| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .01.2015 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu madde üzerinde özellikle bir hususun altını çizmek istiyorum. Atadığınız bir yerdeki okul müdürünün süresi dolmadan, siyasi ya da aklınıza gelebilecek başka bir etkiyle görevden alınması hukuk devletinde olabilecek bir iş değildir. Bu bir keyfîliktir, indiliktir. Bunun sonucu olarak hiç kimse kendisini ve bulunduğu makamı, o makamda kendisini güçlü hissetmeyecektir. Her an bir siyasinin iki dudağının arasında veya bir ilçe başkanının, il başkanının vereceği bilgiye göre kişi görevinden olma durumuyla karşı karşıya kalacaktır. Bu durumda orada bu insandan, böyle bir yöneticiden ciddi bir görev yapması ve gerçekten işini birinci sınıf yürütmesinin sağlanması söz konusu olmayacaktır. Bunun için, bu madde bana göre yanlış bir maddedir. Bu maddede "Görevden, istenildiği anda veya uygun görüldüğü anda -ki böyledir genellikle- görevden alınır." ibaresinin kaldırılması, çıkarılması lazım. Eğer yasalara ve hukuka, Anayasa'ya aykırı bir şey yapılıyorsa zaten onunla ilgili soruşturma yapılır, zaten görevden alınır. Ama siyasetin keyfini yerine getirmedi diye görevden alınması kabul edilemez. Biz hep böyle koy kaldır, dene yanıl, yap boz sistemiyle çalıştığımız için Türkiye bugün gerçekten eğitimde son derece istenmeyen bir noktaya gelmiştir. Eğitim sistemi bugün maalesef Türkiye'de meşgul etme sistemine dönüşmüştür. Kurumlarda devamlılık esastır, insanların birikimlerinin, deneyimlerinin ve aynı zamanda o birikim ve deneyimlerinin uygulama imkânlarını kendilerini güçlü hissetmeleri hâlinde yürütebilirler ve ortaya koyabilirler.
Bizim bütün müesseselerimiz iktidarlarla başlıyor, iktidarlarla bitiyor. Bakın, bir cümle daha hemen söyleyerek ne demek istediğimi ifade etmek istiyorum. Mesela bizim Selçuklular döneminde Nizamiye Medreselerimiz vardı, bugün yok. çünkü gelmiş, ondan sonrakiler bunu geliştirecek yerde onun ortadan kaldırmışlar. Osmanlı döneminde Sahn-i Seman Medreseleri vardı, bugün yok. Dârü'l Muallim vardı, bugün yok. Aklınıza gelecek birçok şey sayılabilir. Cumhuriyet döneminde Köy Enstitüleri vardı, bugün yok. Öğretmen okulları vardı, bugün yok. Niye? Çünkü siyasetle başlıyor. O siyaset yerini değiştirdiği zaman gelen siyaset o kurumu geçersiz kılıyor, kaldırıyor, başka bir şeye dönüştürüyor. Hâlbuki kurumlar milletler gibidir; gelişerek devam ederler, devam ederek de gelişirler. Biz devamlı, âdeta, sürekli devrim modeli gibi bir taraftan kurulmuş olan bir müesseseyi günah keçisi ilan edip kaldırıyoruz, yerine yenisini koyuyoruz, bizden sonraki de gelip onu kaldırıyor, o da başka bir şeyi koyuyor. Dolayısıyla da köklü milletler kurumlarıyla olan, bürokrasisiyle olan milletlerdir.
Burada da, tekrar söylüyorum, bir yöneticinin atandığı süre içerisinde hukuken yasa ve Anayasa suçu işlemedikten sonra görevden alınması doğru değildir; nokta.