| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1579 |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .02.2019 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu İş Güvenliği Kanunu'nda 2015 yılında bir değişiklik yapılmış. Niye yapılmış? Çünkü yeteri kadar -daha evvel de ifade edildi geneli üzerinde konuşulurken- (A) sınıfı, (B) sınıfı iş güvenliği uzmanları olmadığı için geçici olarak (A) sınıfı gereken yerlerde (B) sınıfı, (B) sınıfı gereken yerlerde (C) sınıfı çalıştırılmasına izin verilmiş ama dünya kadar da zaman geçmiş yani 2015 yılında yapılmış, işte 2019 yılındayız. Burada gerçekten tekrar uzatacak durumda mıyız, niye bu durumdayız, bugüne kadar gerekli tedbirler alınmamış mı, böyle sorular var.
Değerli arkadaşlarım, öbür taraftan, bu uğraştığımız konu yani (A) sınıfı, birtakım nitelikleri olan iş yerleridir onlar, risk açısından nitelikleri var, özellikleri var ve o niteliklere uygun denetim elemanları, uzmanlar geliyor, orayı inceliyor, bakıyor. Niye yapıyoruz bütün bunları? İş kazalarını önlemek için yapıyoruz değil mi, orada insan sağlığına uygun bir iş yeri, çalışma ortamı oluşturmak için bütün bunları yapıyoruz. Bunlar olurken bir gayret içinde hükûmetler düzenlemeler yapıyor, uzatıyor, işi idare ediyor ama bunlar olurken de hiç sayı düşmüyor, Türkiye büyürken de iş kazaları artıyor. İşte son zamanlarda Türkiye'de bir küçülme söz konusu, küçülürken de iş kazaları artıyor; burada bir problem var, bir değil, birkaç tane problem var ve bu birkaç problemden bir tanesi de bu değerli arkadaşlar. Yeteri kadar, gerektiği şekilde denetlenmediğinden dolayı bu işler oluyor. Bakın, büyük iş kazaları yaşadık, maden, Soma filan, yaşıyoruz. Geneliyle ilgili konuşurken örnek verecektim birkaç tane. İşte şubat ayında, hemen şu anda daha molozların altından çıkarılamayan, göçük altından çıkarılamayan işçi var arkadaşlarım. Yakında, iki gün evvel meydana geldi bu iş kazası. Bilmiyoruz orada nedir; tabii, idari ve adli soruşturmalar açılıyor, devam ediyor da bu soruşturmalar şu anda, muhtemelen yayın yasakları da filan da gelmiştir, bilmiyorum çünkü böyle konularda ivedi bir şekilde yayın yasakları filan geliyor, bir şey saklanıyor ama bu ihmal değerli arkadaşlarım. Bu ihmal sonucunda, mesela ocak ayında, 2019'un Ocağından söz ediyoruz, 155 işçi -en az- ölmüş değerli arkadaşlarım; her sene bu sayı artıyor, elimizde istatistikler var, sayılar artıyor. Şimdi, Meclis, kanun yapıcı, biz, işte bürokrasi, her neyse, bütün bunları oturup diğer konularda olduğu gibi burada ciddi bir şekilde neler yapılabilir, nereden kaynaklanıyor bütün bunlar yani biz nitelikli eleman orada bulunduramadığımızdan dolayı mı bunlar oluyor -bu konuyla ilgili araştırma önergeleri filan da verdik, reddettiniz değerli arkadaşlarım- yoksa başka sebeplerden dolayı mı oluyor? Yani kim bunun hesabını verecek? Bu kanun ne zaman çıkmış? Niçin hâlâ yeteri kadar nitelikli ve yeteri kadar bu konuyu, bu işi yapacak o (A) sınıfı belgesi olan, (B) sınıfı belgesi olan uzman yok, niçin değerli arkadaşlarım? Bu nedir? Bunun olabilmesi için nasıl bir tedbir alacağız? Yoksa sürekli olarak biraz evvel olduğu gibi "Dövize ihtiyacımız var, şeye ihtiyacımız var..." Bunlar neye sebebiyet veriyor, kimin geliri artıyor, adaletsizliğe mi sebebiyet veriyor, kıyılarımızı, denizlerimizi, kara sularımızı mı kirletiyor? Bütün bunlara bakmadan "İhtiyaç var, uzatalım bir sene." gelecek sene "Bir sene daha uzatalım." Bakıyoruz, bu uzatma sonucunda rakamlara bakıyoruz, iş kazalarında herhangi bir azalma olmuyor.
Değerli arkadaşlarım, bunların sorumlusuyuz biz bir şekilde yani. Elbette, direkt olarak orada bulunan insanlar yargılanıyor, ediyor filan ama biz de sorumluyuz, biliyoruz ki buradan kaynaklanıyor bu işler yani biz sebebiyet veriyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu problemleri ortadan kaldıracak kalıcı yasal düzenlemeler mi yapacak, yoksa işte bürokrasinin duyduğu ihtiyaçlar bu şekilde gelecek torbalarla, bu şekilde mi halledeceğiz; bu sorulara ciddi bir şekilde cevap vermek durumundayız değerli arkadaşlarım. 2018'de 1.923 işçi yaşamını yitirdi, 1.923 kişi, insan, insan bunlar, bunlar anne, baba, çocuk, eş, sevgili, insan bunlar. Biraz empati yapalım yani. Bizim buradaki yanlışlarımızdan dolayı oluyor bütün bunlar. "Kaza oldu." filan, ya kaza oldu, ayrı bir konu o ya, kaza olmadı. Her kazadan sonra bakıyoruz müthiş ihmaller var. İşte Kartal'daki bina çöktü, kirişini kesmişler, sütununu bilmem ne yapmışlar, üç kat daha konulmuş. Kim yaptı? Kim yaparsa yapsın kaza değil bu ya, bu göz göre göre insanı ucuz kabul etmiş, ihmalden dolayı ortaya çıkmış ve biz sorumluyuz, dolaylı olarak biz de sorumluyuz, yasa çıkarmışız değerli arkadaşlarım ya. Bu Meclis, bu grup, bu dönem, bir önceki dönem ve bu dönem, en büyük şey ya... "Nasıl 'utanıyorum' şeyini kullanıyorsunuz?" diye Sayın Kuşoğlu'na hücum edildi. Utanılacak bir durumdur imar barışı. Utanılacak bir durumdur değerli arkadaşlar. Sorumlusu biziz, burada çıkardık. Geldi, 24 Haziran seçimlerinden önce ihtiyaçtı, burada çıkardık değerli arkadaşlarım. Bir daha söylüyorum, itiraf kabul edin, ne ederseniz edin, muhalefet de baskılarınıza şey yapamadı. "İmar affına karşı mı çıkıyorsun, imar barışına karşı mı çıkıyorsun?" tehditleri altında sustu ve bunları çıkardık. Bunların hepsinin sorumlusuyuz. Bugün yaptığımız bu düzenleme de böyle sonuçlara neden olacak.
Uzatmayalım değerli arkadaşlarım bunları, bunları uzatmayalım. Ha, uzatacaksak son defa uzatalım ve ne kadar zaman içinde, ne kadar (A) sınıfı, (B) sınıfı, (C) sınıfı belgesi olan insana ihtiyacımız var, bunun için ne kadar bütçe gerekiyorsa bu bütçeyi ayıralım, bu insanların eğitimini sağlayalım. Niye sağlamıyoruz, niye yapmıyoruz değerli arkadaşlar?
Teşekkür ederim.