| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1908) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .05.2019 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii, önce belki üniversiteyi tanımlamak daha doğru olur burada. Üniversite yok, nicelik mi, nitelik mi derken üniversite dediğimiz kurum sadece sayılarla, sadece mezun edeceği öğrenci sayısıyla, üniversite sayısıyla bir ülkenin mevcut durumunu ve gelişmişlik durumunu, eğitimde ileri düzeyde olup olmadığını ortaya koyabilmenin doğru olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Bir kere üniversiteleri aklı hür, fikri hür, vicdani hür bireyleri ön yargılarından ve dogmatik kalıplardan da arındırılmış bir şekilde analitik düşünen, sorgulayan bireylerin düşüncelerini de özgürce ifade edebildiği kurumlar, yerler, alanlar, ortamlar olarak tanımlamak gerekir. Üniversite dediğimiz şey aslında bir ülkede demokrasinin, barışın, kardeşliğin, huzur ve refahın, özgürlüklerin, bağımsızlığın ve adaletin temellerinin atıldığı ve aydın bireylerin bu değerler üzerinde yetiştirilip bu değerleri topluma yansıttığı, ışığını verdiği, bu bireyleri yetiştirdiği kurumlardır. Üniversiteleri salt nicelik üzerinden değerlendirmek yanlış olur.
Bakın, 2'nci maddenin gerekçesine bakıyorum yani bu üniversitenin nitelik açısından gerekçesi nedir diye göremiyorum, hiçbir gerekçe yok. Nitelik üzerinden bir gerekçe ortaya konmamış, sadece deniyor ki: "Türkiye'nin genç nüfusunun yükseköğretim talebinin karşılanmasına katkı sağlamak amacıyla" Güzel, nasıl bir üniversite kuruyoruz? Diş hekimliği fakültesi var, diyebilirsiniz ki herhâlde sağlık alanında uzmanlaşmak isteyen bir üniversite. Sanat ve sosyal bilimler fakültesi var. Hadi diyebilirsiniz ki çok değişik alanlarda hem sosyal bilimler hem sağlık bilimlerinde... Meslek yüksekokulu diyor, hangi programların olduğu belli değil tabii, o daha sonra mutlaka belli olacaktır. Lisansüstü eğitim enstitüsü, hangisi, sağlık bilimleri mi, fen bilimleri mi, sosyal bilimler mi? Bunlar da belli değil. Bunlar da üniversitenin... "Hani kuralım da biz ondan sonra arkasından nitelik nasıl olsa gelir." anlayışıyla... Bir kere burada benim gerekçe olarak diş hekimliği fakültesinin de içinde bulunduğu, sosyal bilimler fakültesinin, spor bilimleri fakültesinin de içinde bulunduğu bu üniversiteye ülkenin gerçekten ihtiyacı olup olmadığı, bu üniversite İstanbul'da kurulacaksa İstanbul ilinde böyle bir gereksinimin olup olmadığı, böyle bir üniversitenin akademik altyapısının ne olup ne olmayacağı...
Bakın, başka bir şey söyleyeceğim, üzülerek söylüyorum, bunu buradaki hazırunda herkes içi kan ağlayarak dinleyecektir ama siyasi bakarsanız olayı başka boyutlara taşıyabiliriz. Bir insan düşünün, bir yurttaş ODTÜ'den mezun olmuş, ODTÜ'den yan dal yapmış, gitmiş Bilkent'te yüksek lisans, ODTÜ'de yüksek lisans, gitmiş İngiltere'de yüksek lisans, gitmiş Amerika'da yüksek lisans, Amerika'da doktora yapmış, Türkiye'de araştırma görevliliği var; bir, iki, üç, Amerika'da araştırma görevliliği var, okutmanlığı var, yardımcı doçentliği, doçentliği var, profesörlüğünü almış, vakıf üniversitelerinde de yapmış, elimde CV'si, ismini söylemeyeceğim. Bu akademisyen arkadaşımız başvurduğu üniversitelerde memnuniyetle talebini kabul edip hemen görev vermek üzere bütün belgeleri, bilgileri alındıktan sonra ne oluyorsa, YÖK'e mi soruluyor, saraya mı soruluyor bilemiyorum, "Kusura bakmayın hocam yani çok iyi bir CV'niz var ama sizi maalesef üniversitemizde istihdam edemeyeceğiz yoksa ben de burada duramam." diyerek refüze ediliyor, her yerden refüze ediliyor Sayın Başkanım, her yerden. Yani bu yazıktır, günahtır ne FETÖ ne terör, hiçbir şeyle alakası olmayın pırıl pırıl bir akademisyen arkadaşımız.
Şimdi, üniversitelerden eğer ki "İnsanlar barış istiyor." diye akademisyenleri uzaklaştırıyorsak ama kalkıp "Üniversite ihtiyacımız var." deyip bir yandan da "Akademisyen ihtiyacımız var." deyip üniversite kurmaya kalkıyorsak burada bir sorun, bir sıkıntı var. Üniversiteyi sadece nicelik olarak mezun verdiği sayılarla değil, mezun verdiği aydın insan nitelikleriyle anmamız; iş bulabilmek için ihtiyaç duyulan diplomayı verecek fiziki yapı olarak görmememiz gerekiyor. Eğer böyle bakarsak bu ülkenin aydınlık geleceği, hepimizin, milletimizin huzur ve refahını birlikte sağlayamayız.
Bakın, yine bu metinde az önce Sayın YÖK Başkanımız da sundu, biliyorum, YÖK'e geldi, YÖK Genel Kurulunda görüşüldü, kabul edildi, bir üniversite kuruyoruz. Peki, öğretim üyesi kadrosu yeterli midir, nitelikli midir? Ha, şunu da soracağım: Bu zorunlu değil değil mi Sayın Hocam, YÖK'den vekilimiz, Sayın Hocamız? Eskiden fen edebiyat fakültesi kurulma zorunluluğu vardı vakıf üniversitelerinde, böyle bir zorunluluk yok bildiğim kadarıyla, kaldırıldı. Diş hekimliği fakültesinde gelen öğrenci artık temel bilim almadan bunu fakültenin kendi içindeki akademisyenleriyle verilecek ne fen fakültesi ne temel fen edebiyat fakültesi çünkü sadece diş hekimliği değil, sosyal bilimler fakültesi var, sanat ve sosyal bilimler fakültesi. Yani bir temel bilim derslerini almadan ki eskiden fizik, kimya, biyoloji dediğimiz FKB gibi dersleri üniversiteye gelecek diş hekimi nasıl yetiştirilecek, gerçekten nitelikli mi olacak?
BAŞKAN - Sayın Sındır...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Tekrar Sayın Başkanım, söylüyorum, üniversite kurulmasına asla ve kata karşı değilim, nitelikli, amaca uygun, ülkenin ihtiyaçlarına hizmet edecek ve nitelikli kadrolarıyla Türkiye'de aydın bireyleri yetiştirecek üniversite kurmak gerekir diye düşünüyorum. Ben bu teklifte böyle bir amacı, böyle bir hedefi göremedim. Bir vakıf talepte bulunmuş, birtakım iyi ilişkiler üzerinden bu talep bir talimat gibi kabullenilip önümüze getirilmiş diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.