KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben de İslam İşbirliği Teşkilatında Türkçenin de kullanılan diller arasında yer alması konusunda Sayın Koç'un dile getirdiği konuya değinmek istiyorum.

Sayın Büyükelçi Sezgin konjonktürün müsait olmamasına vurgu yaptı ancak ben çok iyi hatırlıyorum, sizler de hatırlayacaksınız, hem Komisyonumuzda yaptığımız görüşmelerde hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığı bütçesi gündeme geldiğinde bazen bizler dış politikada itibarın önemini vurgularken uluslararası platformlarda bir dönem ülkemizin itibarının daha yüksek olduğunu, bazı pozisyonlara Türkiye'den bir temsilci gelmesi konusunda ülkelerin onayının rahat alınabildiğini ama demokrasimizdeki gerilemeyle birlikte bu konuda sıkıntılar çıktığını vurguladığımızda hem Sayın Bakandan hem de iktidar partisi milletvekillerinden hatırlarsanız "Hiç öyle bir sorun yok..." En son bir örnek de vermişlerdi, yanılmıyorsam UNESCO'da Türkiye'nin bir kazanımını vurguladıklarını çok iyi hatırlıyorum yani bu tartışılırken başka örnekler verilebiliyor. Konjonktürün iyi olduğu dönemler de vardı, bizler İslam İşbirliği Teşkilatında bir Türk Genel Sekreteri seçtirebildik Türkiye olarak. Benzer şekilde bazı konularda İslam ülkelerinin zaman zaman bizlerin yanında durduğu önemli konular oldu. Örneğin, en son Birleşmiş Milletlerde Kudüs konusunda haklı bir şekilde alınan kararda yine o konuda Türkiye, İslam dünyasının önünü çeken bir ülkeydi. Yani konjonktürün müsait olduğu dönemler oldu. Bence bunun bu şekilde önümüze gelmiş olması, hele hele de böyle resmî yanıt şeklinde gelmiş olması çok vahimdir. İşte sorumlu arayalım, aramayalım -sorumlu şu ana kadar bu konuda gereğini yapmayanlardır diyeyim- konjonktürün müsait olduğu dönemlerde bu istenebilirdi. Arapların buna karşı çıkacağı şeklindeki bir ön kabul de bence ikna edilebilir bir şey çünkü burada zaten Arapça resmî 3 dilden 1'i. Onlarınkini alıp Türkçeyi koymuyoruz, onların yanına Türkçe konuluyor. O yüzden bu söylenemeyecek bir şey değildir Arap ülkelerine yani Türkçenin de olmasının ne zararı var şeklinde uygun bir şekilde anlatılabilir çünkü her ülkeyle değişik diyaloglarımız, değişik iş birliklerimiz oluyor ve bu iş birlikleri, diyaloglar daha sonra işte bu tür uluslararası teşkilatlarda arzu ettiğimiz kazanımları elde etmek için bizim yararımıza çalışması gerekir. Zaten dış politikanın temelinde böyle bir şey var yani çıkarlarınızı korumak için diyalogunuzu ve karşılıklı iş birliğinizi yeri geldiğinde sizin çıkarlarınızı koruyacak şekilde şekillendirmeniz lazım. Yoksa sadece söylem olarak işte "Biz Arap dünyasında en çok sevilen ülkeyiz, en çok sevilen lideriz." demenin bir anlamı olmuyor. Sonra önünüze gelen bu kâğıtta Arap dünyasının iktidarınıza, liderinize ya da yönetiminize, politikalarınıza bakışını görebiliyorsunuz ve hepimizi, sadece muhalefetteki milletvekillerini değil, değerli iktidar milletvekillerini de üzen bir yanıt karşımıza gelebiliyor. Bunun gelmiş olması hakikaten, Sayın Koç'un dediği gibi, vahimdir. Türk dış politikasının Orta Doğu'ya yönelik, İslam dünyasına yönelik maalesef başarısızlığının bir belgesidir, vesikasıdır. Düzeltilmesi için bence Bakanlığın... Gerekirse başarısız kalınacaksa da başarısız kalınır; bugün başarısız kalınır, yarın başarılı olunur. Başka konularda İslam ülkeleriyle diyalog kurulduğunda ya da bu yönde işte bizden bir talep geldiğinde "Bizim de talebimiz budur." diye... Bu ilk defa değildir biliyorsunuz, hep karşılıklı bir al-ver vardır. Ben bunun ustası, uzmanı değilim ama -burada buna on yıllarını vermiş, meslek hayatını vermiş olan değerli isimler var- yapılamayacak bir şey değildir, önemli olan çaba harcamaktır. Yoksa baştan "Buna Araplar karşı çıkar..." Azerbaycan bile vurgulanıyor, işte acaba onun desteği alınabilir mi gibi; bu da çok üzüntü verici. Bence bir an önce bu girişimin başlatılması, sonucu şimdi olumsuz olsa bile bu yola çıktıktan sonra eninde sonunda ben Türkçenin bu diller arasına girebileceğine inananlardanım. Girmesi için de mücadele vermemiz hep birlikte... Gerekiyorsa, bu Komisyonun üyesi olan muhalefet milletvekilleri olarak bizim de yapmamız gereken bir şey varsa üzerimize düşeni yapmaya şimdiden hazırız.

Çok teşekkür ederim.