| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1578) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .02.2019 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ederim.
Şimdi, belki de bu yasa teklifinin en tartışmalı iki maddesi bunlar. Şu mülakat meselesi herkesin canının yandığı bir mesele aslında ama asıl sorun şu: Genelde iktidarda olmayanların canı yanıyor. Yani muhalefetteyseniz bir bütün olarak mülakatlara karşı çıkıyorsunuz ama iktidara gelen herkes bunun nimetlerinden yararlanmak istiyor.
BAŞKAN - İktidar da çok zarar gördü bundan, görmedi değil.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İktidardayken mi zarar gördü?
BAŞKAN - Tabii, tabii. Geçmiş dönemlerde çok gördü.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Belki hani ittifak yaptıklarıyla ilgili bir sorun yaşanmıştır yoksa iktidardakiler genel olarak zarar görmüyorlar.
Şöyle bir örnek vereyim ben, bu nasıl bir iş daha iyi anlaşılsın: Şimdi, Orhan Gazi Ertekin anlatıyor, bu yüksek yargı seçimleriyle ilgili olarak bu cemaatle ittifak yaptıklarında "Biz, Kemalist diktatörlüğe karşı ittifak yaptık bunlarla ama biz Kemalist diktatörlüğe karşı ittifak yaparken daha çok bu diktatörlük kısmına karşı çıkıyorduk. Bizim ittifak yaptığımız kesimler iktidara geldikten sonra meğer diktatörlüğe karşı değillermiş, karşı çıktıkları şey Kemalizmmiş; kendi diktatörlüklerini kurmakta hiçbir beis görmediler, hiçbir sakınca görmediler." diyordu. Bu iş, böyle bir iştir; eğer muhalefetteyseniz demokratik hakları savunuyorsunuz, iktidara geldiğiniz zaman ne kadar antidemokratik uygulama varsa bunların nimetinden yararlanmaya devam ediyorsunuz. Oysa hiçbir makam, hiçbir yer hiç kimseye baki değil; iktidarlar da değişiyor, bu komisyonlar da değişiyor, atanacakları değerlendirecek kişiler de değişiyor. Dolayısıyla objektif kuralların konulması gerekir.
Şimdi, bu başlık -siz de biraz önce söylediniz- herkesin kullandığı başlık. Yani Millî Eğitim Bakanlığı öğretmen alımlarında da bu başlığı kullanıyor, diğer kamu kurum ve kuruluşları da bu başlığı kullanıyor. Şimdi, bununla bir hâkimi nasıl seçeceksiniz? Şöyle: "Muhakeme gücünün, bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneğinin, genel ve fiziki görünümünün, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğunun ve liyakatinin, yetenek ve kültürünün, çağdaş, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının puan vermek suretiyle değerlendirilmesi yöntemidir." Yani mülakat buymuş. Bu mülakatta bir kişinin hâkim ve savcı olduğunu bu ölçütlerle değerlendireceksiniz. Ben size şunu söyleyeyim sadece: Emin olun, bu mülakatı yapan, görevde bulunanların kendisi çağdaş, bilimsel ve teknolojik gelişmelere yeterince açık değiller yani o adaylardan, teknolojik gelişmeler konusunda çok daha geri konumda olan kişiler ve bunlar diyorsunuz ki teknolojik gelişmelere açıklığı yönünden de değerlendirecekler ve hâkim, savcı olup olamayacaklarına karar verecekler. Dolayısıyla bir bütün olarak bu değerlendirme ölçütlerinin değiştirilmesi gerekir. Bu, kendi içerisinde çok sakınca barındırıyor. Bu başlıklar ne anlama geliyor? Çok açık söylemek gerekirse "Ben kimi istersem onu hâkim, savcı yapacağım." anlamına gelir, bunu başka bir şekilde açıklamaya olanak yok.
Bir de bu hâkim, savcı seçimiyle ilgili aslında değerlendirme yapacak o kadar çok şey var ki çok fazla zamanınızı almak istemem. Sadece bir tane şeyi söyleyeyim çünkü gerçekten çok önemli bu hâkim, savcı alımı. 298 sayılı Kanun var, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun; bunun ek 7'nci maddesini okuyacağım, diyor ki: "Yüksek mahkeme üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere; milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde aday ve aday adayı olan devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler." Ne demek? Yüksek yargı mensupları, hâkim ve savcılar, değil aday olmak, aday adayı olduklarında bile eski mesleklerine geri dönemiyorlar. Ne için? Çünkü bağımsızlıkları ve tarafsızlıklarına gölge düştüğünü düşünüyor değil mi yasa koyucu?
Şimdi, az evvel bize bazı rakamları açıkladı arkadaşlarımız, dediler ki: "Biz 15 Temmuz gibi bir darbe girişimi yaşadık. 3.908 hâkim ve savcı ihraç edildi öyle ya da böyle. 6.728 yeni hâkim, savcı aldık, bunların seçimi konusunda bir dizi sorun yaşadık." Şimdi, bu rakamlar biraz farklı olabilir ama benim edindiğim rakamlar bunlar. Bu süre içerisinde 1.236 avukat, hâkim veya savcılığa atanmış. Bunların en az 113'ü Adalet ve Kalkınma Partisinin il, ilçe veya merkez teşkilatında görev yapmış kişiler. Şimdi, görevde olan bir hâkim veya savcı sadece aday adayı olduğunda tekrar eski görevine geri dönemez diyeceksiniz ama Adalet ve Kalkınma Partisinin veya bir başka siyasi partinin yıllarca yönetim kademelerinde görev yapmış, doğrudan siyasi faaliyeti yürütmüş kişilerin de tarafsızlıkları hiç zedelenmemiş gibi gelip hâkim ve savcı yapılmasına izin vereceksiniz. Bu da hâkim ve savcı atamalarının çarpık ve değiştirilmesi gereken konu başlıklarından bir tanesi. Bu yüzden bu mülakat sisteminden olabildiğince uzaklaşmak gerekir. Evet, dünyada mülakatı sadece Türkiye uygulamıyor, dünyanın dört bir yanında mülakatlar var fakat sokağa çıkalım, sorduğumuz her 100 kişiden 99'u "Mülakat sistemine güvenmiyorum." demezse o zaman biz söylediğimiz sözleri geri aldığımızı varsayarız.
Çok teşekkür ederim.