. Derhâl, acilen buradaki yaraların sarılması, kredilerinin iki yıl faizsiz ertelenmesi, zarar gören ürünlerin yeniden ikamesi olabileceklere yeniden destek verilmesi ve o bölgenin acilen afet bölgesi ilan edilmesi için gerekenin yapılması... Tarım Bakanımızı Adana'ya tekrar buradan sizlerin aracılığıyla davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.