| Komisyon Adı | : | (10 / 242, 349, 392, 394, 397, 401) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takviminin görüşülmesi Komisyona davet edileceklerin tespiti Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .05.2019 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Merhabalar.
Aslında bütün arkadaşlarımızın hepsine ben teşekkür ediyorum, çok önemli tespitlerde bulundular, size de özellikle yönetiminizden dolayı, kısa sürede bunu bitirip de aileleri dinlemek önemli bir konu ve gerçekten ciddi bir suistimal de var. Yani devlet veya kamu bir şeyler yapmak isterken bunu -birçok alanda olduğu gibi- çok kötüye kullanan ve özellikle dezavantajlı kesimlerin mağduriyetlerinden yararlanmak isteyenler de var. Bizim araştırmamızda mutlaka medikal boyutu olduğu kadar bu sosyal işlere de eğilmemiz lazım.
"Dezavantajlı" derken, işte, yoksul, daha ulaşımı zor olan, sosyoekonomik durumu, hekime ulaşmasında, gitmesinde, gelmesinde ve takip sürecinde, işte diyelim ki fazla çocuk sayısı var, işte tarımla uğraşıyor, bunlar gerçekten problem yaşıyor, ne var ki biraz daha eğitim düzeyi yüksek, biraz daha ulaşabilen insanlar bu sesi daha da gür çıkartıyorlar veya kolaylaştırıyorlar. Bizim biraz da onlara ulaşmamız lazım yani problemleri ne? Bu, diyelim ki Afyon'un köyünde, Siirt'in köyünde, Mardin'in köyünde, Rize'nin köyünde nasıl yaşıyor? Ama Ankara, İstanbul'da yaşayan biraz daha avantajlı. Hatta İstanbul'un semtlerine göre bile farklı olabilir. O nedenle bunlara yönelelim. Yani doğru adres bulalım, doğru destek ulaştıralım ve bu işi suistimal edenlere de ağır ceza getirelim. Yani şimdi hepimiz, bütün arkadaşlar diyor ve özellikle burada aileler zaman konusunun yeterli olmadığını düşünüyor, doğru. Ama bazı konularda zamanı yükselterek daha fazla nemalanmak istiyor, bir de böyleleri var. Bunu bizim iyi oturtmamız lazım. Hemen yeri gelmişken söyleyeyim, bu denetimler, siz de belirttiniz Sevgili Başkanım, şey yani denetimlerde sivil toplum örgütlerinin mutlaka yer alması lazım. Sadece kamu değil, biraz da denetçi... Hatta kendi özel kurumlarının içinde yer aldığı bir federasyon, dernek filan varsa da onların bile yer almasında yarar var.
Bir diğeri: Bu çıkan başlıklarla ilgili bir basamaklandırma sistemi kurmamız lazım. Yani diyelim ki bir çocuk nöroloğuna gittiğinde tanı konuldu, her şey bitti olmaması lazım. Yani sizin yaşadığınız gibi. Bir basamaklandırma olması lazım. Tanınız bu, benim yapabileceğim bu, bundan sonra sizin şu hekim, şu hastane ve aynı zamanda şu kuruma gitmeniz lazım. Bir yol haritası, basamaklandırma yapmamız lazım.
BAŞKAN - Peki, bu nasıl olabilir?
Şimdi, şöyle bir şey var bizde, sıkıntı, ben yıllardır hep onu görüyorum: Biz sorunları iyi biliriz de çözüm dediğimiz zaman hemen tık, hepimiz kalırız. Bizim onu iyi bulmamız lazım. Hani eskiden yazardı, rahmetli Demirel de yapardı. Yüz günlük eylem planı falan, böyle şeyler olurdu ya. Yani bizim bir kere şeyi yapmamız lazım. Bir otizm eylem planı varmış, aslında otizm eylem planı gibi bir şey ama daha iyi bir şey yapmamız lazım. Bu nedir? Bir devletin yapacağı eylem planı ama bir şahsın yapacağı eylem planını da sizin ona verebilecek bir sistemi getirmemiz lazım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, siz de belirttiniz şimdi, arkadaşlarımızın çoğu hekim. Türkiye'de pek uygulanmadı, sevk sistemi denilen bir şey var. Yani aslında biz bu meselede bir sevk sistemi oturtursak özellikle dezavantajlı kesimler için çok büyük avantajı olur. Çünkü çok da kafa karışıyor. Mesela burada bizler bile kendi öykülerimizi anlatırken "A kurumu iyidir, A hocasıdır." diyoruz. Şimdi diyelim ki Batman'da bir isim "Ya, bu konuda Ankara'da şu üniversitedeki hoca çok iyiymiş." dediğinde akan sular duruyor, illa oraya gitmesi lazım, beş ay sonrasında randevu alması lazım ama o beş ayda belki yapabileceği şeyler var. O yüzden bir basamaklandırma olması lazım. Yani önce bir hekime ulaşması lazım. O hekim diyelim ki çocuk uzmanı ama yeterli değil. Bir çocuk nöroloğu üniversitede mi var, bir bölge hastanesinde mi, oraya yönlendirilmesi lazım veya aile hekimi. Daha sonrasında bu hekim sosyal destek açısından hangi kurumsa ona yönlendirmesi lazım. Burada da sadece kamu değil, mutlaka sivil toplumu her aşamada yerleştirmemiz lazım. Sivil toplum derken de illa dernekler değil, bu konuda çalışmış çok iyi özel eğitim merkezleri var, özel kurumlar var, bunları destekleyen vakıflar var; onlardan da yararlanmak lazım çünkü özellikli bir konu. Bu özellikli konu üzerinde de gerçekten emek harcamış kesimlerden yararlanmak lazım.
Bir diğeri de olabildiğince Türkiye'nin farklı bölgelerindeki üniversitelerden yararlanmak lazım. Yani bir Samsun'dakiyle bir Antalya'daki, bir İstanbul'daki, bir Diyarbakır'daki problem farklı olabilir hastanın. Tanı doğru, ulaşım ve diğer sıkıntıları açısından. Oradaki üniversiteden yararlanmak lazım. Bir, işte, Türkiye'nin kendi coğrafyasına göre çok sesliliği çıkarmak açısından. Benim en büyük hayal edebileceğim veya burada aklıma geldi, aslında bir enstitü kurulması lazım bu konuda. Yani YÖK'le mi konuşulur, başka bir şeyle mi konuşulur, özerk bir yapının olması lazım. Yani içinde hekimi de olacak, akademisyeni de olacak, sosyal bilimcileri de olacak, sosyoloğu da olacak, antropoloğu da olacak, sivil toplum da gidebilecek bir böyle özerk enstitü gibi -yani mevzuat nedir bilmiyorum ama- ona yönelmek lazım ki her bilgi ortak olsun. Bizler de Parlamentoda, sivil toplum örgütleri de onların sorunlarını hep dile getirsin. Hem denetleme görevini hem diğer kısımları ve maddi kısmı da biraz daha rahatlamış olur. Böyle bir öneriye dönüştürebiliriz. Öneriler konusunda arkadaşlarımızın birçok önerileri de olumlu ama sanırım burada Aylin, Sezer Hanım var -burada "Tohum" diye bir vakıf var, Tohum Otizm Vakfı, 2003'ten beri onlar hizmet veriyorlar, 2007'den beri de eğitim alanında. Yani web sitelerine de girseniz birçok bilgi veriyorlar. Bilinen bir kurum. Orada mesela genç bir çalışan arkadaşımız da var, Ekin Gamze Gencer, uzman düzeyinde, uzun süredir gönüllü olarak. Mesela onları dinlemek ve onlardan destek almakta yarar var.
BAŞKAN - Yazalım, davet edelim.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Buradalar zaten şu anda çünkü epeydir bütün vekil arkadaşları ziyaret etmeye çalışıyorlar. Bir taraftan da biraz önce söylediğim gibi, üniversiteler aslında birçok, özellikle tıp fakültesi bulunan yerlerde, tabii, her tıp fakültesi değil de bölgelere özel, Erzurum'da, Van'da, Diyarbakır'da, Antalya'da yani bölgelere göre ona inebiliriz, oradan yararlanmak lazım. Bu konuda uzmanlık dernekleri varsa, mesela psikiyatrist, isimleri geçiyor ama uzmanlık derneklerine de yazalım. Yarın öbür gün işte "Meclis onu çağırdı, şunu çağırdı." diye biraz da Türk Psikiyatri Derneği'ne yazı yazalım "Bu konuda Komisyonumuz çalışma yürütüyor, sizin de önereceğiniz kişiler var mı?" diye. Ama benim aklıma gelen Bahçeşehir Üniversitesinde Özgür Öner Profesör Hocamız, bu, çocuk ve ergen psikiyatristi, bu konuda özel bir çalışması var. Artı, Bülbin Sucuoğlu, o da Hacettepe Üniversitesinde özel eğitim alanında çalışıyor. Gönül Kırcaali İftar Maltepe Üniversitesinde, o da özel eğitim alanından bir akademisyen. Bunlarla buluşmamızda yarar var. Dönem dönem aklımıza gelen, bize öneriler de geldiğinde size iletiriz, bu konuda çalışma yürütülür.
Şimdi, size üniversiteler dedik ya, bir de enstitü dediniz. Bunların ikisini bağdaştıralım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - İsmi enstitü olamayabilir Başkanım.
BAŞKAN - Hayır hayır, benim dediğim başka bir şey. Örneğin Akdeniz Üniversitesi var bizim orada. Akdeniz Üniversite bu konuda bir şey yapsın, uzmanlaşan bir şey yapsın.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ben Akdeniz mezunuyum.
BAŞKAN - Kırşehir'de, neydi o üniversitenin adı.
METİN İLHAN (Kırşehir) - Ahi Evran mı? O yeni kurulmuş bir üniversite.
BAŞKAN - Ahi Evran, o yeni ama veya Ege bunu yapsın, Akdeniz bunu yapsın, İstanbul'da birkaç üniversite uzmanlaşsın. Böyle olsun yani. Şimdi bir şeyler yapmamız... Üniversiteler de çok zayıf.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - İşte bizim onları özendirmemiz lazım.